38 yaşındaki Vela ed-Debş, ‘muhacir’ eşinin savaşlardan birinde hayatını kaybetmesinin ardından bir dayanağı ya da başlarında bir aile reisi olmadığı için üç çocuğunun geçimini sağlamak üzere Suriye’nin kuzeybatısındaki tarım arazilerinde var gücüyle çalışıyor.
Vela katıldıkları örgütleri ile birlikte öldürülen ya da yok olan ‘muhacir’ eşlerini kaybeden birçok kadından sadece biri. Söz konusu kadınlar muhacir ve yabancı savaşçılar ile yaptıkları meçhul evliliklerin kurbanı oluyorlar.
Suriye’de protestoların patlak vermesi ve gösterilerin daha sonra silahlı eylemlere dönüşmesiyle birlikte yabancı savaşçılar çeşitli illeri kontrol altına almak ve silahlı örgütlerin saflarında rejime karşı savaşmak üzere ülkeye geldiler.
Yabancı savaşçılarla Suriyeli kadınların evlenme olgusu gittikçe yayılıyor. Bu savaşçılar gerçek adlarını sahte, takma isimlerin arkasına saklıyorlar. Bu da kendilerini ve çocuklarını soyları ve kimlikleri meçhul kişilere dönüştürüyor.
Vela sözlerine şöyle devam ediyor:
“Günün birinde yabancı bir savaşçı ile evleneceğimi ummazdım. Ancak özellikle 28 yaş ve üzeri kadınları evde kalmış olarak nitelendiren yerel halkın küçümseyici basmakalıp düşünceleri beni Özbek biri ile evlenmeye iten en büyük sebep olmuştu. Eşim hakkında bildiğim tek şey eskiden Nusra Cephesi militanlarının kurduğu Heyetu Tahrir’uş Şam (HTŞ) ile birlikte savaşmak için Özbekistan’dan gelen muhacir bir savaşçı olduğuydu. Dört yıl boyunca evli kalmamıza rağmen gerçek ismini ve soyunu öğrenemedim. Kapalı kutu gibiydi. Şahsi meselelerinden pek nadir söz ederdi ve kendisine ismini ya da soyunu sorduğumda bana kızardı. Bunların kimseye açıklanmaması gereken güvenlik bilgileri olduğunu söyleyerek kendini savunurdu. Daha sonra İdlib kırsalında yaşanan son çatışmalarda öldüğü haberi geldi.”
Vela ve çocukları, Suriye-Türkiye sınırındaki bez bir çadırın içerisinde zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Vela yaşamak için tarım arazilerinde çalışarak göç hayatının zorluklarını sırtlıyor.
Konuya dair açıklamalarda bulunan bir sosyolog özellikle yoksulluk ve bilinçsizliğe dikkat çekiyor:
“Genç kızları bu tür evlilikleri kabul etmeye zorlayan birçok sebep ve itici unsur var. Bunlardan en önemlileri cahillik ve bilinçsizlik. Aynı zamanda aşırı yoksulluk ve aileleri sarıp sarmalayan kötü ekonomik şartlar da mevcut. Zira bu durum aileleri bazı yüklerden ve maliyetlerden kurtulmak için kızlarını evlendirmeye itiyor. Bunun yanı sıra Suriyeli gençlerin birçoğu işsizlik altında ağır maliyetler ve iş olanaklarını garanti altına almanın zorluğu yüzünden evlenmek istemiyor. Bu şartlar birçok genci güvence ve rızık arayışı ile göç etmeye zorluyor. Toplumun dul ve boşanmış kadınları aşağılayan bakış açısı gibi başka sebepler de var. Bu bakış açısı kadınları, karşısındaki adamın şartları ya da sosyal durumu ne olursa olsun evlenmeye zorluyor. Söz konusu evliliklerin büyük bir çoğunluğu genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Zira birçok evlilik boşanma, kocanın öldürülmesi, kocaların ailelerini terk etmeleri ve örgütlerinin sürekli hareket halinde olması sebebiyle farklı yerlere gitmeleri ya da ailelerini ve çocuklarını geride bırakarak asıl vatanlarına geri dönmeleri ile sonuçlanıyor. Böylece bunların ardından kayıp yolculuğu başlıyor.”
Eşi mensubu olduğu örgüt ile birlikte yeni ‘cephelere’ ve bölgelere giden 19 yaşındaki Raide Abid’in de başına gelen tam olarak buydu. Abid yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Babam para için beni Arap bir muhacirle evlenmeye zorladı. 8 ay süren evliliğimiz eşimin hiçbir şekilde bana haber ve bilgi vermeden başka bir bölgeye gitmesi ile sona erdi. Böylece gidişinin üzerinden çok geçmeden doğurduğum çocuğumla birlikte beni arkasında bıraktı. Hayatım boyunca babamın verdiği yanlış kararın bedelini ödemeye devam edeceğim. Tıpkı diğer tüm kızlar gibi ben de güzel bir aile hayatı düşlüyordum. Ancak kara bahtım, kör talihim yüzünden hayalim gerçekleşmedi.”
Raide ve çocuğu ailesinin evinde yaşıyorlar. Raide eşinin soyunu ve gerçek ismini bilinmediğinden ve evliliğini herhangi bir mahkeme ya da sivil müessesede ispat edemediğinden dolayı çocuğunu resmi dairelere ve nüfusa kaydettirmekte zorluk çekmiş. Bu nedenle de çocuğunu ailesinin kütüğüne kaydettirmiş.
Durum, bazı aktivistleri ve insan hakları savunucularını bu tehlikeli olguya ışık tutmayı hedefleyen ‘Kocanız Kim’ gibi çeşitli kampanyalar başlatmaya itti. ‘Kocanız Kim’ kampanyası bu tehlikeli olgu karşısında insanları bilinçlendirmeyi hedefliyor. Konuya ilişkin yapılan bir açıklamada şunlar aktarıldı:
“Savaşla birlikte çok sayıda yabancı savaşçı Suriye’ye akın etti. Olayların uzun sürmesi ve aşırılık yanlısı örgütlerin bulundukları bölgelerde yayılmasıyla birlikte yabancı savaşçılar Suriyeli kızlarla evlenmeye başladılar. Suriyeli kızların (yabancı) kimliği belirsiz muhacirlerle evlenmesi büyük bir toplumsal felaket sayılıyor. Zira bu, topluma büyük olumsuzluklar getiriyor. Bunlardan en öne çıkanı uyruğu ve sivil kayıtları olmayan çocuklar. Bu, içerisinde kadınlar, aile ve toplum için tehlikeler barındırdığından sosyal, ahlaki ve hatta dini açılardan sağlıklı olmayan bir olgudur.
2018 yılının ocak ayında başlatılan bir kampanya çerçevesinde yapılan araştırmaya göre İdlib ilinde yabancı savaşçılar ile evlenen kadınların sayısı bin 735’e ulaştı. Bunlardan bin 124’ünün toplam bin 826’dan fazla çocuğu oldu.
Avukat Riyad Leysu, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu evliliğin en büyük tehlikesi, çocukların soylarının kayıp olması ve babalarının gerçek kimliğinin bilinmemesidir. Zira bu, çocukların yasal olarak eğitim, korunma, sağlık ve kimlik gibi haklarından mahrum kalmasına sebep oluyor. Gerçek adını gizleyen bir muhacirle yapılan evlilik kocanın gerçek kimliğini bilme zorunluluğuna ilişkin hükümleri ihlal ettiği için geçersiz sayılıyor.”
Psikolojik ve Sosyal Danışman Samir Hulu da söz konusu olgunun yayılması konusunda uyarıda bulunduğu açıklamasında şunları söyledi:
“Bu tür evlilikler kadınların ve çocukların, özellikle kocanın ölümünden ya da onları bıraktıktan sonra psikolojik ve fiziksel baskıya maruz kalmasına sebep oluyor. Bu özellikle de dış görünüşleri ve içinde yaşadıkları yerel toplumlardan farklı olmaları nedeniyle etraflarını saran zorbalık karşısında savunmasız kalmalarına sebep oluyor. Bu da otizm ve depresyon gibi birçok ciddi psikolojik rahatsızlıkları beraberinde getiriyor.”
Suriyeli kadınların yabancı savaşçılar ile evlenme olgusu sadece İdlib ile sınırlı değil. Aksine örgütlerin yerleştiği illerin birçoğuna yayılmış durumda. Bu da tehlikelerle dolu bir evlilik ile karşı karşıya kalması muhtemel birçok kadının geleceğinin mahvolması anlamına geliyor.
Suriye’deki yabancı savaşçıların eşlerinin akıbetleri belirsiz
Suriye’deki yabancı savaşçıların eşlerinin akıbetleri belirsiz
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة