Suudi Arabistan yolsuzlukla mücadelesini uluslararası ağ kurma girişimiyle genişletti

Suudi Arabistan yolsuzlukla mücadelesini uluslararası ağ kurma girişimiyle genişletti
TT

Suudi Arabistan yolsuzlukla mücadelesini uluslararası ağ kurma girişimiyle genişletti

Suudi Arabistan yolsuzlukla mücadelesini uluslararası ağ kurma girişimiyle genişletti

Suudi Arabistan'ın yolsuzluk ve bunun ekonomik kalkınma ve insani alanlardaki etkileriyle mücadele çabaları sadece ülke içinde sınırlı değil. Aynı zamanda, uluslararası toplumu yolsuzluğun toplumlar üzerindeki etkilerinden korumaya yönelik küresel rolünü de güçlendiriyor. Suudi Arabistan, yolsuzlukla mücadeleyle ilgilenen kolluk kuvvetleri için küresel bir operasyon ağı oluşturmak amacıyla uluslararası bir girişim başlattı. Girişim, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Interpol ağına bağlı Uluslararası Kolluk Kuvvetleri Ağı (GLEN) ve Kolluk Kuvvetleri Yetkilileri Ağı (LEOs) dahil olmak üzere gayrı resmi uluslararası işbirliği alanındaki mevcut platformları ve ağları tamamlamak üzere başlatıldı. 
Suudi Arabistan hükümeti söz konusu girişimi G20 dönem başkanlığı ve dünyanın en güçlü 20 ekonomisinde yolsuzlukla mücadele alanındaki başkanlığı aracılığıyla sundu. Girişim, bu adımların ülkelerin güvenlik ve yeteneklerini korumadaki büyük rolü ve önemi takdir edilerek uluslararası alanda övgü aldı ve memnuniyetle karşılandı.
Suudi Arabistan, her türlü yolsuzlukla mücadelede uzun bir geçmişe ve deneyime sahip olmasıyla, yolsuzluğa karşı toplum ve iş ortamı için sağlıklı bir ortam yaratan ve sağlayan birçok yasa ve yönetmelik oluşturdu. Ülke, genel olarak her türlü yolsuzluk ve suçla mücadele etmek amacıyla ilgili bakanlıkların bünyesinde bazı komiteler kurdu. Hükümet Mart 2011'de Suudi Arabistan Kontrol ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nu kurdu. Bu amaçla, kamu parasını korumayı, yolsuzlukla mücadele ederek ortadan kaldırmayı ve devlet için tehlikeli etkilerinden ve hem kurumlar hem bireyler düzeyindeki feci sonuçlarından korumayı amaçladı. Ayrıca hükümet, Aralık 2019'a kadar yolsuzluk suçlarıyla mücadele için bazı faaliyetler gerçekleştirdi. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın tavsiyesi üzerine Kontrol ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’na Denetleme ve İdari Araştırma ve Soruşturmalar Komitesi’ni de dahil etme emri verdi.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın yönettiği dönem, sadece Suudi Arabistan düzeyinde değil, aynı zamanda bir bütün olarak tüm bölgede yolsuzluğu ortadan kaldırmada bir dönüm noktası oldu. Prens Muhammed bin Selman, “Kim olursa olsun, yolsuzluk suçundan kimsenin kaçamayacağına” dair söz vermişti. Bunun üzerine ilgili makamlara devletin ve toplumun haklarını yeniden tesis etmek için en üst seviyeden en alt kademeye kadar birçok davada soruşturma gerçekleştirme emri verdi.
Dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olarak ülkeyi ilerletecek ve dolayısıyla uluslararası ekonomi üzerinde etkisi olacak bu adımlar uluslararası övgüler aldı.
Suudi Arabistan Krallığı'nın bölgesel ve uluslararası önemli konumu, sadece ülke içinde değil, uluslararası rolüne katkıda bulunma yolunda ilerlemesini de gerekli kıldı. Riyad, yolsuzlukla mücadele alanında, bu alandaki deneyimlerini dünya ülkeleriyle paylaşarak çabalarını yoğunlaştırdı ve birçok anlaşma ve mutabakat zaptı imzaladı. Ardından küresel bir girişim başlatarak bunu tamamladı.
Suudi Arabistan, yolsuzlukla mücadeleyi zirvenin ana eksenlerinden biri haline getirerek G20 zirvesi başkanlığına yatırım yaptı. Hükümet, yolsuzlukla mücadelenin en iyi yolları hakkında birçok toplantı ve çalıştaya ev sahipliği yaptı.
Suudi Arabistan’ın çabalarının bir sonucu olarak, G20 yolsuzlukla mücadele bakanları, yolsuzlukla mücadele için mevcut uluslararası çabaların önemini vurguladı. Özellikle, Birleşmiş Milletler Yolsuzluğa Karşı Sözleşme (UNCAC), BM Ulusaşırı Organize Suçla Mücadele Sözleşmesi (UNTOC), uluslararası ticari işlemlerde ve ilgili belgelerde yabancı kamu görevlilerine rüşvetle mücadeleye ilişkin Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Sözleşmesi ve Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartları ön plana çıktı. Tüm bu adımlar yolsuzluğu, kara para aklama operasyonlarını ve diğer ilgili ciddi ekonomik suçları önlemek ve bunlarla mücadele etmek için ülkelerin alması gereken bir dizi önlemi içeriyor.
Suudi Arabistan geçtiğimiz Ekim ayında Suudi Arabistan'ın ev sahipliği yaptığı ve Kontrol ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkanı Mazen el-Kahmus'un başkanlık ettiği G20 yolsuzlukla mücadele bakanlarının bakanlar toplantısında, grubun üye devletlerinin, katılımcı ülkelerin ve bölgesel ve uluslararası kuruluşların başkanlarının katılımıyla yayınlanan bir nihai bildiri yayınladı. Toplantıda yolsuzluğa karşı küresel mücadelede örnek olmaya devam eden G20 ülkelerine verilen yükümlülükler ele alındı.
Riyad ve dünyanın her yerinden ortakları, söz konusu toplantıda yolsuzluğun kökten kaldırılması gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bir sonucu olarak dünyanın eşi görülmemiş bir ekonomik ve sosyal kriz yaşadığı bir zamandan geçtiğini belirterek dünyanın en güçlü 20 ekonomisinin gerekli konular üzerinde fikir birliğine varmalarını sağlamayı başardı. Hükümet, artan yolsuzluk tehditleri ve bunun ekonomik büyüme, sürdürülebilir kalkınma, yatırım ve inovasyon kalitesi ve hükümetler ile halklar arasındaki karşılıklı güven üzerinde yarattığı tehlikeli etkileri konusunda uyarıda bulundu. Ayrıca toplantıda yeni tip koronavirüsün neden olduğu can kaybı ve etkileri ele alındı.
Riyad toplantıları sırasında bakanlar, G20'nin yolsuzlukla mücadele eylem planı doğrultusunda 2020 yılı boyunca Krallık'ın başkanlığı sırasında yolsuzlukla mücadele için ulusal stratejiler geliştirmek ve uygulamak ve bütünlüğü artırmak için bilgi ve iletişim teknolojisini kullanmak doğrultusunda gösterdiği çabalara destek verdiler. Kamu sektörü ve özelleştirme süreçlerinde ve kamu-özel ortaklıklarında bütünlüğün güçlendirilmesine katkıda bulundular.
G20 ülkeleri ayrıca, yolsuzlukla mücadeleye ilişkin hesap verebilirlik raporunun yeni yöntemini de memnuniyetle karşıladılar. Suudi Arabistan’ın başkentinden ilk kez sunulan bu rapor, G20 ülkelerinin uluslararası işbirliği ve varlık kurtarma alanlarında gerçekleştirdiği kolektif ilerlemenin derinlemesine bir incelemesini sağlıyor. Rapor, gelecekte potansiyel çalışma alanlarının belirlenmesine rehberlik etmeyi amaçlıyor. Riyad bu süreçte, sınır ötesi yolsuzluk davalarında soruşturma ve suç gelirlerinin geri kazanılması gereken davalar da dahil olmak üzere faillerin yargılanmasına ilişkin ülkeler arasında işbirliğine büyük önem verdi. Bunun yanı sıra, yolsuzluk davalarında soruşturma mekanizmalarını güçlendirme ve bu alandaki işbirliği ve deneyim alışverişi üzerinde durdu. Suudi Arabistan ve ortakları, yolsuzluk suçunun öncül suç olduğu durumlar da dahil olmak üzere, kara para aklama veya terör finansmanında tüzel kişilerin ve diğer yasal düzenlemelerin kötüye kullanılmasını önlemek için gerektiğinde ek önlemler alınacağını vurguladı.
Ayrıca tüm ülkeler suçluların, makamı veya sosyal konumu ne olursa olsun adaletten kaçmasını engelleme, yolsuzluk gelirlerini sınırların ötesinde gizleme süreçlerine karşı koyma, yolsuzluk suçlarının suç sayılmasının peşinde koşma, failleri kovuşturma ve el konulan veya çalınan mal varlığını uygun olduğunda geri alma ve iade etme sözü verdi. Ayrıca yerel yasalar ve uluslararası yükümlülüklerle çelişmemeyi kabul etti.
Krallık, G20 ülkelerinin her birinin, yabancı kamu görevlilerine rüşvet de dahil olmak üzere rüşveti cezalandırmak için yürürlükte olan bir ulusal yasaya sahip olduğunu ve yerel ve yabancı rüşveti önleme, tespit etme, soruşturma ve etkin bir şekilde kovuşturma ve cezalandırma amaçlı çabaları güçlendirmeye çalıştığını vurguladı. G20 ülkeleriyle mutabık kalınarak, bunun kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşlarının bütünlüğünü ve etkinliğini güçlendirmek için kararlılık gerektirdiğini belirtti.
G20 ülkeleri aynı zamanda, Riyad’da düzenlenen toplantıda şirketlerin resmi olmayan kurumlar, medya ve özel sektör dahil olmak üzere kamu sektörü dışındaki uluslararası kuruluşlar, bireyler ve gruplarla ortaklıklarını güçlendirmeyi kabul etti. Suudi Arabistan yolsuzlukla mücadelede uluslararası gelişmeler çerçevesinde, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının temel ilkelerini göz önünde bulundurarak  kapsamlı ve entegre bir yolsuzlukla mücadele gündemi takip etmek üzere tüm üye devletlerle anlaşmaya varmayı başardı.



Suudi Arabistan ve Pakistan: Çıkarlar ağı çerçevesinde ortaklığın yeniden teyidi

Görsel: Shutterstock
Görsel: Shutterstock
TT

Suudi Arabistan ve Pakistan: Çıkarlar ağı çerçevesinde ortaklığın yeniden teyidi

Görsel: Shutterstock
Görsel: Shutterstock

Kaswar Klasra

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Pakistan Genelkurmay Başkanı Korgeneral Asım Munir 20 Mart 2024 tarihinde Cidde'de bir araya geldiler. Görüşmede, Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Suudi Arabistan ile Pakistan arasındaki güçlü ilişkiye övgüde bulundu. İslamabad da yaptığı açıklamada aynı duyguyu paylaşırken Suudi Arabistan’ın Pakistan'a olan sarsılmaz desteği vurgulandı.

Bu görüşmeden birkaç gün sonra Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Pakistan'ın Milli Günü dolayısıyla düzenlenen geçit töreninin onur konuğu oldu. Aynı günün yani 23 Mart'ta, Prens Halid bin Selman’a Pakistan'ın üst düzey sivil ve askeri yetkililerinin katıldığı bir törenle Devlet Onur Nişanı (Nişan-ı Pakistan) verildi.

Pakistan Milli Günü törenleri sırasında Prens Halid bin Selman'ın Devlet Onur Nişanı’na layık görülmesi, Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki köklü ilişkileri yansıtırken Pakistan’ın bu adımı, Suudi Arabistan'ın 1947 yılından bu yana Pakistan'a verdiği kesintisiz desteği ve yıllar içinde kurulan güçlü diplomatik ilişkileri teyit ediyor.

dsefver
Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Pakistan Genelkurmay Başkanı Korgeneral Asım Münir'i kabul etti (SPA)

Prens Halid bin Selman’ın Pakistan ziyaretinin zamanlaması ve Pakistan'ın Milli Günü törenlerine katılması, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve bölgesel zorluklarla ortak mücadelede kararlılığı gösterdi.

Oldukça prestijli ve sivillere takdim edilen en yüksek ödülü Devlet Onur Nişanı, genellikle Pakistan'ın ulusal çıkarlarının ilerletilmesine önemli ölçüde katkıda bulunanlara veriliyor. Pakistan, Prens Halid bin Ortaklığın güçlendirilmesiSelman’a bu nişanı takdim ederek onun katkılarına övgüde bulurken Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki her zaman sürecek olan karşılıklı saygıyı ve iş birliği ruhunu da teyit etmiş oldu.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Pakistan ziyareti sırasında ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı ile görüştü. Taraflar, kardeş ülkeler olan Pakistan ve Suudi Arabistan arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi konusunda mutabakata vardılar.

Pakistanlı ve Suudi Arabistanlı yetkililer arasındaki üst düzey temaslar, iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünü ve bölgedeki istikrar ve refahın desteklenmesine yönelik ortak kararlılığı teyit etti.

Özetle Pakistanlı ve Suudi Arabistanlı yetkililer arasındaki bu üst düzey temaslar, iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünü ve bölgedeki istikrar ve refahın desteklenmesine yönelik ortak kararlılığı teyit ediyor. Karmaşık bir jeopolitik zeminde yol almaya devam eden Pakistan ve Suudi Arabistan’ın ilişkileri, güçlenmeye ve ortaya çıkan zorlukları ortak eylem ve karşılıklı iş birliğiyle ele almaya hazır olduklarını gösteriyor.

dfervfr
Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, beraberinde Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz ile Pakistan Milli Günü vesilesiyle İslamabad'da düzenlenen askerî geçit töreni izlerken, 23 Mart 2024 (AFP)

Wilson Center’daki Güney Asya Enstitüsü Direktörü Michael Kugelman, Suudi Savunma Bakanı Prens Halid’in Pakistan ziyaretinin, Pakistan ile Suudi Arabistan ilişkilerinin güçlendirilmesine yardımcı olacağını belirtti. Al-Majalla’ya konuşan Kugelman, bu ziyaretin kesinlikle ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olacağını ve çok önemli bir zamanda gerçekleştiğini söyledi. Suudi Arabistan-Pakistan ilişkilerinin, birkaç yıl önce Hindistan ve İran ile ilgili birtakım meseleler yüzünden kısa süreli uzaklaşılmasının ardından her zamanki güçlü haline geri döndüğünü hatırlatan Kugelman, “Şimdi Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın ve Başbakanı’nın Suudi Arabistan’la olan yakın şahsi ilişkileri, Suudi Arabistan’ın kilit rolü ve hayati b yatırım kaynağı olarak görülmesi bakımından İslamabad bu ziyaretin başarılı olması için gelinden geleni yapmakta kararlı. İki ülke arasındaki ilişki her ikisi için de önemli olsa da şu an özellikle Pakistan için hayati önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Pakistan’ın Suudi Arabistan'la çok yönlü ilişkileri, ortak çıkarları olduğunu teyit ediyor.

Pakistanlı gözlemciler ve dış politika uzmanları, Pakistan ile Suudi Arabistan arasında uzun yıllara dayanan ilişkilerin tarihi açıdan zengin olduğunu ve özellikle savunma, güvenlik ve ekonomi alanlarında karşılıklı güven ve iş birliğine dayandığını düşünüyorlar. Ayrıca Suudi Arabistan’ın ekonomik sıkıntılar sırasında mali yardım ve önemli yatırımlar yoluyla Pakistan'a verdiği kesintisiz desteğin, ilişkilerinin gücünü ve ortaklığın derinliğini vurguladığını belirtiyorlar.

Pakistan ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkinin ince detaylarını anlamak, iki devletin izlediği yolu anlamanın yanı sıra, Yakın Doğu ve Güney Asya'daki bölgesel nükleer dengeler ve jeopolitik dinamikler üzerindeki daha geniş kapsamlı etkileri değerlendirmek için de hayati önem taşıyor.

Suudi Arabistan’ın Pakistan’a yardımları

Suudi Arabistan, özellikle Hindistan'ın 1998 yılında nükleer denemeleri sırasında olduğu gibi kritik dönemlerde Pakistan’a önemli yardımlarda bulundu. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre bu yardımlar, bir yandan iki ülke arasındaki ilişkinin derinliğini teyit ederken, diğer yandan Suudi Arabistan'ın önemli miktarda petrol yardımında bulunacağına dair verdiği söz, Pakistan'ın nükleer deneme kararlarında belirleyici bir faktör olmuş ve Suudi Arabistan’ın sıkıntılı zamanlarda Pakistan’ın gerçek dostu olduğunu göstermiştir.

Bunun yanında Suudi Arabistan halkının ve kurumlarının Pakistan’a önemli mali yardımlarıyla birlikte, Suudi Arabistan ideolojisinin Pakistan’ın eğitim çerçevesinin belli bölümleri üzerindeki etkisi, iki ülke arasındaki ilişkinin geleneksel devlet dinamiklerinin ötesine geçerek kapsamlı ve çok yönlü doğasına başka bir boyut kazandırıyor.

Pakistan’ın Suudi Arabistan'la çok yönlü ilişkileri, dış politika çerçevesinin merkezinde yer alan ekonomik, ideolojik ve stratejik ortak çıkarları olduğunu teyit ediyor. Mevcut yerel ve uluslararası engeller arasında bu ilişkilerin sürdürülmesinin Pakistan’ın gelecekteki yönünün anahtarı olacağına şüphe yok.

Pakistanlı Jeopolitik Analist Ahmed Kureyşi, Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın şahsi ilişkilerinin iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinde etkili olduğunu düşünüyor. Kureyşi, Al-Majalla’ya yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan Savunma Bakanı, başka bir ülkedeki önemli bir askerî geçit törenine katılmak üzere özel olarak Pakistan'a gitti. Suudilerin kısa süre içinde attıkları bu olağanüstü adım, Pakistan'a ne kadar önem verdiklerinin açık bir göstergesiydi. Suudi Arabistan'ın Pakistan'a en üst düzeyde verdiği büyük önemi teyit ediyor. Bu ziyaretin, diğer bazı faktörlerin yanı sıra, Pakistan hükümeti ve silahlı kuvvetleri üzerinde derin bir etki yaratması beklenirken, ziyaret aynı zamanda Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki stratejik ilişkilerde bir başka dönüm noktasını temsil ediyor. Bununla birlikte ziyaret, Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki gelişen stratejik ortaklığı da somutlaştırıyor” ifadelerini kullandı.

Pakistan, ikinci en büyük Müslüman nüfusa ve nükleer güce sahip olması nedeniyle jeopolitik açıdan oldukça önemli bir ülke.

Prens Halid bin Selman’ın ziyareti genel olarak ve kendisine onur nişanı takdim edilmesiyle Pakistan ile Suudi Arabistan arasındaki, kökleri tarihi bağlara ve ortak değerlere uzanan kalıcı dostluğun ve dayanışmanın özel bir göstergesiydi. Her iki ülke de bölgesel dinamikler ve küresel zorluklarda önemli rollere sahipler.

Riyad ve İslamabad arasında son dönemde atılan adımlar, ilişkilerin güçlendirilmesinde ve iki ülke arasındaki ortaklığın, daha önce eşi ve benzeri görülmemiş seviyelere yükseltilmesinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini gösterdi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl yapılan ve Suudi Arabistan’ın Pakistan'daki yatırımlarını 10 milyar dolara çıkarmasıyla ilgili fizibilite çalışmalarının başladığı belirtilen açıklama, Pakistan ekonomisini canlandırmaya yönelik somut bir çabaya işaret etti.

Bunun yanında Suudi Arabistan'ın Pakistan Devlet Bankası'ndaki mevduat limitini 2 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkarması da Suudi Arabistan'ın ekonomik sıkıntılar yaşayan Pakistan'a önemli ölçüde mali yardımda bulunma isteğinin göstergesiydi.

Suudi Arabistan, bu adımları münferit olarak değil, Pakistan ekonomisinin güçlendirilmesine yardımcı olmayı amaçlayan daha geniş kapsamlı bir çaba çerçevesinde atıyor. Suudi Arabistan’ın Pakistan Devlet Bankası'ndaki 3 milyar dolarlık mevduatın vadesini uzatmasının yanı sıra, Cenevre’deki toplantı sırasında Pakistan'ın yaşadığı sel felaketinin yaralarını sarmasına yardımcı olmak üzere verilen önemli miktarda mali yardım sözü, müttefikine verdiği desteğin boyutunu ortaya koymuştur.

Yetenekler, zorluklar ve dengeler

Pakistan, ikinci en büyük Müslüman nüfusa ve nükleer güce sahip olması nedeniyle jeopolitik açıdan oldukça önemli bir ülke. Bu da Pakistan ile Suudi Arabistan arasında güçlü ilişkilere neden dikkat edilmesi gerektiğini açıklıyor. Hindistan Yarımadası'nın 1947 yılında Hindistan ve Pakistan olmak üzere iki egemen devlete bölünmesiyle bu iki ülke arasında başlayan rekabette Suudi Arabistan'ın Pakistan’a verdiği destek, İslamabad’ın istikrar ve ekonomik refah arayışında çok önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

Pakistan'ın karşılaştığı iç zorluklar, sivil-asker dengesizliği, etnik ve mezhepçi gerginlikler, ekonomik baskılar ve iklim tehditleri gibi sorunlar, özellikle ülke siyasetindeki belirsizlik çerçevesinde istikrar ve ilerlemenin önünde büyük engeller oluşturuyor. Tüm bu karmaşık problemler, Pakistan'ın uluslararası ortaklarını, çıkarları açısından İslamabad'la ilişkilerini yeniden değerlendirmeye itti.

dwefer
Başkent İslamabad'da düzenlenen Pakistan Milli Günü törenlerinde paraşütçülerin gösterisinden  23 Mart 2024 (AFP)

Pakistan’ın ABD ve Çin gibi büyük güçlerle ilişkilerini dengeleyen hassas diplomatik yaklaşımına, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Körfez ülkeleriyle derinleşen ilişkileri eşlik etti. Bu ilişkiler, ortak dini duyguların ötesine geçerken ekonomik olarak karşılıklı bağımlılık, bu ilişkilerde önemli bir rol oynuyor. Pakistan işgücünün büyük bir kısmının Suudi Arabistan'da bulunduğu biliniyor. Körfez ülkelerinden gelen büyük miktardaki para transferi de Pakistan'ı bu ülkelere bağlayan ekonomik ilişkilerin altını çiziyor.

Körfez ülkelerinin Pakistan’a sağladığı destek, aralarındaki derin bağın ve karşılıklı desteğin göstergesidir.

Pakistanlı meslek sahiplerinin Körfez ülkelerindeki finans sektörünün ve sağlık sektörünün ayrılmaz bir parçasını oluşturması nedeniyle, Pakistan işgücünün Körfez ülkelerindeki altyapının geliştirilmesine katkısı oldukça önemli bir rol oynuyor. Bununla birlikte İslamabad, askeri eğitim ve danışmanlık alanlarındaki çalışmalarıyla bu ilişkilerin stratejik yönünü pekiştiren güçlü güvenlik ilişkileri de kurdu.

Suudi Arabistan'ın Pakistan'a 1998 yılındaki ekonomik yaptırımlar sırasında bedava petrol tedarik etmesi gibi, Körfez ülkelerinin Pakistan’a verdiği destek, zor zamanlarda birbirlerinin yanında olduklarını gösteriyor.

Öte yandan Pakistan, ekonomik kazanımlar ve güvenlik alanındaki iş birliğinin yanı sıra çıkarlarını korumak için son derece karmaşık bir ortamı olan uluslararası arenada manevra yapmak gibi karmaşık bir görevle karşı karşıya. İttifaklar arasında bir denge kurmak ve içerideki zorlukların üstesinden gelmek, Pakistan'da istikrar ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması açısından oldukça önemli.


Suudiler arasında işsizlik oranı “Vizyon 2030” hedefine yaklaşıyor

Geçen yılın dördüncü çeyreğinde kadın çalışanların sayısında artış görüldü (Şarku'l Avsat)
Geçen yılın dördüncü çeyreğinde kadın çalışanların sayısında artış görüldü (Şarku'l Avsat)
TT

Suudiler arasında işsizlik oranı “Vizyon 2030” hedefine yaklaşıyor

Geçen yılın dördüncü çeyreğinde kadın çalışanların sayısında artış görüldü (Şarku'l Avsat)
Geçen yılın dördüncü çeyreğinde kadın çalışanların sayısında artış görüldü (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz yılın dördüncü çeyreğinde Suudiler arasındaki işsizlik oranı, kadın işverenlere yönelik iş sayısının artması ve hükümetin daha fazla iş imkânı sağlama çabaları sayesinde yüzde 7,7 ile en düşük seviyesini gördü.  Bu oran, yüzde 7 olan “Vizyon 2030” işsizlik hedefine çok yakın.

Suudi Arabistan Genel İstatistik Kurumu'nun verilerine göre genel işsizlik oranı (Suudiler ve Suudi olmayanlar için) yüzde 4,4'e geriledi; bu oran, yüzde 5,1 olan 2023'ün üçüncü çeyreğine göre 0,7 puanlık bir düşüşü gösteriyor.

Uzmanlar, Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada işsizlik oranındaki düşüşü, işgücü piyasasına yönelik düzeltici stratejilere, kamulaştırma programlarına ve istihdamı desteklemeye yönelik özel programlar yoluyla özel sektör kuruluşlarına verilen desteğe bağladılar.

İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı’nın işgücü piyasasındaki bazı işlerin millileştirilmesine yönelik son zamanlarda aldığı kararlar bu sonucun elde edilmesinde etkili oldu. Bakanlığın aldığı en son karar, danışmanlık hizmetlerinin yerelleştirilmesi kararının ikinci aşamasının 25 Mart itibarıyla yüzde 40 oranında yürürlüğe gireceğinin duyurulması oldu.

Bakanlık, bazı işlerin kamulaştırılmasına yönelik kararlarla, Krallığın çeşitli bölgelerindeki kadın ve erkek vatandaşlara yeni iş fırsatları sağlamayı amaçlıyor.

Özel sektöre sağlanan devlet teşvikleri sayesinde özel sektörün 2023 yılında yaklaşık bir milyon yeni istihdam yaratması sağlandı. İnsan Kaynaklarını Geliştirme Fonu Ulusal İşgücü Merkezi'nin (Hadaf) istatistiklerine göre 2022'de 9,9 milyon çalışan sayısı, 11 milyonun üzerine çıktı.


Suudi Arabistan, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu başkanlığına seçildi

Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
TT

Suudi Arabistan, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu başkanlığına seçildi

Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)

Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu, üyelerinin oybirliğiyle, Komisyonun 2025 yılındaki altmış dokuzuncu oturum başkanlığına Suudi Arabistan Krallığını seçti.

Büyükelçi Dr. Abdulaziz Al-Wasel, 1946 yılında kuruluşundan sonra komiteye başkanlık eden ilk Krallık daimî temsilcisi oldu.

Kadının Statüsü Komisyonu, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nin oluşturduğu teknik bir komite ve kadının statüsünü geliştirme konusunda çalışmalarda bulunuyor. Komisyon, bu alandaki gelişmeleri değerlendirmek, standartları belirlemek ve dünya çapında kadının statüsünü geliştirmeye yönelik politikalar oluşturmak için her yıl toplanıyor.

Krallığın komite başkanlığı, kadınların haklarını ve güçlendirilmesini artıracak her konuda uluslararası toplum çerçevesinde iş birliğine olan ilgisini teyit ediyor ve Krallığın bu alanda gerçekleştirdiği niteliksel başarılarla da uyumlu. Suudi kadınlar, Krallık'ta liderliğin ilgisi ile kendilerine yeni yetkiler sağlandı ve ülkenin ilerlemesi ve kalkınmasında aktif bir ortak haline gelerek, birçok alanda niteliksel başarılar elde ettiler.

Krallığın 2030 Vizyonu, kadınların her düzeyde toplumsal yaşama katılımına ve enerjilerini yetenekleriyle uyumlu olarak harcamalarına odaklanan öncelikleri ve hedefleri içeriyor.


Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı
TT

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Dışişleri Bakanlığı, Krallığın “İsrail işgalinin, uluslararası yasaları ve ilgili kararları açıkça ihlal ederek ve İsrail işgalinin zorunlu yerleşim operasyonlarının acımasız uygulamalarının bariz bir uzantısı olarak, işgal altındaki Filistin topraklarındaki Ürdün Vadisi bölgesinden 8.000 dönümlük araziye el konulacağını duyurmasını en güçlü ifadelerle kınadığını” ifade etti.

Suudi Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada ayrıca: “Krallık, uluslararası hukuk kurallarını ve uluslararası meşruiyet kararlarını caydırıcılık olmaksızın ihlal ederek devam eden İsrail işgalinin, uluslararası sistemin güvenilirliğini zayıflattığını ve iki devletli çözüme dayalı adil ve sürdürülebilir bir barış şansını baltaladığını teyit etmektedir. Krallık, uluslararası topluma el konulan Filistin topraklarının derhal iade edilmesi ve İsrailli yerleşimcilere yönelik sistematik ihlallerin durdurulması çağrısını yineliyor" ifadeleri yer aldı.


Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu
TT

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Kral Selman bin Abdulaziz adına, ülkede göreve başlayacak olan bazı kardeş ve dost ülkelerin büyükelçilerinin güven mektuplarını Cidde’deki Selam Sarayı’nda kabul etti.

veliaht

Moğolistan Büyükelçisi Boubacar Goro Dial (yerleşik olmayan), Güney Afrika Büyükelçisi Mojobo David Majabe, Zambiya Büyükelçisi Duncan Molema, Finlandiya Büyükelçisi Anu Erika Villianen, Nepal Büyükelçisi Nava Raj Subedi, Brezilya Büyükelçisi Sergio Augio Auguno de Rossiosios Paz, Ukrayna Büyükelçisi Anatoly Gregory Peter Yenko, İsveç Büyükelçisi Petra Minander, Danimarka Büyükelçisi Lezalothe Plezner, Malezya Büyükelçisi Wani Ben Wan Abdullah, Slovakya Büyükelçisi Rudolf Michalca, Litvanya Büyükelçisi (yerleşik olmayan) Ramunas Davidonis, Güney Sudan John Samuel Bojo Kiir, Çad Büyükelçisi Hassan Saleh Al-Qad, İsviçre Büyükelçisi Yasmine Shatila Zalvin, Hindistan Büyükelçisi Suhail Ajaz Khan, Şili Büyükelçisi (yerleşik değil) Patrio Diaz Bruton, Polonya Büyükelçisi Robert Rostek, Malavi Büyükelçisi (yerleşik değil) Younis Abdul Karim Pew, ABD Büyükelçisi Michael Alan Ratney, Paraguay Büyükelçisi (yerleşik değil) Jose Rafael Aguero Avila, Pakistan Büyükelçisi Ahmed Farouk, Irak Büyükelçisi Safia Taleb Al-Suhail, Kanada Büyükelçisi Philippe Linto, Singapur Büyükelçisi Sadasivan Premjith ve Çek Büyükelçisi Pavel Kafka güven mektuplarını Veliaht Prens’e sundu.

veliaht

Veliaht Prens, büyükelçilere Suudi Arabistan ile ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirme görevlerinde başarılar dileyerek, büyükelçilerin ülkelerindeki liderlere kendisi ve Kral Selman’ın selamlarının iletilmesini istedi.

Büyükelçiler de, kendi ülkelerinden liderlerin Kral Selman ve Veliaht Prens’e selamlarını ve iyi dileklerini ileterek, gördükleri misafirperverlik için teşekkür etti.

Törene Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bir Ferhan ve Kraliyet Divanı Danışmanı Fahd el- İsa da katıldı.


Suudi Dışişleri Bakanı Fransız mevkidaşı ile Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
TT

Suudi Dışişleri Bakanı Fransız mevkidaşı ile Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, Fransız mevkidaşı Stephane Ségournet ile Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri ve bu konuda yapılan çalışmaları değerlendirdi.

Suudi Haber Ajansı'nın (SPA) aktardığına göre dün (Salı), Prens Faysal bin Ferhan’ın Bakan Sigourney'den gelen, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alındığı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Suudi Dışişleri Bakanlığı, Ramazan ayı boyunca Gazze'de derhal ateşkes yapılması çağrısında bulunan, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkese ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen ve pazartesi günü yayınlanan Güvenlik Konseyi kararını memnuniyetle karşıladı.

Suudi Dışişleri Bakanlığı, ülkesinin uluslararası topluma "İsrail işgalinin Gazze Şeridi'ndeki sivillere yönelik saldırılarını durdurma sorumluluğunu üstlenmesi, acılara son verilmesi, Filistin halkına umut sağlanması ve onların güvenlik içinde yaşama ve kendi kaderini tayin etme haklarını elde etmelerinin sağlanması" çağrısını yineledi.


Eski İstihbarat Başkanı Prens Turki Faysal yanıtladı: Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'ndaki gerçek pozisyonu nedir?

Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
TT

Eski İstihbarat Başkanı Prens Turki Faysal yanıtladı: Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'ndaki gerçek pozisyonu nedir?

Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)

Suudi Arabistan'ın eski istihbarat başkanı Prens Turki el-Faysal, Suudilerin Gazze savaşını nasıl gördüklerini anlattı.

Suudi Arabistan'ın İngilizce yayımlanan gazetesi Arab News'ün "Frankly Speaking" adlı podcastine katılan Faysal, Riyad yönetiminin Gazze'de barışın sağlanmasında önemli rol oynadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Suudi Arabistan bunu yapmak için tüm imkanları seferber ediyor. Çatışmanın başından bu yana Krallık'ta düzenlenen zirveler, Suudi Arabistan'ın sadece İsrailliler değil herkes için barış ve güvenliği tesis etmeyi çok istediğini gösteriyor.

1977-2001'de Suudi Arabistan'ın dış istihbarat servisi Genel İstihbarat Direktörlüğü'nün başında olan Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşından önce İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme sürecine de değindi.

Faysal, ABD arabuluculuğunda gerçekleşen ve savaşın ardından askıya alınan görüşmelerde Riyad yönetiminin bağımsız Filistin devleti talebinden vazgeçmediğini vurgulayarak şöyle devam etti: 

Suudi yetkililerin, veliaht prensin ve dışişleri bakanımızın açıklamalarından gördüğüm kadarıyla İsrail'le sözümona normalleşme süreci, kendi ayakları üzerinde durabilen ve varlığını sürdürebilen bir Filistin devletinin kurulması adına gerekli tüm düzenlemeler yapılmadan gerçekleşmeyecektir. Suudi Arabistan'ın resmi pozisyonu başından beri bu olmuştur. Suudi Arabistan, İsrail ile Arap dünyası arasında tam barışın sağlanmasının tek geçerli yolu olarak Arap Barış Girişimi'ne bağlılığını yinelemiştir.

Arab News'ün sitesinde dün yayımlanan söyleşide Prens Turki, Gazze savaşının sonlanması için görüşmelerin dengeli ve kapsayıcı şekilde yürütülmesi gerektiğini belirterek, "Eğer Filistin tarafındaki bazı partiler, örneğin Hamas 7 Ekim'de yaptıklarından dolayı dışlanacaksa, aynı şekilde İsrailli siyasi partiler de Gazze'de yaptıklarından dolayı sürece dahil edilmemelidir" dedi.

2005-2007'de Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi olarak görev yapan Faysal, "Bu temelde, eğer doğru ifade buysa, Filistinliler ve İsrailliler için adil bir suç dağılımı ya da temsiliyet olmalıdır. Dolayısıyla İsrailliler de Hamas'taki herhangi bir savaşçı ya da Filistin tarafındaki herhangi bir taraf kadar suçlu ve kötü niyetlidir" ifadelerini kullandı.

Söyleşide, Güney Afrika'nın ocakta Uluslararası Adelet Divanı'nda (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davası da gündeme geldi. UAD, İsrail'in Gazze'de soykırımı önlemek için tüm tedbirleri alması gerektiğine hükmetmişti.

79 yaşındaki Prens Turki, İsrail'in Gazze'deki operasyonunun Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ni ihlali ettiğini düşündüğünü belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: 

Buna inanan tek kişi ben değilim. Dünya halklarının tepkisini, Avrupa'da, Amerika'da, Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da büyük şehirlerin sokaklarında yapılan gösterileri her yerde gördük. Nereye giderseniz gidin insanlar sokaklara dökülüyor, İsrail'in Filistin halkına ve Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarını kınıyor. UAD'de de İsrail'in bu topraklarda soykırım yaptığına inanmak için gerekçeler olduğunu zaten söyledi. Yani buna inanan tek kişi ben değilim.

Faysal, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde 2020'de imzalanan İbrahim Anlaşmaları'na dair yorumlarını da paylaştı. Anlaşma kapsamında 2020-2021'de aralarında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan'ın yer aldığı ülkeler İsrail'le ilişkileri normalleştirmeyi kabul etmişti. 

Ancak Prens Turki, İbrahim Anlaşmaları'nın Ortadoğu'ya barış getirmekte başarısız olduğunu savunarak şu yorumu paylaştı: 

Bu sadece İbrahim Anlaşmaları'nın başarısızlığı değil, İsrail'in Filistin'i işgalinden bu yana dünya toplumunun başarısızlığıdır. İsrail'in kuruluşundan bu yana 75 yıldan fazla süre geçti. Bizse halen Filistinlilerin haklarının korunacağı bir Filistin devletinin kurulması ve İsrail'le komşuları arasında barışın gerekliliği konusunda ilerleme kaydedemeden yerimizde sayıyoruz.

Faysal ayrıca Gazze Şeridi'ndeki yeraltı tünel ağının Hamas tarafından silah deposu ve karargah olarak kullanıldığına dair iddiaları destekleyecek kanıtlar bulunmadığını da savunarak, "İsrail'in bu tünellerin Hamas'ın komuta karargahı olarak kullanıldığı yönündeki iddialarına ilişkin somut bir kanıt görmedim" dedi.

Suudi Arabistanlı yetkili, İran destekli Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarının ardından ABD'nin örgütü tekrar terör listesine almasını "ironik bir durum" diye niteledi. ABD'nin Husileri 2021'de terör listesinden çıkardığını ve Yemen'deki iç savaşla ilgili barış görüşmelerinde Suudi Arabistan'la birlikte hareket ettiğini hatırlatan Faysal, Gazze savaşının ardından durum değişince Washington'ın kendi çıkarlarını korumak için farklı pozisyon aldığını belirtti.

Faysal, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2019'daki seçim kampanyasında Suudi Arabistan'ı "parya" diye tanımladığını hatırlatarak, gelinen noktada Washington'ın artık Riyad'ın önemli bir partner olduğunu anladığını söyledi.

ABD'de yaklaşan başkanlık seçimlerine işaret eden Prens Turki, hem Biden hem de Trump'ın Suudi Arabistan'ın dünya politikasındaki yerini tanıdığını belirtirken, seçim yarışının "çok zorlu geçeceğini" ifade etti. Faysal, söyleşisini şu sözlerle noktaladı: 

Söylediğim gibi tek dileğim, her iki tarafın da Suudi Arabistan'ı arada bir yumruklamaktan çekinmeyecekleri siyasi bir kum torbası olarak değil, dünyanın ekonomik refahının sürdürülmesi, bizim bölgemizde barışın sağlanması ve insanlığın daha iyiye gitmesi için önemli bir ortak olarak görmesidir.

 

Independent Türkçe, Arab News, CNN, NPR


Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı
TT

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt Bakanlar Kurulu dün düzenlenen toplantıda, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyarıda bulunarak, bu ihlallere kararlı bir şekilde yanıt verileceğine dair söz verdi.

Hükümet Sözcüsü Amer el-Acmi dün yaptığı açıklamada, “Bakanlar Kurulu, sosyal medyada gündeme getirilen fitneyi ve ulusal birliğe zarar verme girişimlerini kınadı” dedi.

Acmi, “Bakanlar Kurulu, toplumun tüm kesimlerine ve çeşitli bileşenlerine saygı duyduğunu ifade ederek, söylem veya eylemlerde meydana gelen suiistimali, fitneyi, her türlü nefret ile ayrımcılığı kışkırtmayı veya bunları teşvik etme girişimini reddetti” diye ekledi.

Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın bu tür vakalarla sıkı bir şekilde ilgilenip, sosyal medya ve diğer yollarla tacizde bulunan herkesi sorumlu tutarak, kimsenin hukukun üstünde olmadığı ilkesini güçlendirmesine övgüde bulundu.

Kuveyt Başsavcılığı ise, Ulusal Birlik Kanunu’nu ihlal ederek, sosyal medya üzerinden aşiretlere hakaret ettiği iddiasıyla İçişleri Bakanlığı tarafından gözaltına alınan bir vatandaşın, soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verildiğini açıkladı.

Güvenlik İlişkileri ve Medya Genel Müdürlüğü de dün yaptığı basın açıklamasında, kimsenin hukukun üstünde olmadığını ve bu konunun kararlılıkla ele alacağını vurgulayarak, herkese söz ve eylemlere dikkat etme ve ulusal birliği koruyacak şekilde davranma çağrısında bulundu.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD'li temsilcilerle görüştü

Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD'li temsilcilerle görüştü

Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanı Temsilci Michael Rogers ve komisyon üyeleri Temsilci Adam Smith, Temsilci Salud ile görüştü. Carbajal ve Temsilci Veronica Escobar ile ortak çıkarları ilgilendiren bir dizi konuyu görüştü.

Suudi Veliaht Prensi, bugün (Salı) Cidde'de gerçekleşen görüşmede Amerikalı temsilcilerle, ikili dostane ilişkileri ve iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilme yollarını değerlendirdi.

Cidde'deki görüşmeye, Savunma Bakanı Prens Halid bin Salman bin Abdülaziz, Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi Prenses Reema bint Bandar bin Sultan bin Abdülaziz, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah ve bazı üst düzey yetkili katıldı.

Amerika tarafında ise Suudi Arabistan Büyükelçi Yardımcısı Alison Dilworth ve Riyad Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Tuğgeneral Richard J. Quirk görüşmede yer aldı.


Suudi Veliaht Prens, Irak Ulusal Hikmet Hareketi liderini kabul etti

Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
TT

Suudi Veliaht Prens, Irak Ulusal Hikmet Hareketi liderini kabul etti

Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman bin Abdülaziz, Irak Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar El Hekim ile iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdi.

Dün (Pazartesi) gerçekleşen Cidde'deki görüşmeye Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah da katıldı.