ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Şarku’l Avsat’a konuştu: Obama’nın hatalarını yapmadık… Suriye’de Güney Lübnan’ın kurulmasını engelledik... Rejimin İdlib’e dönmeyeceğinden eminim

James Jeffrey geçtiğimiz ekim ayında Cenevre’de (Reuters)
James Jeffrey geçtiğimiz ekim ayında Cenevre’de (Reuters)
TT

ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Şarku’l Avsat’a konuştu: Obama’nın hatalarını yapmadık… Suriye’de Güney Lübnan’ın kurulmasını engelledik... Rejimin İdlib’e dönmeyeceğinden eminim

James Jeffrey geçtiğimiz ekim ayında Cenevre’de (Reuters)
James Jeffrey geçtiğimiz ekim ayında Cenevre’de (Reuters)

ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi ve DEAŞ ile Mücadele Koalisyonu Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte seçilmiş ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimine Başkan Donald Trump yönetiminin Suriye’de izlediği politikayı izlemeye devam etmesini “tavsiye” ederek “Başarılı çünkü ilk olarak Barack Obama’nın Suriye’de yaptığı hataların hiçbirini yapmadık. Başarılı çünkü askeri güç dahil olmak üzere tüm güç unsurlarımızı kullandık. Suriye rejimi 2013 yılında kimyasal silah kullandığında neden karşılık vermedik? “Kırmızı çizgilerimiz” gözlerimiz önünde çiğnenirken neden oturup izleyelim?” ifadelerini kullandı.
Jeffrey ülkesinin İran’ın Suriye’de konuşlanmasını engellemek için İsrail’e temel yardım sağladığını söyleyerek “İsrailliler bizim yardımlarımızla İran’ın, Lübnan’ın güneyinde olduğu gibi Suriye’nin güneyinde de ikinci bir pozisyon kurmasını ve uzun menzilli füze sistemiyle İsrail ve diğer ülkelere yönelik tehditler savurmasını engellemeyi başardı” ifadelerini kullanarak, İran ile ona bağlı güçlerin “herhangi bir nihai uzlaşma” yapılması durumunda Suriye’den çıkarılması gerektiğine işaret etti.
Eski ABD Temsilcisi kendisine sorulan bir soruya karşılık “Rusya’nın Suriye bataklığının ortasında” olduğunu söyleyerek “Ruslar bataklığın içinde olduklarının farkındalar. Ancak bir bataklıkta olsanız bile -ki bu bize Vietnam’da olmuştu- bunu idrak etmek ve bu gerçeğe göre hareket etmek zaman alıyor. Aynısı Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne 1980’li yıllarda ise Irak’ın güneyinde İran’a oldu. Bu mesele yıllar alıyor. ABD bunu idrak edip Suriye’de uzlaşmaya varmayı kabul etmeleri için onlara baskı uygulamaya devam edecek” cevabını verdi.

İdlib konusuna da değinen Jeffrey “Rejimin Türk ordusu nedeniyle İdlib’e dönmeyeceğine eminim. Yaklaşık 20 bin askerleri var, belki de 30 bin. Onlar (Türkler) rejimin İdlib’e dönmesini engelleyebiliyorlar” ifadelerini kullanarak Ankara’nın Suriye’nin kuzeybatısındaki varlığından dolayı ABD, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Avrupa’dan destek aldığını belirtti.

İşte Şarku’l Avsat’ın Jeffrey ile cuma akşamı telefon aracılığıyla gerçekleştirdiği röportajın tam metni:

*Şu an Suriye’nin durumunu nasıl yorumluyorsunuz? Burada üç nüfuz bölgesi var. Aralarındaki farklar ve kesişme noktaları nelerdir?
Esed rejiminin kontrolü altında bulunan ve ekonomik, siyasi ve toplumsal birçok sıkıntının yanı sıra DEAŞ’tan kaynaklanan bazı sıkıntıların yaşandığı bir bölge var. Türkiye’nin ve muhalif grupların kontrolünde olan Kuzeybatı Suriye var. Bir de ABD’nin desteklediği Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altında olan Kuzeydoğu Suriye var ve et-Tanf üssü de burada yer alıyor. Asıl bölünme Esed’in kontrolünde olan bir bölge ile onun kontrolünde olmayan diğer bölgeler arasında ve onun kontrolü altına girmesinin de imkanı yok.

*Hükümet güçlerinin yakın zamanda İdlib’e döneceğini düşünmüyor musunuz?
Hayır, düşünmüyorum.

*Neden?
Türk ordusu yüzünden. 20 bin civarında, belki de 30 bin civarında askerleri var ve rejimin İdlib’e dönmesini engelleyebilecek güce sahipler.

*İdlib halkına Şam’ın yakın zamanda İdlib’e dönmeyeceğini mi söylüyorsunuz?
Türkiye’nin ABD, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun desteği ile birlikte buna izin vermeyeceğine eminim.

*ABD, Türkiye’ye İdlib’de nasıl bir destek sağlıyor?
Diplomatik destek sağladık. Türklerle bu ve temel destek hakkında konuştuk. Büyükelçi David Satterfield’in geçen yıl mart ayında Türkiye’ye destek verilmesi için NATO’ya ilettiği mesajın yanı sıra Başkan Donald Trump da 2018 yılının Eylül ayında bunu açıkça söylemişti.

*Bunca yıldan sonra görevinizden ayrılıyorsunuz. Suriye rejiminin şu anda göreve geldiğiniz zamana göre daha güçlü olduğunu mu düşünüyorsunuz eğer öyleyse kontrol alanlarını genişlettiği için mi daha güçlü?
Ekonomik olarak daha zayıf. Suriye lirasının değerinin nerelerde olduğuna bir bakın. Yönetici kesimdeki bölünmeye ve Rami Mahluf’un (Suriye Devlet Başkanı’nın kuzeni ve iş adamı) durumuna bakın. Ayrıca rejimi destekleyen Rusya ve İran, özellikle de İran, ABD yaptırımlarının baskısı altında. Ayrıca ABD’nin rejime karşı yaptırımları daha da sertleşecek. Rejim siyasi, askeri ve ekonomik olarak zayıf.

*ABD’nin Şam’ı izolasyon kutusunda tutmak için çeşitli araçları olduğunu, bunlardan birinin de yaptırımlar olduğunu söylüyorsunuz. Ancak Suriyeliler yaptırımların hedeflenen kişilerden daha çok insanlara ve vatandaşlara zarar verdiğini söylüyor. Ne düşünüyorsunuz?
Yaptırımlar rejime darbe indiriyor ve karar alma ve askeri faaliyetler yapma gücünü engelliyor. Buna karşılık Suriyelilere 12 milyar dolardan fazla yardımda bulunduk. Yaptırımların halkın üzerinde bazı etkileri olabilir ancak Suriyelilerin acı çekmesinin asıl sebebinin Esed rejiminin kararı, yolsuzluk ve rüşvet olduğunu unutmamalıyız. Bunun sebebi yaptırımlar değil.

*Ancak yaptırımlar esnekliğe veya siyasi tavizlere yol açmadı?
Çünkü Esed, Rusya ve İran’a güvenmeyi tercih ediyor. Bu destek var olduğu sürece o da görevde kalmaya devam edecek.

*Birazdan Rusya konusuna geri döneceğim. Peki ya Kuzeydoğu Suriye? Orada kaç askeriniz var ve hedefleriniz neler?
DEAŞ’ı yenmek için SDG’yi destekleyen küçük bir birlik var. Ancak oradaki kara ve aynı şekilde hava varlığımız ile et-Tanf’ın yanı sıra Esed, Rusya ve İran’ın bu bölgedeki topraklar üzerinde kontrolü ele geçirmesini engellemek istiyoruz.

*Et-Tanf konusuna gelirsek, İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarına herhangi bir lojistik destek sağlıyor musunuz?
Et-Tanf üssü orada coğrafi bölgeyi kontrol altında tutmak ve DEAŞ ile savaşmak için çalışıyor. Destek konusunu İsraillilere sorabilirsiniz.

*Birkaç gün önce Kuzedoğu Suriye’deki YPG ile Türkiye arasında bir uzlaşma gerçekleştirmeye çalıştığınızı söylediniz. Detaylar neler?
YPG ile Türkiye arasında bir uzlaşmadan söz etmedim, aksine bir taraftan PYD ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Mesud Barzani (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) eski Başkanı) tarafından desteklenen Peşmergeler arasındaki bir anlaşmadan söz ettim. Müzakerelerde bulunmaya devam ediyorlar. Bunun Türkiye’ye PKK ve onun Suriye kolu YPG’nin tüm Kürtleri sultası altına almayacağını göstermesini umuyoruz.

*Bir taraftan SDG ve YPG, diğer taraftan ise Ankara arasında uzlaşma olma olasılığı olduğunu düşünüyor musunuz?
Her zaman mümkün. Tarihi bildiğiniz gibi 2014 ve 2015 yılında Duhok’ta yoğun görüşmeler yapılmıştı.

*Peki ya Şam ile normalleşme? İlişkileri normalleştirmek için şartlarınız neler?
Herhangi bir çözüm sürecinde 2254 sayılı karar uygulanmalı ve çözüm sürecinin bir parçası olarak Türkiye, ABD ve İran kuvvetleri geri çekilmeli, teröristler için güvenli bir sığınak sağlamamalı ve teröristlere karşı uluslararası toplumla birlikte çalışmalı. Buna ek olarak 2013 yılında yapılan anlaşmada (2118 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı çıkarılmadan önce ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında imzalandı) geçen kimyasal programla ilgili tüm yükümlülüklerin uygulanması. Aynı zamanda savaş suçu işleyenler yargı önüne çıkarılması. Suriyelilerin ülkelerine onurlu ve özgürce dönmeleri için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile birlikte çalışılması. Beklentilerimiz bunlar.

*Devlet Başkanı Esed’in bu şartları kabul etmesi durumunda ABD ilişkileri normalleştirmeyi ve kendisi ile iş yapmayı kabul edecek mi?
Bunun Esed’in kabul etmesiyle bir ilgisi yok. Bu, “bir adıma karşılık bir adım” yaklaşımı ile ilgili. Ruslara söylediğimiz şey bu. Söylediğimiz koşullar kabul edilirse, baskıyı adım adım hafifletecek, diplomatik izolasyon ile yaptırımları kaldıracağız.

*Esed’in bizzat kendisine de mi?
Esed bu koşulları bizzat kendi yerine getirmeye başlarsa, biz de karşılık vermeye başlayacağız (adım adım). Evet doğru.

*Peki İran ve Suriye’deki güçleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
İran’ın ilk hedefi Esed’i iktidarda tutmaktı. Daha sonra İranlılar Suriye’de İsrail’e, Türkiye’ye, Arap devletlerine ve ABD’nin liderlik ettiği bölgesel rejime karşı mevzilenmeye karar verdi.

*İsrailliler İran’ın çekilmesinden bahsediyor. İsrail’in İran’ı güneyden uzak tutmayı başardığını düşünüyor musunuz?
Evet, İsrailliler bizim yardımlarımızla İran’ın, Lübnan’ın güneyinde olduğu gibi Suriye’nin güneyinde de ikinci bir pozisyon kurmasını ve uzun menzilli füze sistemiyle İsrail ve diğer ülkelere yönelik tehditler savurmasını engellemeyi başardı.

*Bu bağlamda ABD’nin Suriye’de İsrail’e verdiği desteğin niteliği nedir?
Temel destek.

*Burada askeri ve istihbarat desteğinden mi bahsediyoruz?
Temel destek.

*Peki ya Rusya? “Adıma karşılık adım” yaklaşımından söz ettiniz ve belli bir zamana kadar Suriye hakkında Ruslarla müzakereye yakındınız. Rusların tutumunu ve Suriye’de çözüme gitmeye ne kadar hazır olduklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk olarak Ruslar, Suriye’de askeri bir zafer kazanamayacaklarına ikna olmuş durumdalar. İkincisi, Esed’in ne popüler ne de etkili olduğunun farkındalar. Ancak Ruslar hala siyasi ve diplomatik bir çözüm için adım atmadılar. Uluslararası topluma çağrıda bulunmak için Şam’daki son mülteci konferansını desteklemeye çalıştılar. Uluslararası toplumun bunu kabul etmeyeceğini biliyoruz. Bu nedenle onlara (Rusya’nın yaklaşımının) doğru olmadığını göstermek için bu konferansa herhangi bir ciddi katılım gösterilmesinin önüne geçtik. Ruslar bu girişimlerine devam ederse, bunların bir işe yaramayacağını onlara göstermeye devam edeceğiz. Vaktimiz var.

*Daha önce birkaç kez rolünüzün Rusya’yı “Suriye bataklığına” batırmak olduğunu söylemiştiniz. Nasıl?
Bataklık hiçbir başarı ya da çıkış (krizden çıkış) elde edemeden kaynaklarını harcadıkları bir durumun içinde olmalarıdır. Böylece düşmemek ya da boğulmamak için mücadele etmek zorunda kalacaklar. En nihayetinde de diğer yolu izlemeye karar verecekler bu da bizimle ve uluslararası toplumla işbirliği yapmak.

*Rusya’nın şu an “Suriye bataklığına” iyice battığını mı düşünüyorsunuz?
Evet bataklığın ortasındalar. Öyle sanıyorum. Bataklığa battıklarının farkında olduklarını biliyoruz. Ancak bir bataklıkta olsanız bile -ki bu bize Vietnam’da olmuştu- bunu iyice idrak etmek ve bu gerçeğe göre hareket etmek zaman alıyor. Aynısı Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne 1980’li yıllarda ise Irak’ın güneyinde (iki taraf arasındaki savaşta) İran’a oldu. Bu mesele yıllar alıyor.

*Rusya’nın “bataklıkta” olduğunu fark etmesi ve tutumunu değiştirmesi ne kadar zaman alır?
Bir fikrim yok. Bunu anlamaları için baskı yapmaya devam edeceğiz.

*Suriye Özel Temsilciliği görevinizi bırakmaya karar verdiniz. ABD Başkanı seçilen Joe Biden’ın yönetiminde Suriye dosyası ile ilgilenecek yeni ekibe tavsiyeleriniz neler?
Baskıyı esas alan bu başarılı politikayı devam ettirmeleri. Başarılı çünkü ilk olarak Barack Obama’nın Suriye’de yaptığı hataların hiçbirini yapmadık. Başarılı çünkü askeri güç dahil olmak üzere tüm güç unsurlarımızı kullandık. Suriye rejimi 2013 yılında kimyasal silah kullandığında neden karşılık vermedik? Kırmızı çizgilerimiz gözlerimiz önünde çiğnenirken neden oturup izleyelim? DEAŞ’a karşı Uluslararası koalisyondan vazgeçmedik. BM’den yararlandık. En önemlisi de Avrupa dahil bölgedeki tüm taraflar tarafından desteklenen bir politikamız var. Bu, onların (yeni ekibin) devam ettirmesi için mükemmel bir başlangıç.

*Askeri ve diplomatik yollardan baskı yapmaya ve tecrit etmeye devam etmek mi kastınız?
Hayır. Bekleyin. Bütün bunlar aynı zamanda siyasi bir çözüme (uzlaşmaya) bağlı. Bu, Suriye hükümetinin nasıl olacağına karar vermediğimiz (hüküm vermediğimiz) anlamına geliyor. Yani 2254 sayılı karara yanıt verilmesini istiyoruz. Esed’in (yönetimi) bırakması gerektiğini söylemiyoruz. Rusya’nın (Suriye’yi) terk etmesi gerektiğini de söylemiyoruz. Söylediğimiz şey İran’ın Suriye’den çıkması ancak Suriye’deki nihai çözümün bir parçası olarak. Aynı zamanda ABD ayrılacak. Türkiye ayrılacak. İsrail ayrılacak. Teklifimiz bu.

*Öyleyse ABD Rusya’nın varlığı ve İran’ın çıkması ile Suriye’yi kabul ediyor. Doğru mu?
Tamamen doğru.

*Peki ya Esed’in varlığı ile?
Esed izlediği politikayı değiştirirse evet.

*Biden yönetiminde Suriye dosyası ile ilgilenecek yeni ekiple görüştünüz. Kendilerine ne söylediniz?
İç diplomatik görüşmelerimin içeriği hakkında konuşmuyorum.

*Örneğin?
Size az önce söylediğim şeyleri herkese söylüyorum.

*Yeni ABD yönetiminin önceki yönetimle aynı politikayı sürdüreceğini düşünüyor musunuz? Ruslarla daha fazla siyasi sürece ve müzakereye girmek için yatırım yapılmasından söz ediliyor mu?
Yeni ekibin ne yapacağını göreceğiz.

*Suriye’nin dışında yaşayan Suriyelilere gelince; onlar hakkındaki düşünceleriniz neler? Ne zaman bir uzlaşma yapılabileceğini ve yakında ülkelerine geri dönebileceklerini düşünüyorsunuz?
Bir tarih veremem.

*Kaç yıl?
Bir şey söyleyemem.

*Peki ülkelerine geri dönebileceklerini düşünüyor musunuz?
İyimser bakıyorum. Benim hayatımda kesin. Tüm Suriye halkına şükranlarımı sunarım.



Taliban'ın recm açıklaması hak örgütlerinde soğuk duş etkisi yaptı

Taliban, kadın ve kız çocuklarına getirdiği eğitim yasağıyla da gündem olmuştu (AFP)
Taliban, kadın ve kız çocuklarına getirdiği eğitim yasağıyla da gündem olmuştu (AFP)
TT

Taliban'ın recm açıklaması hak örgütlerinde soğuk duş etkisi yaptı

Taliban, kadın ve kız çocuklarına getirdiği eğitim yasağıyla da gündem olmuştu (AFP)
Taliban, kadın ve kız çocuklarına getirdiği eğitim yasağıyla da gündem olmuştu (AFP)

Taliban'ın recm cezasının tekrar uygulanacağını açıklaması, hak örgütlerinden tepki topladı. 

Taliban lideri Hibetullah Ahundzade, cumartesi günü yaptığı açıklamada, şeriat kanunlarına göre zina suçu işleyen kadınların kamuya açık alanlarda taşlanarak ve kırbaçlanarak cezalandırılacağını duyurmuştu.

Ahundzade, Afganistan'ın kamu yayıncısı Ulusal Radyo Televizyonu Afganistan'da paylaşılan açıklamasında şunları söylemişti: 

Zina yapan kadınları kırbaçlayacağız. Herkesin önünde taşlayarak öldüreceğiz. Zina yapan kadınları alenen taşladığımızda ya da kırbaçladığımızda, demokratik ilkelerinizle çeliştiği için bunu kadın haklarının ihlali olarak görebilirsiniz. Ama ben Allah'ı temsil ederken siz Şeytan'ı temsil ediyorsunuz.

14 milyona yakın kadın ve kız çocuğunun yaşadığı Afganistan'da Taliban liderinin açıklaması, hak örgütlerinden eleştiri topladı. 

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) Seher Fetrat, Afgan kadınların neredeyse hiçbir hakkı kalmadığını belirterek, "Baskıcı politikalarını teker teker test ettiler ve bu noktaya geldiler çünkü onları suiistimalleri nedeniyle sorumlu tutacak kimse yok. Durdurulmazlarsa daha da ileri gidecekler" dedi. 

Birleşik Krallık (BK) merkezli Af Örgütü'nden Samira Hamidi de "Geçtiğimiz iki buçuk yıl içinde Taliban, Afgan kadınlarına hizmet sağlayan kurumları dağıttı" dedi. 

Aktivist, Ahundzade'nin açıklamasının, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979'da kabul edilen Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'ni açıkça ihlal ettiğini söyledi.

ABD'nin Ağustos 2021'de ülkeden çekilmesiyle Taliban önce başkent Kabil'i daha sonra da ülkenin tamamını ele geçirmişti.

BK merkezli hak örgütü Afghan Witness'ın 30 Kasım'da aktardığına göre, Taliban kontrolündeki Yüksek Mahkeme, 26 Ekim 2022-26 Ekim 2023'te 57'si kadın 417 kişi hakkında idam ve kırbaç cezası verdi. Cezalardan kaçının infaz edildiğine dair bilgi paylaşılmadı. 

Şubatta da Gazne ve Cüzcan vilayetlerinde cinayetten hüküm giyen toplam üç kişi halka açık şekilde kurşunlanarak idam edilmişti.

Independent Türkçe, Guardian, Afghan Witness


YSK Başkanı Yener'den iftar açıklaması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

YSK Başkanı Yener'den iftar açıklaması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, YSK'yi ziyaret eden Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Seçim Gözlem Misyonu heyetini ağırladıktan sonra, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Mahalli İdareler Genel Seçimleri sürecine ilişkin çalışmaların ne durumda olduğuna dair soru üzerine Yener, "31 Mart 2024'te gerçekleşecek olan seçimlerle ilgili olarak Yüksek Seçim Kurulu il ve ilçe seçim kurulları son hazırlıklarını yapmış ve şu an itibariyle 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere hazır vaziyetteyiz." diye konuştu.

Yener, seçimlerin Türk halkına ve demokrasiye hayırlı olmasını dileyerek, "Bugün de Yüksek Seçim Kurulu'nda, ziyarete gelen Avrupa Parlamentosu'ndan heyeti ağırladık. Onlarla karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Şu an için bizler ve tüm ülke seçimlere hazır. Sağlık huzurlu bir seçim ortamı diliyoruz. Sorunsuz bir şekilde seçimlerin tamamlanacağını umuyoruz." ifadelerini kullandı.

YSK Başkanı Yener, 31 Mart 2019 Pazar günü yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından iptal edildiği hatırlatılarak, bu seçimlerde aynı durumun yaşanmaması için alınan güvenlik önlemlerine ilişkin soruyu da şu an itibarıyla il ve ilçe seçim kurullarıyla ülke çapında seçimlerin güvenli, sağlıklı ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesi için tüm tedbirlerin alındığını söyledi.

Yener, "Bundan sonra vatandaşlarımızın da 31 Mart 2024 tarihinde sandığa gidip oylarını kullanmalarını diliyoruz. Şu an için söyleyeceklerimiz bunlardan ibarettir. Biz son iki günde çalışmalarımıza ve kurul toplantımıza devam ediyoruz." dedi.

İftar vaktindeki oy sayım ve döküm çalışmaları

YSK'nin, 31 Mart'taki Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin "oy sayım ve döküm işlemlerinin aralıksız yapılması gerektiğini" bildirmesine ilişkin kararı hatırlatılan Yener, 1973'deki seçimlerin de ramazan ayına denk geldiğini hatırlattı.

YSK'nin seçim mevzuatını ve yasaları uygulamakla yükümlü bir kurum olduğunu bildiren Yener, şunları kaydetti:

Yasal düzenleme de 'seçim, iş ve işlemlerinin aralıksız devam edeceğini' düzenlediği için Yüksek Seçim Kurulu da dün almış olduğu kararda, seçimler bittikten sonraki 'oy sayım ve döküm işlemlerine ara vermeksizin devam edilmesi gerektiğini' hüküm altına almış ve bu konuda il ve ilçe seçim kurullarının sandık kurullarının tereddütlerini gidermiştir. Bu durumda ramazan ayında oruçlu sandık görevlilerinin herhangi bir zorlukla karşılaşacağı sonucunun çıkarılmaması gerekir. Biz inanıyoruz ki tüm siyasi partilerimiz sandık görevlilerinin bu konudaki ihtiyaçlarını gidereceklerdir. Aynı zamanda da oy sayım işlemleri aralıksız devam edecektir.

AA 


Erdoğan'dan İmamoğlu'na: Lazım olduğunda ya tatilde ya büyükelçilerle balıkta

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan'dan İmamoğlu'na: Lazım olduğunda ya tatilde ya büyükelçilerle balıkta

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sultanbeyli Kent Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

İstanbul’da 30 yıl önce başlattığımız yerel yönetim hamlesi maalesef son 5 yıldır durmuş, hatta ibre tersine dönmüştür. Şehri yönetenler İstanbul’dan başka her şeyle uğraştıkları için devraldıkları sorumlulukları yönetememişlerdir. Büyükşehir Belediyesi’nden ne diyor "tam ileri", sen tam gaz geri gidiyorsun. Sultanbeyli’yi hiçbir zaman sahiplenmedin ki. Ulaşımıyla, depreme hazırlığıyla İstanbul içler acısı hale gelmiştir. Lazım olduğunda ya tatilde ya cumhurbaşkanı yardımcılığı peşinde ya büyükelçilerle Sarıyer’de balıkta. İstanbul’un yönetimi yarı zamanlı işle olacak değil.  Bu şehir hiç kimsenin atlama taşı, şahsi ihtirasları, oyuncağı, finans kaynağı haline getirilemez. İstanbul’a böyle bir zulüm yapılmasına müsaade edemeyiz. Bunun için Yeniden İstanbul diyoruz. Bu şehrin beklentisi ve ihtiyacı çoktur. Ama bazı öncelikleri vardır. Birinci önceliği depreme hazırlıktır. Son dönemde bu konuda bir çaba, proje gördünüz mü? Hayır. Çünkü depreme hazırlık için kullanılması gereken kaynaklar bavul bavul dolar oldu ve bir yere götürülüyor. Depreme hazırlık için gereken vakit DEM’le pazarlıkta, kazanma değil kaybettirme hırsıyla hareket edenleri yemlemekle harcanıyor. 

“Önümüzdeki 5 yılda İstanbul’da depreme dayanıksız yapıların hepsini dönüştürecek”

Bilim insanları İstanbul’u her gün depreme hazırlayın diye ikaz ediyor. Şimdi de emin eller Murat Kurum kardeşimle ve tüm ilçe belediyeleriyle gerçekleşecek. Önümüzdeki 5 yılda İstanbul’da depreme dayanıksız yapıların hepsini dönüştürecek. 650 bin konutun dönüşümünü 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlayacak. İstanbul’un ikinci gündemi artı hayatı çekilmez hale getiren trafiktir.  Mevcut yönetim bizden devraldığı metroları yapamadığı, yeni metrobüsler alamadığı için şehir adeta kilitlendi. Bir de ne diyor ‘akıllı belediyecilik tam ileri’ nasıl tam ileri? Bir yerden bir yere seyahat etmek, kayak yapmak. İstanbul bu sizin zevkinizi çekmek zorunda mı? Sultanbeyli’ye kadar ilerlemedikleri gibi uyduruk sebeplerle hastane önünden geçecek durakları iptal ettiler. Diğer pek çok proje gibi metro hatlarını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Beceriksizliklerini hafriyat alanına çevirdikleri metro hatlarını saymıyorum. Boğaz’ın altına yapacağımız yeni tünelle iki yaka arasındaki raylı sistem geçişlerini bir araya toparlayacağız. İstanbul’un yeni gündemi bu şehrin dezavantajlı kesimlerinin sahipsiz kalması. Biz Murat Kurum kardeşimle merkezi irade de yaptığımız gibi kimsesizlerin kimsesi olacağız.

"İstanbul'u işporta pazarına düşürmek bu şehre ihanettir"

İstanbul’un diğer anlayışı insani vizyonla çalışmasıdır. Haliç’i biz temizledik. İstanbul havalimanına faaliyete geçirip, Çamlıca Cami’yi yaparak şehre birçok eser kazandırarak bunun adımlarını attık. Biz böyle şu andaki belediye başkanı gibi değil Cumhurbaşkanınız olarak tüm bakan arkadaşlarımla hep beraber bu adımları attık, atıyoruz, atacağız. Önümüzdeki dönemde yeniden kendine değer katan böyle bir iradeye kavuşacaktır. İstanbul’u kirli pazarlıklardan uzak tutmak gerekir. Başka amaçlar için deste deste para savurmak bu şehri üzer. İstanbul'u işporta pazarına düşürmek bu şehre ihanettir. İstanbul'a bu kötülüğü yapmamak gerekir. Tüm bunları ve daha fazlasını 1 Nisan itibarıyla hemen hayata geçirmeye başlayacağız. Bunun için sizlerden 31 Mart’ta sandıkları sıkı tutmanızı, en küçük bir kayıp kaçağa meydan vermemenizi istiyorum.

Erdoğan: İsrail üzerindeki baskının artırılması için yoğun çaba harcıyoruz, Filistin'in yanında dimdik duruyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra, partisinin Sancaktepe mitingine katıldı. Burada konuşan Erdoğan'ın açıklamalrından satır başları şöyle:

Fakir fukarayı daha fazla kollamamız gereken mübarek günlerden geçiyoruz. Dünyanın birçok yerinde kardeşlerimiz sıkıntı çekiyor. İsrail'in zalim hükümeti Gazze'deki kardeşlerimizi vahşice katlediyor. Ellerimizi semayı Gazeli mazlumlar için de açıyoruz. Şimdiye kadar toplam 40 bin tondan fazla yardım malzemesi gönderdik. Dün de 8. yardım gemimizi Mısır'a sevk ettik. İsrail üzerindeki baskının artırılması için yoğun çaba harcıyoruz. Canilerin hukuk önünde hesap vermesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Biz Filistin'in yanında dimdik duruyoruz. Türkiye, tüm kurumları ile Filistin halkının yanındadır. AFAD ve Kızılay başkanımız ile görüştüm ve yoğun şekilde bu yardımları ulaştırma gayretinde olduklarını öğrendim. Erdoğan'ın her türlü bedeli göze alarak verdiği mücadelenin şahidi Filistinli kardeşlerimizin kendileridir. Türkiye Suriye, Somali, Karabağ imtihanını nasıl alnının akı ile verdi ise Gazze imtihanını da verecektir. Filistinliler özgürlüklerine, bağımsız devletine kavuşana kadar durmayacağız. Gazzeli yiğitlere terörist iftirası atanların bize söyleyecekleri tek kelamı olamaz.

“Bir tarafta taş üstüne taş koymayanlar bir tarafta hayalleri gerçeklere dönüştürenler var”

Önümüzde yine kritik bir seçim var. Vaatleri unutacak değil verdiği sözü tutacak başkanları seçeceğiz. İlimizin ilçemizin hangi zihniyet tarafından yönetileceğine sandıkta karar vereceğiz. Bir tarafta taş üstüne taş koymayanlar bir tarafta hayalleri gerçeklere dönüştürenler var. Bir tarafta temiz siyasetin temsilcileri diğer tarafta kaynağı karanlık deste deste dolarlarla eurolarla para kulesi üretenler var. Bir tarafta gerçek belediyecilik, diğer tarafta algı belediyeciliği var. Neymiş tam gaz ileri. Tam gaz ileri değil tam aksine tam gaz geri. Bir tarafta milletine hizmet edenler diğer tarafta şehrin sorunlarına çözüm geliştirenler var.

“Vatandaşımıza İstanbul'da yaşamanın eziyetini değil mutluluğunu tattırdık”

Kırgınlıkla ve öfke ile değil sağduyu ile meseleye yakalayacağız. Oyumuzun gelecek 5 yılı etkileyeceğini aklımızdan çıkarmayacağız. İstanbul'un bir 5 yıl daha kaybetme lüksünün olmadığını biliyoruz. Sancaktepe metro kuyularını dolduranlara yürüyün demeyecek. Sancaktepeli kardeşlerimiz eser ve hizmet siyaseti ile yola devam edilecek. Biz bu aziz şehrin emanetini 30 yıl önce devraldık. Büyükşehir başkanı olarak 4 buçuk yıl şehrimize hizmet ettik. Dağ gibi birikmiş sorunlara çözüm bulduk. İstanbul'u çöp çamur çukur belasından biz kurtardık. Vatandaşımıza İstanbul'da yaşamanın eziyetini değil mutluluğunu tattırdık. Son 21 yılımız cumhuriyet tarihinin altın devri olarak kayıtlara geçti. Avrasya tünelini, Marmara'yı, Yavuz Selim Köprüsü'nü, Kuzey Marmara'yı kim yaptı.

Independent Türkçe


Pusulaya başka isimler de eklendiğinde Biden, Trump'a kaybediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Pusulaya başka isimler de eklendiğinde Biden, Trump'a kaybediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD çapındaki seçmenler arasında yapılan yeni bir anket, Başkan Joe Biden'ın Donald Trump'la başabaş bir mücadelede önde olduğunu ancak kendi partileri dışındaki adaylar oy pusulasına dahil edildiğinde geçmiş ve gelecekteki rakibinin kıl payı gerisinde kaldığını gösteriyor.

Quinnipiac Üniversitesi'nin çarşamba günü açıkladığı ankete göre Biden, yüzde 45'e karşı yüzde 48'le Trump'ın üç puan önünde yer alırken, bağımsız aday Robert Kennedy Jr. ve Yeşil Parti adayı Dr. Jill Stein da yarışa dahil edildiğinde yüzde 39'a yüzde 38 oranla Trump'ın gerisinde kalıyor.

Trump, Beyaz Saray için aday olduğu iki seferde de diğer rakiplere göre daha az halkoyu almıştı. Ulusal seçmenler arasında kazanacağı zafer, Trump'ın kaderinde büyük bir değişiklik anlamına gelecek.

Eski Başkan bir kez daha partisinin muhtemel adayı ancak bu kez 2020 seçim sonuçlarını tersine çevirme girişimleri, gizli belgeleri elinde tutması ve bir porno yıldızına sus payı ödemesinden kaynaklanan 91 ağır suçun gölgesi altında başkanlık için yarışıyor.

Biden da seçmenlerin yaşı ve göreve uygunluğu konusunda tarihi endişeleriyle ikinci bir dönem için yarışıyor; ayrıca birçok Amerikalının hâlâ markette ve benzinlikte acı çekmesine neden olan enflasyona karşı ağır işleyen bir savaşın yükünü taşıyor.

İki adayın da yanılma payı içinde kaldığı anket sonuçları, 2024 yarışının başabaş gittiğini gösteren ve aynı zamanda bağımsız adayların gücünü ortaya koyan uzun anketler dizisinin sadece sonuncusu.

Quinnipiac'ın verileri, Başkan'ın destekçilerinin Beyaz Saray'da ikinci bir Trump döneminin yol açabileceği gelecek göz önüne alındığında sol kesimi Biden'ın etrafında birleşmeye teşvik etmeye devam ettiği Biden-Harris kampanya merkezinde muhtemelen birkaç alarm zili çaldıracak.

Ancak bu durum aynı zamanda Biden'ın yeniden seçilebilmesi için seçmenlere ilham vermesi ya da bazı durumlarda özellikle onların oylarını kazanmak için daha fazlasını yapması gerektiğini savunan Demokrat Parti'nin ilerici kanadında kendisini eleştiren isimleri de canlandırabilir. 

Anket, 21-25 Mart'ta ABD genelinde 1407 kayıtlı seçmenin yanıtlarını içeriyor. Veriler için yanılma payı yüzde 2,6.

Independent Türkçe


İsrail'in Gazze saldırılarının başlamasından bu yana 171 BM çalışanı hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in Gazze saldırılarının başlamasından bu yana 171 BM çalışanı hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM), İsrail ordusunun 6 aydır saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde, 171 çalışanının öldüğünü duyurdu.

BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansından (UNRWA) Gazze'deki duruma ilişkin açıklama yapıldı.

Açıklamada, İsrail'in saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde 171 UNRWA çalışanının yaşamını yitirdiği aktarıldı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Gazze'deki hastanelerin üçte ikisinin hizmet dışı kaldığı aktarılan açıklamada, Gazze Şeridi'nde yaklaşan kıtlığa rağmen bölgeye ulaştırılan insani yardımların miktarında önemli bir değişim olmadığı kaydedildi.

Gazze'ye Kerem Ebu Salim ve Refah Sınır Kapılarından 1-27 Mart tarihlerinde ortalama 159 insani yardım tırının giriş yaptığı belirtilen açıklamada, bu sayının hem sınır kapılarının kapasitesinin hem günlük 500 yardım tırı hedefinin altında olduğuna dikkat çekildi.

İsrail ordusunun Gazze kentinde Şifa Hastanesi yakınında yer alan Rimal Mahallesi ve güneyde Han Yunus kenti başta olmak üzere Gazze Şeridi genelinde saldırılarını sürdürmesi nedeniyle sivillerin hayatını kaybettiği, yerinden edilmelerin yaşandığı, ev ve sivil altyapının tahrip olduğu ifade edildi.

İsrail güçlerinin, çok sayıda yerinden edilmiş Filistinliye ev sahipliği yapan Refah kentine yönelik hava saldırılarını da sürdürdüğü aktarıldı.

Açıklamada ifadelerine yer verilen BM Nüfus Fonu (UNFPA) İcra Direktörü Dr. Natalia Kanem de Gazze'de kıtlığın tetiklediği zayıflık nedeniyle yenidoğan ölümlerinin arttığına dikkati çekti.


Moskova'daki terör saldırısında onlarca hayatı kurtaran Müslüman gence hizmet madalyası

Fotoğraf: Sefa Karacan/AA
Fotoğraf: Sefa Karacan/AA
TT

Moskova'daki terör saldırısında onlarca hayatı kurtaran Müslüman gence hizmet madalyası

Fotoğraf: Sefa Karacan/AA
Fotoğraf: Sefa Karacan/AA

Rusya Federasyonu Müslümanları Dini İdaresi, Moskova’da "Crocus City Hall" konser salonunda düzenlenen terör saldırısında 100'den fazla kişiyi kurtaran 15 yaşındaki Müslüman genç İslam Halilov'u Rusya Müslümanları "Hizmet Madalyası" ile ödüllendirdi.

Moskova Merkez Camisi'nde düzenlenen törene, Rusya Müslümanları Dini İdaresi ve Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynutdin, Halilov ve ailesi katıldı.

Gaynutdin, camide Cuma namazı öncesinde Halilov’a Rusya Müslümanları "Hizmet Madalyası" takdim etti.

Gaynutdin yaptığı konuşmada, Halilov’a bu madalyayı minnettarlığın simgesi olarak verdiklerini ifade etti.

Saldırıda insanların kurtulmasına yardım eden herkese minnettar olduklarının altını çizen Gaynutdin, tahliyelere yardımcı olan bir diğer genç 14 yaşındaki Artyom Donskov'un da aynı madalyaya layık görüldüğünü bildirdi. Gaynutdin, Donskov'un törene gelemediğini aktardı.

İnsanların öncelikle hayatı tehlikeye girdiğinde genelde kendisini kurtarmaya çalıştığını belirten Gaynutdin, bazı insanların da kritik anlarda kendi hayatlarını değil, etrafındakilerin hayatlarını kurtarmaya gayret ettiğini ifade etti.

Gaynutdin, "Böyle bir genç arkadaşımız (Halilov) çıktı. Orada (terör saldırısının yapıldığı konser salonunda) yol göstererek 100’den fazla kişinin hayatını kurtardı. Elbette ödülümüz sadece bu dünyadadır. Ama asıl mükafatını bizi yaratan yüce Allah’tan alacaktır." diye konuştu.

Crocus City Hall’de yarı zamanlı olarak vestiyerde çalışan 15 yaşındaki Müslüman genç Halilov, teröristler 22 Mart akşamı konser salonuna silahlı saldırı düzenlerken 100’den fazla kişiyi doğru tahliye koridoruna yönlendirerek kontrolü eline almış, insanların binadan çıkmalarını ve güvenli bir yere ulaşmasını sağlamıştı.

Halilov’un tahliyeyi gerçekleştirdiği anlara ilişkin cep telefonu ile çektiği video görüntüleri sosyal medyada yer almıştı.

- Moskova'daki terör saldırısı

Rusya’nın başkenti Moskova'da "Crocus City Hall" adlı konser salonunda 22 Mart akşamı silahlı kişilerce terör saldırısı düzenlenmişti.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, saldırganların otomatik silahlarla salonda rastgele ateş açtıkları görülmüştü.

Terör saldırısında yaşamını yitirenlerin sayısı son olarak 144 olarak güncellenmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, saldırıyı düzenleyen 4 teröristin de içinde olduğu 11 kişinin yakalandığını bildirmişti.

Moskova’daki Basmanniy Bölge Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarılan şüphelilerden 8’i tutuklanmıştı.


Af Örgütü: UAD'nin ek tedbir kararları Gazze'de koşulların kötüleşmeye devam ettiğini vurguluyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Af Örgütü: UAD'nin ek tedbir kararları Gazze'de koşulların kötüleşmeye devam ettiğini vurguluyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uluslararası Af Örgütünden, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) "soykırım davası"nda İsrail aleyhine yeni tedbirlere hükmetmesine yönelik yapılan açıklamada, "Gazze'deki koşulların feci şekilde kötüleşmeye devam ettiğini vurguluyor." yorumu yapıldı.

Divan'ın yeni tedbir kararlarına ilişkin Af Örgütünün X hesabından yapılan açıklamada, "UAD'nin Güney Afrika tarafından başlatılan soykırım davasında aldığı ek tedbir kararları, Divan'ın son kararından bu yana koşulların feci şekilde kötüleşmeye devam ettiğini ve işgal altındaki Gazze'deki Filistinliler için tehdidin arttığını vurguluyor." ifadeleri kullanıldı.

İsrail'in Divan'ın açıkladığı hükümlere uymadığı belirtilen açıklamada, "UAD, Gazze'deki Filistinlilerin artık kıtlıkla karşı karşıya olmadığını, kıtlığın başladığının altını çiziyor." değerlendirmesi yer aldı.

Açıklamada UAD'nin hükümlerinin başka ülkelere de mesaj verdiği, tüm ülkelerin UAD kararlarının tamamen uygulandığından emin olması gerektiği vurgulandı.

Tüm ülkelerin Gazze'deki katliamı önlemek için elinden geleni yapması ve İsrail üzerindeki etkisini kullanması gerektiği kaydedilen açıklamada, "Acil ateşkes, Gazzelilerin acılarını dindirecek ve UAD kararlarının uygulanmasına imkan verecek en önemli çözüm olmaya devam etmektedir." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada ateşkes çağrısı yapmayan UAD hakimlerinin Divan kararlarının uygulanması için İsrail'in askeri operasyonlarını durdurmasının gerekli olduğu yönünde açıklamalar yaptığına işaret edildi.

- UAD'nin yeni tedbirleri

UAD, "Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı kötüleşen yaşam koşullarını, özellikle de kıtlık ve açlığın yayılmasını göz önünde bulundurarak" üç yeni tedbire hükmetmişti.

Buna göre Divan, İsrail'den "Birleşmiş Milletler ile tam bir işbirliği içinde, Gazze'deki Filistinlilere gıda, su, elektrik, yakıt, barınma, giyim ve hijyen ihtiyaçlarının yanı sıra tıbbi malzeme ve tıbbi bakım da dahil olmak üzere acilen ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın, kara geçiş noktalarının kapasitesinin ve sayısının artırılması ve gerekli olduğu sürece açık tutulması da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflarca engelsiz bir şekilde sağlanması için gerekli ve etkili tüm tedbirleri gecikmeksizin almasına" hükmetmişti.

Divan ikinci tedbir kararında İsrail ordusunun, Gazze'de ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasını engellememek dahil olmak üzere, Soykırım Sözleşmesi kapsamında korunan grup olan Gazze’deki Filistinlilerin haklarını hiçbir şekilde ihlal etmemesini istemişti.

Divan üçüncü tedbir kararında ise, verilen ek tedbirlere ilişkin İsrail'den aldığı önlemleri bir ay içerisinde Divan'a raporlamasına karar vermişti.


İnsan Hakları İzleme Örgütü: Rus güvenlik şirketi Wagner, Mali ordusuyla sivilleri öldürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Rus güvenlik şirketi Wagner, Mali ordusuyla sivilleri öldürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Rus güvenlik şirketi Wagner'in Aralık 2023'ten bu yana Mali ordusuyla sivilleri hedef aldığını öne sürdü.

HRW tarafından yayınlanan "Mali: Ordu ve Wagner Grubu'nun Sivillere Karşı Zulümleri" başlıklı raporda, Wagner'in Mali'de sivilleri hedef aldığına dikkat çekildi.

Raporda, Aralık 2023'ten bu yana Rus güvenlik şirketi Wagner ile Mali ordusunun, ülkenin orta ve kuzey bölgelerinde aralarında çocukların da bulunduğu, çok sayıda sivilin ölümüne neden olduğu belirtildi.

Mali'deki sivil ölümlerinin baskınlar ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarında yaşandığına dikkat çekilen raporda, askeri darbe sonrası Rusya ile ilişkilerin geliştirildiği ve sivillerin ölümüne neden olan Rus paralı askerlerinin eşlik ettiği baskınların arttığı kaydedildi.

Raporda, İHA'larla düzenlenen saldırılarda düğün ve cenaze merasimlerinin de hedef alındığına işaret edilerek Wagner tarafından bu araçlarla 16 Ocak'ta düğün, 17 Ocak'ta ise cenaze töreninin hedef alınarak 4'ü çocuk, en az 14 sivilin ölümüne neden olunduğu kaydedildi.

HRW Sahel araştırmacılarından Ilaria Allegrozzi, yaptığı açıklamada, "Mali'nin Rusya destekli geçici askeri hükümeti yalnızca korkunç ihlaller yapmakla kalmıyor, aynı zamanda insan hakları durumuna yönelik incelemeleri de engellemek için çalışıyor." ifadesini kullandı.

Allegrozzi, Malili yetkililere, insan hakları ihlallerini izlemek ve sorumluların hesap vermesini sağlamak için acilen bağımsız uzmanlarla birlikte çalışması çağrısı yaptı.

Rus güvenlik şirketi Wagner'in paralı askerlerinin, Afrika'da birçok ülkede olduğu tahmin ediliyor. Wagner, yerel güçlere askeri eğitim veriyor, liderlere yakın koruma sağlıyor ve enerji noktalarını koruyor.

ABD Hazine Bakanlığı, Mayıs 2023'te Rus güvenlik şirketi Wagner grubunun Mali'deki liderine yaptırım uygulayacağını açıklamıştı.


İsrail medyası: Mossad Başkanı'nın Gazze'de anlaşma olasılığı önerisini Netanyahu reddetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail medyası: Mossad Başkanı'nın Gazze'de anlaşma olasılığı önerisini Netanyahu reddetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail merkezli Kanal 12 televizyonu, Mossad Başkanı David Barnea'nın Hamas'la esir takası anlaşması yapılması olasılığını önerdiğini ancak Başbakan Binyamin Netanyahu'nun bunu reddettiğini belirtti.

Kanal, adı açıklanmayan özel kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Barnea'nın anlaşmaya varılma olasılığına inandığını söylediğini aktarırken, Netanyahu'nun sunulan ayrıntılara itiraz ettiğini kaydetti.

Barnea'nın imzalanabileceğine inandığı anlaşmanın ayrıntıları arasında, kanala göre 40 İsrailli esirin serbest bırakılması ve Gazze'nin kuzeydeki sakinlerin başka şartlar olmaksızın evlerine dönmesi yer alıyor.

Kanal, Başbakan'ın anlaşmayı İsrail açısından "zayıf" bulduğunu belirterek, Gazze Şeridi'nin güneyinde Refah'ın işgali için hazırlık yapılması talimatını verdiği bilgisine yer verdi.

Aynı kaynağa göre, İsrail savaş kabinesi üyesi Benny Gantz ve Gadi Eisenkot, Barnea'nın pozisyonunu destekledi ancak bu Netanyahu'nun anlaşmaya karşı çıkmasını ve reddetmesini engellemedi.

- Hamas ile İsrail arasında ateşkes ve esir takası için dolaylı müzakere

Mossad Başkanı David Barnea liderliğindeki İsrail heyeti, Gazze'deki esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakerelerin yeni turu için 18 Mart'ta Katar'ın başkenti Doha'ya gitmişti.

İsrail basını, Mossad Başkanı liderliğindeki İsrail heyetinin Doha'ya ulaşmasıyla birlikte Hamas ile Tel Aviv arasında esir takası müzakerelerinin resmen başladığını duyurmuştu.

Heyette, İsrail ordusunda kaçırılanlar ve kayıp kişiler dosyasının sorumlusu Nitzan Alon'un de yer aldığı belirtilmişti.

İsrail'in Kanal 12 televizyonunun haberinde, müzakerelerin yaklaşık iki hafta sürebileceği kaydedilmişti.


ABD: Nijer'den çekilmeye ilişkin henüz bir kararımız yok

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD: Nijer'den çekilmeye ilişkin henüz bir kararımız yok

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD ordusunun Nijer'den ayrılmasına yönelik bir kararlarının olmadığını bildirdi.

Pentagon Sözcüsü Pat Ryder, gazetecilere Nijer'e ilişkin açıklamada bulundu.

ABD ordusunun Nijer'deki geleceği konusunda Ryder, "Bu aşamada ABD güçlerinin ayrılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmamıştır." ifadesini kullandı.

Ryder, Nijer'in, "ABD'nin askerlerini ülkeden çıkarmak için bir plan sunacağı" değerlendirmesine ilişkin yorum yapmayacağını söyleyerek, "Bildiğim kadarıyla şu anda devam etmekte olan müzakereler var." dedi.

Nijer yetkilileri tarafından 17 Mart'ta yapılan açıklamada, ABD Savunma Bakanlığına bağlı askeri ve sivil personelin ülkede görev yapmasına izin veren askeri anlaşmanın derhal yürürlükten kaldırıldığı belirtilmişti.