ABD Fas’ın Batı Sahra bölgesinde Konsolosluk açtı

ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı David Schenker ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı David Schenker ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
TT

ABD Fas’ın Batı Sahra bölgesinde Konsolosluk açtı

ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı David Schenker ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı David Schenker ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)

ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı David Schenker, Fas’ın bölgesel istikrar için çok önemli bir ortak ve ABD’nin bölgedeki en yakın müttefiklerinden biri olduğunu söyledi.
Schenker, Batı Sahra bölgesindeki Dakhla şehrinde ABD Konsolosluğu’nun açılışı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında, ülkesinin özellikle ticari ve kültürel alanlarda Fas halkıyla ilişkilerini derinleştirmek ve güçlendirmek istediğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı;
“2021 yılı, ABD’nin Fas'ta ilk diplomatik misyonunu açmasının 200. yılını işaret ediyor ve Tanca şehri dünyanın her yerindeki en eski diplomatik karargahımız. Fas bölgesel istikrar için çok önemli bir ortak.”
Fas’ın ABD ile serbest ticaret anlaşması olan tek Afrika ülkesi olduğunu belirten Schenker, “Geçen hafta anlaşmamızın resmi olarak yürürlüğe girmesinin 15. yıldönümünü kutladık. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 2006 yılından bu yana iki ülke arasındaki ticaret beş katına çıktı” diye konuştu.
Schenker ile ortak basın açıklaması yapan Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ise, “Fas ve ABD, bir dizi bölgesel meselede tutarlı bir vizyon paylaşıyor. İran ile ilişkiler ve Libya’daki durum konusunda bir noktada birleşiyor. İki ülke arasında terörle mücadele, organize suç ve kültürel değişim anlaşmaları alanında önemli işbirliği var” dedi.



Fas: Yasadışı yollarla göç etmeye çalışan 6 kişi boğuldu

 Afrikalı göçmenler Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışıyor (AFP)
Afrikalı göçmenler Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışıyor (AFP)
TT

Fas: Yasadışı yollarla göç etmeye çalışan 6 kişi boğuldu

 Afrikalı göçmenler Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışıyor (AFP)
Afrikalı göçmenler Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışıyor (AFP)

Fas’ın kuzeyindeki Nador kentindeki yerel makamlar 21 Temmuz Cuma günü, Iaazzanene köyü kıyılarından yasadışı yollarla göç etmeye çalışan 6 kişinin boğularak yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynağa göre, bir Tunus vatandaşı da dahil olmak üzere yaklaşık 54 kişi göç için teknedeydi. Göç etmeye çalışanlar, Iaazzanene köyüne ait el-Galat plajı yönünde açık denizden gelen bir jet botuna binmek için yüzmeye çalıştı. Ancak zorlu hava koşulları ve fırtına sebebiyle teknenin kayalıklara çarpması sonucu 6 kişi boğulurken diğer 48 kişi yüzerek kıyıya çıkmayı başardı.

Olayın bildirilmesi üzerine yerel makamlar, jandarma ve sivil koruma dairesi, hayatta kalanlara ilk yardım sağlamak, yaşamını yitirenlerin cesedine ulaşmak ve bölgeyi taramak için sağlık ekipleri eşliğinde müdahale etti.

Yetkili cumhuriyet savcılığının gözetiminde jandarma ekipleri, dava konusu koşulları araştırmak ve suç faaliyetinin olası tüm uzantılarını belirlemek için konuyla ilgili soruşturma başlattı.


Fas’tan radikalizmle mücadele için kültür sanat forumu

Fas terörle mücadele güçlerinin bir unsuru (Şarku’l Avsat)
Fas terörle mücadele güçlerinin bir unsuru (Şarku’l Avsat)
TT

Fas’tan radikalizmle mücadele için kültür sanat forumu

Fas terörle mücadele güçlerinin bir unsuru (Şarku’l Avsat)
Fas terörle mücadele güçlerinin bir unsuru (Şarku’l Avsat)

Fas Adalet Bakanı Abdullatif Vehbi, “Terör olgusundaki hızlı değişimler, radikalizme zemin hazırlayan ekonomik, sosyal ve kültürel koşullara dikkat edilmesini gerektirdi” açıklamasında bulundu. Bu koşulların ele alınmasının “terörizm ve şiddet içeren radikalizm ile mücadelede çok önemli bir nokta olarak kabul edildiğini ve gösterilen çabaları artıran diğer yaklaşımları gerektirdiğini” vurguladı.

Şarku’l Avsat muhabirinin aktardığına göre Vehbi, Rabat’ta İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (ICESCO) merkezinde ‘Kültür ve Sanatın Suç ve Radikalizm ile Mücadeledeki Rolü’ konulu forumda, Fas’ın “2003 yılında Kazablanka şehrinde meydana gelen terör olaylarından sonra terörle mücadele alanında ulusal yaklaşım benimsemeye istekli olduğunu” da sözlerine ekledi.

sdew
Fas Adalet Bakanı Abdullatif Vehbi (Şarku’l Avsat)

Forum, ICESCO Genel Müdürü, Naif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesi Başkanı ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri için Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi Direktörünün katılımıyla düzenlendi.

Vehbi, Fas hakkında “Bu fenomeni ele almanın özelliklerini ve yöntemlerini tanımlayan katılımcı ve tamamlayıcı bir yaklaşıma göre, tüm kamu politikalarına uygulanan çabaları yansıtan, terörle mücadele ve radikalizmi önlemek için ulusal bir suç politikası benimsedi. Bu bağlamda radikalizm ve şiddet dürtülerine karşı koruyan önleyici yasalar getirerek yasama sistemini güçlendirdi” dedi.

Bakan “Fas Krallığı, terörizm ve radikalizm davalarında hüküm giymiş olanlar için bir dizi yasal ve kurumsal önlem ve rehabilitasyon programı başlattı. Bunlar, terörle ve finansmanıyla mücadeleye ilişkin yasanın ve yabancı terörist savaşçılar olgusuyla mücadeleye ilişkin yasanın çıkarılmasında dayanmaktadır. Ayrıca birçok idari, adli, güvenlik ve mali kurumun kurulması ve tahsis edilmesinin yanı sıra, terörizm ve radikalizmle mücadelede gerekli etkinlik ve verimliliğin sağlanması amaçlanmaktadır” dedi.

Vehbi kültür ve sanatın, bir kişinin kültürel referansını oluşturan iki ana girdi olduğunu belirtti. İstikrar ve barışın hakim olduğu ulusal ve uluslararası bir toplulukta, bir arada yaşamanın gereklilikleriyle çelişen fikir ve değerlere karşı düşüncelerinin üstesinden gelinebileceğini belirtti.

dswdf
Uluslararası forumdan bir kare (Şarku’l Avsat)

Bakan konuşmasında ‘medeniyetler, kültürler, halklar ve dinler arasında diyalog, hoşgörü ve anlayışın geliştirilmesini her zaman vurgulayan Birleşmiş Milletler Küresel Terörle Mücadele Stratejisi’ne’ dikkat çekti. Ayrıca, eğitim ve farkındalık için plan ve programların benimsenmesinin yanı sıra kültür ve sanatın terörist söylemlerle mücadelede oynadığı rolün vurgulanması çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin radikalizmi önleme planının kabul edilmesi çağrısında bulundu.

ICESCO Genel Müdürü Salim bin Muhammed el-Malik, “Kültür ve sanat politikalarının içeriklerini geliştirilerek, bunlardan yararlanma yollarını güncelleyerek ve bu yolda elde edilen başarıları düzenli olarak açıklayarak radikalizme karşı gerçek bir sığınak oluşturmaktayız” dedi. Mahallelerde kültür ve sanat hizmeti veren kültür merkezlerinin kurulmasının önemini vurgulayan bakan, gençler için yeni imkanların oluşturulduğunu belirterek “çocukların geleceklerine yönelik endişenin korkunç bir boyuta ulaştığı çalkantılı dünyadaki mevcut zorlukların ve özellikle cinsel serbestiyetin artan saldırıları ve çocuklarımızın masumiyetini yok etmeye çalışmasının gölgesinde, onları ucuz şantaj yöntemleriyle suç mafyasının ve terör örgütlerinin elinde itaatkâr araçlara dönüştürdüğünü” belirtti.

Arap İçişleri Bakanları Konseyi Genel Sekreteri Muhammed bin Ali Koman “Güvenlik, çok boyutlu, kapsamlı bir uygulamadır. Güvenlik yaklaşımı tek başına suçla mücadelede başarılı olamaz. Dolayısıyla suça yol açan koşulların ele alınması, doğru sosyalleşmeye odaklanma, sağlıklı eğitime önem verme, suçun işlenmesini engelleyici kültürel seviye ve farkındalığın sağlanması gibi yaklaşımlarla desteklenmelidir” dedi.

dcsf
Güvenlik ve terörle mücadele personeli, 6 Ekim 2021’de Tanca şehrinde bir evin önünde duruyor (AFP)

Koman, Arap İçişleri Bakanları Konseyi’nin ‘kültür ve sanatın suçu önleme ve radikalizmin tehlikelerine ilişkin farkındalığı artırmadaki rolünü güçlendirmeye’ çalıştığını belirtti. Bu bağlamda, 2017’de terörle mücadeleden sorumlu olanların 20. Arap Konferansı’nın, üye devletlerin radikalizm yanlısı propagandaya karşı bilinçlendirme mesajları iletmek için dizilere yatırım yapmak üzere sanat kurumlarıyla iş birliği yapma çağrısını hatırlattı.

Koman suç ve radikalizm ile mücadeledeki rollerini güçlendirmek ve bazılarının Arap polisi ve güvenlik görevlileri hakkında sahip olabileceği zihinsel imajı düzeltmek için kültür ve sanatla ilgili yetkililerle iş birliğini güçlendirmenin önemini vurguladı.

Naif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesi, ICESCO ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından düzenlenen bu forum, üç günlük çalışmalarında ‘sanatsal ve kültürel çalışmanın suçla mücadele ve suç ve terör geçmişi olanların rehabilitasyonu alanındaki işlevini tanıtmayı, toplumla yeniden bütünleşmelerini kolaylaştırmayı amaçlıyor.


İsrail, Fas'a askeri ataşe atadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
TT

İsrail, Fas'a askeri ataşe atadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)

İsrail ordusu, Fas'a askeri ataşe atandığı ve bunun "tarihi bir adım" olduğunu duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin Fas'a ilk askeri ataşe olarak Şaron Etach'ı atadığı belirtildi.

Bu adımla İsrail ile Fas arasında "güvenlik alanındaki ilişkilerin" gelişeceğine işaret edilen açıklamada, Etach'ın gelecek aylarda resmi görevine başlayacağı kaydedildi.

Etach'ın Fas'la "güvenlik alanındaki tüm ilişkilerin" gelişmesini üstleneceği aktarılan açıklamada, Fas'a ilk askeri ataşeyi atama kararı, İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme sürecinde "tarihi bir adım" olarak nitelendirildi.

efrgt
Fas Hükümdarı Kral Muhammed VI (MAB)

Etach'ın Faslı Yahudi asıllı bir ailede dünyaya geldiği ve ülkede kullanılan yerel lehçeyi konuştuğu ifade edilen açıklamada, Etach'ın geçen yıl da Fas'ı ziyaret ettiği bilgisine yer verildi.

Konuyla ilgili Fas'tan henüz bir açıklama yapılmadı.

defr
Yeni askeri ataşe (Askeri sözcülük ofisi)

- Fas-İsrail ilişkileri

Fas ile İsrail, 22 Aralık 2020'de diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi kapsamında 4 anlaşma imzalamıştı.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid de Tel Aviv ile Rabat yönetimi arasında varılan ilişkileri normalleştirme kararının ardından Ağustos 2021'de yaptığı ilk resmi ziyareti kapsamında, İsrail'in Fas'taki diplomatik temsilciliği olan iletişim ofisini açmıştı.

Tel Aviv yönetimi tarafından Ocak 2021'de Fas'a geçici misyon şefi olarak atanan İsrail'in eski Kahire Büyükelçisi David Govrin, 11 Ekim 2021'de daimi Rabat Büyükelçiliği görevine getirilmişti.


Fas basını en kötü dönemini yaşıyor

Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
TT

Fas basını en kötü dönemini yaşıyor

Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)

Fas’taki en büyük gazeteciler birliği olan Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 10’uncu konferansı sonrası yayınlanan bildiride, Kovid-19 krizinin sonuçları ve yansımaları nedeniyle acı çekmeye devam eden Fas basını gerçeğinin olumsuz resmi ortaya konuldu.

Söz konusu kriz, ekonomik ve girişimci modelin kırılganlığını daha da derinleştirdi ve aynı zamanda basın tesislerinde çalışanların sosyal koşullarını da etkiledi.

Bildiride, söz konusu kırılganlığın genel olarak mesleki performans düzeylerine de yansıdığı ve meslek etiğinin çiğnendiği vakaların şiddetlendiği, meslekte ve sektörde herkesin sorunu haline gelen olumsuzlukların ortaya çıktığı belirtildi.

Federasyon tarafından yayınlanan bildiride, gazete okuma ve ciddi profesyonel gazetecilik ürünlerini tüketme talebi de dahil olmak üzere ‘okuma oranlarında’ genel bir düşüş olduğu kaydedildi. Bunun “yalnızca gazetecileri değil herkesi ilgilendirdiği ve ülkenin geleceğiyle ve okumanın genel durumuyla, ayrıca medya eğitimiyle, yanlış bilgi ve asılsız haberlerle mücadeleyle bağlantılı olduğu” belirtildi. Dolayısıyla, profesyonel ulusal medya ve toplum arasında gerekli karşılıklı güvene duyulan ihtiyacın önemi vurgulandı.

Bildiride, bugün Fas basınının karşı karşıya olduğu başlıca zorlukların ‘profesyonellerin yanıtları ve tedaviye yaklaşımları formüle etmesi ve toplu, bilinçli ve ileriye dönük yanıt vermesini gerektirdiği’ belirtildi. Bildirinin devamında “Bunun yerine gazete yayıncıları arasında akıl almaz ve haksız bir parçalanma meydana geldi” ifadeleri kullanılarak federasyondan kopan yeni bir gazete yayın organının kurulmasına atıfta bulunuldu. Bu durumun ‘sektörün ve mesleğin çıkarları doğrultusunda reform ve rehabilitasyon süreçlerinin ve bugün gerçekleştirilmesi gereken acil önceliklerin kabul edilemez bir şekilde aksamasına yol açtığına işaret edildi.

RGTHY
Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu logosu (Şarku’l Avsat)

Bildiriye göre, ülkede basının karşılaştığı sorunlar arasında 2011 anayasasının getirdiği büyük bir kazanım olarak Fas Ulusal Basın Konseyi'nin (basın mesleğinin özdenetim kurumu) kaderi var. Bildiride konuya dair şu ifadelere yer verildi: “Kim olduğu bilinen taraflar onunla ittifak kurmuşlar ve bu kurumun oluşumunda demokratik ilkelere darbe vurarak Fas Krallığı’nın imajına acı bir darbe indirmişlerdir. Fas Ulusal Basın Konseyi, Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu da dahil olmak üzere sektördeki en fazla temsil gücüne sahip meslek kuruluşlarını kasıtlı olarak dışladı ve ülke yasalarını ve anayasasını ihlal etti.” Bildirinin devamında Fas Ulusal Basın Konseyi için görev süresi sona erdikten sonra seçimlerin düzenlenmemesi konusundaki anlaşmazlığa ve hükümetin Konsey işlerini yürütmek üzere geçici bir komite oluşturmak için bir yasa tasarısı sunmasına atıfta bulunuldu.

Bu bağlamda Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu, sadece Ulusal Basın Konseyi ve geleceği konusunda dışlanmasından değil, halk desteğinin geleceği konusunda da diyalogdan dışlanmasından dolayı hayal kırıklığını dile getirdi. Bu durumun, önceki yıllarda yapılanların tam tersi olduğu ifade edildi.

Bildiride ayrıca Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 2002 yılından bu yana hükümetle iş birliği içinde tüm sektör reform projelerine önemli katkılarda bulunduğu belirtildi. Federasyon, sektör reform projelerinde sorumlu ve her zaman var olan profesyonel ortaklığı bünyesinde barındırmış, ayrıca mesleğin ve ülke çıkarları için temel bir değeri temsil eden saha mentorluk programları ve girişimlerini yürütmüştür. Bildirinin devamında Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu ile kamu makamları arasındaki bu ortaklık ve iş birliği modelinin ‘günümüzde mevcut olmadığına ve buna geri dönmeden, sektörü reforme etmede ve ulusal temsili yapısında istikrarı sağlamada ilerlemenin zor olacağına’ işaret edildi.

Federasyon, gazete yayıncılarının mesleki yapısını birleştirmek ve gazeteciler ile yayıncılar arasındaki meslek içi diyaloğu geliştirmek için “hukuk kuralları ve bu konuda ulusal ve evrensel kabul görmüş temeller çerçevesinde, tüm yüzeysel bencilliklerin üstesinden gelmek için ekip çalışması ve meslektaşlar arasında bugün şiddetlenen gerilimler ve zorlukların dar ve bencil çıkarlardan daha büyük ve daha tehlikeli olduğunu reddederek” elini uzattığını yineledi.

Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 10’uncu ulusal konferansı, Cuma akşamı sol görüşlü İlerleme ve Sosyalizm Partisi Sözcüsü, el-Beyan ve Beyan el-Yevm Gazetelerinin Genel Yayın Yönetmeni Muhtat er-Rakkas'ın Nureddin Müftah’ın koltuğuna seçilmesiyle sona erdi. 57 üyeden oluşan Ulusal Konsey de seçildi ve Ulusal Konsey'in bir icra dairesi seçmesi bekleniyor.


Fas Başsavcısı’ndan vatandaşların soruşturmalara olan güvenini artırma çağrısı

Başsavcı Hasan ed-Daki soruşturmalara yönelik bir eğitim panelinde konuştu. (Şarku’l Avsat)
Başsavcı Hasan ed-Daki soruşturmalara yönelik bir eğitim panelinde konuştu. (Şarku’l Avsat)
TT

Fas Başsavcısı’ndan vatandaşların soruşturmalara olan güvenini artırma çağrısı

Başsavcı Hasan ed-Daki soruşturmalara yönelik bir eğitim panelinde konuştu. (Şarku’l Avsat)
Başsavcı Hasan ed-Daki soruşturmalara yönelik bir eğitim panelinde konuştu. (Şarku’l Avsat)

Fas Başsavcısı Hasan ed-Daki, adli soruşturmaların kalitesinin yükseltilmesinin, işleyişinin mekanizma ve yöntemlerinin modernleştirilmesinin önemine dikkat çekti. Bu mekanizmayı yürütmekle görevlendirilenlerin yetkinleştirilmelerinin, ceza davasının tarafları da dahil olmak üzere toplum üyelerinin soruşturmalara olan güvenini artırarak pekiştirilmedikçe Fas'ta ceza adaletinin ilerlemesine katkıda bulunamayacağını söyledi.

Daki, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu, ancak yargı kurumlarının cesaret, dürüstlük ve mesleki etik değerlerini benimsemesi durumunda başarılabilir.”

Daki dün Fas’ın kuzeyinde yer alan Tanca şehrinde, savcılıklardaki yargı görevlileri, soruşturma hakimleri ve adli kolluk görevlilerinin yararına ‘Ceza adaleti ve ceza adaletinin verimliliğini sağlamanın gereklilikleri ile mesleki değerleri ve etiği geliştirmenin gereklilikleri arasındaki iyileştirme mekanizmaları’ başlığı altında düzenlenen panelde açılış konuşması yaptı. Daki dürüstlük ve onur ilkelerini benimsemenin, manevi değerlerin geri kalanını tesis etmenin, davacıların güvenini artırmanın, adaletten memnun olmalarını sağlamanın adil yargılanma koşullarının yerine getirilmesini garanti altına alan ana girişler arasında olduğunu belirtti.

Artık şeffaflığı ve bütünlüğü artıran mekanizmalardan biri haline gelen dijitalleşmenin rolüne de dikkat çeken Daki, çeşitli ceza adalet kurumları ve bunlarla ilgili olanlar arasındaki bilgi alışverişinin geliştirilmesi ve hizmetlerin hızla dijitalleştirilmesi için yenilikçi çözümler bulmak amacıyla kolektif düşünme çağrısında bulundu.

rgt
Hasan ed-Daki. (Şarku’l Avsat)

Başsavcı Daki, ceza soruşturmasının ceza adaletini olumlu ya da olumsuz etkileyen yasal mekanizmalar arasında yer aldığını ve adil ceza yargılamasının başlıca girişlerinden biri olduğunu vurguladı. Bunun, cezai soruşturmayı yürüten kişiye objektiflik ve tarafsızlık kazandırdığını, şüphelilere tanınan, suçlandıkları suçtan haberdar edilme, susma hakkı, hukuki yardım ve savunma desteği alma hakkı, teorik gözaltında (tutuklama) tutukluluk süresine saygı gösterilmesi gibi tüm yasal güvenceleri dikkate almasını gerektiren yükümlülükler yüklediğini ve sürenin uzatılmasına yönelik kontrollerin yanı sıra, ev ve yer arama kurallarına uyulması ve geçersiz sayılmaması için ceza soruşturmasında kanunun gerektirdiği formalitelere uyma hassasiyeti getirdiğini belirtti.

Diğer yandan teknolojik ve teknik ilerleme nedeniyle yeni suç işleme yöntemlerinin benimsendiğini, yeni suç biçimlerinin ortaya çıktığını ve dünyanın bunlarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Daki, bu yüzden soruşturmalarda görevli kişilerin, bilimsel ve dijital delil, teknik uzmanlık ve olay mahallindeki izleri korumak için numune alma konularında becerilerini ve yeteneklerini geliştirmelerinin zorunlu hale geldiğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Fas yargısının bu çerçevede evlilik içi sadakatsizlik suçunda olduğu gibi, yasanın belirli formalitelerle sınırladığı bazı suçları ispatlamak için verdiği kararların birçoğunda bilimsel kanıtlara bağlı hale geldiğine dikkat çeken Daki, bunun nedeninin, yasanın ya suçüstü yapılarak ya da itirafla evlilikte sadakatsizliğin kanıtlanması gerektiğinden kaynaklandığını savundu. Bu yüzden kamera kayıtlarının kanıt olarak kabul edilmesine izin verildiğini belirtti. Daki, ayrıca teşhir suçları gibi diğer suçların ispat aracı olarak da genetik uzmanlığa başvurulduğunu sözlerine ekledi.


Fas’dan Güney Yarım Küre’de ortak çıkar mesajı

Rabat’ta yapılan Atlantik Afrika Devletleri Süreci’nin üçüncü bakanlar toplantısının açılış oturumundan bir kare (Şarku’l Avsat)
Rabat’ta yapılan Atlantik Afrika Devletleri Süreci’nin üçüncü bakanlar toplantısının açılış oturumundan bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Fas’dan Güney Yarım Küre’de ortak çıkar mesajı

Rabat’ta yapılan Atlantik Afrika Devletleri Süreci’nin üçüncü bakanlar toplantısının açılış oturumundan bir kare (Şarku’l Avsat)
Rabat’ta yapılan Atlantik Afrika Devletleri Süreci’nin üçüncü bakanlar toplantısının açılış oturumundan bir kare (Şarku’l Avsat)

Fas Dışişleri, Afrika İşbirliği ve Yurtdışında İkamet Eden Faslılar Bakanı Nasır Burita başkent Rabat’ta yaptığı açıklamada, Fas’ın milli çıkarlarının Afrika’nın ortak çıkarlarından uzak olmadığını söyledi. Afrika’nın çıkarlarının da Atlantik Okyanusu’nun ortak çıkarlarıyla asla çatışmadığına ve bu çıkarların “Güney Yarım Küre için gerçek bir vizyonun somutlaştırılmasına izin veren temeller olduğuna” dikkat çekti.

Atlantik Afrika Devletleri Süreci’nin (AASP) üçüncü bakanlar toplantısının açılışında Burita, Fas’ın Atlantik Okyanusu’nu “bir kimlik, bir fırsat ve derinlemesine düşünme ve öngörü için bir alan” haline getirdiğini belirterek “Atlantik Okyanusu her zaman kim olduğumuzla yakından ilişkili olmuştur. Aynı zamanda paylaştığımız şeyleri ve ait olduğumuz alanı da yapılandırmaktadır” dedi. Bu çerçevede “Atlantik Okyanusu’nun Fas için ne kadar önemli olduğuna” dikkat çekti.

Burita, ortak sorunları çözme doğrultusunda mavi ekonomi, enerji ve diğer alanlarda iş birliğini geliştirmek üzere bu bölgedeki birçok fırsatın değerlendirilmesine izin veren etkin bir mekanizma oluşturmak için bir değişiklik yapmanın önemini vurguladı ve “büyük girişimlere sahip bir Afrika kıtası” çağrısında bulundu. Bu hususta Burita “Afrika’yı büyük başarıların alanı haline getirmeyi arzuluyoruz” dedi. Rabat toplantısında kabul edilmek üzere bir eylem programı sunulacağına işaret eden Burita, “Bu eylem programı, Afrika-Atlantik bölgesinde istikrar ve ortak refahı sağlamayı amaçlayan esnek ve dayanışmacı bir ortaklık kurmaya yönelik ortak arzumuzu pekiştiriyor” dedi.

defe
Burita, AASP üçüncü bakanlar toplantısının açılış oturumunda konuşurken (Şarku’l Avsat)

Bu bağlamda Bakan Burita, bu programın hedefleri aracılığıyla bu ortaklığın üç ayağını yansıtması gerektiğini açıklayarak bunları politik ve güvenlik diyaloğu, mavi ekonomi, deniz bağlantısı ve enerji alanlarında iş birliğini artırma ve deniz çevresinin korunması şeklinde özetledi. Ayrıca karşılıklı iş birliğini geliştirmenin, ortak öneme sahip konulara ilişkin vizyon ve eylemlerin birbiriyle uyumunu kolaylaştırmanın ve uluslararası organlarda istişareleri kolaylaştırıp tutumları ortak bir paydada birleştirmenin yanı sıra uluslararası ortaklarla iş birliği çabalarını güçlendirmenin önemine dikkat çekti.

Bu fırsatı değerlendirerek bu girişimin web sitesinin açıldığını duyuran Faslı Bakan şu ifadeleri kullandı:

“Bu dijital platform, vizyonumuzun netliğini artırmamıza izin verecek ve sadece girişim üyeleri ile ortaklar arasında bilgi aktarma aracı olarak değil, aynı zamanda yeni ortaklık arayışları için bir araç olarak hizmet edecek.”

dfdfe
AASP üçüncü bakanlar toplantısının çalışmalarından bir kare (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat’ın Fas resmi haber ajansı MAP’tan aktardığı habere göre Burita, toplantının çalışmalarının Rabat 2 Bildirgesi’nin ilanı ile taçlandırılacağını ve bu bildirgenin amacının, Atlantik Okyanusu’na kıyısı olan ülkelerin ortak beklentilerinin uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmesi ve bu topluluğun 2022 yılında önceden belirlenen ortak vizyonunun hayata geçirilmesi için Daimi Sekreterliği üç konuyla ilgili grupların çalışma planlarını oluşturmaya başlamaya davet etmek olduğunu söyledi. Ayrıca “Hem Afrika’ya hem de Atlantik Okyanusu’na ait olmak, ikisi arasında bir seçim yapmamız veya birbiriyle kesişen zorluklarla karşı karşıya kalmamız gerektiği anlamına gelmez. Bilakis, bu ikili coğrafi ve jeopolitik bağlılık, zenginliğe sahip olmamıza ve kıtalar arasında bir köprü görevi görmemize yardımcı oluyor” dedi. Bakan, bu ortaklığın Atlantik Okyanusu ve diğer bölgelerdeki girişimlere ve ortaklara da açılması gerektiğine dikkat çekti.

Burita “Eğer yeni ortaklar arayışı şüphesiz yolumuzdaki bir sonraki adım ise, girişimimizin ilerlemesi, ana gücünü, özellikle ilgili tüm ulusal paydaşları dahil etmek suretiyle bu girişime hak ettiği konumu sağlama yeteneğimizden almaktadır” dedi.


Fas İçişleri Bakanı, ülkesini ziyaret eden İsrailli mevkidaşıyla bir araya geldi

Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit (Şarku'l Avsat)
Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit (Şarku'l Avsat)
TT

Fas İçişleri Bakanı, ülkesini ziyaret eden İsrailli mevkidaşıyla bir araya geldi

Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit (Şarku'l Avsat)
Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit (Şarku'l Avsat)

Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit, İsrail Sağlık ve İçişleri Bakanı Moshe Arbel ile iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirme yollarını ele aldı.

Fas İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Leftit, ülkeyi ziyaret eden İsrailli mevkidaşı Arbel ile başkent Rabat'ta bir araya geldi.

"Fas-İsrail ilişkilerinin geliştirilmesi kapsamında gerçekleşen" görüşmede, iki bakan, "işbirliğini artırma yollarını ve ortak öneme sahip meseleleri" görüştü.

Bakanlar, yetki alanlarına ilişkin konuları da ele aldı.

Fas ile İsrail ilişkileri

İsrail ve Fas, 2000'de askıya alınan diplomatik ilişkilerin 10 Aralık 2020'de yeniden başlatıldığını duyurmuştu.

İsrail ve ABD'li heyetin 22 Aralık 2020'de Rabat'a yaptığı ziyarette; Fas, İsrail ve ABD arasında ortak bir bildiri imzalanmıştı.

Fas, bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan’dan sonra İsrail ile normalleşmeye giden dördüncü Arap ülkesi olmuştu.


Prenses Lalla Hüsna ve Monako Prensi çevre konularını görüştü

Prenses Lalla Hüsna. (MAB)
Prenses Lalla Hüsna. (MAB)
TT

Prenses Lalla Hüsna ve Monako Prensi çevre konularını görüştü

Prenses Lalla Hüsna. (MAB)
Prenses Lalla Hüsna. (MAB)

Fas Çevre Koruma Vakfı Başkanı Kral 6. Muhammed ve Birleşmiş Milletler Oşinografi Örgütü Sürdürülebilir Kalkınma Hizmetinde On Yıl’ı (Okyanusların On Yılı) yürüten Prenses Lalla Hüsna, çarşamba günü Monako Prensi 2. Albert ile Monako Prenslik Sarayında görüşmelerde bulundu.

Prenses Lalla Hüsna’nın önemli bir heyete liderlik ettiği Prenslikte bu sabah erken saatlerde başlayan “Okyanus Bilimleri On Yılı için Üçüncü Kurumlar Diyalogu” vesilesiyle görüşmeler gerçekleşti.

Görüşmeler ,Çevre Koruma Vakfı Başkanı 6.Muhammed ile Monako Prensi 2. Albert Vakfı arasında, iki kurum arasındaki deneyim alışverişini arttırmayı ve Çevre Koruma Vakfı'nın ‘Plastiksiz Deniz’ projeleri ile 2. Albert’a bağlı ‘Beyond PlasticMed’ arasında koordinasyonu sağlamayı amaçlayan bir mutabakat zaptının imzalanmasıyla kutlandı.

Söz konusu görüşmeler Fas tarafında Tarım, Balıkçılık, Kırsal Kalkınma, Su ve Orman Bakanı Muhammed Sıddıkî ve Çevre Koruma Vakfı Genel Sekreteri Nüzhet Ulvî’nin katılımıyla gerçekleşti.

Monako Prensliği adına ise 2. Albert ve Monaco Vakfı Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Olivier Wendin ve Prens 2. Albert’in Çevre İşleri Özel Danışmanı Bernard Vautrier katıldı.

Prenses Lalla Hüsna, Fas'ın Okyanus Bilimleri On Yılı çerçevesinde, Kral 6. Muhammed'in kişisel katılımıyla Afrika Kıtası ülkeleriyle iş birliğine sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyledi. Okyanus Bilimleri On Yılı için Üçüncü Kurumlar Diyalogu'nun üst düzey açılış bölümünde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Afrika'nın ‘büyük ve geniş ölçekli desteğe ihtiyacı varsa, somut ortak adımları kristalize etmeye ve meyveleri Kıta’nın her yerine nüfuz eden başarılı sürdürülebilir kalkınma için paylaşmaya çalışıyoruz. Girişimlerimiz Afrika'yı ve gençliğini ve genel olarak, etkileri istisnasız kıtanın tüm sakinlerini kapsayan iklim değişikliğiyle ilgili zorluklar karşısında dayanıklılıkları güçlendirilmesi gereken ülkelerin gençliğini hedeflemektedir.”

Prenses Lalla Hüsna, Atlantik ve Hint okyanusları boyunca kıyıların yükselen deniz seviyesi ve kirliliğin sonuçlarından korunması için hızlı ve sağlam tedbirler alınması çağrısında bulundu ve bu çağrının tüm Afrika Kıtası’na yönelik olduğunu belirtti.

Prenses Lalla Hüsna, Akdeniz'e kıyı iki komşunun sırayla bu forumun oturumlarına ev sahipliği yaptığını görmekten ve ‘birlik ve iş birliği için bir katalizör, bölünme ve ayrılıktan vazgeçmek için bir neden” olan bu denizin temsil ettiklerine yakından tanık olmaktan duyduğu mutluluğu’ dile getirdi. Bu toplantının Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma için Oşinografi On Yılı'nın başarılı olmasını sağlamayı amaçladığını kaydeden Kral 6. Muhammed'in himayesi altında Fas'ta 2001 yılından bu yana ‘Temiz Plajlar’ programının başlatıldığını ve ‘Mavi Bayrak’ projesinin onaylandığını açıkladı. Şarku’L Avsat’In edindiği bilgilere göre Fas, atık sulardan zarar gören eşsiz bir ekolojik alan olan Marchica Gölü'nü rehabilite ederek yeniden canlandırdı ve burada istiridye yetiştiriciliği faaliyetlerine yeniden başladı.

Prenses Lalla Hüsna ayrıca ‘Plastiksiz Deniz’ programı çerçevesinde, döngüsel ekonomi yaklaşımı benimsenerek atıkların toplandığını ve arıtıldığını belirterek bu büyük ölçekli kampanyanın milyonlarca genç ve yetişkin ile şirket, dernek ve araştırmacılar arasında çevrenin saflığını koruma ihtiyacı konusunda farkındalık yaratmayı mümkün kıldığını sözlerine ekledi. Prenses Hüsna sözleirni şöyle sürdürdü:

 “Şu anda Birleşmiş Milletler Okyanus Bilimleri On Yılı hedefleriyle uyumlu olan ve Afrika Kıtası’ndaki üniversite öğrencilerinin okyanuslar hakkındaki bilgilerini arttırmak amacıyla onları desteklemeyi hedefleyen üçüncü bir programı kabul etme sürecindeyiz.”

Krallık, Birleşmiş Milletler On Okyanus Bilimleri On Yılı'nın mesajına hizmet etmek üzere özellikle internet aracılığıyla eğitim araçlarının hazırlandığını bildirdi.

UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu ve Monako 2. Albert Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen Okyanus Bilimleri On Yılı Üçüncü Kurumlar Diyalogu'nun üst düzey açılış bölümünde Monako Prensi 2. Albert ve UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, Prenses Hale bint Halid bin Sultan ve Monako 2. Albert Vakfı Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Olivier Wendin birer konuşma yaptı.

Bu vesileyle meşale, Okyanus Bilimleri On Yılı için kurumlar arası diyalogun ikinci oturumunu düzenleyen 6. Muhammed Çevre Koruma Vakfı’ndan bu üçüncü oturumu düzenleyen Monako 2. Albert Vakfı’na devredildi.

Üç gün boyunca yaklaşık 20 uluslararası kurum, 2030 hedeflerine ulaşılması amacıyla bu on yıl çerçevesinde devam eden ve gelecekte başlatılacak olan çabaları özellikle mali düzeyde desteklemenin yolları üzerinde planlama yapmak üzere bir araya gelecek.

Çevre Koruma Vakfı, diyalogların ilk oturumundan bu yana, Okyanus Bilimleri On Yılı Koalisyonu'nun bir üyesi olarak ve Afrika ve komşu ada devletlerinde Okyanus Bilimleri On Yılı çalışma grubunda bulunuyor. Vakıf, güney ülkeleri ile Afrika ülkelerinin sözcüsü olma özelliğini taşıyor. Bunun yanında yeterli kaynaklara sahip olmayan ve özellikle iklim değişikliğinin okyanuslar üzerindeki etkilerine karşı savunmasız olan ülkelerde söz konusu on yılın sağlıklı uygulanması için gerekli araçların elde edilmesi amacıyla çalışmalarına devam ediyor.

Okyanus Bilimleri On Yılı, 1 Ocak 2021'de başlayan, deniz hakkındaki bilimsel bilgiyi derinleştirmeyi ve okyanus sağlığını korumayı amaçlayan küresel bir girişim olarak biliniyor.


Fas’ta onaylanan basın yasası tartışmalara neden oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fas’ta onaylanan basın yasası tartışmalara neden oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fas Temsilciler Meclisi Eğitim, Kültür ve İletişim Komisyonu, Ulusal Basın Konseyi (basın sektörünün özdenetim kurumu) üyelerinin görev süresinin sona ermesinin ardından basın ve yayıncılık sektörünü yönetecek geçici bir komitenin oluşturulmasına ilişkin tartışmalı bir yasa tasarısını dün onayladı.

Muhalefetteki sosyalist grubun yanı sıra hükümetin çoğunluk kadrolarından oluşan 16 milletvekili projeye lehte oy verdi. Üç milletvekili çekimser oy kullanırken iki milletvekili de projeye aleyhte oy kullandı.

Parlamento gruplarının büyük bir kısmı, çoğu hükümet tarafından kabul edilmeyen değişiklikleri sunan muhalefetteki sosyalist grup dışında, hükümet tarafından sunulan taslakta değişiklik yapmadı.

Muhalefetteki İlerleme ve Sosyalizm Partisi'nin meclis grubu yaptığı açıklamayla, basın ve yayın sektörünün işlerinin yürütülmesi için geçici bir komite kurulmasına ilişkin yasa tasarısına karşı oy kullandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Temsilciler Meclisi'nde söz konusu metnin incelenmesinin her aşamasında bu kararlı duruşun açık ve güçlü bir şekilde ifade edildiğini kaydetti.

İlerleme ve Sosyalizm Partisi'nin meclis grubu ayrıca genel yasama oturumunda herhangi bir değişiklik teklifini tartışmayacağını belirterek, söz konusu yasa tasarısının tamamına ve her bir maddesine karşı oy kullanacağını açıkladı.

Bu gelişme, İlerleme ve Sosyalizm Partisi siyasi bürosunun dün yaptığı bir açıklamayla, basın ve yayın sektörünün işlerini yürütmek üzere geçici bir komite kurulmasına ilişkin yasa tasarısını reddettiğini açıkladığı zamana denk geldi Açıklamada projenin demokratik yolda benzeri görülmemiş bir gerileme, gazetecilik pratiğine ve bağımsız bir meslek kuruluşunun işlerine müdahale olduğu söylenerek ‘felaket’ ve ‘skandal’ olarak nitelendirildi. Parti ayrıca bu projeyi mutlak olarak reddettiğini ifade etti ve tüm toplumsal aktörleri mümkün olan her türlü meşru yolla buna karşı koymaya çağırdı.

Fas hükümeti, basın ve yayıncılık sektörünün işlerini yönetmek üzere geçici bir komite oluşturulmasına ilişkin bir yasa tasarısını onayladı. Komite üyelerinin görev süresi, bu süre içinde yeni üye seçilmediği takdirde, üyelerinin atandığı tarihten itibaren iki yıl olarak belirlendi.

Hükümet, projenin ‘iyi yönetişim ilkelerinden ve sağlam bir demokratik şekilde iyi yönetim kurallarından ilham alarak parlamento için yeni bir sistemin ortaya çıkmasına hazırlanacak geçici bir komite oluşturmayı’ hedeflediğini bildirdi. Ayrıca kanun taslağının hazırlanmasının, ‘Ulusal Basın Konseyi için hükümler çıkaran bir kanun hükmünde kararname uyarınca, görev süresinin istisnai bir şekilde uzatılmasına rağmen Ulusal Basın Konseyi için seçim yapılmasının mümkün olmamasından sonra geldiğini ve 10 Şubat 2023'te kraliyet kararnamesi uygulayan bir yasa uyarınca onaylandığını’ kaydetti.

Yasa tasarısı, meclis kararlarının yol açacağı hukuka aykırı durumun düzeltilmesi için geçici bir komite oluşturulmasını ve süresi dolan eski kurulun, yeni komite üyelerinin atanmasına kadar devam etmesini öngörüyor.

Proje, basın ve yayın sektörünün gelişmesi ve yeteneklerinin geliştirilmesi için uygun koşulların sağlanması konusunda komiteye çalışma yetkisi veriyor.

Hükümetin kararı, hükümeti bir kurumu “soymaya” teşebbüsle suçlayan Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu ve Fas İşçi Sendikası’na bağlı Ulusal Basın, Medya ve İletişim Üniversitesi'nden olumsuz tepkiler aldı.

Söz konusu organların açıklamalarında, bu projenin ‘aşırılık yanlısı, anayasaya aykırı ve Fas’ın insan hakları imajına saldırgan olduğu, ayrıca yürütme organının özyönetime müdahalesi yoluyla ülkemizde basının bağımsızlığına ciddi bir darbe vurduğu’ belirtildi.


Marakeş'te hukukun üstünlüğünü güçlendirerek dini özgürlükleri koruma çağrısı

Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)
Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)
TT

Marakeş'te hukukun üstünlüğünü güçlendirerek dini özgürlükleri koruma çağrısı

Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)
Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)

Marakeş'te düzenlenen Dinler Arası Diyalog Parlamento Konferansı sırasında, hukuk, medeni, dini ve akademik alanlardan konuşmacılar, bu amaca ulaşmak için ana unsur olarak ‘hukukun üstünlüğünü güçlendirerek, dini özgürlükleri koruma’ çabalarını yoğunlaştırmaya çağırdılar.

13 Haziran Salı günü başlayan etkinlikte konuşmacılar, ilk üst düzey tartışma oturumunda “Hukuk Devletleri ve Hukuk... Hukuk Devleti ve Hukuk Devletini Desteklemek İçin Birlikte Çalışalım: En İyi Uygulamalar ve Zorluklar” başlığı çerçevesinde konuştular. Bu başlık altında hukukun üstünlüğünün, bireylerin dini uygulamalarına saygısızlık edecek herhangi bir uygunsuz uygulamayı sınırlama gücü üzerinde durdular.

Birleşmiş Milletler (BM) Din veya İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Profesörü olan Nezile Gani, “Hukukun üstünlüğünün gücü, gücün kötüye kullanılmasının azaltılmasında, böylece hesap verebilirliğin, yasa önünde eşitliğin ve kanunun herkese uygulanmasının teşvik edilmesinde kendini gösterir” ifadelerini kullandı.

Gani, hukukun üstünlüğünün dinlere sağladığı korumanın önemini, başta inanç özgürlüğünün ve dinleri öğretme hakkının kullanılması olmak üzere bir dizi hak ve özgürlüğün güvence altına alınmasıyla gerekçelendirdi.

Dünya Evanjelik İttifakı Genel Sekreteri ve Barış İçin Dinler Eş Başkanı Thomas Schirmacher ise parlamentoları ve dini kurumları hakikat ve hukuk devletini güçlendirmek için ortak çalışmaya çağırdı. İnsan hakları kanunlarının yanı sıra yasama kurumunun yetkilerine dayanarak, kanunun uygulanmasını korumada dini liderlerin rolüne de değinen Schirmacher, ibadet yerlerine saygısızlık gibi kabul edilemez uygulamaların ancak hukukun uygulanmasıyla engellenebileceğini ifade etti.

Buna karşılık, Lübnanlı dini jeopolitik felsefe profesörü olan Adyan Vakfı'nın kurucu ortağı ve eski CEO'su Fadi Daou, “Aradığımız şey güç değil, toplumların yararına çalışmak ve böylece kolektif çıkarların özüne ulaşmaktır” diyerek, siyasi ve dini liderler arasındaki ortak paydalar üzerinde çalışma gerekliliğinin altını çizdi.

Bu bağlamda İspanya Temsilciler Meclisi Başkanı Meritxell Batet, dini veya ideolojik eğilimleri ne olursa olsun, bireylerin farklılıklarına saygı duymanın demokrasinin temeli olduğunu göz önünde bulundurarak Fas'ın iş birliği, medeniyetler arası etkileşim ve Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler ve çeşitli dinler arasında bir arada yaşama deneyimine övgüde bulundu.

Batet, dini hoşgörüyü ve farklı inançlara açıklığı teşvik etmek için parlamenterler ve dini aktörler arasında iş birliği çağrısında bulundu. Ayrıca dini liderleri, toplumlardaki fanatizm ve aşırıcılıkla mücadelede rollerini oynamaya davet etti.

İspanya Temsilciler Meclisi Başkanı Meritxell Batet (MAP)
İspanya Temsilciler Meclisi Başkanı Meritxell Batet (MAP)

G5 Sahel Parlamento Komitesi hukuk uzmanı ve yöneticisi, yazar Norbert Tankuanu, “Bir grup terörist grubun yayılmasıyla tanınan Sahel bölgesinin durumu göz önüne alındığında, hukukun üstünlüğünü yeniden gözden geçirme çabalarını yoğunlaştırmak gerekiyor” dedi.

Tankuanu, “Parlamenterlerin ve dini liderlerin rolünü sorgulayan büyük meydan okuma ve iddia, Sahel bölgesinde bireylerin katledilmesi ve kaçırılması nedeniyle ifade ve inanç özgürlüğünden, yaşam hakkından söz etmeye kadar uzanıyor” ifadelerini kullandı.

Başka bir tartışma oturumunda bir dizi uzman, söz konusu dini diyaloğun, diğerinin değer ve inançlarını öğrenmek ve bunlara saygı duymak ve böylece yanlış anlamaların üstesinden gelmek için gerekli olduğunu söyledi. Konuşmacılar, ‘Dinler Arası Diyalog Yoluyla Bölgesel ve Küresel Barışı Destekleme’ konulu oturumda, dinsel bir arada yaşamanın barış içinde yaşamanın yolunu açtığını ve daha iyi bir dünya için köprü oluşturabileceğini vurguladılar.

Irak'taki el-Hoy Enstitüsü Müdürü Haydar el-Hoyi, dini, terör eylemleri için bir araç olarak kullanan aşırılık yanlılarının önünü kesmek için dini metinlerin yeniden okunması gerektiğini vurgulayarak “Din, Şiiler ve Sünniler arasındaki dini çatışma da dahil olmak üzere çatışmaların ana nedenlerinden biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir” dedi.

El-Hoyi, “ötekini dışlama kültürüyle mücadele etmek için mezhepçiliğin suç sayılması, eğitim ve din eğitimi sistemlerinde reform yapılması ve tüm dinlerde ortak evrensel değerlerin öğretilmesinin teşvik edilmesi” çağrısında bulundu.

Latin Amerika Katolik Piskoposluk Konseyi üyesi Rahip Ligia Matamoros, çeşitli taraflar arasındaki iş birliğinin, çocuklarına sevgiyi ve adaletsizlik ve şiddetten arınmış bir dünyanın nasıl inşa edileceğini öğretmesi gereken “toplumlar için bir zenginlik” oluşturduğunu vurguladı. Bu bağlamda, insanlar arasındaki farklılıklara saygı gösterilmemesinin “toplumlarda iyileşmesi zor yaralar açtığına” dikkat çekti.

Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)
Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Duarte Pacheco, Marakeş Dinler Arası Diyalog Konferansı’nda konuşuyor. (MAP)

Pakistan Milletvekili Faruk Hamid Naik de dinler arası diyaloğun “diğer inançlara saygı duymak ve hoşgörüye dayalı ilişkiler geliştirmek için şart olduğunu” vurguladı. Bu diyaloğun sadece din adamlarıyla sınırlı kalmaması gerektiğine, aynı zamanda parlamenterleri de kapsaması gerektiğine işaret ederek, özellikle de ötekine saygı gösterilmesini öngören kanunları çıkarırken dikkatli davranılması gereğini vurguladı.