Takvimler 28 Şubat 2011’i gösterdiğinde, ABD diplomasisi, Suriye ile İsrail arasında barışı sağlama çabalarında, kararlı ve umut verici bir noktaya ulaştı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed o dönem, İsrail'in Golan Tepeleri’nden 4 Haziran 1967 hattına geri çekilmesi şartıyla İran, Hizbullah ve Hamas ile askeri bağlarını koparacağını ve Suriye topraklarından İsrail’e yönelik tüm tehditleri etkisiz hale getireceğini söyledi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Esed’in şartlı taahhütlerinden haberdar edilmesinden günler sonra, arabuluculuk çabalarının ciddi olduğunu kabul etti ve ekibine ABD’nin hazırladığı ilgili taslak anlaşmaya dayanarak çalışmalara başlamaları talimatı verdi.
Tüm çabalara rağmen aradan iki hafta geçtikten sonra durum korkunç bir hal almaya başladı. Suriyeli güvenlik güçleri, ülkede düzenlenen barışçıl gösterilere katılan protestocuların üzerlerine gerçek mermilerle ateş açtı. Hükümetin bu yasadışı müdahalesi, şu başlıca soruyu gündeme getirdi: “Beşşar Esed, İsrail ile barışın sağlanması gibi önemli bir konuda Suriyeliler adına konuşma hakkına halen sahip mi?”
Suriyeli güvenlik güçleri aşırı şiddete başvurmaya devam ettikçe gösteriler ülkenin dört bir yanına yayıldı ve sorunun cevabı netleşti: “Hayır, Beşşar Esed, artık bu hakka sahip değil. Hükümetin yasadışı uygulamaları, Suriye devletinin başı olarak Esed’in meşruiyetini tamamen baltaladı.”
Gösterilerin üzerinden 10 yıl geçti ve Suriye bu süre zarfında harabeye dönmüş durumda. Suriye’nin kaynakları, ülkeyi İran’ın Lübnan’daki vekili Hizbullah ile bir kara bağlantı noktası olarak kullanan Beşşar Esed ve İranlı ajanların denetimindeki sözleşmelerden büyük miktarlarda para alan Rus subayları tarafından sömürülüyor. El Kaide ve DEAŞ terör örgütleri, Suriyeli sivillere karşı devlet terörü uygulamak için terörle mücadele bahanesini kullanan Esed’in politikası nedeniyle ülkedeki birçok bölgeye yerleşmiş durumdalar.
Suriye, kesinlikle bir hiç uğrana yıkıldı. Suriye'nin siyasi stratejisini sıfırlaması karşılığında İsrail'den işgal altındaki bölgeleri geri almaya kararlı olması gereken Esed, her şeyi uçurumdan aşağıya atmış gibi görünüyor. Peki, ne için? Evet, çevresiyle birlikte sadece kişisel çıkarlarını beslemek için Suriyelilerin kanından arta kalanları emmeye devam ediyor. Fakat harabe bir ülkeyi yönetmek daha mı iyi? Beşşar Esed’in halkına karşı iğrenç bir savaş sürdürmek yerine onurlu ve barışçıl alternatif bir yolu yok muydu? Barışın getireceği olası ekonomik çıkarlar gerçekten değersiz miydi?
Belki de ‘alternatif sorusunun’ gerçekten bir cevabı yoktur. Suriye Devlet Başkanı ve pek ünlü eşi First Lady, Mart 2011 yılında gözaltına alınan ve işkence gören çocukları ailelerine iade etmek, uğradıkları haksızlıklar nedeniyle tazminat ödenmesini sağlamak ve tüm bu çabalarla birlikte düzenin ve istikrarın sağlanması için askerlerin kışlalarında kalmaları için orduya emir vermek üzere Dera’ya gitmeyi başardılar. Ancak şiddetsizlik durumu, ahlak, cömertlik ve insan onuruna saygı Beşşar Esed’in halkıyla ilişkilerinde kullandığı araçlar arasında hiç yer almadı.
Mevcut olasılıklar arasında Beşşar Esed’in daha önceki şartlı barış taahhütlerini iptal etmek ve ABD’nin ciddi arabuluculuğundan kaçmak için kasıtlı olarak şiddete başvurmuş olması ihtimali de var. Oysa kimse onu bu taahhütler için zorlamamıştı. Bu taahhütleri yalnızca 50 dakikalık bir toplantı sırasında gündeme getirdi. Hepimiz, Beşşar Esed’in, Suriye’nin stratejisini tamamen yeniden şekillendirme taahhüdünde bulunmasından sonraki haftalarda barış anlaşmasına dair iç siyasi sonuçlar doğurabilecek İran’ın olası bir tepkisiyle ilgili başka düşünceleri olup olmadığını merak ediyoruz. Ancak ne olursa olsun İsrail'e, Suriye’ye iade edilmesini istediğini söylediği topraklar dışında her şeyi teklif etti. Öyle görünüyor ki İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki yeni bir yerleşim bölgesine ‘Esed Tepeleri’ adını vermesi, ‘Trump Tepeleri’ adından daha iyi olacaktır.
Bir başka olasılık ise Suriyeli güvenlik yetkililerinin, Beşşar Esed'den halka karşı şiddet emri vermesini istemesi veya kendi halkı karşısında zayıf bir başkan olarak görüleceği korkusuyla emirleri kendi başına vermiş olmadı ihtimalidir. Bu yüzden Esed'in özellikle şiddetsizliği tercih ettiği fikri ile o zamandan bu yana görünen eylemleri arasında tam bir tezat vardır. Zira çocuklar dahil olmak üzere sivillere karşı askeri kimyasal silah kullanımına izin verdi. Ülkenin siyasi lideri olarak kalma stratejisi, sivillere yönelik toplu katliamlara dayanıyordu. Ardından, düşmanları olarak seçtiği radikal İslamcılara yönelik yaklaşımıyla şiddeti destekledi. Böyle bir karakter, on yıl önceki çatışmalara başka bir insani alternatif düşünebilir miydi?
Şimdi ABD’nin yeni yönetimi Suriye'deki enkazla ilgili neler yapabileceğini düşünüyor. Beşşar Esed, -Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın Rus ordusunun üst düzey komutanları ve İran hükümeti arasındaki sürekli dokuduğu mekik sayesinde - başta Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi olmak üzere tüm taraflara Suriye krizine siyasi bir çözümün, siyasi çalışmalarının gündeminde olmadığını anlatmaya çalışıyor. Ülkesinin ve halkının başına gelenler yüzünden herhangi bir pişmanlık ya da üzüntü duymayan bu adam, bedeli ne olursa olsun başkanlık koltuğunu korumaya kararlı. Yıllardır gönülsüzce onu destekleyenler dahi ödenen bedelin boyutunun tam olarak farkındalar. Önce aile iş ortaklıkları arasından kurbanlar verildi, ardından Suriye’deki ekonomik yıkım geldi.
Esed, son 10 yıldır, ABD hükümetinin kendisiyle diplomatik olarak etkileşimde bulunmasını ve hatta cömert yeniden inşa sözleşmeleri ve fonlarıyla kendisi ve çevresi için harcama yapmasını umuyor. Doğru bir şekilde bakıldığında, bu umutların saf yanılsamalar ve fanteziler olduğu rahatlıkla görülebilir.
ABD Başkanı Joe Biden'ın yeni ekibinde yer alan çok sayıdaki güçlü yetkili, kırmızı çizgilerin 2013 yılında ortadan kalktığının ve 2016'daki ‘Arapların bölgeyi İran'la paylaşması gerektiği’ şeklindeki başkanlık tavsiyesinin Batı’nın güvenliğine zarar verdiğinin ve ABD’nin itibarını zedelediğinin farkındalar. Yeni yönetim, masadaki seçeneklerini dikkatle inceleyecektir. Başkan Biden'ın, Suriye krizine yönelik benimsediği politikanın temeli olan BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından onaylanan Suriye’deki siyasi geçiş sürecini terk ederek önceki siyasi başarısızlıkları tekrarlaması pek olası değildir.
On yıldır yok yere çekilen acıların ve sıkıntıların ardından Beşşar Esed'in stratejisi yüzünden Suriyelilerin yüzde 80’inden fazlası yoksullaştı. Bu durum, Suriye halkının küçük ama üretken olan orta sınıfının neredeyse tamamen ortadan kalmasına neden oldu. Yüz binlerce Suriyeli sivil öldürüldü, sayısız Suriyeli, korkunç bir şekilde fiziksel ve psikolojik travmaya maruz kaldı. On binlerce kişi halen rejiminin işkence odalarında sıkışıp kalmış haldeler. Tüm bunlara sadece bir aile şirketini korumak içindi. Bu şirketler, on yıl önce operasyonel ve daha insani seçimler yapmış olsalardı, siyasi olarak daha kapsayıcı ve temsili bir varlık haline gelebilecek ve gelişebileceklerdi. Peki yönetici sınıfı ve çevresi bu seçimleri daha önce yapabilir miydi? 2021'de Suriye'deki mevcut durum, cevabın ‘hayır’ olduğunu ortaya koyuyor.
* Makale yazarı ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi Frederick Hof. Şuan New York'taki Bard College’de öğretim görevlisi olan Hof, 2009 yılından Mart 2011'e kadar Suriye ve İsrail arasında siyasi arabuluculuk görevini üstlendi. Daha sonra Eylül 2012'ye kadar ABD Dışişleri Bakanlığı için Suriye'deki siyasi geçiş konusunda danışman olarak çalıştı. Suriye ve İsrail arasındaki barış görüşmelerindeki arabuluculuğu üzerine bir kitap kaleme aldı.
* Şarku’l Avsat Özel
ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi Frederick Hof, Şarku'l Avsat için yazdı: On yıl önce
https://turkish.aawsat.com/home/article/2833066/abd%E2%80%99nin-eski-suriye-%C3%B6zel-temsilcisi-frederick-hof-%C5%9Farkul-avsat-i%C3%A7in-yazd%C4%B1-y%C4%B1l
ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi Frederick Hof, Şarku'l Avsat için yazdı: On yıl önce
ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi Frederick Hof, Şarku'l Avsat için yazdı: On yıl önce
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة