Hindistan, uzun yıllardır süren ihmal ve ilgisizliğin ardından Orta Asya’daki beş ülkeyi sıcak bir şekilde kucaklıyor. Yeni Delhi, ‘Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesinden bu yana yürütülen bir dizi üst düzey görüşmenin ardından, Hindistan’ın diplomatik hamlelerikapsamında’ beş Orta Asya ülkesinin (Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan) liderlerini 26 Ocak Çarşamba günü düzenlenecek Cumhuriyet Bayramı törenine katılmaya davet etti.
Bu, tüm Orta Asya ülkelerinin temsilcilerinin toplu olarak katılacağı ilk toplantı olarak ön plana çıkıyor. Aynı zamanda Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerinin davet edildiği 2018’den sonra, birçok ülkeyi bir araya getiren bir adım olarak olarak dikkat çekiyor.
Kovid-19 pandemisi koşulları izin verirseKazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Özbekistan CumhurbaşkanıŞevket Mirziyoyev, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman,Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’unCumhuriyet Bayramı’na davet edilen seçkin konuklar olarak Hindistan’dakikutlamalara katılmaları bekleniyor. İki taraf arasında diplomatik ilişkilerin başlamasının 30’uncu yıl dönümüne denk gelen kutlamalarda Hindistan ve Orta Asya ülkeleri arasında ilk zirvenin gerçekleşmesi bekleniyor.
Uzmanların büyük bölümü bu adımın doğru zamanda atıldığı görüşünde. Bu sayede Hindistan, yıllardır süren ihmalden ve kayıtsızlıktan kurtulmayı ve Orta Asya’daki merkezlerin ön saflarına geri dönmeyi hedefliyor. Hindistan’ın son birkaç ayda, özellikle Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinden bu yana Orta Asya ülkeleriyle iş birliğini ve temaslarını yoğunlaştırması dikkat çekici. Bu durum, Orta Asya bölgesini nüfuz için büyük rekabetlerin yaşandığı bir jeopolitik arenaya dönüştürdü. Bu çerçevede Çin etkisinin ‘Bir Kuşak BirYol’ girişimiyle sağlam bir şekilde yer edindiği bir dönemde Rusya önemli bir oyuncu sayılıyor. Afganistan’dan geri çekilen ABD ise bölgede yer bulmak için şiddetli bir mücadele veriyor.
Diğer yandan Hindistan, Kabil’deki nüfuzdan yararlanmanın ve bu nüfuzu maddi kazanç şeklinde edinmenin, Orta Asya’da istikrarlı bir tabana sahip olmayı gerektirdiğinin çok iyi farkında. Yazar Sima Guha’ya göre bu durum bir ön koşul olarak görülüyor.
Bu noktada Hindistan’ın daha önce Şanghay İşbirliği Örgütü ve Hindistan’da Etkileşim ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) gibi forumlar aracılığıyla Orta Asya ülkeleriyle iki diyalog gerçekleştirdiğini ve düzenli iletişim kanallarını sürdürdüğünü belirtmekte fayda var. Buna rağmen Rusya, Çin, Türkiye, İran ve diğer ülkelere kıyasla Hindistan’ın rolü bölgesel düzeyde halen zayıf.
Hindistan ve Orta Asya ülkeleri arasında diyalog
Hindistan-Orta Asya Diyalogu’nun üçüncüsü, Aralık 2021’de Yeni Delhi’de yapıldı. Görüşmede Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, beş Orta Asya ülkesinden mevkidaşlarıyla görüştü. Görüşmeler sırasında Afganistan’daki koşullar, Kovid- 19 pandemisi krizi ve katılımcı ülkeler arasındaki iletişimin önemi üzerinde duruldu. Ayrıca beş dışişleri bakanı, 2015 yılından önce tüm Orta Asya ülkelerini ziyaret eden ve onları Hindistan’ın genişletilmiş komşusu olarak nitelendiren Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile bir araya geldi. Modi, ziyaret ettiği yönetimleri, kendileriyle ülkesi arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 30’uncu yıl dönümü vesilesiyle kutladı. Jaishankar’a gelince; Afganistan’daki son krizin patlak vermesinden bu yana Orta Asya ülkelerini üç kez ziyaret etti.
Hindistan ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilk diyalog Ocak 2019’da, Özbekistan’ın tarihi Semerkant kentinde gerçekleşti. Bu temas, tüm Orta Asya ülkelerinin Hindistan ile ilişkilerini güçlendirme arzusunu yansıtıyordu. Gerçekten de Semerkant’ın ev sahipliğinde düzenlenen ilk zirvede sunulan girişimler, Hindistan- Orta Asya İş Konseyi’nin kurulması da dahil olmak üzere meyvelerini vermeye başlıyor.
Hindistan ayrıca, enerji, sağlık, iletişim, bilgi teknolojisi, tarım, eğitim ve benzeri alanlardaki öncelikli kalkınma projelerine yönlendirdiği 1 milyar dolarlık bir kredi limiti sağladı. Üçüncü diyalog, bir yandan Hindistan diğer yandan da Orta Asya devletlerinin her biri arasındaki ikili ilişkilerin yoğunlaşmasının yolunu açtı.
Dışişleri bakanları ortak bir açıklama yaparak, ‘Afganistan’daki mevcut durumu ve bunun bölgeye etkisini’ görüştüklerini duyurdular. Açıklamada barış, güvenlik ve istikrar konusunda Afganistan’a güçlü bir destek verildiği vurgulanırkenegemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini ve iç işlerine karışılmamasına dikkat çekildi.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2593 (2021) sayılı kararının önemini yinelendi. 2593 sayılı karar, Afgan topraklarının terör gruplarını barındırmak, eğitmek, planlamak veya finanse etmek için kullanılmaması çağrısı yapıyor. Açıklamada ayrıca tüm terör örgütlerine karşı ortak eylem çağrısında da bulunuldu.
Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’dan ulusal güvenlik danışmanları, Hindistan’ın ev sahipliğinde,kasım ayında Afganistan’daki duruma ilişkin düzenlenen bölgesel toplantıya katıldı. Toplantıda, Rusya ve İran’daki ulusal güvenlik teşkilatlarının temsilcileri de yer aldı. Aynı gün İslamabad, Afganistan’daki durumu görüşmek üzere ABD, Çin ve Rusya’dan temsilcileriağırladı.
Yazar Saransh Mishra duruma ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Orta Asya’nın Avrasya’nın kalbindeki konumu, coğrafi yakınlığı ve tarihi bağları bölgeyi Hindistan’ın stratejik çıkarlarıyla yakından bağlantılı kılıyor. Hindistan’ın dış politikasının daha çok Rusya ve ABD gibi büyük güçler etrafında şekillendiği, Çin ve Pakistan’dan kaynaklanan sorunlarla baş etmeye odaklandığı biliniyor. Bu çerçevede Orta Asya bölgesi marjinalleştirildi. Hindistan’ın Orta Asya’daki aktörlerden biri olarak sınıflandırılması için kesinlikle uzun bir yol var. Gerçek şu ki bugün Hindistan’ın doğru yolda olması ve böylesine sıkdiplomatik etkileşimlerin ustaca kullanması, Hindistan-Orta Asya ilişkileri tarihinde yeni bir sayfanın açılmasını mümkün kılacaktır.”
Hindistan ve Rusya
Yeni Delhi’deki yetkililer, Hindistan’ın şu anki yoğun çabalarının Rusya’nın onayından geçmediğini söylüyorlar. Hintler, özellikle de Çin’in Afganistan sınırında bulunan enerji zengini bölgeye gözünü diktikten sonra Rusya’nın Pekin’in Orta Asya bölgesindeki gereksiz varlığını dizginlemek için kendileriyle birlikte çalışacağını umut ediyor.
Yeni Delhi’deki kaynaklara göre Rusya, enerji zengini ve stratejik açıdan önemli Orta Asya bölgesinde Hindistan ile çalışmak için ‘fazla istekli’ görünüyor.
Üst düzey kaynaklar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Delhi’ye yaptığı son ziyarette Hindistan yönetiminden ‘Çin’in artan etkisinden endişe duyduklarını’ işittiğini belirtti. Hindistan tarafının, Pekin’in takip ettiği ‘saldırgan politikalar’ konusunda Rusları kendi görüşlerine ikna etmeye çalıştığına inanılıyor.
Hindistan ve Rusya dikkat çekici bir şekilde Orta Asya’da ikili angajmanları artırma ve ortak projeler oluşturma konusunda fikir alışverişinde bulundular. Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre Orta Asya, Başbakan Narendra Modi tarafından Hindistan'ın ‘genişletilmiş mahallesinin’ bir parçası olarak tanımlanıyor.
Bu çerçevede beş ülkenin bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin parçası olduğu ve Rusya’nın bugün halen bu yönetimler üzerinde büyük bir etkisi bulunduğu belirtilmeli.
Kaynaklar, Hindistan ile Rusya arasında imzalanan Beyaz Belge’nin (White Paper) bölgedeki bazı cumhuriyetlerde Sovyet döneminden kalma mevcut savunma fabrikaları aracılığıyla Orta Asya’daki (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) ortak savunma projelerini içerdiğini aktardılar. Hindistan aynı zamanda savunma sanayii alanında ihracatçı olmayı da hedefliyor. Orta Asya ülkelerinin halen Rus yapımı savunma teçhizatına bağımlı olduğu biliniyor.
Resmi olmayan Beyaz Belge’de Hindistan’ın isteğinin yanı sıra bazı Orta Asya cumhuriyetlerinde iç talebin karşılanması için Hint-Rus ortak savunma üretimine ilişkin öneriler de yer alıyor. Bu belge, özellikle de Hint işgücüne ilişkin olarak Rusya’nın Hindistan’ın Uzak Doğu’daki katılımını güçlendirme çağrısı yaptığı bir zamanda imzalandı.
Orta Asya uzmanı ve Hindistan’ın eski Kırgızistan Büyükelçisi Phunchok Stobdanşu değerlendirmelerde bulundu:
“Şu an Pekin ile yakın ilişkiler içinde olan Moskova’nın Çin’e karşı Hindistan ile çalışmaya hazır olması, Yeni Delhi açısından büyük bir diplomatik başarıdır. Rusya ve Hindistan, Orta Asya ülkelerinde askeri tatbikatlar bir yana savunma ve diğer yapıcı faaliyetlere daha aktif katılıma başladıklarında bu, Çin’in bölgedeki varlığını güçlendirme konusundaki büyük hırsı açsından ciddi bir gerilemeye neden olacaktır. Rusya’nın Uzak Doğu’da kalkınma projeleri gerçekleştirmesiyle bu çabalarda tercih ettiği ortak komşu Çin değil, Hindistan olmuştur. Bu Rus bölgesinin, Çin sınırında yer aldığını ve bol kaynaklarla karakterize edildiğini belirtmekte fayda var. Vladivostok’u Chennai’ye bağlama planları devam ediyor. Bu, Başbakan Modi’nin yıllık Hindistan-Rusya zirvesi için şehre yaptığı 2018 ziyaretinin de önemli bir sonucudur. Bunun yanı sıra Delhi’nin Asyalı liderleri davet etme kararı asla tek başına bir olay olarak görülmemelidir. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Delhi’ye yaptığı son ziyaret sırasında yeni bir düşünce tarzının küçük de olsa işaretleri mevcuttu. Açıkçası Putin’in Modi ile bire bir görüşmeleri, bölgesel güvenlik hakkında düşünmekonusunda yeni bir soluk getirdi. Ayrıca Putin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Çinlilerin bu alanı kontrol ettiğinin farkında. Hindistan gibi nüfuzunu yeniden kazanmaya çalışan üçüncü bir güçle uğraşmaktan çekinmemesi ise dikkat çekici. Gerçekten de Çin’in bölgedeki gücünü azaltmak Putin’in çıkarına olabilir.”
Hindistan ve Orta Asya: İlişkiler ve zorluklar
Hindistan ve Orta Asya, 2500 yıllık uzun bir tarihi geçmişi paylaşıyorlar. Siyasi açıdan bu tarih, Orta Asya ve modern Hindistan toprakları boyunca uzanan Kuşan İmparatorluğu’nu ve 16’ıncıyüzyılın başlarında Moğolların Hindistan’ı fethini de kapsıyor. Ekonomik olarak ise Fergana, Semerkant ve Buhara gibi Orta Asya’nın büyük şehirleri, yerel ekonomilerin ayrılmaz bir parçasını oluşturan bölgedeki Hint tüccarların rolünün yanı sıra Hindistan’ı Çin ve Avrupa’ya bağlayan İpek Yolu’nda önemli bir rol oynamıştır. Güçlü ekonomik bağlara ek olarak iki bölge arasında kültürel alışveriş de gelişti. Söz konusu dönem, Budizmin Hindistan’dan Orta Asya ve ötesine, ayrıca tasavvufun Orta Asya’dan Hindistan’a yayılmasına da sahne oldu.
İpek Yolu’nun gerilemesi, Avrupa’nın ‘coğrafi keşifler çağının’ doğuşu, Rus ve Çin imparatorluklarının Orta Asya’daki genişlemesi ile birlikte bölge, Hindistan’ın stratejik hayal gücünden silindi. Hindistan’ın bağımsızlığından sonra Hint- Sovyet ilişkileri güçlendi. Hint liderler, bölgenin halen Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu bir dönemde Orta Asya’yı ziyaret ettiler.
Hindistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve Orta Asya’da bağımsız cumhuriyetlerin kurulmasından sonra eski Sovyet cumhuriyetleriyle iletişim kurmak için oldukça fazla çaba sarfetti. Ancak iletişim konusu büyük bir sorundu ve halen de öyle olmaya devam ediyor. Afganistan’ın bir iç savaşın ortasında olduğu bir dönemde Pakistan, Hindistan’ın ‘topraklarını Orta Asya ile ticaret’ için kullanmasını memnuniyetle karşıladı. Ancak Çin durumdan yararlandı ve büyük bir ilgi gören ‘Bir Kuşak Bir Yol’ girişimini ortaya koydu. Bugün Hindistan, Orta Asya ülkelerini ‘kendisini Orta Asya ile ticaret yapmak için Afganistan’a bağlayan ağıyla’ İran’daki Çabahar Limanı’ndan yararlanmaya zorluyor.
Ünlü analist Vivek Katju’nun duruma dair değerlendirmesi ise şöyle:
“Orta Asya cumhuriyetleri, dünyanın geri kalanıyla ilişkilerini geliştirmeye çalıştılar. Bu yönetimler, özellikle beş ülkenin tamamının karayla çevrili olması nedeniyle kendilerine coğrafya tarafından dayatılan kısıtlamaları kırmaya hevesli görünüyorlar. Dolayısıyla ekonomik ve ticari potansiyellerini tam olarak gerçekleştiremiyorlar. Orta Asya ülkeleri, dünyaya açılma çabaları kapsamında, önemli bir oyuncu olarak gördükleri Hindistan ile ilişkilerini geliştirme konusunda istekliler. Bu ülkeler, Aşkabat Anlaşması'nda Yeni Delhi’yi kabul ettiler. Anlaşma, Hindistan’ın hem Orta Asya hem de Avrasya ile ticari etkileşimlerini ve ayrıca bölgenin doğal kaynaklarına erişimini kolaylaştırmak amacıyla iletişim ağlarına erişime de izin verdi. Çin, Orta Asya’daki en büyük bölgesel varlığa sahip olmasına rağmen ve bu seviye Hindistan için yakın gelecekte ulaşılamaz gibi görünüyor. Yine de Orta Asya ülkeleri tek bir ülkenin bölgeye hakim olmaması için ekonomik bağlarını çeşitlendirmeyle ilgileniyor. Ayrıca bölgede artan Çin karşıtlığı ve Taliban’dan gelen güvenlik tehditleri, Yeni Delhi ve Orta Asya ülkelerinin iş birliği düzeylerini yeniden gözden geçirmelerine olanak sağlıyor. Hindistan, bu cephede ilerleme sağlamak için bölgedeki en etkili ülkelerden Rusya ile kanıtlanmış dostluğunu da kullanabilir. Hindistan da bölgesel angajmanlarını sıfırlamak için zaman kaybetmemeli.”
Ekonomik ilişkilere ışık tutma
Eski Sovyetler Birliği ile olan dostluk mirası göz önüne alındığında Orta Asya ülkeleri uzun süredir Hindistan’ı bölgede meşru bir paydaş olarak görüyor. Buna rağmen Hindistan, bölge ülkeleriyle ilişkilerinde ticari bir ilerleme kaydedemedi.
Hindistan ile Orta Asya arasındaki ticaret hacminin Çin’in bölge ülkeleriyle olan 100 milyar dolar civarındaki ticaretine kıyasla sadece 2 milyar dolar olması ise dikkat çekici. Orta Asya ülkeleri petrol, doğal gaz, uranyum ve benzeri doğal kaynaklaraçısından zengin. Buna reğmen söz konusu ticaret hacmi, Hindistan’ın enerji ithalatına çok yüksek bağımlılığı göz önüne alındığında tatmin edici görünmüyor. Bu duruma, Hindistan ile bölge ülkeleri arasındaki hacmi halen yetersiz olan enerji, ilaç, kimyasal, savunma teçhizatı, tarım ürünleri ve benzeri mamüllerin ticareti de eklenebilir.
Hindistan tüm zorluklara rağmen enerji çıkarlarını güvence altına alma konusunda çok az ilerleme kaydedebildi. Delhi, bölge ile sivil nükleer iş birliğini genişletmeye de hevesliydi. Kazakistan ve Özbekistan’ın Hindistan’a nükleer santraller için daha fazla uranyum sağlaması muhtemel. Bu konuda resmi kararın, Orta Asya ülkelerinin liderleri tarafından alınması da söz konusu.
Hindistan’a uranyum arzını artırma kararı, beş Orta Asya cumhuriyetinin liderlerinin Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılmak için Hindistan’ı ziyaret etmesinden de anlaşılabilir. Bu mesele, Orta Asya Diyalogu sırasında gündeme geldi. Tacikistan ve Özbekistan’ın büyük uranyum rezervleri bulunduğu ve dünyanın en büyük uranyum üreticisi konumunda oldukları biliniyor. Hindistan da söz konusu maddeleri bu ülkelerden ithal ediyor. Ancak Hindistan fabrikaları şu an uranyum sıkıntısı çekiyor.
Diğer yandan Atom Enerjisi Dairesi Başkanlığı Devlet Bakanı ve Uzay Dairesi Başkanlığı Devlet Bakanı Dr. JitendraSingh, kısa bir süre önce parlamentoda yaptığı açıklamada “Ülkede mevcut yıllık uranyum üretimi, uranyumla çalışan tüm nükleer santrallerin yıllık yakıt ihtiyacını karşılamaya yetmiyor” dedi. Singh, Hindistan’ın Kanada, Kazakistan, Özbekistan ve Rusya gibi farklı ülkelerden uranyum ithal ettiğini söyledi.
Yeni Delhi yönetimi, Hindistan ile Orta Asya arasında, İran üzerinden ürün aşımacılığını kolaylaştırmak amacıyla 2017 yılında Eşyanın Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Gümrük Sözleşmesi’ne ve 2018 yılında da İran, Umman, Türkmenistan ve Özbekistan'ı kapsayan Aşkabat Anlaşması’na dahil oldu. Hindistan’ın devasa pazarlarına erişimin artırılması, sürekli olarak zor durumdaki ekonomilerini canlandırmak isteyen Orta Asya ülkeleri için büyük fayda sağlayacaktır.
Bazı taraflara göre bu tür adımlar, Hindistan’ın Avrasya angajmanı vizyonuna yeni bir hayat vermiş olsa da Yeni Delhi, ‘Avrasya siyasi çerçevesi içindeki nüfuzunun ve konumunun azalmasını önlemek için’ bölgedeki bu projelerin sürekliliğini sağlamak amacıyla yetenekli diplomasiyi sahadaki eylemle birleştirmeli. Artık Orta Asya’daki yenidengeler sürecinde durumu rekabetten ziyade diplomasi ve iş birliği yoluyla yönetmek Başbakan Modi’ye düşüyor.