Suudi Arabistan, Sudan’ın istikrarını sağlayan her konuda kararlı ve destekleyici duruşunu yineledi

Kral Selman bin Abdulaziz liderliğinde toplanan Bakanlar Kurulu, Ürdün Bankası'nın Suudi Arabistan’da şube açmasına yönelik ruhsatı onayladı

Kral Selman bin Abdulaziz, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık yaparken (SPA)
Kral Selman bin Abdulaziz, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık yaparken (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Sudan’ın istikrarını sağlayan her konuda kararlı ve destekleyici duruşunu yineledi

Kral Selman bin Abdulaziz, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık yaparken (SPA)
Kral Selman bin Abdulaziz, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık yaparken (SPA)

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) önündeki konuşmasının içeriğine dikkati çekerek Sudan ve halkına istikrarını sağlayan her konuda kararlı ve destekleyici duruşunu vurguladı. Bakanlar Kurulu ayrıca uluslararası toplumu kardeş ülke Sudan’da güvenlik ve barışın temellerinin atılmasına katkıda bulunmaya çağırdı.
Bakanlar Kurulu, İran destekli terörist Husi milislerinin faaliyetleriyle ilişkileri nedeniyle 8 kişiyi ve 11 kuruluşu terör listesine ekledi. Bu adım, Suudi Arabistan’ın şiddeti körüklemekten ve Yemen ile kardeş halkını tehlikeye atmaktan ve bunun sonucunda bölgenin istikrarsızlaşması, uluslararası seyrüseferin engellenmesi ve insanların çektikleri sıkıntıların uzamasından sorumlu olanları hedef alma kararlılığını somutlaştırdı.
Bakanlar Kurulu'nun Salı günü Cidde şehrinde Kral Selman bin Abdulaziz başkanlığındaki oturumunda Kral Selman'ın Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed es-Sani ve Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’a gönderdiği mektuplar ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadir Jabarov'dan aldığı mesaj okundu.
Devlet Bakanı, Kabine Üyesi ve Enformasyon Bakanı Vekili Dr. İbrahim el-Assaf, oturumdan sonra Suudi Arabistan Haber Ajansı'na (SPA) yaptığı açıklamada, “Bakanlar Kurulu’nda, Suudi Arabistan’ın üst düzey yetkilileri ile çeşitli ülkelerdeki meslektaşları arasında son günlerde ikili ve çok taraflı iş birliğini daha geniş ufuklara ve alanlara genişletmek amacıyla gerçekleşen toplantılar ve görüşmeler ele alındı. Bakanlar Kurulu bu bağlamda Suudi Arabistan-Fas Komitesi’nin 13. oturumunun ilişkileri geliştirmek ve bu ilişkileri özlemler düzeyine yükseltmek için ortak bir iradeyi yansıtan sonuçlarına ve çeşitli bölgesel ve uluslararası konularda ortak vizyonlara sahip olunmasına övgüde bulundu. Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın enerji ve iklim Konulu Büyük Ekonomiler Forumu'na katılımı sırasında, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası ortaklarla iş birliğine ve gelecek nesiller için daha iyi bir çevre yaratarak küresel hedeflere ulaşmaya ilişkin ilgisini ve taahhüdünü yineledi. Devlet kurumlarının reformları uygulama ve iş performansını iyileştirme ve geliştirme çabalarını övdü” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Bakanlar Kurulu, Kültür Bakanı ve Kraliyet Geleneksel Sanatlar Enstitüsü Mütevelli Heyeti Başkanı ya da temsilcisine Çin'deki Tsinghua Üniversitesi'nde Sanat ve Tasarım Akademisi ile Suudi Arabistan’daki Kraliyet Geleneksel Sanatlar Enstitüsü arasında Geleneksel sanatlar alanında iş birliği için Çin ile bir mutabakat zaptı taslağının ele alınması, Adalet Bakanı’na ya da temsilcisine Suudi Arabistan Adalet Bakanlığı ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) Adalet ve Kamu Düzeni Bakanlığı arasında iş birliği için GKRY ile bir mutabakat zaptı taslağı imzalanması ve Suudi Arabistan Radyo ve Televizyon Kurumu ile Umman Sultanlığı Enformasyon Bakanlığı arasında radyo ve televizyon alanında iş birliği için yapılan bir mutabakat zaptı imzalanması amacıyla yetki verilmesi dahil olmak üzere birtakım onaylar verdi.
Bakanlar Kurulu ayrıca Maliye Bakanı, Zekat, Vergi ve Gümrük İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı’na ya da temsilcisine Suudi Arabistan ile ABD arasında gümrük konularında iş birliği ve karşılıklı yardıma ilişkin bir taslak anlaşma imzalanması ve Suudi Arabistan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı ile İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (ISESCO) arasında teknik farkındalığın yayılmasını teşvik ve teknik Arapça içeriğin zenginleştirilmesi amacıyla bir mutabakat zaptının imzalanması için yetki verilmesini onayladı.
Ayrıca Suudi Arabistan İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma Bakanı ve Aile İşleri Konseyi Başkanı’na ya da temsilcisine, Aile İşleri Konseyi ile Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) Genel Kadın Birliği arasında bu alanda bir mutabakat zaptı taslağını BAE ile görüşmesi için yetki verilmesinin, Suudi Arabistan ve Macaristan arasında hava taşımacılığı hizmetleri alanında imzalanan bir anlaşmanın ve Suudi Arabistan Denetleme ve Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun (Nazaha) Karen Network'e gözlemci olarak katılmasının yanı sıra Suudi Arabistan Devlet Güvenlik Başkanlığı ile Kuveyt Devlet Güvenlik Servisi, Bahreyn Ulusal İstihbarat Servisi ve Cibuti Ulusal Polis Genel Müdürlüğü arasında terörle mücadele alanında bir iş birliği anlaşmasının onaylanması kararlaştırıldı.
Bakanlar Kurulu, Prens Sultan Savunma Etütleri ve Araştırma Merkezi’nin (PSDSARC) hicri 16 Şaban 1437 tarihli 339 nolu kararla teşkilat değişikliğini ve Tuzlu Su Dönüşüm Şirketi (Saline Water Conversion Corporation / SWCC) özelleştirilme şekliyle ilgili 11 Muharrem 1441 tarihli 32 sayılı kararın birinci bendinde belirtilen çalışmaların durdurulmasını onayladı. Ayrıca SWCC tarafından doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunan ya da ona devredilen ve devlete ait olan tüm su üretim, taşıma ve depolama varlıklarının mülkiyetinin tamamını Kamu Yatırım Fonu'na (PIF) ait Su Çözümleri Şirketi’ne (Water Solutions Company) ya da ona bağlı kuruluşlara devredilmesi kararlaştırıldı.
Bakanlar Kurulu’ndan çıkan bir diğer karar ise Ürdün Bankası’nın Suudi Arabistan’da bankacılık çalışmaları yapmak üzere bir şube açma ruhsatını onaylamak oldu. Ayrıca hicri 25 Şevval 1423 tarihli ve 41362 sayılı Kraliyet Kararnamesi ile kurulan sosyal yardım fonunun da iptaline ve hicri 22 Rebiulevvel 1431 tarihli ve 85 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılan yönetmeliğinin kaldırılmasına karar verildi. Karar uyarınca yardım fonunun tüm görev, işlev, varlık ve çalışanları Sosyal Kalkınma Bankası'na devredildi. Bakanlar Kurulu, devlete ait şirketlerde ya da devlet kurumlarından herhangi birinde yahut sermayelerinin yüzde 50'sinden fazlasına sahip oldukları işlerin teklif edilmesi ve satın alınmasına ve bunların uygulanmasına ilişkin yol gösterici kurallar üzerinde de uzlaştı.
Memuriyetlerdeki 14’üncü ve 15’inci beşinci sıralara terfileri onaylayan Bakanlar Kurulu, ayrıca Sosyal Yardımlaşma Fonu, İnsan Kaynaklarını Geliştirme Fonu (HRDF), Ulusal Siber Güvenlik Kurumu (NCA), Ulusal Kamu Kurumlarının Performansını Ölçme Merkezi (ADAA) ve Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî İşleri Genel Başkanlığı'nın yıllık raporları dahil gündemindeki bazı genel konular ve bunlarla ilgili alınacak tedbirler hakkında görüş alışverişinde bulundu.



İsrail'in Gazze ikilemi: "Hamas mı rehineler mi?"

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze ikilemi: "Hamas mı rehineler mi?"

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), İsrail'in hem Hamas'ı yok etme hem de rehineleri kurtarma hedeflerini aynı anda gerçekleştiremeyebileceğini yazdı. 

Haberde, İsrail'in Gazze savaşındaki ana hedefleri olan Hamas'ın dağıtılması ve rehinelerin kurtarılması konularının, toplumda bölünme yarattığına dikkat çekildi.

Kudüs merkezli düşünce kuruluşu İsrail Demokrasi Enstitüsü'nün geçen ay yaptığı ankette, katılımcılardan yüzde 47'si rehinelerin kurtarılmasına, yüzde 42'siyse Hamas'ın yok edilmesine öncelik verilmesi gerektiğini savunmuştu.

WSJ, sözkonusu bölünmenin daha çok ideolojik nitelikte olduğuna işaret etti. Ankete göre rehinelerin serbest bırakılmasından yana olanlar çoğunlukla solcu veya merkezdeki partilere oy verirken, Hamas'ın yok edilmesini isteyenler sağcı ve dindar partileri destekliyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise bu hedeflerin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini, savaşın kazanılması için ikisinde de başarıya ulaşılması gerektiğini savunuyor.

Öte yandan Kudüs merkezli düşünce kuruluşu Keevoon Küresel Araştırma'dan Mitchell Barak, "Bu iki hedef birbiriyle uyumlu değil, ikisinin aynı anda gerçekleştirilmesi mümkün değil. Burada mutlu olacak bir taraf yok" dedi.

WSJ, bu açmazın hükümette çatlak yarattığına da işaret etti. Netanyahu'nun radikal sağcı koalisyon ortaklarının, ateşkes görüşmelerinde Hamas'a taktiksel zafer kazandıracak bir anlaşma sağlanması durumunda, İsrail Başbakanı'nı hükümetten çekilmekle tehdit ettiği belirtildi.

Rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma sağlanamaması durumundaysa bu sefer merkez partilerdeki koalisyon ortaklarının hükümetten ayrılabileceği ve büyük çaplı protestolar yaşanabileceği ifade edildi. 

Kimliğini paylaşmayan İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun müzakerelerde anlaşma yapmak istediğini fakat mevcut hükümetin dağılmasını önleyecek bir pozisyon bulmakta zorlandığını söyledi. 

İsrail Savunma Kuvvetleri'ne göre Hamas'ın elinde 130'a yakın rehine var. Katar, Mısır ve ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen ateşkes görüşmeleriyse tıkanmış durumda. 24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nda (BMGK) 25 Mart'ta yapılan oylamada Gazze'de Ramazan'da acilen ateşkes sağlanmasını öngören karar tasarısı 14 "evet" ve 1 "çekimser" oyla kabul edilmişti. İsrail, ABD'nin "çekimser" oy vermesine tepki göstererek bunun rehine kurtarma çalışmalarını olumsuz etkileyeceğini savunmuştu. 

Böylelikle Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan savaşta, Gazze'de ateşkes talep edilen bir karar ilk kez kabul edilmişti.

Netanyahu, Refah'a kara operasyonundan geri adım atmıyor

BMGK kararına rağmen Netanyahu, dün ABD Kongresi'ne bağlanarak yaptığı açıklamada, Gazze'nin güneyindeki Refah kentine kara operasyonu düzenlemekten başka seçenekleri olmadığını öne sürdü.

Netanyahu, "Hamas'ın bir ve iki numarasını da öldüreceğiz. Zafere çok yakınız. Haftalar içinde bu işi tamamlayabiliriz" dedi.

Washington ise operasyona başından beri karşı çıkıyor. Gazze'nin kuzeyinden kaçan birçok kişinin sığındığı Refah'ta yaklaşık 1,5 milyon sivil var.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN


Birleşmiş Milletler: İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için makul nedenler var

Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
TT

Birleşmiş Milletler: İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için makul nedenler var

Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler olduğunu söyledi.

Türk bugün BBC’ye yaptığı açıklamada, İsrail’in bu niyetinin kanıtlanması halinde bunun savaş suçu anlamına geleceğini vurguladı.

İsrail’in yardım dağıtımını yavaşlattığına veya durdurduğuna dair kanıtların ortaya çıktığını söyleyen Türk, “İnsani durum o kadar trajik ki acil ateşkes gerektiriyor” diye ekledi.

İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler var (DPA)
İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler var (DPA)

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı bir açıklamada, İsrail’i Gazze Şeridi’nde ‘açlığı’ silah olarak kullanmakla suçladı.

Safadi, Gazze’de yaşananların derhal durdurulması gerektiğini söyleyerek, İsrail’in uluslararası meşruiyet kararlarına uyması gerektiğini vurguladı.


İsrail’in Lübnan’ın güneyini hedef alan saldırısında Hizbullah ve Emel Hareketi’nden 9 kişi öldü

İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Lübnan’ın güneyi ile olan sınır bölgesi üzerinde uçuyor (AFP)
İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Lübnan’ın güneyi ile olan sınır bölgesi üzerinde uçuyor (AFP)
TT

İsrail’in Lübnan’ın güneyini hedef alan saldırısında Hizbullah ve Emel Hareketi’nden 9 kişi öldü

İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Lübnan’ın güneyi ile olan sınır bölgesi üzerinde uçuyor (AFP)
İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Lübnan’ın güneyi ile olan sınır bölgesi üzerinde uçuyor (AFP)

İsrail’in dün akşam Lübnan’ın güneyindeki Nakura ve Tair Harfa kasabalarını hedef alan saldırısında Hizbullah ve Emel Hareketi üyelerinden ölenlerin sayısı 9’a yükseldi.

Lübnan resmi haber ajansı NNA’nın haberine göre İsrail’in Nakura’ya düzenlediği hava saldırısı, başta elektrik ve su şebekeleri olmak üzere bazı binalar ve altyapıya ciddi zarar verdi.

Tair Harfa’ya yönelik saldırı ise çevredeki birçok evin yıkılmasına ve bazı arabaların hasar görmesine yol açtı.

İsrail’e ait keşif uçakları, Lübnan’ın güneyinde batı ve orta bölgelerindeki köyler üzerinde uçarken, İsrail dün gece Tire ve Bint Jbeil ilçelerindeki köylere saldırdı.

Marwahin, Al-Dhahira ve Aiyta eş-Shaab kasabalarının eteklerine de ağır top mermileri ateşlendi.

NNA’ya göre İsrail’in dün erken saatlerde ülkenin güneyindeki Habbariye kasabasına düzenlediği hava saldırısında 7 kişi öldü.

Bunun ardından Tel Aviv, Lübnan’dan İsrail’in kuzeydeki Kiryat Şmona kasabasına en az 30 füze atıldığını ve saldırıda bir kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

7 Ekim’de Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasının ardından İsrail ordusu ile Lübnan Hizbullah grubu arasındaki sınırda neredeyse her gün karşılıklı saldırılar yaşanıyor.


İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 552'ye çıktı

İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamasında yaralanan Filistinliler, "El Aksa Şehitleri" Hastanesine nakledildi (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamasında yaralanan Filistinliler, "El Aksa Şehitleri" Hastanesine nakledildi (AP)
TT

İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 552'ye çıktı

İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamasında yaralanan Filistinliler, "El Aksa Şehitleri" Hastanesine nakledildi (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamasında yaralanan Filistinliler, "El Aksa Şehitleri" Hastanesine nakledildi (AP)

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 174 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.

İsrail güçlerinin son 24 saatte Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 62 Filistinlinin daha hayatını kaybettiği, 91 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 32 bin 552'ye, yaralı sayısının da 74 bin 980'e ulaştığı bildirildi.

Açıklamada, hala enkaz altında ve yol kenarlarında cesetlerin bulunduğu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığını vurgulandı.

Şifa Hastanesi saldırılarında 18 Mart'tan bu yana yaklaşık 200 Filistinli yaşamını yitirdi

İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada ise ordu güçleri ve İç Güvenlik Teşkilatı Şin-Bet'in (Şabak) Şifa Hastanesi bölgesindeki "operasyonlarının" devam ettiği aktarıldı.

Hastane ve çevresine 18 Mart'tan bu yana devam eden baskında şu ana kadar yaklaşık 200 Filistinlinin öldürüldüğü belirtildi.

İsrail ordusunun Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinin El-Karara ve Emel bölgesinde de saldırılarına devam ettiği kaydedildi. Emel bölgesinde şu ana kadar onlarca Filistinlinin hayatını kaybettiği aktarıldı.

İsrail güçleri, Batı Şeria'nın Eriha şehrini giriş çıkışlara kapattı

İsrail ordusu, sabah saatlerinde 3 Yahudi yerleşimcinin yaralandığı olayın ardından Batı Şeria'nın Eriha şehrini giriş ve çıkışlara kapatarak arama operasyonu başlattı.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusu Ürdün Vadisi'nde seyreden araçların hareketini yasaklayarak askerlerini konuşlandırdı.

Eriha'yı giriş ve çıkışa kapatan İsrail askerlerinin bölgede sabah saatlerinde gerçekleşen olayın ardından operasyon düzenlediği öğrenildi.

İsrail ordusundan olaya ilişkin yapılan açıklamada, Eriha'ya bağlı El-Avce köyü yakınlarında silahlı bir Filistinlinin bölgedeki araçlara ateş açtığı belirtildi.

İsrail acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, sabah saatlerinde Batı Şeria'nın Ürdün Vadisi bölgesinde düzenlenen silahlı saldırıda biri orta derecede, ikisi hafif olmak üzere 3 Yahudi yerleşimcinin yaralandığını duyurmuştu.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırıların yanı sıra İsrail ordusunun Batı Şeria'daki gözaltı dalgaları ve baskınları nedeniyle bölgede tansiyon giderek yükseliyor.

İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria'da biri çocuk 25 Filistinliyi gözaltına aldı

İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria'da düzenlediği baskınlarda biri çocuk 25 Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinin ortak açıklamasında, İsrail güçlerinin Batı Şeria'daki baskınlarına devam ettiği belirtildi.

İsrail ordusunun son 24 saatte işgal altındaki Doğu Kudüs'ün yanı sıra Batı Şeria'nın El Halil, Ramallah, Tulkerim, Cenin ve Selfit kentlerinde Filistinlilerin evlerine düzenlediği baskınlar sırasında Filistinli ailelerin darp edilerek tehdit ve aşağılanmalara maruz kaldıklarına işaret edildi.

İsrail güçlerinin son 24 saatte düzenlediği baskınlarda biri çocuk 25 Filistinliyi gözaltına aldığı, böylece 7 Ekim 2023'ten beri İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te gözaltına aldığı Filistinli sayısının 7 bin 845'e yükseldiği ifade edildi.

Dünya Sağlık Örgütü: Gazze'deki 36 hastaneden yalnızca 10'u kısmen hizmet veriyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze'deki 36 hastaneden yalnızca 10'unun kısmen hizmet verdiğini ve sağlık sisteminin güçlükle ayakta kaldığını bildirdi.

Ghebreyesus, İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze'deki sağlık durumuna ilişkin X sosyal medya platformundan paylaşımda bulundu.

"Gazze'deki 36 hastaneden yalnızca 10'u kısmen hizmet veriyor." ifadesini kullanan Ghebreyesus, sağlık sisteminin güçlükle ayakta kaldığını vurguladı.

Ghebreyesus, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan ve Filistin Kızılayına bağlı Emel Hastanesinin, 26 Mart'ta tesis içinde ve çevresinde yaşanan çatışmalar nedeniyle hizmet vermeyi durdurduğunu belirtti.

Gazze'deki hastanelere yönelik saldırılara derhal son verilmesi çağrısını yineleyen Ghebreyesus, sağlık personeli, hastaların ve sivillerin korunması gerektiğini vurguladı.


İsrail gazetesi: Hükümet 7 Ekim'deki tecavüz iddialarını yayan avukatı "güvenilmez" ilan etti

AA
AA
TT

İsrail gazetesi: Hükümet 7 Ekim'deki tecavüz iddialarını yayan avukatı "güvenilmez" ilan etti

AA
AA

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, adlarının açıklanmasını istemeyen İsrailli hükümet kaynakları, Elkayam-Levy'nin, Hamas'ın 7 Ekim saldırılarına ilişkin "doğru olmayan araştırmaları ve yalan hikayeleri" yayarak bunun üzerinden milyonlarca dolarlık yardım toplandığını ve resmi kaynaklarca "güvenilemez" şeklinde nitelendirildiğini belirtti.

Özellikle Batı medyasında sıkça dillendirilen ve yalan olduğu ortaya çıkan "karnı kesilen hamile kadın" hikayesinin, İsrail'in güvenirliliğinin sarsılmasına yol açtığına dikkati çeken bir yetkili, "o güvenilemez biri" dediği Elkayam-Levy'nin sunduğu birçok kanıtın, Hamas ile ilgisinin bulunmadığının ortaya çıktığını kaydetti.

Elkayam-Levy yalan haberleri yaymak için milyonlarca dolar yardım topladı

Yedioth Ahronoth'a konuşan bir diğer İsrailli yetkili, 7 Ekim saldırıları sonrası uluslararası haber kanallarına verdiği demeçlerin ardından dikkatleri üzerine toplayan Elkayam-Levy'nin, kendi kurduğu ve devlet-destekli kuruluş olarak tanıttığı "Siviller Komisyonu" sayesinde, milyonlarca dolar yardım topladığını söyledi.

Elkayam-Levy'nin 2024 faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu 8 milyon dolara yakın bütçe için destek talebine de atıfta bulunan yetkili, "ABD'nin Japonya Büyükelçisi Rahm Emanuel de ona yardım etti. Birçok kişiden para topladı ve hatta konferansları için para talebinde bulunmaya başladı." dedi.

Elkayam-Levy’nin 28 Ekim’de kaleme aldığı ve Hamas’ın “sistematik cinsel şiddeti” olarak adlandırdığı raporu, Batı medyasında sıkça kullanılan "tecavüze uğramış genç kız cesetleri" iddiasının New York Times tarafından "yalan" olduğu gerekçesiyle geri çekilmesinin ardından ülkede sorgulanmaya başlandı.

25 Mart tarihli New York Times makalesinde, Guy Melamed isimli İsrailli bir sağlık görevlisinin, gazeteye verdiği “Kibbutz Beeri’deki tecavüze uğradıkları görülen çıplak haldeki genç kızların cesetlerini gördüğü” yönündeki ifadesinin yalan olduğu belirtilmişti.

Makalede, “İsrailli bir asker tarafından aynı gün çekilen bir fotoğraf, üç kadın cesedinin giyinik olduğunu ve cinsel saldırıya uğradıklarına dair herhangi bir belirti olmadığını gösteriyor.” ifadesi kullanılmıştı.


Mısır-Türkiye yakınlaşması Müslüman Kardeşler içinde daha fazla bölünmeye mi yol açıyor?

Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
TT

Mısır-Türkiye yakınlaşması Müslüman Kardeşler içinde daha fazla bölünmeye mi yol açıyor?

Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)

Geçtiğimiz iki yıl boyunca Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütü içinde birçok bölünme ve ayrılık patlak verdi. Bu sadece Mısır'da iktidardan düşürüldükten ve birçok lideri başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere kaçtıktan sonra örgütü kimin yöneteceği konusundaki çatışmalarla sınırlı kalmadı. Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin düzelmesi de bu krizlerin patlamasına ve gün yüzüne çıkmasına yol açan ek bir ‘baskı unsuru’ oldu.

Bu bölünmelerin sonuncusu, kısa bir süre önce takipçileri ve örgütün destekçileri arasında viral olan bir video ile ortaya çıkan Müslüman Kardeşler yanlısı gazeteci Hale Semir tarafından temsil edildi. ‘Videonun yayınlandığı andan itibaren artık herhangi bir gruba ya da ideolojiye bağlı olmadığını’ açıklayan Semir, ‘herhangi bir gruba aidiyeti olmaksızın sadece bir tebliğci olduğunu’ vurguladı.

Semir videoda, İslamcılar olarak tanımladığı kişilere saldırdı. ‘Belirli bir ideolojiyi desteklemek ya da belirli bir cephe veya grup lehine insanları toplamak için adını kullanan herkesi’ dava etmekle tehdit etti. Semir, ‘Geçtiğimiz dönemde nelere maruz kaldım ve yokluğumun nedeni nedir?’ başlıklı videoda, ‘İstanbul'da kendisine yakın çevreler’ olarak tanımladığı kişilerin kendisini, Türk devletiyle ‘vergi kaçakçılığı’ davasına bulaştırmayı başardıktan sonra bir komploya maruz bıraktığını ifade etti. Ayrıca, Türkiye'deki bir Müslüman Kardeşler üyesinin ‘kendisini kandırarak kitaplarının yayınlandığı yayınevlerinden payını çaldığını’ söyledi.

Videoda anlattığına göre Semir, kendisine yakın çevrelerden (İstanbul'daki Müslüman Kardeşler cephesini kastediyor) vergileri ödemek için borç istemiş, ancak Müslüman Kardeşler üyeleri onu yüz üstü bıraktıktan sonra şoke olmuş.

Semir, (kendisine karşı olan komplocuları) “eğer kendisine zarar vermeyi bırakmazlarsa, onların isimlerini ifşa edeceğini ve tüm sırları açığa çıkaracağını” söyleyerek tehdit etti.

Semir, İhvan kanallarında tanınan bir medya figürü ve Türkiye'den yayın yapan bu kanalların birçoğunda sosyal ve tebliğ programları sundu. Müslüman Kardeşler hükümetinin devrilmesinin ardından 2013 yılında Mısır'ı terk ederek Türkiye'ye gelen Semir, aile danışmanlığı alanında verdiği derslerle ünlendi ve daha sonra bu dersleri Türkiye'deki İhvan yanlısı uydu kanallarında vermeye başladı.

(foto altı) Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedi, Mısır'daki duruşmalarından birinde. (Arşiv)
Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedi, Mısır'daki duruşmalarından birinde. (Arşiv)

Bu vaka, özellikle Türkiye'de Müslüman Kardeşlerle bağlantılı medya figürlerinin tetiklediği krizler bağlamında bir ilk değil. Mısırlı gazeteci Tarık Abdulcabir, 2016 yılında ‘tedavi gördüğü iddiasıyla’ Mısır'a dönmeden önce İhvan kanallarında yer aldığı için pişman olduğunu açıklamıştı.

Mısırlı gazeteci Husam el-Gamri de örgütün Türkiye'den yayın yapan kanallarında uzun süre çalıştıktan sonra, geçen yıl Türkiye'deki İhvan liderlerine saldırmak için ortaya çıktı. Gamri, o dönemde ‘Türk makamlarının Mısır makamlarına karşı kışkırtmanın durdurulması yönündeki uyarılarına uyulmaması sonucu’ olduğu bildirilen bilinmeyen nedenlerle bir süre cezaevinde kaldı.

Türkiye'den sınır dışı edilmesinin ardından geçen yıl Mısır'a dönen el-Gamri, burada ‘İhvan üyelerinin ve liderlerinin terörizm itiraflarını ortaya koyduğunu’ söylediği belgeler yayınladı. Ayrıca ‘komitelerinin kendisini hedef almayı bırakmaması halinde, diğer liderlerin sızdırılan konuşmalarında belgelenen ahlaki skandallar’ olarak tanımladığı şeyleri yayınlamakla tehdit etti.

Ankara'nın Müslüman Kardeşler ile bağlantılı medya profesyonellerine karşı bir dizi önlem almasının yanı sıra, örgüt üyelerinin ikametgahlarının incelenmesi ve vatandaşlık verme prosedürlerini sıkılaştırması nedeniyle, aralarında Mutaz Matar'ın da bulunduğu birçok Müslüman Kardeşler medya profesyoneli Türkiye topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Bu tedbirler, aralarında yasal prosedürleri ihlal ettiği için vatandaşlıktan çıkarıldığı bildirilen İhvan'ın vekil rehberi Mahmud Hüseyin'in de bulunduğu örgütün önde gelen liderlerini etkiledi.

Mart 2021'de Türk makamları, Müslüman Kardeşler yanlısı kanallardan Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını veya Türkiye'de uygulanan medya ahlak kurallarına uymadıkları takdirde Türk topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını talep etti. Aynı yıl, İstanbul'dan yayın yapan İhvan'a bağlı üç kanaldan biri olan Mekameleen TV, Türkiye'den yayınını kalıcı olarak durduracağını açıkladı.

(foto altı) Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz şubat ayında Kahire'de görüşmelerde bulundu. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz şubat ayında Kahire'de görüşmelerde bulundu. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bu önlemler, iki ülkenin 2021'de başlayan yakınlaşma adımlarının ardından, geçen yıl Temmuz ayında aralarındaki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik düzeyine yükseltileceğini duyurduğu resmi Mısır-Türkiye yakınlaşma girişimleriyle birlikte alındı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 yıl aradan sonra Mısır'a yaptığı ilk ziyaret kapsamında geçtiğimiz ay Kahire'yi ziyaret etti. Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları düzenledikleri ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki ilişkilerde ‘yeni bir sayfa açıldığını’ duyurdu. İki ülke arasında stratejik ilişkiler konseyi kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalandı ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin bu konseyin açılışını yapmak üzere önümüzdeki Nisan ayında Ankara'yı ziyaret edeceği açıklandı.

Siyasal İslam konusunda uzman araştırmacı Ahmed Sultan, Mısır'da İhvan'ın devrilmesinden bu yana örgütün bir iç bölünme dalgası yaşadığını ve bunun ‘örgütün çeşitli düzeylerde yaşadığı krizin derinliğini yansıttığına’ inandığını belirtti.

Sultan, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, örgüt saflarındaki bölünmelerin ‘sayılamayacak kadar çok hale geldiğini’ belirterek, bunu birleşik bir liderliğin yokluğunun yanı sıra, İhvan'ın geniş kesimlerinin ideolojik bağlılığa uzanmadan örgütsel çalışmanın uygulanabilirliğine inanmamasına bağladı.

Sultan, Hale Semir vakasının bir istisna olmadığını belirterek, ‘örgüt içinde siyasi nedenlerden kaynaklanmayan, ancak kişisel çatışmalar ve amaçlardan kaynaklanabilecek birçok bölünme olduğunu’ kaydetti. Ayrıca ‘örgütün bazen bazı unsurlarının ve medya figürlerinin kendisinden ayrıldığını duyurma taktiğini benimsediğini, böylece onlara bağımsızlık hissi vermeye çalıştığını, böylece özellikle sosyal ve dini nitelikteki konularda daha geniş etki çevrelerinde hareket edebildiklerini ve örgütün fikirlerinin dolaylı olarak yayınlanabildiği’ değerlendirmesinde bulundu.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Kerem Said, Mısır-Türkiye ilişkileri dosyasında Müslüman Kardeşler kartının azalan öneminin ‘örgüt içinde krizlerin ve bölünmelerin patlak vermesinin’ nedenlerinden biri olabileceğine inanıyor. Said, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamalarda bunu İstanbul Cephesi’ne ulaşan birçok finansman kaynağının kurumasına ve özellikle iki ülke arasındaki yakınlaşmanın hızlanmasıyla birlikte, Türk topraklarında kendilerine yönelik resmi ve halk desteğinin azalmasına bağladı.


Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in "soykırım" uyguladığını savunan BM raporunun önemli kanıtlar sunduğunu bildirdi

AA
AA
TT

Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in "soykırım" uyguladığını savunan BM raporunun önemli kanıtlar sunduğunu bildirdi

AA
AA

Örgütten yapılan açıklamada, Albanese'nin, 1967'den bu yana işgal altında tutulan Filistin topraklarındaki insan haklarının durumuyla ilgili hazırladığı, İsrail'in soykırım işlediğini gösteren makul gerekçelerin bulunduğu sonucuna varan raporunun memnuniyetle karşılandığı belirtildi.

Açıklamada, "BM Özel Raportörü'nün Gazze raporu, soykırımı önlemek için uluslararası eylemi teşvik etmesi gereken çok önemli kanıtlar sunuyor." denildi.

"Şimdi soykırımı önlemek için harekete geçme zamanı"

Açıklamada, "Bir Soykırımın Anatomisi" başlıklı BM raporuna ilişkin değerlendirmelerine yer verilen Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, şu ifadeleri kullandı:

"Bu, devletlere hayati eylem çağrısı olarak hizmet etmesi gereken çok önemli bir çalışmadır. (Devletler) Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeli ve bugün Gazze'deki Filistinlileri korumak için somut önlemler almalıdır.

Şimdi soykırımı önlemek için harekete geçme zamanı. Üçüncü devletler, derhal ateşkes talep eden BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanması için savaşan taraflara siyasi baskı uygulamalı, İsrail'in bombardımanı durdurması ve insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırması dahil BM kararına uyması konusunda ısrarcı olmak için nüfuzlarını kullanmalı."

Callamard, çatışmanın tüm taraflarına karşı kapsamlı silah ambargosu uygulanması gerektiğini vurgulayarak, Hamas ve diğer silahlı gruplara tüm sivil esirleri serbest bırakmaları için baskı yapılması gerektiği yorumunda bulundu.

İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi.

İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 280’i çocuk, 9 bin 340'ı kadın olmak üzere 32 bin 490 Filistinli öldürüldü, 74 bin 889 kişi yaralandı.

Enkazda halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 253’ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 597 askerinin öldüğünü duyurdu.

Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 453 Filistinli hayatını kaybetti.

Son verilere göre, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023'ten beri devam eden çatışmalarda 249 Hizbullah mensubu, 50 Lübnanlı sivil, 12 Emel Hareketi, 13 Hamas, 12 İslami Cihad mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.


Yasa dışı Yahudi yerleşim örgütü başkanından, İsrail'e Batı Şeria'ya askeri harekat çağrısı

AA
AA
TT

Yasa dışı Yahudi yerleşim örgütü başkanından, İsrail'e Batı Şeria'ya askeri harekat çağrısı

AA
AA

The Times of İsrail gazetesinin haberine göre, Neeman, Filistin yönetiminin yasa dışı Yahudi yerleşimcilere karşı savaş yürüttüğünü iddia ederek, İsrail'e Gazze’deki saldırıların benzerini Batı Şeria'da düzenleme çağrısı yaptı.

Neeman, "Filistin Yönetimi, bize karşı bir savaş yürütüyor ve yalnızca Gazze'de tatbik ettiğimiz güçle hareket etmek Batı Şeria'daki tüm tehditleri ortadan kaldırabilir." dedi.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 280’i çocuk, 9 bin 340'ı kadın olmak üzere 32 bin 490 Filistinli öldürüldü, 74 bin 889 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.


UNICEF Sözcüsü Elder: Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar

AA
AA
TT

UNICEF Sözcüsü Elder: Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar

AA
AA

Bir süredir İsrail'in yoğun saldırılar düzenlediği ve büyük yıkıma neden olduğu Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinden ateşkes çağrısı yapan Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, Gazze'de gece yarısı bombardıman olduğu ve insanların buna yatakta yakalandığını vurgulayarak Gazze'deki durumun "tabutun içinde uzanmak" gibi olduğunu söyledi.

Elder, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Gazze'de ramazan ayında acilen ateşkes sağlanması talep edilen karar tasarısının kabul edilmesinin ardından ateşkese dair bölgede çok fazla umut olduğunu ancak bu umutların da her gece bombalarla yok edildiğine belirterek, "Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar." şeklinde konuştu.

Martta Gazze'nin kuzeyine yönelik 40 insani yardım sevkiyatının dörtte birine izin verilmediğine dikkati çeken Elder, "Gazze Şeridi'ndeki pek çok insani yardımın belkemiği olan BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) kuzeye gıda ulaştırması artık engelleniyor. Şunu açıklığa kavuşturalım: hayat kurtaran yardımlar engelleniyor. Hayatlar kaybediliyor, haysiyet inkar ediliyor." ifadelerini kullandı.

Elder, geçiş noktalarının açılması halinde Gazze'deki insani krizi birkaç gün içinde tersine çevirebileceklerini ancak geçişlerin kapalı olduğu ve kıtlığın "insan yapımı" olduğunu dile getirdi.


Jerusalem Post: Batı Şeria’nın el-Auja kasabasında açılan ateş sonucu 3 kişi yaralandı

İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
TT

Jerusalem Post: Batı Şeria’nın el-Auja kasabasında açılan ateş sonucu 3 kişi yaralandı

İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)

Jerusalem Post gazetesi, Batı Şeria’nın el-Auja kasabası yakınlarında meydana gelen silahlı saldırıda üç kişinin yaralandığını bildirdi.

İsrail ordusu tarafından bugün yapılan açıklamada, el-Auja kasabası yakınlarındaki bir yolda ateş açıldığı duyuruldu.

Açıklamada askerlerinin olay yerine konuşlandığı ve yolu kapattığı bilgisi verilerek, askerlerin saldırganların peşinde olduğu belirtildi.

Cenin’de çatışmalar

Filistin haber ajansı WAFA’da yer alan habere göre Cenin kampındaki silahlı kişiler, özel bir İsrail kuvvetinin sızdığını keşfetti ve iki taraf arasında çatışmalar yaşandı.

İsrail ordusu, özel kuvvetlerin açığa çıkarılmasının ardından buldozerler eşliğinde düzinelerce aracı Cenin’e ve kampa gönderdi.

İsrailli keskin nişancılar binaların çatılarına konuşlandırıldı, askerler ise birçok eve baskın yaptı.

WAFA, çatışmaların niteliğini veya İsrail gücüyle çatışan tarafın kim olduğunu belirtmedi.

Ancak kampta şiddetli çatışmaların yaşandığını ifade etti.

Filistin Şehab haber ajansı da, Filistinlilerin ayrıca Cenin kampındaki Jourat Al-Dhahab’da İsrail kuvvetlerini el yapımı patlayıcılarla hedef aldığını bildirdi.

İsrail özel kuvvetlerinin sızmasının ardından, Cenin kampında sirenlerin devreye girdiğini de ekledi.