Türkiye, güney sınırlarında Suriye topraklarının 30 kilometre derinliğinde kurmayı planladığı güvenli bölgeden vazgeçmeyeceğini vurguladı. Bu arada ABD, Türkiye'yi, Suriye’deki Amerikan kuvvetlerinin ve Kürt güçlerinin terör örgütü DEAŞ ile mücadele operasyonlarını engellememesi konusunda uyardı. Bu yeni uyarı, Washington’ın, Suriye'nin kuzeyindeki Menbiç, Tel Rıfat ve Ayn el-Arab (Kobani) gibi Kürt nüfusun yoğun olduğu ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelere yönelik askeri bir harekat düzenlemesine karşı olduğunu bir kez daha teyit etti.
Öte yandan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından yapılan ‘baskıyı’ reddettiğine dair bazı bilgiler sızdırılırken Türkiye dün, Suriye rejimiyle yakınlaşmaya ihtiyaç olduğunu ve rejim ile ‘ılımlı muhalefet’ arasında bir uzlaşıya varılması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, “Suriye'de 30 kilometrelik güvenlik koridorunu mutlaka tamamlayacağız” diyerek bunu bir kez daha yineledi. Dün toplu açılış töreni için gittiği Şanlıurfa’da halka seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güney sınırlarımız boyunca kurmakta olduğumuz 30 kilometrelik güvenlik şeridini muhakkak tamamlayacağız. Terör örgütü ve onun yularını elinde tutanların, güvenlik güçlerimize ve masum sivillere karşı yaptıkları saldırılar bizi bu kararlılığımızdan asla döndüremeyecek” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ülkesinin DEAŞ’ı olduğu gibi Suriye'nin kuzeyini, SDG'nin omurgasını oluşturan Halk Savunma Birlikleri’nden (YPG) temizlemesi gerektiğini doğruladı. Çavuşoğlu, İtalya'nın başkenti Roma'da sekizincisi düzenlenen Akdeniz Diyaloğu Forumu'nun oturum aralarında yaptığı konuşmada, “Suriye'nin kuzeyinden DEAŞ’ı temizlediğimiz gibi, bu örgütleri de (PKK/SDG/YPG) temizlemek için operasyonlarımıza devam etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
Rejime doğru bir açılım
Çavuşoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimiyle yakınlaşma ve Ankara-Şam ilişkilerinin normalleştirilmesi çabalarına ilişkin olarak ise Suriye’de 11 yıldır devam eden savaşın herkesi etkilediğini, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarıyla tanınan ılımlı muhalefet ve rejim arasında uzlaşılması gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anayasa Komitesi çerçevesinde ve Astana formatındaki görüşmelerin daha yapıcı olması için rejimle de angajman içine girmemiz gerekiyor. Bu aynı zamanda Suriyeli mültecilerin gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşü için de gerekli. Suriyelileri ve diğer mültecileri dışarı itemez veya zorla geri gönderemeyiz. Bu gönüllü bir geri dönüş olmalı. Aynı zamanda terörist örgütlerle mücadelemizde herhangi bir ayrım olmadan işbirliği yapmalıyız. Umuyorum rejim de bir uzlaşı olmadan ülkede sürdürülebilir barış ve istikrar sağlanmayacağını anlayacaktır. Gerçekçi olmak zorundayız.”
PKK, YPG ve SDG’nin aynı olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Bunların liderleri Kandil’den geliyor. Bu terör örgütü, Türkiye’yi de doğrudan etkiliyor. Terörizm, Suriye krizin önemli yansımalarından biri” ifadelerini kullandı. Bu ‘terör örgütünün’ Türkiye'yi de doğrudan etkilediğini belirten Dışişleri Bakanı, “Son 2 yılda 2000 terör saldırısı var. 500 insanımız öldürüldü. Şehitlerimiz var. Suriyeli siviller de ölüyor. Azınlıklara da baskı yapıyorlar. Hristiyan azınlıklara da saldırıyorlar. Ama Avrupalı, ABD dahil Batılı dostlarımız, buna gözlerini kapatıyor” dedi.
PKK'nın ülkeleri bölmeye çalışan bir gündeme sahip olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, 2019 yılının Ekim ayında Suriye’nin kuzeydoğusunda gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekatı’na atıfla “2019’da bu terör örgütüne karşı operasyonlara başladığımızda, ABD ve Rusya, bu terör örgütünü bizim sınırımızdan en az 30 kilometre uzak tutmayı taahhüt etti. Fakat ne ABD ne Rusya bu taahhütlerini yerine getirdi” şeklinde konuştu. Çavuşoğlu, buna karşın Suriye rejimiyle istihbarat düzeyinde temas halinde olduklarını ekleyerek “Çünkü bu terör örgütünün ülkeyi bölmek gibi bir amacı var. Bu, Suriye’ye ve Suriye halkına da etki ediyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta bundan sonraki süreçte Mısır ile işlerin yoluna girmesi gibi Suriye ile de işlerin yoluna girebileceğini belirterek “Siyasette küslük olmaz” dedi. Rusya, Erdoğan ile Esed arasında bir görüşme yapmak için arabulucu rolü oynamaya çalışsa da böyle bir görüşme için henüz uygun bir zemin olmadığını biliyor. Bu bağlamda Reuters Cumartesi günü kimliği gizli tutulan üç kaynaktan, Suriye rejiminin Rusya’nın baskısına direndiğini ve Esed’in, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir araya gelme teklifini reddettiğini aktardı.
Reuters’ın aktardığına göre kaynaklardan ikisi, Şam’ın özellikle Ankara’nın 3,6 milyon Suriyeli sığınmacının bir kısmını ülkelerine göndermek istediği bir dönemde böyle bir görüşmenin Türkiye’deki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini güçlendirebileceğine inandığını söylediler. Kaynaklardan biri “Erdoğan’a neden böyle bir zafer hediye edilsin ki? Seçimden önce yakınlaşma olmaz” yorumunda bulundu. Kaynak, Suriye’nin dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme yapılması teklifini de reddettiğini belirtti. Reuters’a göre teklifle ilgili gelişmeleri yakından takip eden bir diplomat olan üçüncü kaynak ise Suriye’nin somut bir adım olmadıkça böylesi bir görüşmeyi anlamsız bulduğunu söyledi. Kaynak, talep edilen somut adımın, Türk askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi olduğunu belirtti.
Reuters’ın bu kez bir Türk kaynaktan aktardığına göre Esed-Erdoğan görüşmesi uzak olmayan bir gelecekte gerçekleşebilir. Putin’in görüşme için yavaş yavaş hazırlık yaptığını söyleyen kaynak, “Bu görüşme Suriye'de büyük bir değişimin başlangıcı olacak. Çok olumlu yansımaları olması bekleniyor. Bu durum birden fazla cepheyle uğraşan Rusya’nın da işine gelir” dedi. Reuters'e göre Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı olası bir askeri operasyondan bahsetmesine rağmen Rusya’nın önerileri Ankara tarafından olumlu karşılandı ve bunlardan bazıları, Suriye rejim güçlerinin Türkiye'ye dönmesi karşılığında Türkiye'nin Kuzey Suriye'de istediği bölgelerden SDG'nin çekilmesinden bahsediyor.
Reuters'a göre Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde SDG'ye karşı olası bir askeri operasyondan bahsetmesine rağmen Rusya'nın önerileri Ankara tarafından olumlu karşılandı. Bu önerilerden biri de Türkiye'nin SDG'nin Suriye’nin kuzeyinde, istediği bölgelerden çekilmesi karşılığında bu bölgelere Suriye rejimi güçlerinin konuşlandırılması.
ABD’den yeni uyarı
Diğer taraftan ABD, Türkiye’ye olası askeri bir operasyonun Suriye'de DEAŞ’a yönelik ABD kuvvetlerinin ve Kürt güçlerinin operasyonlarını aksatmaması konusunda yaptığı uyarıyı bir kez daha yinelerken aynı zamanda Ankara'nın güvenlik endişelerini anladığını ifade etti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, cumayı cumartesiye bağlayan gece yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Taksim İstiklal Caddesi'nde meydana gelen ve Ankara’nın olayın faili olarak PKK ve ABD’nin DEAŞ’a karşı mücadelesinde müttefiki olan YPG'yi suçladığı terör saldırısının ardından 19 Kasım gecesi başlattığı ‘Pençe-Kılıç Harekatı’na atıfla, Türkiye’nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürtlerin kontrolü altındaki bölgelere yönelik hava saldırılarının devam ettiğini belirtti. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde SDG'ye karşı askeri bir kara operasyonu başlatacağına dair henüz net bir işaret olmadığına dikkati çeken Kirby, “Hava saldırılarına devam ediyorlar. ABD güçlerinin SDG'nin yanında konuşlandığı Türkiye-Suriye sınırında yakında bir kara operasyonu olacağına dair henüz bir işaret yok” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kendini savunma hakkı olduğunu ancak bombalama operasyonlarının ciddi riskler taşıdığını sözlerine ekleyen Kirby, “Kendilerini savunma hakları var. Terör saldırılarına maruz kaldılar. Ancak özellikle Suriye içinde, daha fazla can kaybına, daha fazla masum insanın hayatını kaybetmesine ve çabalarımızın azalmasına yol açacak eylemler görmek istemiyoruz çünkü Suriye'de DEAŞ’ın peşinde olan birliklerimiz var. Bahsetmek istediğim bir diğer husus da Suriye içinde Türkiye ya da bir başkası tarafından Amerikalıların hayatını riske atacak herhangi bir eylem görmek istemediğimizdir çünkü sahada Amerikalılar var ve SDG'ye yardım ediyorlar” şeklinde konuştu.
SDG’ye destek
SDG’nin DEAŞ’a karşı savaş için uluslararası koalisyonla koordinasyonun kesildiğini duyurmasının ardından, ABD kuvvetleri ve SDG güçleri cumartesi günü ortak bir devriye gerçekleştirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre Suriye'nin kuzeydoğusunda göreceli bir sükunetin devam ettiği bir dönemde gerçekleşen devriye, Haseke kırsalındaki Rumeylan ilçesi ve Kahtaniye beldesini dolaştı. SOHR, ABD öncülüğündeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon (DMUK) güçlerinin Cuma günü Haseke'nin kuzey kırsalındaki Kamışlı'nın doğusundaki el-Cevadiye bölgesi yakınlarında, Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı (CJTF-OIR) güçlerinin katılımıyla ağır silahların kullanıldığı askeri tatbikatlar düzenlediğine dikkat çekti. Tatbikatın, personelin hazırlık durumunun anlaşılmasını amaçladığını ve ağır silah ve havan toplarının kullanıldığını aktaran SOHR, tatbikatı bölgede SDG'ye veren desteğin bir teyidi olarak niteledi.
DMUK güçleri, Deyrizor kırsalındaki Koniko doğalgaz sahasındaki üslerinde de askeri tatbikatlar gerçekleştirdi. Tatbikatta ağır silahlar kullanılırken uçaklardan paraşütle atlama bazı etkinlikler ilk kez yer aldı. Bu tatbikata Deyrizor'un doğu kırsalındaki el-Basira ilçesinde helikopterler bölge üzerinde yapılan uçuşlar eşlik etti.
Tüm bunlar olurken rejim güçleri, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Türkiye’ye yakın Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları ile temas bölgelerine doğru ilerlemeden Halep'in doğu kırsalında SDG komutasındaki Menbiç Askeri Konseyi’nin kontrolündeki bölgelerin yakınlarına takviye gönderdi. Takviyeler, Menbiç Askeri Konseyi’nin kontrolü altındaki bölgeleri çevreleyen birkaç köyde konuşlandırıldı. Takviyeler, tank ve top gibi ağır araçlara sahip tam teçhizatlı, 600'den fazla askerden oluşuyor.
Türkiye’nin askeri operasyonu
Öte yandan TSK, Ayn el-Arab'ın batı kırsalında yer alan bazı köylerde rejim güçlerine ait mevzileri ve Rakka’nın kuzeyindeki Ayn İsa kasabasında rejim güçlerine ait bir üssü ağır toplarla bombaladı. Ayrıca Rakka'nın kuzeyindeki Ayn İsa kırsalındaki bir köy ile Tel Abyad kırsalındaki bir köy hedef alındı.
SOHR, Türkiye menşeli bir insansız hava aracının (İHA), Ayn İsa'nın doğusundaki Barış Pınarı Harekat bölgelerinin karşısında kalan temas hatlarının yakınlarındaki bir bölgeyi bombaladığını, aynı sıralarda uluslararası Halep-Lazkiye kara yoluna (M4) bakan Sarrin Hava Üssü’nden havalanan Rusya ordusuna ait 6 helikopterin SDG’ye bağlı ‘el-Bab Askeri Konseyi’nin kontrolündeki bölgeler üzerinde uçuş gerçekleştiğini aktardı.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan cumartesi günü yapılan açıklamada, Özel Kuvvetlerin, Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundaki Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekat bölgelerine düzenlediği saldırıda iki YPG üyesinin öldürüldüğü belirtildi.
Bu arada TBMM Milli Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyet, cumartesi günü Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın davetlisi olarak bölgedeki durumu ve Türkiye’ye yönelik herhangi bir güvenlik tehdidine karşı TSK’nın aldığı önlemleri incelemek üzere Hatay’da Türkiye-Suriye sınır hattını ziyaret etti.