Bir futbol şampiyonasından çıkarılan siyasi mesajlar

Yoğun rekabete rağmen dünya halkları arasında siyasi ve ekonomik olarak benimseme ve bir arada yaşama ilkesine uyulduğuna tanık olmayı umuyoruz

Dünya Kupası maçlarının oynandığı Katar stadyumlarının dışındaki meydanlar, kazanan takımların mutlu taraftarlarını ağırlarken rahatsız edici gerilimler ortadan kalkıyor (AFP)
Dünya Kupası maçlarının oynandığı Katar stadyumlarının dışındaki meydanlar, kazanan takımların mutlu taraftarlarını ağırlarken rahatsız edici gerilimler ortadan kalkıyor (AFP)
TT

Bir futbol şampiyonasından çıkarılan siyasi mesajlar

Dünya Kupası maçlarının oynandığı Katar stadyumlarının dışındaki meydanlar, kazanan takımların mutlu taraftarlarını ağırlarken rahatsız edici gerilimler ortadan kalkıyor (AFP)
Dünya Kupası maçlarının oynandığı Katar stadyumlarının dışındaki meydanlar, kazanan takımların mutlu taraftarlarını ağırlarken rahatsız edici gerilimler ortadan kalkıyor (AFP)

Katar’ın ev sahipliğinde yapılan 2022 Dünya Kupası maçları 18 Aralık'ta sona eriyor. Bir çok zorluk karşısında turnuvayı iyi yönettiği için hepimizin Katar’ı tebrik etmesi gerektiğine inanıyorum.  Bu makaleyi yayınladıktan sonra kupayı kazanacak olan takımı da şimdiden tebrik etmeliyiz. Tüm bu başarılar, gayret, yüksek teknoloji kullanımı ve Allah’ın bahşettiği muvaffakiyet sayesinde elde edildi. Bu başarılar aynı zamanda hem şampiyonanın oynandığı ülkenin vatandaşlarını hem de dünyanın dört bir yanındaki birçok futbol taraftarını memnun etti.
Bugünkü makalemde, büyük ilgi çekmesi ve geniş bir takipçi kitlesi olması nedeniyle Dünya Kupası’nı ele almayı tercih ettim. Ayrıca, şahsen futbol ile ilgili gelişmeleri takip ettiğimi söyleyemesem de atıfta bulunulması ya da hatırlatılması gereken birçok siyasi ders çıkarmamı sağladı. Yılın sonuna yaklaşıp yeni bir yıla girmek üzere olduğumuz bu günlerde, yeni yılın daha güvenli ve istikrarlı geçmesini diliyoruz.
1-  Dünya Kupası, temelde herkese açık ve dünyanın tüm kıtalarını kapsayan, farklı kıta seviyelerine sahip bir sistem ve şampiyonadır. Katılımcılarını sergiledikleri performans ve aldıkları sonuçlar dışında hiçbir şey ayıramaz. Herkese daha önce kararlaştırılan aynı kurallar ve yasalar uygulanır. Bu kurallar, siyasi olarak uygulandığı takdirde, uluslararası arenada kapsamlı bir temsiliyet elde etmek, siyasi ve ekonomik hakimiyeti önlemek ve adil rekabeti sağlamak için çaba sarf etmemizi kolaylaştıracaktır. Uluslararası ve ekonomik ilişkiler düzeyinde ve uluslararası kuruluşlar çerçevesinde de bunun olmasını umuyoruz.
2- Dünya Kupası karşılaşmalarının çoğu sakin geçiyor. Stadyumların dışındaki meydanların, rahatsız edici gerilimler olmadan, dürüst rekabetin ötesinde birkaç dakika önce aralarında yaşanan rekabetin coşkusuna rağmen ötekileştirmeden, bir arada yaşama ilkesini yansıtan bir şekilde kazanan ve mağlup olan takımların taraftarlarıyla dolup taştığına tanık oluyoruz. Siyasi ve ekonomik olarak da dünya halkları arasında aynısını görmeyi umuyoruz.
3- Yönetimin, tıpkı çok taraflı siyasi toplantılar gibi birbirinden farklı halkların ve kültürlerin katıldığı bir futbol şampiyonasına ya da uluslararası bir foruma ev sahipliği yapmasıyla birlikte hassas ve kabul edilemez konuların, herhangi bir taraf açısından, hatta bazen cehaletten, ancak daha çok kibirden ve prensipte tutumları anlamada bilgelik ve esneklik gerektiren diğer amaçlardan dolayı ortaya çıkması beklenir. Bu durumda meseleler kabul edilebilir olmaktan çıktığında, kim gündeme getirirse getirsin bu meselelerle kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir. Eşcinsellik ve alkol konularında da bu yapıldı. Kabul edilemez olan başkalarının iç işlerine siyasi olarak müdahale edilmesi konusunda olması gereken de buydu.
4- Medeniyet gelişiminin bireysel özgürlükler de dahil olmak üzere genel olarak tüm hak hürriyetlerin gelişimini kapsadığına kimse itiraz etmez. Ancak bu, bir toplumun geleneklerinin diğerlerine dayatıldığı ya da tüm konularda ve haklarda fikir birliği olduğu anlamına gelmez. Başlıca hak ve gerçek anlamda karar verme hürriyetinin olmasıdır. Başta Batılı ülkeler olmak üzere herkes, insan hakları meselesi olarak gördüklerini gündeme getirmek için uygun yer ve zamanı yeniden düşünmeli ve değerlendirmelidir. Çünkü kendi bakış açılarını empoze etmeye çalışmaları artık kabul edilemez. Siyasi amaçlarla ve çifte standart için kullanıldığından gündeme getirdikleri meseleler bile insan hakları meselesinin kendisine zarar veriyor. Çoğu durumda batıya hizmet edene bağlı kalıyor, hizmet etmeyeni yok sayıyorlar.
5- Tüm dünya bilgilerin ortaya saçıldığı, hızlı iletişim çağında yaşıyor. Dünya Kupası maçlarının sonuçlarıyla ilgili dolaşımdaki haberlerin yoğunluğunda ve hızında, resmi internet sitelerinde ve sosyal medya sitelerinde yayılmasında buna tanık oluyor. Başkalarının baskısından kaçınmak için değil, dünyanın dört bir yanından insanların hızlı bir şekilde hem bilgi kaynağı hem de bilgiyi alan taraf olmaları nedeniyle herkese kendisini kontrol etme ve açıklama yapma zorunluluğu getiriyor. Bu yüzden her zaman, bir kararı ya da bilgiyi teyit eden ve siyasi olarak da var olması gereken ‘VAR’ sisteminin güvenilirliğine sahip doğru bilgilerle katkıda bulunmalısınız.
6- Almanya milli futbol takımının, Alman futbolunun geleneksel gücüne rağmen ön elemede elenmesi, kendisini geliştirmeyen ve gelişim duraklarını her zaman kaçıran ya da en azından kendisine yetişilip geride bırakılan tarafın vizyonunun açık bir tablosudur. Bu durum,  ABD’nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası yıldız haline gelmesinden önce Britanya İmparatorluğu'nun ve eski Avrupa imparatorluklarının küçülmesiyle siyasi olarak tanık olduğumuzla aynı.
7- Bir başka önemli mesaj olarak rakibi hafife almanın sonucu beklenmedik takımların galibiyetiyle sonuçlanan birçok sürpriz yaşandı. Suudi Arabistan'ın Arjantin'e, Kamerun'un Brezilya'ya, Tunus'un Fransa'ya, Fas'ın Belçika'ya, ardından İspanya ve Portekiz'e karşı kazandığı zaferler bu sürprizlerin başında geliyordu. Japonya'nın Almanya ve İspanya'ya karşı kazandığı zaferler de bir başka sürpriz gelişme oldu. Çünkü Japonya, 1994 yılından beri hiçbir şampiyonada bu kadar ilerleyemedi. Tüm bu sonuçlar, meşru rekabetin hayatın bir özelliği olduğu ve ciddi performans ve samimi çalışma dışında sonuçların garanti edilemeyeceğine dair politik ve yaşamsal mesajlar da taşımaktadır. Son yirmi yıldır Asya'nın küresel endüstri ve teknoloji çarkıyla rekabeti bunun pratik anlamdaki kanıtıdır.
8- Karşılaşmaların çoğunda, Japonya ve Gana liderliğindeki ikinci sıranın yardımıyla gerideki takımın berabere kaldığı ya da üstünlük sağladığı çetin rekabetlere tanık oldu. Bunlar, siyasi ve ekonomik düzeyler de dahil olmak üzere, umudunuzu kaybetmemek ve rekabete odaklanmak için önemli mesajlardır. Eğer stratejik açıdan uluslararası arenaya bakarsak, halihazırda birçok durumda dengenin ve bölgesel liderliğin bozulduğunu görürüz. Singapur, zorlu şartlar altındayken uluslararası üretim zincirinde önemli bir ülkeye dönüştü. Vietnam, emsallerinin gerisinde kaldıktan sonra bir Asya ekonomik gücü haline geldi. Fas'ın Dünya Kupası'nda yarı finale yükselmesiyle birlikte Afrika futbolu belirgin bir şekilde yükselişe geçti. Buna Kamerun ve Senegal'in kaydettikleri başarılar eklenirken, Afrika'da ekonomik düzeyde de böyle bir yükselişe tanık oluyoruz.
9- Tüm bu çetin rekabetler ve sürprizlerin ardından, onlarca yıllık eski ve sağlam bir futbol dengesine sahip takımlar final turlarına yükseldi. Tanık olduğumuz ve uluslararası düzeyde ekonomik, sosyal ve politik olarak takip edilmesi gereken de bu. Gerçek prestij ve liderlik, bir anın ya da fırsatın sonucunda değil, ciddi ve sürekli çalışma ve birikmiş ilerleme ile elde edilir.
10- Uluslararası futbol sisteminin ana merkezlerinde kademeli olarak süregelen bir değişim söz konusu. Bu, önümüzdeki yıllarda da devam edecek ve uluslararası siyasi sistemin şu anda geçirmekte olduğu genel bir alt üst oluş ve köklü bir yeniden yapılanma ile aynı zamana denk geliyor. Bunun yanında herkesin daha iyi şekilde temsil edilmesini ve adil olan bir siyasi sistem yaratmak için ayrım gözetmeksizin herkesin yararına ve herkes için geçerli olan kurallara göre uygun ilişkileri benimsemesini ve buna bağlı kalmasını umuyoruz.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independet Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.