Bağdat’taki iktidar partilerine ve liderlerine ‘Baas’ın hayaletleri’ musallat oldu

Baas Partisi rejiminin devrilmesinin üzerinden 20 yıl geçmesine ve Genel Sekreteri Saddam Hüseyin liderliğindeki liderlerinin çoğunun yargılanmasına, kaçmasına ve idam edilmesine rağmen Baas’ın yeniden iktidara gelme hayaletleri, partiye ve yaklaşık 35 yıldır ülkeyi yönetenlere yapılan her gönderme, haber ve övgüyle Irak siyasi arenasında halen hareket ediyor. Başta Şiiler olmak üzere birçok güç, parti ve şahsiyet, Baas döneminden etkilenen yandaşlarını ve seçmenlerini ‘onun yakında geri dönme olasılığı konusunda’ sürekli uyarmaya devam ederek, ‘parti ve liderinin biyografisine’ ilişkin hâlâ faydalı bir yatırım yapıyor.

Ancak Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu durum, Sadr Hareketi dışındaki Şii güçlerin ve partilerin çoğunun Suriye Baas Partisi’ni desteklediği gerçeğiyle de çoğu kez çatışıyor. Öyle ki Iraklı söz konusu taraflar, 2011’deki Suriye ayaklanmasından sonra rejiminin dağılmamasına aktif olarak katkıda bulundu. Şii silahlı grupların çoğu, muhaliflerine karşı savaşında Esad rejiminin yanında yer aldı. 2011’deki Suriye olaylarının patlak verdiği ilk zamanlarda İslami Davet Partisi, rejimi desteklemek üzere Suriye’ye özel bir heyet gönderdi. Mart ayı ortalarında Davet Partisi lideri Nuri el-Maliki, Irak Baas örgütünün Suriye kanadı yetkilisi Muhammed Reşad eş-Şeyh Radi’yi Bağdat’ta kabul etti.

Birkaç gün önce Ürdün’ün Baas Partisi’ne krallıktaki siyasi faaliyetini yürütme izni vermesine yönelik tepkiler devam etmiş ve Ürdün’ün kararını protesto etmek için yüzlerce kişi Bağdat’a akın etmişti. Meclis’teki ‘Şehitler, Mağdurlar ve Siyasi Tutsaklar’ Komitesi, daha önce Irak Dışişleri Bakanlığı’ndan Ürdün’ün Bağdat büyükelçisini çağırarak kendisine bir protesto notası vermesini talep etmişti.

Davet Partisi geçen pazartesi günü Ürdün’ün Baas Partisi’nin çalışmasına izin vermesini ‘kışkırtıcı bir adım ve düşmanca bir hareket’ olarak nitelendirdiği sert bir açıklama yaptı. Eski Başbakan İyad Allavi ise İslami Davet Partisi’nin açıklamasına yanıt olarak, Ürdün Krallığı’nın Irak halkının Baas diktatörlüğüne karşı mücadelesine ilişkin tutumunu övdü. Allavi, “Baas Partisi, Ürdün’de onlarca yıldır yetkili ve Suriye’de lider bir güç. Aynı şekilde Sudan’daki cephe eyleminin bir parçası” açıklamasında bulundu.

Ancak Allavi, 31 Mayıs’ta Ürdün’ün Baas’ın siyasi faaliyetini yürütmesine izin vermesine ilişkin uzun bir açıklama yaparak, Baas Partisi ile ‘diktatörlük’ olarak tanımladığı Saddam rejimi arasında ayrım yapmaya çalıştı.

Eski Başbakan açıklamasında şu ifadeleri kulandı:

“Saddam’ın rejimi diktatörlüktü ve benzersizdi. Bu durum, Baas Partisi içinden ve dışından da dahil olmak üzere vatansever Iraklılardan oluşan bir öncü birliğine, ‘Irak’ı İran, ardından Kuveyt savaşları ve Kürtlerle savaşlar gibi kanlı iç ve dış savaşlara sürükleyen baskıcı politikaları ve şüpheli çıkar ve iradeler için güç sömürüsü nedeniyle’ o dönemin rejimiyle mücadele çağrısı yapıyordu. Aynı şekilde rejim, çok sayıda ulusal ve muhalefet figürünü de tasfiye etmişti. Diktatörlük rejimi, Arap saflarını bölmeye çalıştı. Bu durum, Kara Eylül olarak adlandırılan olayda kutsandı. Rejim, daha sonra Kral Hüseyin bin Abdullah liderliğindeki Ürdün ile Filistinli kardeşler arasında uzlaşma sağlayıp görüşleri yakınlaştırmak yerine, ‘hamlelerin amacının Irak’taki rejimini devirmek olduğu iddiasıyla’, aralarındaki anlaşmazlığı tırmandırmaya çalıştı.”

Allavi, “Irak halkı, Baasçılar da dahil olmak üzere, Saddam rejimiyle yüzleşmek için çok ağır bedeller ödedi” vurgusunda bulunduğu açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Dikta rejiminin devrilmesinden sonra, Irak için yeni bir sayfa açılacağı, halkın birleşeceği, yeteneklerinin ortaya çıkacağı, ülkenin güvenliğinin, birliğinin ve egemenliğinin talep edileceği, vatandaşlığa ve onurlu vatandaşların eşitliğine saygı duyulacağı sanılıyordu. Ancak tam tersi oldu. Irak bölündü ve halkı siyasi izolasyon, marjinalleştirme, dışlama ve kotalar nedeniyle çelişki içinde kaldı. Ve ülke çeşitli mücadelelere ve tartışmalara girdi. Bazılarının sandığı gibi geçmişi anma korkusu yok. Siyasi süreç ne yazık ki gereğini yapıyor. Halkımız o dönemde tiranlığa karşı ayaklandı. Bazılarının iddia ettiği gibi diktatörlüğün geri dönüşünü, var olduğu sürece kabul etmeyecektir. Mevcut politikaların alternatifi, bilimsel temellere göre bazı güçlerden gelen radikalizm yanlılarının elinde… Her eyleme, aksi yönde beklenenden daha güçlü bir tepki geliyor.”

İyad Allavi’nin 1970’li yıllarda Baas Partisi saflarından ayrıldığı, Londra’ya gitmek üzere ülkeyi terk ettiği ve burada Saddam Hüseyin’in emriyle dönemin Irak istihbaratı tarafından suikast girişimine maruz kaldığı biliniyor.

Irak Parlamentosu Temmuz 2016’da Baas Partisi’ni, feshedilen oluşumları, partileri ve ırkçı, terörist ve tekfirci faaliyetleri yasaklayan bir yasa tasarısını onayladı.

Diğer yandan eski Başbakan Yardımcısı Salih el-Mutlak, 31 Mayıs’ta şu basın açıklamasını yaptı:

“Irak’ta Baas Partisi artık yasaklandı. Ancak 20 yaşında olan ve kökünden sökülmüş bir partiden korkan siyasi sistem, kendine güvenmeyen ve Irak'ın başına geçmeyi hak etmeyen bir sistemdir.”

Mutlak ayrıca mevcut siyasi sistemi ‘yaklaşımını değiştirmeye ve isteyen herkesin seçimlere katılmasına izin vermeye’ çağırdı.

Diğer taraftan yerel ‘Shafaq News’ ajansının haberine göre Ürdün Seçim Komisyonu Sözcüsü Muhammed er-Ravaşde’nin açıklaması ise şöyle oldu:

“Ürdün Arap Sosyalist Baas Partisi, geçen yüzyılın doksanlı yıllarının başından beri krallıkta faaliyet gösteriyor. İzinlidir ve geçmişte feshedilmemiştir. Ürdün’de yürürlükte olan tüm yasalar onun için geçerlidir ve diğer taraflarda olduğu gibi Krallık dışında faaliyet göstermesi yasaktır. Baas Partisi, geçtiğimiz yılın ortasında onaylanan yeni partiler yasası hükümleri çerçevesinde statüsünü yakın zamanda uzlaştırdı. Diğer 25 partiyle birlikte kadınların üyelerin en az yüzde 20’sini ve gençlerin üyelerin en az yüzde 20’sini temsil etmesi koşuluyla, bağlı kuruluş sayısını bin kurucu üyeye çıkarmak konusunda konumlarını uzlaştırdı. Partinin üyeleri, en az altı Ürdün valiliğini temsil ediyor ve parti bu şartları yerine getirebildi.”