Fransız ve İngiliz medyası seçim öncesi Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı

Türkiye'de 14 Mayıs'ta düzenlenecek Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri öncesi İngiliz The Economist ile Fransız L'Express dergilerinin, Türkiye'yi hedef alan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtı haberleri tepkilere neden oldu.

Fransız ve İngiliz medyası seçim öncesi Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı
TT

Fransız ve İngiliz medyası seçim öncesi Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı

Fransız ve İngiliz medyası seçim öncesi Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı

The Economist, bugün çıkan sayısının kapağında Türkiye'deki seçimlere işaret ederek, "2023'ün En Önemli Seçimleri-Türkiye ve Demokrasinin Geleceği" başlığını kullandı.

Kapakta "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi koruyun", "Oy ver" gibi pankart resimleriyle Türk bayrağı yer alırken dergide seçimlere ilişkin yayımlanan makale, "Türkiye zorbasını görevden alırsa her yerdeki demokratlar cesaretlenmeli" başlığıyla verildi.

Erdoğan'ın TCG Anadolu gemisi ile milliyetçi seçmenlerin oyunu kazanmayı umduğu savunulan makalede, "Türkiye'yi 2003'ten bu yana artan biçimde otokratça yöneten adam yenilgiyle karşılaşabilir." ifadesi kullanıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kaybetmesinin, küresel sonuçlar doğuracak bir durum olacağı ileri sürülen yazıda, "Türk insanı daha özgür, daha az korkak, daha müreffeh olacaktır. Yeni hükümet, Batı ile hasarlı ilişkileri tamir edecek. Türkiye, bir NATO üyesi ancak Erdoğan yönetiminde Orta Doğu'da oyun bozan bir aktör ve Rusya ile daha yakın ilişki arayışında." iddiasında bulunuldu.

Erdoğan'ın seçimi kaybetmesi halinde İsveç'in NATO üyeliğinin önündeki engelin kalkabileceği, ABD ile ilişkilerin düzelebileceği öne sürüldü.

Haftalık Fransız L'Express dergisi de 4 Mayıs tarihli sayısının kapağında "Erdoğan, kaos riski" ifadesini kullandı.

Dergi, 2017'deki Anayasa değişikliği referandumundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neredeyse tüm güçleri tek elde topladığını iddia etti.

14 Mayıs tarihinin Türkiye için bir "dönüm noktası" olduğu yorumu yapılan haberde, Türkiye'nin "özgür ve adil seçimlerin yapıldığı demokratik bir rejim olmadığı", "Erdoğan'ın medyanın yüzde 90'ını kontrol ettiği", "ülkede basın ve ifade özgürlüğünün bulunmadığı" ileri sürüldü.

Dergide İstanbul'da görev yapan Avrupalı bir diplomatın, Cumhurbaşkanı Erdoğan için Türkiye'de kaosa sebep olduğu iddialarına yer verildi, Erdoğan'ın seçim yenilgisi halinde iktidardan ayrılmayı reddetme ihtimalinin bulunduğu iddia edildi.

Dergideki diğer makalede de Cumhurbaşkanı Erdoğan için "diktatör" ve "otokrat" gibi nitelemeler yapıldı.

Le Point dergisi de 4 Mayıs tarihli kapağına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafını koyarak, "Erdoğan, diğer Putin" başlığını kullandı. Le Point'teki makalede, "(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin gibi İslamcı Cumhurbaşkanı da imparatorluk hayalini sürdürüyor ve otokrasiye sürüklenişi derinleştiriyor." iddiasında bulunuldu.

Fransız düşünce kuruluşu Montaigne Enstitüsü de sitesinde yazar ve akademisyen Soli Özel imzasıyla bir değerlendirme yazısı yayımladı.

"Türkiye'de seçimler: Umudun korkuya karşı zaferi" başlıklı yazıda, "Türkiye'de Erdoğan döneminin kapatıldığı senaryolar" ele alındı.

Muharrem İnce'ye "egoist" nitelendirmesi

Yazıda, Cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de "egoist" ve "oyları böldüğü için CHP'nin ilk turda seçimi kazanma şansını zora sokan kişi" olarak nitelendirildi.

Economist'in makalesini Türk yetkililer tepkiyle karşıladı

The Economist'te yayımlanan makaleye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın tepki gösterdi.

Altun, Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, "14 Mayıs seçimleri öncesinde Batı medyasının patolojik hale gelen Türkiye karşıtlığı ve Erdoğan düşmanlığını esefle karşılıyor, milletimizin iradesini hedef alan yayınları şaşkınlıkla izliyoruz. Ülkemiz prangalardan kurtuldukça Batı merkezli saldırıların şiddetinin arttığını gözlemliyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletimizin çıkarlarını önceleyip dayatılanı reddettikçe, tarafsızlık ilkesini hiçe sayarak algı operasyonlarına yöneliyorlar." ifadelerini kullandı.

Safı ve tarafı Türkiye olan Türk milletinin nerede duracağını çok iyi bildiğini, kirli propaganda yürütenleri, asimetrik psikolojik harekat çabaları içinde olanları yakından tanıdığını kaydeden Altun, "Milletimiz, iradesini hedef alan manşetleri, kurgulanan oyunları, ilkelerimiz ve değerlerimizin rehberliğinde 14 Mayıs'ta bozmaya hazırlanıyor. Oyuncuları tanıyan, senaristleri unutmayan ve oyunların farkında olan aziz milletimizin dün olduğu gibi bugün de yarın da devletimizin ve Cumhurbaşkanımızın yanında duracağına canıgönülden inanıyoruz. Türkiye'nin yükselişini durdurmayı hayal edenler var ise onlara bu hayalden vazgeçmelerini tavsiye ediyoruz. Bu aziz millet Türkiye düşmanlarını sevindirmedi, sevindirmeyecek." paylaşımını yaptı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Alanya Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaretinde, "O kapağın (Economist) içinde tabii nokta nokta 'Erdoğan gitmelidir.' diyor, 'Erdoğan gitsin, gitmelidir.' diyor. Bunlar, Türk milleti adına karar veriyorlar ya da Türk milletine akıl vermeye çalışıyorlar. Erdoğan niye gitsin? Sana ne zararı var? İngiltere'ye ne zararı var?" ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Twitter'da da "The Economist'in ilk vukuatı değil. İstedikleri kadar hariçten gazel okumaya devam etsinler. Türk milletinin demokratik iradesini kimse gasbedemez. Halkımız gereken cevabı 14 Mayıs günü verecektir." paylaşımında bulundu.

AK Parti Sözcüsü Çelik, Twitter hesabında, "Batılı dergiler ve gazeteler yine Türkiye'deki siyasi süreçleri etkilemek için seferber olmuş. Cumhurbaşkanımıza karşı yorumlar döşenmişler. Halbuki ders almış olmaları lazımdı. Şimdiye kadar hiçbir konuda etkileri olmadığı defalarca görüldü. Yine aynı akıbetle karşılaşacaklar." paylaşımında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın da Twitter'da "Yine heyecan yapmışlar ve eklemişler: 'Yeni hükümet Batı'yla hasarlı ilişkileri tamir edecek…' Ben bu dili, söylemi ve hangi bağlamda söylendiğini iyi biliyorum. Sakin olun. Ülkeme talimat verdiğiniz günler geride kaldı. Son sözü millet sandıkta söyleyecek." paylaşımını yaptı.



Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
TT

Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre OpenAI'ın ChatGPT'si gibi yapay zeka sohbet botlarının mantıklı düşünmesini ve akıl yürütmesini gerektiren sorgular, diğer soru türlerine göre daha fazla karbon salımına yol açıyor.

ChatGPT gibi geniş dil modellerine (GDM) yazılan her sorgu enerji gerektiriyor ve karbondioksit salımına yol açıyor. Almanya'daki Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden araştırmacılar bu emisyon seviyelerinin sohbet botuna, kullanıcıya ve konuya bağlı olarak değiştiğini söylüyor.

Hakemli dergi Frontiers'ta yayımlanan araştırma, 14 yapay zeka modelini karşılaştırarak karmaşık akıl yürütme gerektiren cevapların, basit cevaplara göre daha fazla karbon salımı yaptığını ortaya koydu.

Soyut cebir veya felsefe gibi uzun uzun muhakeme gerektiren sorgular, lise tarih dersi gibi daha dolambaçsız konulara göre 6 kat daha fazla emisyon üretiyor.

Araştırmacılar yapay zeka sohbet botlarını sık kullananların, karbon emisyonlarını sınırlamak için sordukları soruların türünü ayarlamasını öneriyor.

Çalışma, farklı konularda bin standart soru üzerinden 14 GDM'yi değerlendirerek karbon salımlarını karşılaştırdı.

Çalışmanın yazarı Maximilian Dauner, "Eğitimli GDM'lere sorulan soruların çevresel etkisi, bunların muhakeme yaklaşımına büyük ölçüde bağlı ve doğrudan akıl yürütme süreçleri, enerji tüketimini ve karbon salımlarını önemli ölçüde artırıyor" diyor.

Akıl yürütme özelliğine sahip modellerin, yalın yanıt veren modellere kıyasla 50 kata kadar daha fazla karbondioksit salımına yol açtığını gördük.

Bir kullanıcı yapay zeka sohbet botuna soru sorduğunda, sorgudaki kelimeler veya kelime parçaları bir dizi sayıya dönüştürülerek model tarafından işleniyor. Bu dönüştürme ve yapay zekanın diğer hesaplama süreçleri karbon salımlarına neden oluyor.

Çalışma muhakeme becerisine sahip modellerin soru başına ortalama 543,5 jeton (token) oluştururken, yalın modellerin sadece 40 jeton gerektirdiğini belirtiyor.

Makalede "Daha yüksek jeton ayak izi, her zaman daha yüksek CO2 emisyonu anlamına gelir" ifadeleri kullanılıyor.

Örneğin yaklaşık yüze 85 doğruluk oranına ulaşan Cogito, en isabetli modellerden biri. Yalın cevaplar veren benzer boyutlardaki modellere göre üç kat daha fazla karbon emisyonu üretiyor.

Dr. Dauner, "Şu anda GDM teknolojilerinin doğasında, doğruluk ve sürdürülebilirlik arasında bir taviz verme ilişkisi görüyoruz" diyor. 

Emisyonları 500 gram karbondioksit eşdeğerinin altında tutan modellerin hiçbiri, bin soruyu doğru cevaplamada yüzde 80'in üzerinde doğruluk oranına ulaşamadı.

Karbondioksit eşdeğeri, çeşitli sera gazlarının iklim değişikliği üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan bir birim.

Araştırmacılar yeni bulguların, insanların yapay zeka kullanımı hakkında daha bilinçli kararlar almasını sağlayacağını umuyor.

Araştırmacılar bir örnek vererek DeepSeek R1 sohbet botundan 600 bin soruyu yanıtlamasını isteyen sorguların, Londra'dan New York'a gidiş-dönüş uçuşuna eşdeğer karbon emisyonu yaratabileceğini söylüyor.

Buna karşılık Alibaba Cloud'ın Qwen 2.5'i, benzer doğruluk oranlarıyla üç kat daha fazla soruya cevap verirken aynı emisyon seviyelerine ulaşıyor.

Dr. Dauner, "Kullanıcılar, yapay zekadan yalın cevaplar vermesini isteyerek veya yüksek kapasiteli modellerin kullanımını, gerçekten bu gücü gerektiren görevlerle sınırlayarak emisyonları önemli ölçüde azaltabilir" diyor.

Independent Türkçe