Şeyh Muhammed Rıfat’ın mezarının kaldırılacağına dair haberler, Mısır’da tepkilere yol açtı

Şeyh Muhammed Rıfat’ın ailesi, bu karardan vazgeçilmesi için mahkemeye başvurdu

Şeyh Muhammed Rıfat’ın Kahire’nin Seyyide Nefise bölgesindeki mezarı
Şeyh Muhammed Rıfat’ın Kahire’nin Seyyide Nefise bölgesindeki mezarı
TT

Şeyh Muhammed Rıfat’ın mezarının kaldırılacağına dair haberler, Mısır’da tepkilere yol açtı

Şeyh Muhammed Rıfat’ın Kahire’nin Seyyide Nefise bölgesindeki mezarı
Şeyh Muhammed Rıfat’ın Kahire’nin Seyyide Nefise bölgesindeki mezarı

Kahire’nin Seyyide Nefise bölgesindeki Kur’an-ı Kerim okuyucusu Şeyh Muhammed Rıfat’ın mezarının yeni yapılacak bir projeden dolayı kaldırılma fikri Mısır’da tartışmalara yol açtı. Karar, Mısırlılar arasında özellikle sosyal medya platformlarında geniş yankı uyandırdı. Çünkü mezar, Mısır’da ve İslam dünyasında Kur’an okuyucularının öncülerinden birine ait.

Geçtiğimiz aylarda Mısır, Arap edebiyatı öncüsü Taha Hüseyin, yazar Yahya Haki ve filozof Ahmed Lutfi es-Seyyid’in mezarı da dahil olmak üzere ünlü kişilere ait bazı mezarların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalara tanık oldu. Mezarların kaldırılması, tarihi Kahire’de bazı alanları geliştirme planının varlığından kaynaklanmaktaydı.

Mısır, hükümetin büyük önem verdiği ve vatandaşlara hizmet için devlet tarafından desteklenen karayolu ağını geliştirme projesinin bir parçası olarak geçtiğimiz yıllarda trafik merkezlerinin inşasını genişletti.

Şeyh Rıfat’ın mezarıyla ilgili olay torunu Hana Hüseyin’in geçtiğimiz Pazartesi günü, ailenin Kahire valiliğinden dedesinin mezarının yeni trafik merkezi inşası nedeniyle kaldırılacağına dair mektup aldığını söylemesinin ardından gündeme geldi. Söz konusu mektupta, ailenin mezarı başka bir yere nakletmeleri istendi. Şeyh Rıfat’ın mezarının dünyanın dört bir yanından gelen birçok ziyaretçinin uğrak yeri olduğu da vurgulandı.

Şeyh Rıfat’ın ailesi, hükümeti bu kararından vazgeçirmek için mücadeleye başladı.

9 Mayıs 1883’te doğan ve 1950 yılının aynı gününde ölen Şeyh’in Mısır sembollerinden biri olduğuna işaret eden aile, dün (Salı) dualarla onu andı.

Kahire valiliği mezarlık hakkında gündeme getirilenler hakkında henüz resmi bir açıklama yapmadı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Kur'an-ı Kerim Okuyucular Birliği Başkanı Şeyh Muhammed Salih Haşad, Şeyh Muhammed Rıfat’ın mezarı hakkında söylenenleri bildiğini, sendikanın hukuk danışmanını konuyu netleştirmek adına Kahire valiliği ile iletişim kurması için görevlendirdiğini söyledi. Ayrıca Şeyh Rıfat’ın adını ve statüsünü korumak için Kahire valisi ile doğrudan görüşmeye çalışacağını da belirtti.

Haşad, mezarlığın kaldırılması yerine aileyle koordineli olarak alternatif bir çözüm çabasında olduklarını vurguladı ve Şeyh Rıfat’ın konumuna dikkat çekti.

Eski eserler ve İslam medeniyeti alanında akademik çalışmalar yapan Muaz Lafi ise Şarku’l Avsat’a, zaman zaman gündeme gelen mezar kaldırılma olaylarının şahıslarla alakalı olmadığını belirtti ve Kahire’de şehir planlama biçimini eleştirdi. Lafi, Şeyh Rıfat’ında içinde bulunduğu Seyyide Nefise mezarlığının bin 200 yıllık olduğunu, kentsel dönüşüm projelerinde onun bu tarihi dokusunun göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.



Dünya basınından özetler: İsrail, İran rejimini nasıl değiştirmek istiyor?

İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
TT

Dünya basınından özetler: İsrail, İran rejimini nasıl değiştirmek istiyor?

İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 

İsrail ve İran arasındaki saldırılar sürerken, dünya basınındaki analizlerde Tel Aviv yönetiminin Tahran'da rejim değişikliğinin peşinde olduğu yazılıyor.

Reuters'ın analizinde, İsrail'in saldırılarda sadece İran'daki nükleer tesisleri değil, üst düzey askeri yetkilileri de hedef alarak Tahran yönetiminin "hem ülke içindeki hem de bölgedeki müttefikleri nezdindeki güvenilirliğini azaltmayı amaçladığı" belirtiliyor.

İran devlet medyasının aktardığına göre saldırılarda Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ve İsrail'e yönelik saldırıları komuta eden isimlerden General Gulam Ali Reşid öldürüldü. Ayrıca operasyonda 6 nükleer bilim insanı da yaşamını yitirdi.

ABD'li düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nden Michael Singh, şu değerlendirmeleri paylaşıyor:

İsrail'in bunu yapmasının nedenlerinden birinin rejimi değiştirmek olduğu düşünülüyor. İran halkının ayaklanmasını görmek istiyorlar.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da dünkü saldırıların ardından yaptığı açıklamada İranlıları rejime karşı ayaklanmaya çağırmıştı.

Diğer yandan analizde, İran halkı arasında onlarca yıldır süren İsrail düşmanlığının, Netanyahu'nun beklediği desteği almasını güçleştireceğine dikkat çekiliyor. Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail'in yanında yer alırken Tahran'da rejim değişikliği istediğine dair hiçbir işaret vermediği vurgulanıyor.

BBC'nin analizinde de İsrail'in bu saldırılarla İran'da "zincirleme reaksiyon" oluşturarak rejimi yıkmayı hedeflediği belirtiliyor. Ancak Netanyahu yönetiminin "büyük bir kumar" oynadığı yazılıyor.

Tahran'ın çok daha çatışmacı bir pozisyon almasıyla misillemelerin uzun süreli bir savaşa evrilebileceği belirtiliyor. Öte yandan İran'da rejimin çökmesi halinde 90 milyon nüfusa sahip ülkenin kaosa sürükleneceği, bunun da tüm Ortadoğu'yu etkileyeceği ifade ediliyor.

Wall Street Journal (WSJ) da İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in yaklaşık 40 yıllık rejiminin "varoluşsal bir tehlikeyle" karşılaştığını yazıyor. İsrail saldırıları sonucu üst düzey askeri yetkililerini kaybeden İran'ın Tel Aviv yönetimine kuvvetli misillemeler yapamayabileceği ifade ediliyor. Ayrıca Hamaney'in Kızıldeniz'deki gemilere ya da ABD'nin çıkarlarını Ortadoğu'da temsil eden birimlere saldırmaktan büyük ihtimalle kaçınacağı belirtiliyor.

Kaliforniya'daki Donanma Yüksek Lisans Okulu'ndan Afshon Ostovar, şu değerlendirmeleri yapıyor:

Hamaney kendine karşı dürüst olursa, yenilgiye uğradığını kabul edecektir. Uğruna çalıştığı her şey gözlerinin önünde dağılıp gidiyor. Yönettiği gemi karaya oturdu.

New York Times (NYT) ise Tahran'ın İsrail saldırısını öngöremediğini yazıyor. İran'ın, ABD'yle nükleer müzakerelerin başarılı olmaması durumunda İsrail'den saldırı beklediği fakat görüşmeler sürerken Tel Aviv'in böyle bir hamle yapacağını ummadığı belirtiliyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan İranlı yetkililer, İsrail'in saldırı ihtimaline dair istihbaratların Tahran yönetimi tarafından "propaganda" diye nitelenip göz ardı edildiğini söylüyor.

"Yükselen Aslan" operasyonu

İsrail dün sabaha karşı başlattığı "Yükselen Aslan" operasyonuyla Tahran başta olmak üzere İran'daki birçok şehre saldırı düzenlemişti. 20'si üst düzey komutan, 6'sı nükleer bilimci en az 78 kişi ölmüştü.

İran misilleme olarak İsrail'e 100 kadar drone göndermiş, Tel Aviv ise bunların hava sahasına ulaşmadan imha edildiğini bildirmişti.

Ancak İran'ın balistik füzelerle başlattığı saldırıda roketler Tel Aviv'in güneyindeki bazı binalara isabet etti. İsrail'in kamu yayımcısı KAN'ın aktardığına göre saldırılarda üç kişi öldü, 172 kişi yaralandı.

İran’ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı’na göre İsrail, bugün Tebriz rafinerisi yakınlarına saldırı başlattı. Ayrıca önemli savunma ve askeri üslerin bulunduğu Loristan, Hamedan, Kirmanşah şehirleri de hedef alındı. Henüz ölü ve yaralı sayısı bilinmiyor.

Diğer yandan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) İsrail'in hedef aldığı İran'ın Natanz nükleer tesisinde sızıntı olduğunu bildirdi. İsrail ordusu İsfahan'daki nükleer tesisi de vurmuştu.

Independent Türkçe, BBC, Reuters, Wall Street Journal, New York Times