ABD-Çin rekabeti ve Ortadoğu'nun değişim arzusu

Ortadoğu'da ABD ile Çin arasındaki rekabet çerçevesinde kurulan yeni ittifaklar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD-Çin rekabeti ve Ortadoğu'nun değişim arzusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Bilal Y. Saab & Melissa Horvath*

ABD’nin Hint ve Pasifik okyanusları ile Avrupa merkezli yeni küresel öncelikleri nedeniyle, Ortadoğu'daki hegemonyasında gerileme olması kaçınılmazdı. Ancak bu tarihi değişim, beraberinde, yalnızca Washington için değil, ABD'nin bölgesel ortakları için de bir stratejik belirsizliğe ve kafa karışıklığına yol açtı.

Washington'ın Ortadoğu'daki bu yeni, çekişmeli ortamda etkili bir şekilde hareket edebilmesi ve özellikle Çin'in dünyanın bu hayati öneme sahip bölgesine sızmasına karşı koymak için, politikasında netliğe ve bölgesel ortaklarıyla ilişkilerini ustaca yönetmeye ihtiyacı var.

ABD’nin Ortadoğu’daki Arap ortakların kendisine tamamen bağlı olmasını gerektiren ve İran’ın ortak düşman olarak görülmesine dayanan eski politikası artık ne iyiye ne de kötüye gidiyor. Ekonomik çıkarlar birçok bölgesel gücü Çin ile ticari faaliyetleri artırmaya ve onunla daha fazla ticaret anlaşması yapmaya iterken, Körfez ülkelerinin güvenlik konusundaki yeni diplomatik yaklaşımı; İran'la ilişkileri sakinleştirmeyi ve normalleşmeyi öngörüyor.

Dolayısıyla ABD’nin özellikle Çin ile rekabet konusunda yeni oyunun kurallarını oluşturması ve bu kuralları dikkatli bir şekilde formüle edip hem iç kamuoyuna hem de yurtdışına etkili bir şekilde iletilmesi gerekiyor.

Değişim arzusu

Washington’ın kendi tercihlerini Arap ortaklarına empoze edebildiği ya da en azından onları kesin olarak bilgilendirebildiği zamanlar çoktan geçti. Washington artık bölgede bir zamanlar sahip olduğu nüfuzu yitirmeye başladı. Arap ortakları da ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini ve İran'ın saldırganlığına karşı hoşgörüsünü bölgeyi terk etme eğilimi olarak yorumladıktan sonra bu nüfuza olan güvenleri azaldı.

Washington'ın bölgedeki benzersiz askeri varlığına rağmen Arap ortaklarının Çin ile ilişkilerine ilişkin korkuları ve eğilimleri ne olursa olsun, onlarla gerçekçi, alçakgönüllü ve şeffaf bir şekilde ilgilenmesi gerekiyor.

ABD'li yetkililer, bölgedeki ortaklarının Çin ile ekonomik ilişkilerinin seviyesini düşürmelerini istemenin mümkün olmadığının gayet iyi farkındalar. Örneğin Çin, Suudi Arabistan'ın en büyük ticaret ortağıdır. Bunun yanı sıra Arap ortaklarının Pekin'le olan siyasi bağlarını sınırlamaya çalışmanın da iyi bir fikir olmadığını biliyorlar. İki taraf arasındaki büyük yakınlaşma, devletlerin iç işlerine karışmama ilkesi uyarınca muhtemelen aralarında daha fazla iş birliğinin önünü açacaktır.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Al Suud, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Çinli mevkidaşı Qin Gang, Pekin'de yaptıkları görüşmede tokalaşırken, 6 Nisan 2023
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Al Suud, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Çinli mevkidaşı Qin Gang, Pekin'de yaptıkları görüşmede tokalaşırken, 6 Nisan 2023

“Washington’ın kendi tercihlerini Arap ortaklarına empoze edebildiği ya da en azından onları kesin olarak bilgilendirebildiği zamanlar çoktan geçti. Washington artık bölgede bir zamanlar sahip olduğu nüfuzu yitirmeye başladı.”

Daha güçlü savunma ilişkisi

Savunma ve güvenlik, Washington'ın Arap ortaklarıyla siyasi bir gündem oluşturmak ve bu gündemi ilerletmek için yeterli alana sahip olduğu başlıca alanlardır. Washington'ın karşı karşıya olduğu başlıca zorluk -ki bu oldukça büyük bir sorundur- Arap ortaklarını bir yandan resmi bir savunma anlaşması ve resmi güvenlik garantileri taahhüdü gibi yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunmaktan kaçınırken Çin ile askeri iş birliğinden kaçınmaya itmektir.

ABD, başlıca ortaklarıyla ortak çıkarları, öncelikleri ve hedefleri tanımlamak için stratejik, karşılıklı yarar sağlayan ve şu anda Washington ile Ukrayna arasında yürürlükte olan anlaşmalara benzer çerçeve anlaşmaları müzakere edebilir. Bu anlaşmalar, ABD'nin verdiği sözlerini yerine getirmesini sağlayan ve bölgesel yeteneklerini artıran silah transferlerine, ortak eğitim ve tatbikat planlarına, önceden var olan iş birliği programlarına ve teçhizata yönelik olacaktır.

Bu olası anlaşma (ya da anlaşmalar) uyarınca Washington’ın yapması gerekenlerin başında silah transferlerini hızlandırmak geliyor. Herkes Washington’ın askeri teçhizat satış sisteminin ABD’deki stresli satın alma dönemleriyle, yurtdışından yapılan açıklamaların gözden geçirilmesiyle ve küresel tedarik zincirinde devam eden zorluklarla ilişkili yavaş bir sistem olduğunu bilir. Washington'ın bu sorunları hızlı bir şekilde çözmesi pek mümkün olmasa da Ukrayna örneğinde çok önemli olan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi gibi yetkilerin kullanılması transferleri hızlandırabilir ve insansız hava araçlarından (İHA) ve füzelerden kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya kalan bölgesel ortaklara kritik savunma sistemleri sağlamak için uygun olacaktır.

Bahreyn Kraliyet Donanması ve ABD Beşinci Filosu arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında ABD’ye ait bir İHA Arap (Basra) Körfezi suları üzerinde uçarken, 26 Ekim 2021
Bahreyn Kraliyet Donanması ve ABD Beşinci Filosu arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında ABD’ye ait bir İHA Arap (Basra) Körfezi suları üzerinde uçarken, 26 Ekim 2021

Washington’ın ikinci yapması gereken ise artan asker roller ve ortak askeri tatbikatlardır. Ayrıca önceden teçhizat konumlandırılabilir. Bu faaliyetleri desteklemek için acil durum bölgelerinin bakımı yapılabilir. Tüm bunlar, ABD’nin bölgeyi terk edeceğine ve İran'la karşı karşıya gelmeye istekli olmadığı yönündeki korkuları yatıştıracaktır. ABD Deniz Kuvvetleri Merkez Komutanlığı'nın (NAVCENT) önemli bir rol oynadığı çok taraflı ittifaklar ve görev güçleri oluşturulması ve ortakların bunlara katılımının sağlanması, ABD’nin bölgesel güvenlik taahhüdünü güçlendirecektir.

Üçüncü olarak ABD, Arap ortaklarını Çin ile benzer bir iş birliğinden uzaklaştırırken, savunma ilişkilerini yeniden canlandırabilecek ve Körfez'in artan yerel üretim iştahını karşılayabilecek şekilde daha işbirlikçi test, geliştirme ve üretim programlarını takip etmeli.

Savunma ve güvenlik, Washington'ın Arap ortaklarıyla siyasi bir gündem oluşturmak ve bu gündemi ilerletmek için yeterli alana sahip olduğu başlıca alanlardır. Washington'ın karşı karşıya olduğu başlıca zorluk -ki bu oldukça büyük bir sorundur- Arap ortaklarını bir yandan resmi bir savunma anlaşması ve resmi güvenlik garantileri taahhüdü gibi yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunmaktan kaçınırken Çin ile askeri iş birliğinden kaçınmaya itmektir.

Çin ile askeri iş birliği için olası fırsatlar

Tüm bu bileşenler, başlıca ve istekli bölgesel ortakların aşağıdaki eylem planlarını izlemeleri halinde bu ortaklarla daha güçlü bir savunma ilişkisi için hazır olacaktır. Söz konusu eylem planlarını şöyle sıralayabiliriz:

1- Arap ortakların Çin’e kendi topraklarında herhangi bir askeri üs ya da ileri karakol kurmasına izin verip vermeyecekleri ya da Çin'in askeri kaynaklarının çoğunu doğrudan nüfuz alanı olan Asya'dan uzak bir bölgeye aktarmaya hazır olup olmadığı net değilse de Washington, emekleme dönemindeki bu süreci daha esnek hale gelmeden önce bastırmak için elinden gelen her şeyi yapmalı.

2- Çin yapımı balistik ve seyir füzeleri, füze savunma sistemleri ve gelişmiş uçaklar gibi silah sistemlerinin gerek satın alma gerekse bu sistemlerin geliştirilmesi ya da üretilmesinde iş birliği yoluyla elde edilmesi halinde ABD ile iş birliği büyük zarar görecektir.  

3- Arap ortakların ABD’nin askeri sırlarını ve teknolojisini koruma yükümlülüğü olmadığından Washington, son teknoloji silah sistemlerinin bölgesel ortaklara satışını yalnızca ABD'nin yararına olduğunda ya da teknolojinin yanlış ellere geçme riskinden kesinlikle daha ağır bastığı zamanlarda onaylıyor. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) F-35 satılması durumunda Huawei teknolojilerinin BAE'nin telekom ağında olmasından ötürü ortaya çıkan güvenlik risklerine ilişkin endişeler, ABD ile BAE arasındaki anlaşmayı tehlikeye attı.

“Washington'ın bölgesel ortaklarından her biri, uzun vadeli çıkarları için daha yararlı gördüğü stratejik yolu izleme konusunda egemen karara sahiptir. ABD, kimseyi azarlayamaz ya da tehdit edemez, yalnızca çıkarlara dayalı bir argümanlar sunabilir.”

4- Çin ile sivil nükleer enerji alanındaki iş birliği ve ABD ile müzakerelerde ilerleme olmaması, Çin de dahil olmak üzere diğer ülkeleri bölge ülkelerinin yeteneklerini geliştirmede potansiyel ortaklar olarak görmeye itti.

5- Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi Çin liderliğindeki güvenlik oluşumlarına katılım.

Washington'ın bölgesel ortaklarından her biri, uzun vadeli çıkarları için daha yararlı gördüğü stratejik yolu izleme konusunda egemen karara sahiptir. ABD, kimseyi azarlayamaz ya da tehdit edemez, yalnızca çıkarlara dayalı bir argümanlar sunabilir ve aynı önemle Çin ile savunma ve güvenlik ilişkilerinde hoşgörünün sınırlarını açıkça göstermelidir.  Bu da ABD’nin egemen kararıdır.

Ancak Washington’ın retoriği için inandırıcılık ve güvenilirlik esastır. Bölgesel ortaklar, ABD'nin önerisinin değerini ve Çin ile askeri iş birliğinin maliyetlerini yahut sınırlarını çok iyi bilseler de Washington'ın bunu uygulamaya koyma isteğine ya da yeteneğine olan inançları oldukça zayıftır. Ortadoğu'da cesurca bazı sinyaller verilmesinin zamanı geldi. Fakat bu sinyaller verilmeye başlamadan önce ABD’de iç siyasi uzlaşıya ihtiyaç var. Washington'daki gibi siyasi olarak kutuplaşmış bir atmosferde bu öncelik kesinlikle hafife alınmamalı.

* Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Al-Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Yedek askerlerin isyanını önlemek için milyar dolarlık İsrail planı

Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
TT

Yedek askerlerin isyanını önlemek için milyar dolarlık İsrail planı

Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)

İsrail hükümeti, yedek subay ve askerler için 3 milyar şekel (yaklaşık 1 milyar dolar) değerinde büyük bir mali destek planını onayladı.

İsrail medyası bu planın doğru, hayati ve adil olduğunu, ancak iyi niyetle onaylanmadığını, daha ziyade Netanyahu'nun hizmete uymama olgusunu engelleme girişimi olduğunu kaydetti.

Ordu, uyum oranının yüzde 75 olduğunu bildirdi. Ancak gözlemciler bu rakamın hileli olduğunu, ordunun uyum sağlamayacağını bildiği kişileri kasıtlı olarak davet etmediğini ve gerçek uyum oranının yüzde 50'yi geçmediğini iddia etti.

Gözlemciler, Netanyahu'nun bu olgudan korktuğunu ve başlangıçta Genelkurmay Başkanı'na, askerlik hizmetini yerine getirmeyenleri cezalandırması yönünde baskı yaptığını ileri sürdü. Ancak Netanyahu, böyle bir eylemin, sokaklarda kendi politikasına karşı gösteri yapan on binlerce asker ve subayla karşı karşıya gelme tehlikesini doğuracağının farkındaydı.

asdfergt
İsrail askerleri geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nde öldürülen bir meslektaşlarının defni sırasında Kudüs'teki askeri mezarlıkta (EPA)

Böylece Netanyahu, birçoklarının ‘siyasi rüşvet’ olarak gördüğü ‘havuç’ yöntemine başvurdu.

Plan ilk olarak Başbakan Binyamin Netanyahu, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Adalet Bakanı Yariv Levin ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın başkanlık ettiği toplantıda onaylandı. Planın üç ay içinde Mevzuat Bakanlık Komitesi tarafından onaylanması bekleniyor.

Yıllık ödenek

Plan, 60 günden fazla (üniversite öğrencileri için 40 gün) görev yapan her kolordu komutanı için yılda bir kez 22 bin şekel (bir dolar yaklaşık 3,5 şekel), bölük komutanları için 10 bin şekel, tümen komutanları için 6 bin şekel, tatil günlerinde görev yapanlar için 5 bin şekel ve birden fazla çağrılanlar için bin şekel daha ödenek verilmesini içeriyor.

Yedek kuvvetlerde 10 günden fazla görev yapanlara yarım puan, 30 günden fazla görev yapanlara 0,75 puan, yılda 40 günden fazla görev yapanlara tam puan ve ilave her beş gün için çeyrek puan olmak üzere en fazla dört puana kadar gelir vergisi muafiyeti tanınıyor.

Yedek askerlere konut yardımı yapılıyor. Ayrıca, çalışanlarını askere gitmeleri için serbest bırakan ve döndükten sonra işe geri alan işverenlere vergi indirimi sağlanıyor.

xsadfrgt
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail askerleri (Reuters)

Katz, bu miktarın şu anda yedek ordudaki asker ve subaylara verilen ödenekler için harcanan 20 milyar şekellik bütçeye eklendiğini söyledi.

Diğer yandan bir grup subay ‘rüşveti’ reddederek, savaşın sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması talebiyle bir medya kampanyası başlattı. Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth'tan aktardığına göre kampanya, ‘Kaçırılanların hayatları para karşılığında satılamaz’ sloganı altında yürütülecek.