28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi için 5 adımda oy kullanma rehberi

Fotoğraf: Özgün Tiran/AA
Fotoğraf: Özgün Tiran/AA
TT

28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi için 5 adımda oy kullanma rehberi

Fotoğraf: Özgün Tiran/AA
Fotoğraf: Özgün Tiran/AA

- Seçmenler, vatandaşlık numarasını taşıyan, resimli ve resmi bir kimlik belgesiyle oy kullanabilecek; cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla oy verme yerine girilmeyecek
- Pusulalara, "TERCİH" veya "EVET" mührü dışında imza, işaret konulmayacak, yanlış oy kullandığını düşünen ve yeni pusula isteyen seçmene yenisi verilmeyecek
- Görme engelli seçmenler, 14 Mayıs'taki seçimlerde olduğu gibi YSK tarafından oy pusulalarına uygun olarak hazırlanan şablon ile oylarını kullanabilecek
ANKARA (AA) - Seçmenler, 28 Mayıs 2023 Pazar günü gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci tur oylaması için oylarını 5 adımda kullanacak.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanlık binasında, oy verme sürecine ilişkin temsili oy verme kabinleri kuruldu.

Buna göre, 28 Mayıs'ta seçmenler, sadece kayıtlı oldukları sandıklarda, adrese gönderilen seçmen bilgi kağıdında yazan yer ve sandıkta oy verecek.

Seçmenin oy kullanma işlemini gerçekleştireceği 5 adım şöyle:

1- Nerede oy kullanılacağı seçmen bilgi kağıdıyla veya internetten öğrenilebilecek:

Vatandaşlar ilk olarak nerede ve hangi sandıkta oy kullanacağını öğrenecek. Bu bilgileri içeren seçmen bilgi kağıdı eline ulaşmayanlar, YSK'nın internet sitesinden, e-Devlet kapısından veya Seçmen Sorgulama mobil uygulamasından oy kullanacağı yer ve sandık numarasını öğrenebilecek. Seçmen bilgi kağıdının getirilmesi zorunlu olmayacak.

Tüm yurtta oy verme saatleri 08.00-17.00 olarak uygulanacak. Oy vermenin bitiş saati geldiği halde sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler varsa, sandık kurulu başkanı seçmenleri saydıktan ve kimliklerini aldıktan sonra sırayla oylarını kullanmalarına izin verecek. Saat 17.00'den sonra gelen seçmen oy kullanamayacak.

2- Seçmenin üzerinde vatandaşlık numarası olan kimlik belgesini bulundurması gerekecek:

Sandık başına gelen seçmen, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını taşıyan nüfus cüzdanı, resmi dairelerce verilen soğuk damgalı kimlik kartı, pasaport, evlenme cüzdanı, askerlik belgesi, sürücü belgesi, hakim ve savcılar ile yüksek yargı organı mensuplarına verilen mesleki kimlik kartı, avukat, noter ve askeri kimlik kartı gibi, "kimliğini tereddütsüz ortaya koyan" resimli, resmi nitelikteki belgelerden birini başkana verecek ve seçmen sıra numarasını söyleyecek. Bu belgelerden birini vermeyen seçmen oy kullanamayacak.

3- Cep telefonuyla kabine girilmeyecek:

Cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla oy verme yerine girilmesi yasak olacak. Bu tür cihazların oy verme işlemi bittikten sonra iade edilmek üzere sandık kuruluna bırakılması gerekecek.

4- Oy pusulasına mühür dışında işaret konulmayacak:

Seçmenler, birleşik oy pusulalarında tercih ettiği cumhurbaşkanı adayı için ayrılan bölümden dışarı taşırmadan "TERCİH" veya "EVET" mührünü basarak oyunu kullanacak. Oyun geçerli sayılması için "TERCİH" veya "EVET" mührü dışında oy pusulalarının herhangi bir yerine imza atılmaması, işaret konulmaması gerekecek. Zarfa oy pusulası dışında bir şey konulmayacak. Yanlış oy kullandığını düşünen ve yeni pusula isteyen seçmene yenisi verilmeyecek.

Seçmene, 28 Mayıs günü Cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun resim ve isimlerinin bulunduğu oy pusulası verilecek. Tercih yapıldıktan sonra pusula zarfa konulacak, sandığa atılacak.

5- Oy kullandıktan sonra imza atılacak:

Seçmen, zarfı sandığa attıktan sonra sandık seçmen listesinde adının bulunduğu yerin karşısına imza atacak.

- Sandık kurulunun görevleri

Öte yandan, seçim sabahı, sandık kurulu başkanı, memur üye ve son seçimde en çok oyu almış 5 siyasi parti temsilcisinden oluşan sandık kurulu, saat 07.00'de oy verme yerinde bir araya gelecek.

Sandık kurulu ilk olarak ant metnini okuyacak ve başkan tarafından oy sandığı mühürlenecek. Daha sonra oy zarfları sayılacak, oy pusulalarının bulunduğu paketler açılacak ve zarflar ile oy pusulalarının arka yüzlerine mühür basılacak.

Hazırlıklar 07.00-08.00 saatlerinde tamamlanacak, oy verme işlemi 08.00'de başlayacak ve saat 17.00'ye kadar sürecek. Saat 17.00 itibarıyla sırada bekleyenler varsa, bu kişiler sandık kurulu başkanınca sayılıp oy vermeleri sağlanacak.

Sandık kurulu görevlisi, seçmenin kimliğini alarak sandık seçmen listesinde ismini bulacak ve kontrollerini yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Seçimi birleşik oy pusulası ile zarf ve mührü vererek kabinde oyunu kullanmasını isteyecek.

Sandık Kurulu Başkanı, kullanılan oyun geçersiz sayılmaması için, zarfın içine başka bir materyal atılmaması, pusulaların ve zarfın üzerine işaret konulmaması yönünde seçmeni uyaracak ve ikinci bir oy pusulası verilmeyeceğini belirtecek.

- Görme engelliler şablonla oylarını verebilecek

Görme engelli seçmenler, YSK tarafından oy pusulalarına uygun olarak hazırlanan şablon ile oylarını kullanabilecek. Talep etmeleri halinde ise oy pusulası sandık kurulu başkanı, akrabalarından biri, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımıyla şablona yerleştirilmek suretiyle oylarını kullanabilecek.

Engelliler, felçliler veya bedeni engelleri açıkça belli olanlar o seçim çevresi seçmeni olan ve o sırada sandık çevresinde bulunan akrabalarından birinin, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilecek. Bir seçmen birden fazla engelliye yardım edemeyecek.

Sandık kurulu başkan veya üyeleri, engelli seçmenlere yardım etmek amacıyla oy verme kabinine giremeyecek, oy kullanma sırasında yardım edemeyecek.

Sandıklar kapandıktan sonra oy sayımına geçilecek. Sonuçların tutanağa bağlanmasının ardından, sandık kurulu başkanınca kurayla iki siyasi partili üye belirlenecek ve oylar ilçe seçim kuruluna götürülecek.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."