Yasaklı böcek ilaçları Husileri zenginleştirirken Yemenlilerin sağlığını bozuyor

Sanaa’da Tarımsal Araştırma Merkezi’ne bağlı bir çiftlikte çalışan Yemenliler. (Reuters)
Sanaa’da Tarımsal Araştırma Merkezi’ne bağlı bir çiftlikte çalışan Yemenliler. (Reuters)
TT

Yasaklı böcek ilaçları Husileri zenginleştirirken Yemenlilerin sağlığını bozuyor

Sanaa’da Tarımsal Araştırma Merkezi’ne bağlı bir çiftlikte çalışan Yemenliler. (Reuters)
Sanaa’da Tarımsal Araştırma Merkezi’ne bağlı bir çiftlikte çalışan Yemenliler. (Reuters)

Husi darbecilerin tarım sektöründe neden olduğu yozlaşma hamlelerinin, bu yolla zenginleşme ve kaynaklarını çoğaltma arzusunun bedelini Yemenliler sağlıklarıyla ödüyor. Husi grubunun yolsuzlukları açığa çıkarken, liderleri yasaklı böcek ilaçlarını piyasaya sürmek, kaçakçılık yapmak ve onları satmak için çalışıyor ve diğer ilaç türlerinin aslında sağlığa daha az zararlı olduğunu görmezden geliyor. Yasaklı böcek ilaçları kullanma nedeniyle Yemen’de tehlikeli ve kritik olarak nitelenen sağlık durumu yaygınlaşıyor.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre yakın zamanda sızdırılan bir belge, Husi Dayfallah Şamlan’a Tarım Bakanlığı Müsteşarı statüsü verildiğini ortaya çıkardı. Belge ayrıca, Yemen’de 2006’dan bu yana, Tarım Bakanlığı’nın denetimi dışında ithalatı ve kullanımı kısıtlanan Dorsban böcek ilacını büyük miktarda ithal etmesi ve pazarlaması için bir şirkete ruhsat verildiği de ortaya koydu.

dsds
Husiler, tarım malzemeleri satan bir dükkanı ‘ihlalde bulunulduğu” gerekçesiyle kapattı. (Facebook)

Buna paralel olarak bir başka belgede, Havacılık Otoritesi’nde havalimanları sektörü müsteşar yardımcısı olarak belirlenen Husi lideri Yahya el-Kahlani’nin söz konusu böcek ilacının binalarda ve havaalanı çevresinde, böcek ve örümceklere karşı kullanılmak üzere Tarım Hizmetleri Kurumu’ndan yedi ton temin edilmesini istediğini gösterdi. Belge, istenen böcek ilacının, Ebu Şamlan’ın böcek ilacını ithal etmesine ruhsat verdiği şirkete ait olduğunu ortaya çıkardı.

Başkent Sana’daki tarım sektöründen kaynaklar, bir yandan istenen böcek ilaçlarının miktarı, diğer yandan tarım dışı bina ve arazileri korumak için bu tür ilaçlara ihtiyaç olmaması nedeniyle, istenen böcek ilaçlarının gerçekten Sana Havalimanı’nın arazilerini ve binalarını böceklerden korumak için kullanıp kullanılmayacağına yönelik şüphelerini dile getirdi. Kaynaklar, bahsi geçen noktalarda üreyen böceklerin sınırlı miktarlarda olduğunu ve insanlar için daha az zehirli ve tehlikeli olan türlerdeki böcek ilaçlarıyla yok edilebildiğini belirtti. 

Kaynaklar, gözetim ve denetim eksikliğinin yanı sıra yolsuzluk ağlarının birbiriyle bağlantılı olması nedeniyle, havaalanı depolarından yağmalanarak doğrudan tarım ilacı ve tarımsal malzeme satıcılarına teslim edilmesi muhtemel olduğu için bu miktardaki böcek ilacı talebinin arkasında büyük bir yolsuzluk şüphesi olduğunu öne sürdü.

Alerji ve kanser

Bilimsel adı Chlorpyrifos olan Dorsban, çevre ve insan sağlığı açısından en tehlikeli böcek ilaçlarından biri olarak biliniyor. Zira yanlış kullanımı veya cilt ile teması ciddi hasara neden olabiliyor. Bu hasarlar, maruz kalan deri alanın ve ilaç yoğunluğunun artması durumunda ani felç veya hızlı ölüm noktasına kadar varabiliyor.

Çiftçiler, bu ilaçları nasıl kullanacaklarını, tehlikeli durumları nasıl önleyecekleri ve nasıl koruma araçları sağlayacakları konusunda yeterli bilince sahip olmamalarının yanı sıra paketlerin dışında kullanım şekli ve uyarıların tercümesinin bulunmaması nedeniyle, böcek ilacı ve diğer toksinlere maruz kalma riski en yüksek olan grubu oluşturuyor. Bununla birlikte, sonradan görülen riskler, sebze ve meyve tüketicilerine ve gat bitkisinin kullanıcılarına geçiyor.

sdfr
Bir Husi liderinin, Sanaa’da havaalanının binaları ve çevresindeki böceklere karşı kullanmak için yedi ton yasaklı böcek ilacı istediği belge. (Twitter)

Husi milisler, kontrolü altındaki milletvekillerinin aylarca, kanser vakaları ile Husi kontrolü altındaki alanlarda yayılan böcek ilaçları arasındaki ilişkiler hakkında bir harita hazırlanmasına yönelik talepte bulunduktan sonra, Yemen savaşında kullanılan silahlar nedeniyle belirli kanser türlerinin görülme sıklığının yüzde 200 ila 300 arttığını kabul etti.

Başkent Sana’da alerji konusunda uzmanlaşmış bir tıp merkezi, günlerdir ağız, dil, yemek borusu ve boğazda şişlik, nefes alma ve yutkunma güçlüğü çeken çok sayıda alerjik vakanın geldiğini duyurdu. Bu vakaların, semptomlar sona erene kadar yemek yiyemediği ve sıvı ile beslendikleri belirtildi.

Başkent Sana’daki sağlık kaynaklarına göre, bu alerjiye sahip kişilerin çoğu çiftçilerin büyümesini hızlandırma, tüketime uygun dallardan en fazla sayıda hasat elde etme ve kârı ikiye katlama arzusu nedeniyle böcek ilaçlarına en çok maruz kalan bitki olan gat bitkisinin tüketicileri oldu.

Kaynakların belirttiğine göre sadece Husi darbecilerin kontrolü veya yönetiminde olan devlet hastanelerinde veya büyük hastanelerde bulunan özel testler yapılamazken, domates, salatalık, pırasa, mango, çilek, kivi ve muz gibi çoğu sebze ve meyve gibi çeşitli tarım ürünlerinden kaynaklanan başka alerji türleri de bulunuyor.

Sağlık kaynakları, bu testlerin yüksek maliyetlerine dikkat çekerek, herhangi bir hastalığı veya alerjisi olan kişilerin sadece yaşadıkları semptomları anlatarak tedavi almak zorunda kaldığını belirtiyor. Bu durum doktorlara tarif edilen semptomlarla karar alma ve tahmin yürütmekten başka çare bırakmıyor. Testler, sadece 30’dan az belli gıda grubu için yapılabiliyor.

Sahtecilik ve haraç

Husi milisleri, sık sık denetim altındaki valiliklerin girişlerinde oluşturduğu kontrol noktalarında ve gümrük noktalarında, çok miktarda tarım ilacına el konulduğunu belirtiyor. Ancak bu böcek ilaçlarının akıbetini ve onlardan nasıl kurtulacağına bir açıklama yapılmıyor. Tarım malzemeleri tüccarlarından biri şu açıklamada bulundu:

“Pazarlar her gün kaynağı ve adı bilinmeyen ucuz böcek ilacı türleri ile dolup taşıyor. Husi unsurlar dükkanlarımızı basıp ruhsatlı mallarımıza el koyarken, itiraz etmeye cesaret edemiyoruz.”.

ferf
Tarım sektörünü kontrol altında tutan Husi liderleri tarafından verilen tehlikeli bir böcek ilacını ithal etme ruhsatı. (Twitter)

Başkent Sanaa’da ikamet eden bir iş insanı kendi bilgisine ve meslektaşlarından duyduklarına istinaden, Husi milisleri tarafından el konulduğu açıklanan böcek ilaçlarının birçoğunun ruhsatlı ve yan etkileri sınırlı türler olduğunu söyledi. Bununla birlikte el koymaların, tacirlere şantaj yapma ve onları yasadışı haraç ödemeye zorlama çerçevesine geldiğini belirtti.

Bazı tarım malzemesi tacirleri, Yemen’e ithal ettikleri pek çok böcek ilacını, kendilerine bağlı olmayan satıcılar tarafından pazarlarda satıldıklarını gördüklerini, bu durumun, el koyma işlemlerinin ürünleri yağmalayıp satma amacıyla yapıldığı anlamına geldiğini, dolayısıyla da fiilen kaçırılanlar da dahil olmak üzere, el konulan tüm yasaklanmış malzemeler hakkında şüphe olduğunu kaydetti.

İsmini vermek istemeyen bir iş insanı, Yemen yasalarının yasaklı böcek ilacı ithal eden taciri masrafları kendisine ait olmak üzere menşei ülkeye iade etmeye zorladığını ancak Husi milislerinin el koydukları ürünleri bilinmeyen yerlere naklettiklerini ve bu böcek ilaçlarının ne olduğu hakkında daha sonra bir açıklama yapmadıklarını belirtti.

Kaçakçılık konusunda, yasalar bu böcek ilaçlarından kurtulmak için sert cezalar ve çok kesin ve hassas önlemleri içeriyor olsa da milislerin, kaçakçıların ve ihlalcilerin kimliklerini bile ifşa etmeden ve haklarında yasal işlem başlatmadan ürünlere el konulduğu açıklamalarıyla yetinmeleri nedeniyle şüpheye neden oluyor.

İş insanı Yemen pazarlarında onlarca yüksek oranda tehlikeli böcek ilacı satıldığını ayrıca Husi milislerinin rızası ve bilgisi dahilinde çiftçilere satılmaları için üzerlerindeki etiketlerin çıkarılarak ve yerine daha az tehlikeli böcek ilaçlarının isimlerinin yapıştırıldığını belirtti.

Milisler tarafından ülkede 700’den fazla böcek ilacı türünün yayıldığına dair resmi olmayan kabuller olduğunu ancak resmi olarak yalnızca 167 türün varlığının kabul edildiğini kaydetti.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Will Smith gişe canavarı seriye dönüyor mu?

Tommy Lee Jones ve Will Smith başrollerdeki işbirliğini üç film boyunca sürdürmüştü (Columbia)
Tommy Lee Jones ve Will Smith başrollerdeki işbirliğini üç film boyunca sürdürmüştü (Columbia)
TT

Will Smith gişe canavarı seriye dönüyor mu?

Tommy Lee Jones ve Will Smith başrollerdeki işbirliğini üç film boyunca sürdürmüştü (Columbia)
Tommy Lee Jones ve Will Smith başrollerdeki işbirliğini üç film boyunca sürdürmüştü (Columbia)

Sony, Siyah Giyen Adamlar (Men in Black) serisini dikkat çeken yeni bir yapımla devam ettirmek istiyor. 

Senaryo için yine Will Smith'in oynadığı Bad Boys serisinin üçüncü ve dördüncü filmlerini kaleme alan Chris Bremner görevlendirildi. 

Yönetmen ya da oyunculara dair henüz herhangi bir açıklama yok.

Deadline, Will Smith'in Ajan J. rolünü bir kere daha canlandırmak istediğini ve senaryoyu ilk alanlardan birinin de o olacağını duyurdu. 

Kültür ve sanat haberleri sitesinin kaynakları, Ajan K. rolündeki Tommy Lee Jones'un senaryoyu okumadan seriye katılıp katılmayacağına dair bir şey söylemeyeceğini aktardı. 

Deadline, Will Smith'in Martin Lawrence'la birlikte oynadığı Bad Boys serisinin 2020'deki Bad Boys: Her Zaman Çılgın (Bad Boys for Life) ve 2024'teki Bad Boys: Ya Hep Ya Hiç'le (Bad Boys: Ride or Die) gösterdiği başarının Sony'yi Siyah Giyen Adamlar için cesaretlendirdiğini bildiriyor.

Lowell Cunningham'ın Marvel için yazdığı çizgi romanlardan uyarlanan Siyah Giyen Adamlar'ın ilk filmi, 1997'de Barry Sonnenfeld tarafından çekilmişti.

Küresel gişe hasılatında 580 milyon doları aşarak büyük bir başarı gösteren yapım, başrolleri paylaşan Will Smith ve Tommy Lee Jones'in 2002 ve 2012'deki devam filmlerinde oynamalarını da sağlamıştı. 

2019'da çekilen Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit'teyse (Men in Black: International) ne bu iki yıldız ne de Sonnenfeld var. 

Yönetmen koltuğuna F. Gary Gray'in geçtiği proje, Tessa Thompson, Chris Hemsworth ve Liam Neeson gibi ünlü oyuncuları barındıran kadrosuna rağmen beklentileri karşılayamamıştı.

Ancak 4 filmle dünya çapında 1,9 milyarlık gişe hasılatına sahip seri, yapımcıları iştahlandırmayı sürdürüyor. 

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Deadline


"Olağanüstü" mozaik, Truva Savaşı'nın kayıp hikayesini açığa çıkardı

Ketton mozaiğinin üçüncü paneli, Kral Priamos'un oğlu Hektor'un ağırlığını ölçmek için bir teraziyi doldurmasını tasvir ediyor (Leicester Üniversitesi Arkeoloji Hizmetleri)
Ketton mozaiğinin üçüncü paneli, Kral Priamos'un oğlu Hektor'un ağırlığını ölçmek için bir teraziyi doldurmasını tasvir ediyor (Leicester Üniversitesi Arkeoloji Hizmetleri)
TT

"Olağanüstü" mozaik, Truva Savaşı'nın kayıp hikayesini açığa çıkardı

Ketton mozaiğinin üçüncü paneli, Kral Priamos'un oğlu Hektor'un ağırlığını ölçmek için bir teraziyi doldurmasını tasvir ediyor (Leicester Üniversitesi Arkeoloji Hizmetleri)
Ketton mozaiğinin üçüncü paneli, Kral Priamos'un oğlu Hektor'un ağırlığını ölçmek için bir teraziyi doldurmasını tasvir ediyor (Leicester Üniversitesi Arkeoloji Hizmetleri)

Arkeologlar, Rutland'da keşfedilen "olağanüstü" bir Roma mozaiğinin arkasındaki gizli hikayeyi ortaya çıkardı.

"Birleşik Krallık'ta keşfedilen en önemli mozaiklerden biri" diye tanımlanan Ketton mozaiği, bir çiftçinin tarlasındaki kazı sırasında ilk kez 2020'de gün yüzüne çıkarılmıştı. Uzmanlar ilk başta eserin, Homeros'un ünlü destanı İlyada'daki meşhur sahneleri tasvir ettiğini düşünmüştü ancak yeni bir çalışma karolara farklı bir ışık tuttu.

Leicester Üniversitesi arkeologlarının yeni bir çalışmasına göre mozaikler gerçekten de ünlü Truva Savaşı hikayesini anlatsa da sahneler aslında öykünün "uzun zamandır kayıp" bir versiyonuna ait. Bu versiyon ilk kez Yunan oyun yazarı Aiskhylos tarafından popülerleştirilmişti.

Üç dramatik panel, Yunan kahraman Akhilleus'la Truva Prensi Hektor arasındaki düelloyu, Hektor'un cesedinin sürüklenişini ve nihayetinde Kral Priamos'un almak için ağırlığınca altın verdiği cesedin tartılmasını tasvir ediyor.

Uzmanlar, mitolojik öykünün bu versiyonu tarihte kaybolup gitse de Romalıların ona aşina olduğunu söylüyor.

Paneller, uzmanların MS 3. veya 4. yüzyıla dayandığını düşündüğü ana villa binasının kuzey ucundaki yemek odasının şatafatlı zeminini oluşturuyordu.

Leicester Üniversitesi Antik Tarih bölümünde öğretim üyesi olan Dr. Jane Masséglia başyazarı olduğu yeni çalışmanın, Britanya'daki Romalıların Akdeniz genelindeki tasarım tercihlerinden ilham aldığını da gösterdiğini söylüyor.

ferf
Ketton mozaiğinin ikinci paneli, Akhilleus'un Hektor'un cesedini arabasının arkasında sürüklerken, Hektor'un babası Priamos'un merhamet dilediğini gösteriyor (Leicester Üniversitesi Arkeoloji Hizmetleri/Boston Güzel Sanatlar Müzesi)

Dr. Masséglia "Ketton Mozaiği'nde hikayenin Aiskhylos versiyonunu anlatan sahneler bulunmasının yanı sıra üst panel aslında mozaiğin döşenmesinden 800 yıl önce, Aiskhylos döneminden kalma bir Yunan çömleğinde kullanılan tasarıma dayanıyor" diye açıklıyor.

Bir panelde standart desenlerin kullanıldığını gördüğümde mozaiğin diğer kısımlarının da Yunanistan, Türkiye ve Galya'dan kalma çok daha eski gümüş eşya, sikke ve çanak çömleklerde karşımıza çıkan tasarımlara dayandığını fark ettim. Roma-Britanyalı zanaatkarlar, antik dünyanın geri kalanından izole değillerdi; desen kataloglarını nesilden nesile aktaran geniş zanaat ağının parçasıydılar. Ketton'da, Roma dönemi Britanyası zanaatkarlığının yanı sıra Akdeniz'in tasarım mirasını da görüyoruz.

2020'de aile çiftliğinde Ketton mozaiğini keşfeden Jim Irvine, yeni araştırmanın "Roma dünyasında yeni yeni takdir edilmeye başlanan bir kültürel entegrasyon düzeyini" ortaya koyduğunu söylüyor.

Bu büyüleyici ve önemli gelişme, Roma dönemi Britanyası'nın genellikle hayal ettiğimizden çok daha kozmopolit olabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe