Taliban’ın Afganistan’ı: Endişe, rahatlama, umutsuzluk ve gurur

Afganistan ekonomisi yıllardır süren savaşla yıpranmış durumda

Taliban yönetimi Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı üyeleri, 14 Ağustos 2023’te başkent Kabil’de düzenledikleri basın toplantısından önce (AFP)
Taliban yönetimi Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı üyeleri, 14 Ağustos 2023’te başkent Kabil’de düzenledikleri basın toplantısından önce (AFP)
TT

Taliban’ın Afganistan’ı: Endişe, rahatlama, umutsuzluk ve gurur

Taliban yönetimi Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı üyeleri, 14 Ağustos 2023’te başkent Kabil’de düzenledikleri basın toplantısından önce (AFP)
Taliban yönetimi Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı üyeleri, 14 Ağustos 2023’te başkent Kabil’de düzenledikleri basın toplantısından önce (AFP)

Taliban, ABD ve müttefiklerine karşı 20 yıllık bir savaşın ardından Afganistan’daki iktidarı ele geçirdikten iki yıl sonra, başta kadınlar olmak üzere birçok Afgan için hayat dramatik bir şekilde değişti.

15 Ağustos’ta Kabil’in düşüşünün yıldönümü arifesinde, iş yerini açık tutmaya kararlı bir iş kadını, savaşın bittiğine sevinen bir çiftçi, hükümete hizmet etmekten gurur duyan eski bir Taliban savaşçısı ve eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan bir tıp öğrencisi olmak üzere 4 Afgan, Fransız haber ajansı AFP’ye ülkede yaşanan değişikliklerin üzerlerindeki yansımalarını anlattı.

Bir iş kadını işine devam etmeye kararlı

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Arezo Osmani, kadınların çalışma ve eğitime yönelik birçok alandan menedilmesini öngören katı bir İslam yorumu benimseyeceğine söz veren Taliban iktidara döndüğünde ‘dehşet ve üzüntü’ hissettiğini belirtti.

ferrgt

2021’de yeniden kullanılabilir hijyenik ped üretimine yönelik bir şirket kuran 30 yaşındaki Osmani, “10 gün odamdan çıkmadım, benim için her şeyin bittiğini ve tüm Afganlar için de aynı şeyin olduğunu düşündüm” ifadelerini kullandı.

Ayrıca “Ama dışarı çıkıp insanların hala hayatlarına devam ettiğini gördüğümde bu bana umut verdi ve kendi kendime benim de burada kalmam gerektiğini söyledim” ifadelerini sözlerine ekledi.

Taliban’ın yönetimi devralmasının ardından ülkeyi saran belirsizliğin ortasında, işinin zirvesindeki 80 kadının çalıştığı iş yerini kapattı.

Ancak ‘kadınların çalışabileceği’ geri kalan birkaç yerden biri olduğu için iki ay sonra kapılarını yeniden açtı.

Taliban yönetimi altında, kadınlar çoğu sivil toplum örgütü ve hükümet işinden atıldı. Geçen ay, evin geçimini sağlayan kadınlar için bir diğer önemli gelir kaynağı olan güzellik salonları da kapatıldı.

Osmani “Şartlara yavaş yavaş uyum sağladık ve çok şükür sağlık sektöründe çalışan bir firma olduğumuz için işimize devam edebildik, şu anda iyi hissediyorum” dedi.

Bununla birlikte Taliban yetkilileri altındaki ülkede sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerindeki azalmanın işini sert bir şekilde etkilediğini söyledi. Hâlâ 35 kadın çalıştırıyor olsa da alıcı sayısının az olduğunu belirtti.

İş kadını “Şu anda sözleşmemiz yok, alıcımız yok. Hijyenik pedleri satamazsak çalışmaya devam etmemiz zor olacak ama hayatta kalmak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” dedi.

as
Kandahar’da bir Taliban üyesi (AFP)

Zorluklara rağmen, imkanlarını ülkesi ve özellikle de kadınları için kullanmaya kararlı olduğunu söylüyor.

Ayrıca “Afganistan ve toplumumuzun bizim gibi burada kalacak insanlara ihtiyacı var” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Geçimini sağlamaya çalışan çiftçi

Rahatullah Azizi, çatışmanın sona ermesiyle sağlanan güvenlik için minnettar gözüküyor. Şimdi, 35 yaşındaki Kabil’in kuzeyindeki Parvan eyaletindeki küçük çiftliğiyle ilgilenirken, “Tanrıya şükür, gece gündüz endişelenmeden dolaşabiliyorum” dedi.

Ayrıca “Ağustos 2021’den bu yana çok fazla değişiklik oldu. Eskiden savaş vardı, şimdi durum sakin” ifadelerini sözlerine ekledi.

Birleşmiş Milletler'in (BM) Afganistan Yardım Misyonu (UNAMA) yıllık raporuna göre, silahlı çatışma sonucunda yalnızca 2009 ile 2020 yılları arasında yaklaşık 38 bin sivil öldü ve 70 binden fazla sivil yaralandı.

Ancak, iki çocuk babası hala endişe içinde yaşıyor.

Afganistan’ın onlarca yıllık savaşla zaten hırpalanmış ekonomisi, Taliban hükümetinin iktidara gelmesinin ardından milyarlarca dolarlık uluslararası yardımın kesilmesinin ardından krize girdi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın son raporuna göre, ekonomik üretim çöktü ve ülkenin yaklaşık yüzde 85’i yoksulluk içinde yaşıyor. Çekirgeler ve kuraklık da ekinleri mahvetti.

Bir hektardan biraz fazla kiralık arazide çiftçilik yapan Azizi, “İnsanlar artık ürünlerimizin çoğunu satın almıyor” dedi.

Ayrıca “Eskiden 7 kilo domatesi 200 Afgan Afganisine (2 dolar) satardım, ama şimdi bunu sadece 80 Afgan Afganisine satıyorum” dedi.

Çocuklarını üniversiteye göndererek kendisinin göremediği eğitimi almalarını umut eden çiftçi, “Artık ancak kendime yetecek kadar yiyeceğim var, kenara para koyamıyorum” ifadelerini kullandı.

zasc
Kandahar’da polis olan bir Taliban savaşçısı (AFP)

Taliban savaşçısı polis oldu

23 yaşındaki Lal Muhammed, Taliban’ın yeniden iktidara gelmesi daha fazla ekonomik istikrar getirdi.

Gruba 4 yıl önce, üyelik düzenli olarak evden uzakta bir asi savaşçısı olmak anlamına geldiğinde katıldı.

Şimdi, ülkenin ikinci büyük şehri Kandahar’da bir polis memuru oldu ve ayda yaklaşık 12 bin Afgan Afganisi (142$) maaş alıyor, bunun ailesi için yeterli olduğunu belirtiyor.

Düzenli bir maaşı olduğu için mutlu, ancak ‘araba sahibi olmayı veya para kazanmayı hayal etmediğini’ söyledi.

Muhammed “Hayalim okumak ve hükümete hizmet etmekti” dedi. Taliban’ın hükümete verdiği isme atıfta bulunarak sonuna kadar yanında kalacağını belirtti. “Tanrıya şükür geri döndüler” ifadelerini kullandı. Taliban, Kandahar’da kurulmuş ve 1996 ile 2001 yılları arasında Afganistan’ı yönetmişti.

Muhammed “Çok mutluyuz. Herhangi bir sıkıntımız yok, savaş ve çatışma yok. Emirliğe ve halkımıza hizmet ediyoruz” ifadelerini sözlerine ekledi.

Yeni bir gelecek arayan eski bir tıp öğrencisi

Hamasah Bawar bir zamanlar tıp alanında Afganistan’daki geleceğini için heyecanlıydı. Taliban yönetimi devraldığı ve kadınları üniversitelerden men ettiği için, yalnızca ülke dışında umut olduğunu düşünüyor.

Afganistan’ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif’in 20 yaşındaki sakini “Üniversitelerin kapanması sadece benim için değil tüm sınıf arkadaşlarım için yıkıcı oldu. Kırıldık ve bu başımıza geleceğini hayal edebileceğimiz en kötü şey oldu” dedi.

Ardından “Bir kız çocuğu okursa tüm ailesi eğitimli olur, bir aile okursa tüm toplum eğitilir… Biz eğitimsiz kalırsak, bütün bir nesil okuma yazma bilmez” ifadelerini sözlerine ekledi.

Ayrıca “Kendim için daha iyi bir eğitim geleceği istediğim için Afganistan'ı terk etmekten başka çarem yok” ifadelerine de yer verdi.

Önceki ABD destekli hükümet ile uluslararası toplum tarafından tanınmayan Taliban’ınki arasında ‘büyük bir fark’ olduğunu belirtti.

Bu sözlerini “Eskiden özgürlük vardı, bugün Mavi Cami’ye bile gidemiyoruz... Artık çoğu aktivite kızlar ve kadınlar için yasaklandı” ifadeleri ile açıkladı. Kızlara eğitimin durdurulduğu ilkokullar da öğretmen olan Bawar’ın annesi, “Sadece benim istediğim değil, Afganistan’ın bütün kızları ve kadınları özgürlüklerini geri istiyor” dedi.



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.