Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Fas Cezayir’e tek taraflı elini uzatıyor

Fas, Cezayir ile arasındaki soğukluğa bir son vermek için uzlaşı elini uzattı

Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
TT

Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Fas Cezayir’e tek taraflı elini uzatıyor

Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)

Muhammed eş-Şarki

Fas’ta hem devlet hem de halk, tarihin, coğrafyanın, dilin, ortak kaderin önemi ile bölgeyi tehdit eden güvenlik, ekonomik, jeostratejik ve iklimsel tehditler karşısında boşluğa, ihmale ve bölünmeye izin verilemeyeceği gerekçesiyle komşu ülke Cezayir ile ilişkilerin çeşitli bölgesel ve uluslararası konulardaki siyasi anlaşmazlıklara rağmen normalleşmesini ve hatta iyi komşuluk ilişkileri kurulmasını istiyor.

Fas Kralı 6. Muhammed, sonuncusu Taht’a Çıkış Yıldönümü'nde (30 Temmuz) olmak üzere daha önce üç kez ‘uzlaşı elini’ uzatmıştı. Fas Kralı, Taht’a Çıkış Yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “Fas, iki kardeş halk arasındaki sevgi, dostluk, ticaret ve iletişim bağlarından ötürü hiçbir zaman Cezayir için kötülüğün ve zararın kaynağı ve nedeni olmayacak” ifadelerini kullandı.

Fas Kralı, daha önceki bir konuşmasında ise 1994 yılından bu yana mantıklı nedenlere dayandırılmadan sınırları kapatmaya devam etmenin ve geçmişte yaşanan olayların sorumluluğunu şimdiki neslin omuzlarına yüklemenin hiçbir bahanesi olmadığını, bu yüzden halklar arasındaki sınırların açılması ve iletişimin kurulması çağrısında bulunarak “Biz iki ülke tek milletiz” demişti.

Tunuslu yazar Nizar Boulihia’ya göre Fas, muhatabını tüm uzlaşı çağrılarını kulaklarını tıkayan bir imaj çizerek utandırmak ve onun her türlü uzlaşı ve barış önerisini reddettiğini tüm dünyaya göstererek ona zarar vermek ve puan kazanmak istiyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla dergisinden aktardığı habere göre Faslı düşünür ve Kraliyet Sarayı'nın eski sözcüsü Hasan Ureyd ise "uzlaşı elinin uzatılması, gergin atmosferi sakinleştirmeye ve gerilimi azaltmaya katkıda bulunabilir, iyi ve normal ilişkiler çerçevesinde hem kendi halkalarına hem de bölge halklarına hizmet edecek, güvenliği ve barış ortamını güçlendirecek bir yakınlaşmanın ilk adımı olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Fas Kralı 6. Muhammed, sonuncusu Taht’a Çıkış Yıldönümü'nde (30 Temmuz) olmak üzere daha önce üç kez ‘uzlaşı elini’ uzatmış ve ‘Fas’ın, iki kardeş halk arasındaki sevgi, dostluk, ticaret ve iletişim bağlarından ötürü hiçbir zaman Cezayir için kötülüğün ve zararın kaynağı ve nedeni olmayacağını’ söylemişti.

Rabat, Hz. Ömer’den esinlenerek ‘zayıf olmadan yumuşak ve şiddet olmadan güç’ düsturuna dayanan bir duruş sergilerken uluslararası ilişkilerini hoşgörü, İslam ahlakı ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde yürütüyor ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ve egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı duymaya devam ediyor.

Cezayir ise 2019 yılında, merhum Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın yerine geçen askeri ve sivil yönetimin iktidara gelişinin hemen ardından kara sınırlarını yeniden kapattı.

Sınırların kapatılmasını diplomatik ilişkilerin kesilmesi, Fas ile uçuşların yasaklanması ve Fas-Avrupa doğalgaz boru hattının kapatılması takip etti. Cezayir, Fas’ın, orman yangınlarından para birimindeki değer kaybına, Dünya Kupası'ndan elenmesine ve ordu komutanlarının telefonlarının dinlenmesine kadar her şeyle suçlandığı bir karalama kampanyası da başlattı.

ABD'nin Fas'ın Batı Sahra üzerinde egemenliğini tanıdığı 2020’nin aralık ayında iki ülke arasındaki tansiyon daha da yükseldi. Bunu Almanya'nın, Fas'ın daha önce 2007 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) sunduğu özerklik planına verdiği destek izledi.

İspanya da Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı'nın (ICJ) 1975 yılında yayınladığı tavsiye niteliğindeki görüşe dayanarak, bölgenin sömürgeleştirilmesinden önce Sahra kabilelerinin Fas krallarına bağlılık sözü verdikleri ve bu yüzden sorunu Afrika’daki eski kolonisi olan Fas lehine çözmenin ‘daha gerçekçi ve uygulanabilir’ olduğu sonucuna varmıştı. Pedro Sanchez hükümeti döneminde İspanya, Batı Sahra’nın Fas’ın egemenliği altına alınmasını, uzlaşmacı bir çözüm olarak değerlendirerek destekledi. İspanya’ya göre bu çözüm, bir yandan Batı Sahralıların resmi işlerini yönetme hak ve özgürlüğünü garanti altına alırken diğer yandan Mağrip bölgesinin (Kuzey Afrika) ve tüm Batı Akdeniz bölgesinin istikrarını da garanti ediyordu.

Rabat, Hz. Ömer’den esinlenerek ‘zayıf olmadan yumuşak ve şiddet olmadan güç’ düsturuna dayanan bir duruş sergilerken uluslararası ilişkilerini hoşgörü, İslam ahlakı ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde yürütüyor ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ve egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı duymaya devam ediyor.

İspanya, 1888 yılında Batı Sahra’yı işgal etmişti. Fas, o dönemde Cezayir'i sömürgeleştiren ve Fas'ı yutmak isteyen Fransa'ya karşı doğu sınırlarını savunmaktan yorulmuş bir halde idi. Bununla birlikte İspanya’nın kuzeydeki Akdeniz kıyılarındaki emelleri karşısında da direniyordu.

Fas, bundan tam 99 yıl sonra anavatana dönmeyi isteyen 350 bin Faslının katıldığı yeşil yürüyüşün ardından, 17 Aralık 1975 tarihinde Madrid Antlaşması'nı imzalayarak Batı Sahra'yı İspanya'dan geri aldı.

Ancak Cezayir, Fas'ın zayıflatılmasına, bölünmesin,  ABD ile yakınlaşmasının, Avrupa ile ekonomik bir anlaşma yapmasının ve İsrail'e karşı askeri çözüm yerine müzakereyi tercih eden Arap Birliği (AL) zirvelerinin benimsenmesinin cezası olarak, merhum liderler Huari Bumedyen ve Muammer Kaddafi arasında yapılan eski ittifak çerçevesinde Kuzey Afrika'da yeni bir oluşumla silahlı bir ayrılıkçı grubun ve bölgede Fas topraklarından  çıkacak altıncı bir yapının kurulmasını öngörmeyen her türlü formüle karşı çıkıyor.

Cezayir hükümeti amaç doğrultusunda ayrılıkçı grup Polisario Cephesi’ni silahlandırırken ve tüm diplomatik çabalarını tek bir amaç uğruna, yani Fas'ı bölgesel ve kıtasal bir güç haline gelmemesi için bölmeye, siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak gelişmesini sınırlamaya çalışıyor.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Libya Genelkurmay Başkanı Haddad’ın uçağının düşüşünün arkasında ‘siyasi suikast’ şüphesi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Libya Genelkurmay Başkanı Haddad’ın uçağının düşüşünün arkasında ‘siyasi suikast’ şüphesi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Kerime Naci

Libya’yı yeni bir savaşa sürüklemeyi reddeden Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad, Trablus’taki hükümetin Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile yaptığı görüşme sırasında, canlı yayında “Tek bir askerin bile savaşa sürüklenmesine izin vermeyeceğim. Savaş olmayacak” dedi.

Orgeneral Haddad, yeni bir vatan inşa etmek için ülkeyi doğudan batıya ve güneyden kuzeye seyahat etmeye hazır olduğunu da sözlerine ekledi.

Orgeneral Haddad’ın ölümü doğrulandıktan sonra, hakkında ‘elinde devletin prestijinden başka bir şey olmayan, mümkün olduğunda barışı seçen ve sessizlik ihanete dönüştüğünde silahlanan bir asker olduğu’ söylendi. Orgeneral Haddad’ın sloganı barış, hedefi ise Libya ordusunu birleştirmekti.

Ülkenin batısındaki hükümete bağlı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Haddad, 1967 yılında doğdu. Salı günü, Türkiye’nin daveti üzerine resmi bir ziyaret sırasında Genelkurmay Başkanı Selçuk Bayraktaroğlu ile görüşmesinin ardından, kendisini ve beraberindeki askeri heyeti taşıyan uçak Ankara'da düştü. Orgeneral Haddad, olay sonucunda hayatını kaybetti.

İki gelişme arasında yaşanan olay

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün sabah yaptığı açıklamada, uçağın kara kutusunun bulunduğunu duyurdu ve soruşturmanın devam ettiğini belirtti. Uçuş kayıt cihazının Türkiye saatiyle 02:45’te, kara kutunun ise 03:20'de enkaz alanında bulunduğunu açıklayan Yerlikaya, düşen uçağın kurbanlarının cesetlerinin bulunduğunu ve kimliklerini doğrulamak için örnekler alındığını duyurdu.

Haddad, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve Libya’nın doğusundaki Genel Komutanlık Komutanı Mareşal Halife Hafter taziye mesajı yayınladı. Hafter, mesajında “Silahlı kuvvetler, askeri görevini büyük bir sorumlulukla yerine getiren adamlarından birini kaybetti. Haddad, Libya tarihinin kritik aşamalarında güveni taşıdı” dedi.

5+5 Ortak Askeri Komite’nin aktif bir üyesi olan Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, 2020 ateşkes anlaşmasının imzalanmasında önemli bir rol oynayan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Kutavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammed el-Assavi Diyab ve Genelkurmay Medya Ofisi Fotoğrafçısı Muhammed Ömer Ahmed Mahcub’un ölümü, olayın önceden planlanmış ve siyasi bir suikast olup olmadığı ya da teknik bir arıza nedeniyle mi gerçekleştiği konusunda sorular doğurdu. Özellikle de olay, Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığını iki yıl daha uzatacağını açıklaması ve Başbakan Dibeybe’nin yeni hükümetinin yapısında değişiklikler yapacağını duyurması gibi iki önemli haberin arasında meydana geldiğinden bu sorular daha da önem kazandı.

İsrail

Mısırlı bölgesel ve uluslararası güvenlik uzmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Orgeneral Haddad’ın öldürülmesinin ardındaki gerçek nedenler hakkında spekülasyon yapmak için henüz çok erken olduğunu, özellikle de olayın koşullarını belirlemek için Türkiye ve Libya taraflarının ortak soruşturmaları halen devam ettiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan akatardığı analize göre Abdulvahid, Türkiye’nin verilerine göre uçağın radar ekranlarından kaybolmadan önce bir arıza ve tehlike olduğuna dair sinyal gönderdiğini, bunun da önümüzdeki dönemde bazı senaryolara kapı açtığını belirtti. Bu senaryolar arasında teknik arıza veya pilotun ya da kalkıştan önce uçağın bakımından sorumlu kişilerin insan hatasının yer aldığını söyleyen Abdulvahid, kötü hava koşullarının kazanın nedeni olarak göz ardı edildiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye-Libya ilişkilerinin kilit ismi ve mimarı olan ve önümüzdeki dönem için askeri iş birliği anlaşmalarını görüşmek üzere Türkiye Savunma Bakanı ile bir toplantıya katılan Orgeneral Haddad'ın ölümünün siyasi boyutlarını ele almaya devam eden Abdulvahid, dolayısıyla Dibeybe’nin başbakanlığındaki yeni hükümetin kurulmasının açıklanmasından ve seçimlerin yapılmasından önce onu parçalamak için Libya’nın batısında veya Dibeybe hükümeti içinde sorun çıkarmaya ilgi duyan yerel tarafların olduğuna dikkati çekti.

Özellikle Doğu Akdeniz'deki gerginlik ve İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki stratejik anlaşma çerçevesinde, bölgesel müdahaleye dair başka şüpheler de olduğunu söylüyor.

Bu gelişmeler Türkiye’nin çıkarlarına aykırıydı ve şu an Türkiye-Libya ilişkilerini zayıflatmak ve Ankara’nın İsrail-GKRY-Yunanistan ittifakına karşı direncini kırmak amacıyla bu yönde bir çaba söz konusu.

Zamanlama

Libya’daki Nalut Üniversitesi Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı Dr. Elias Abu Bakr Al-Barouni, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Haddad’ın ölümünün normal veya teknik bir olay olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun yerine iktidar mücadelesinin, ordunun geleceğinin ve Libya'nın önümüzdeki dönemde izleyeceği stratejik yönün merkezinde yer aldığını belirtti.

Dr. Barouni, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orgeneral Haddad, sadece bir askeri komutan değil, aynı zamanda batıdaki askeri ve siyasi otoriteler arasında bir bağlantı ve Trablus'ta topyekûn bir savaşa sürüklenmemesi için bir nevi garantördü. Ayrıca, özellikle Washington ve Ankara'da uluslararası alanda kabul gören bir isimdi.”

Orgeneral Haddad'ın, silah ağlarının, milislerin ve doğu ve batıdaki bazı katı görüşlü liderlerin çıkarlarını tehdit eden askeri kurumun birleştirilmesi sürecinde kilit bir rol oynadığını söyleyen Dr. Barouni, bu yüzden Haddad’ın ani ölümünün, geçici bir şoktan ziyade, hesaplanmış bir güvenlik boşluğu yarattığını kaydetti.

 “Siyasi nedenlerle işlenmiş bir suikast mıydı?” sorusunun cevabının birkaç faktöre bağlı olduğunu düşünen Dr. Barouni’ye göre bu faktörlerin başında zamanlamanın önemi geliyor. Olay, Ankara'nın Libya'daki askeri varlığını iki yıl daha uzatacağını açıkladığı ve Başbakan Dibeybe’nin yeni hükümetinin kadrosunu açıklamadan önce, Libya'nın batısında gerilimin tırmandığı ve silahlı aktörlerin yeniden konuşlandığı hassas bir dönemde Türkiye'ye yapılan ziyaretin ardından meydana geldiğinden Dr. Barouni, güvenlik analizlerine göre bu tür gelişmelerin nadiren tesadüf olduğunu, aksine genellikle belirli bir siyasi-güvenlik sürecini tamamlanmadan bozma girişiminin göstergesi olduğunu belirtti.

dfrg
Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad ve Savunma Bakanı Yaşar Güler, uçak kazasından kısa bir süre önce Ankara'da bir araya geldiler (AFP)

Siyasi suikast ihtimaline katkıda bulunan ikinci faktör, Orgeneral Haddad'ın çatışma denklemindeki konumuyla ilişkili. Dr. Barouni'ye göre Orgeneral Haddad, savaşın yeniden başlamasına açıkça karşı çıkan, milis ekonomisine dahil olmayan ve doğrudan siyasi hırsları olmamasına rağmen nüfuzlu biriydi. Bu noktada rakipleri için bir tehdit oluşturuyordu. O bir isyancı askeri lider değil, kaos planlarının önündeki bir engeldi. Çünkü ordunun milisleri meşrulaştırmak için bir çatı haline getirilmesini reddeden ve Trablus'ta çatışmaları önleyen dengeleyici bir faktördü.

Bu yüzden suikast olasılığı, resmi askeri karar alma merkezini zayıflatmak için siyasi çatışmanın yeniden askerileşmesine kapıyı aralar ve güvenlik ortamının uzlaşma yerine güç mantığına göre yeniden şekillenmesine olanak tanır.

Siyasi mesajlar

Dr. Barouni, olayın olası siyasi mesajları ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Olanları siyasi bir suikast olarak değerlendirirsek, ordunun birleştirilme sürecinin durdurulmasını öngören ve (milis) yerine (devlet) rolünü oynamaya çalışan herhangi bir askeri komutanı uyaran olası mesajlar taşıyor. Bunun yanında yeni bir hükümet kurulmadan önce kartların yeniden dağıtıldığını gösteriyor. Libya'da güvenlik kararlarının kurumların dışında kaldığı açık.”

Orgeneral Haddad’ın ölümünün öngörülebilir yansımaları olacağını belirten Dr. Barouni, “Güvenlik düzeyinde, Trablus'ta çatışmaların artması ve orduda Orgeneral Haddad’ın yerine gelecek isim konusunda bir mücadele yaşanması olasılığı artarken, hükümetin silahlı aktörleri kontrol etme kabiliyeti zayıflayacak. Siyasi düzeyde ise, hassas bir dönemde Dibeybe hükümetinin zayıflaması, mevcut güvenlik yaklaşımının etkinliğinin yeniden sorgulanması ve daha geniş çaplı dış müdahaleye kapıların açılması görülecek” dedi.

Olayın uluslararası yansımalarına değinen Dr. Barouni, Türkiye'nin güvenlik konularına yaklaşımındaki uzlaşmaz tavrının ortaya çıkmasıyla birleşme sürecinin çökmesi konusunda Amerika'nın endişelenmeye başlayacağını ve bunun da Libya'nın yeniden istikrarsız bir konu haline geleceği anlamına geldiğini söyledi.

Sonuç olarak, ölümün kaza mı yoksa suikast mı olduğu daha sonra kanıtlansa da soğukkanlı siyasi ve güvenlik analizleri, Orgeneral Muhammed el-Haddad'ın devletin geleceği konusunda çatışmaların yaşandığı bir dönemde öldüğünü ve onun yokluğunun bazı taraflara zarar vermekten çok fayda sağladığına işaret ettiğini belirten Dr. Barouni, gerçeğin şeffaf bir şekilde ortaya çıkmaması halinde Libya'nın sadece bir askeri liderini kaybetmekle kalmayacağını, aynı zamanda savaşa geri dönülmesini önleyen son emniyet valflerinden birini de kaybedeceğini vurguladı.

Patlama

Libyalı akademisyen ve politikacı Allam el-Felah, olayın gerçekleştiği koşullarla ilgili bazı sorular olduğunu belirterek, şunları sıraladı:

1- Uçakta daha önce herhangi bir arıza tespit edilmemişti ve uçak iyi donanımlı ve moderndi.

2- Enkaz geniş bir alana yayılmıştı, bu da uçağın yere çakıldığını değil, havada patladığını gösteriyor.

3- Kazada görülen parlak ışık ve bu görüntüdeki alevler, bunun bir kaza değil, bir patlama olduğunu gösteriyor.

Felah, “Haddad ve ekibi, Türkiye’de yetkililerle ve hem Libya’daki hem de bölgesel taraflarla iyi ilişkilere sahip olsa da özellikle Libya'da karışıklık çıkarmaya menfaati olan taraflar veya otoriter emelleri olan ve bir dizi Libya askeri liderini ortadan kaldırmayı planlayan taraflar olduğu için suikast komplosu olasılığı göz ardı edilemez” diye ekledi.

Libyalı gazeteci Halil Suleyman, şüphelerin en üst düzeye çıkarılması gerektiğini ve nahif komplo teorileri çerçevesinde değil, mantıklı şüpheci düşünce çerçevesinde olduğunu söyledi. Hayatını kaybedenler en yüksek askeri rütbelere sahip kişiler olduğuna dikkati çeken Suleyman, bu yüzden objektif düşünceyle ilk olarak teknik arızalardan ziyade sabotaj olabileceğini öngörüyor.

Suleyman, Facebook hesabından yaptığı değerlendirmede, ilk verilerin teknik bir arızaya işaret etse bile, herhangi bir ülkenin bu düzeydeki askeri liderleri taşıyan bir uçağın düşmesini teknik bir kaza olarak değil, potansiyel bir güvenlik olayı olarak değerlendireceğini de sözlerine ekledi.


İsrail, Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri inşa etme kararının kınanmasını ‘ahlaki bir hata’ olarak değerlendiriyor

Batı Şeria'da bir İsrail yerleşimi (Reuters)
Batı Şeria'da bir İsrail yerleşimi (Reuters)
TT

İsrail, Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri inşa etme kararının kınanmasını ‘ahlaki bir hata’ olarak değerlendiriyor

Batı Şeria'da bir İsrail yerleşimi (Reuters)
Batı Şeria'da bir İsrail yerleşimi (Reuters)

İsrail, Batı Şeria’da yeni yerleşim birimleri kurma kararına ilişkin 14 ülkenin yaptığı kınamayı reddetti ve eleştirileri ‘Yahudilere karşı ayrımcılık’ olarak nitelendirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Yabancı hükümetler Yahudilerin İsrail topraklarında yaşama hakkını kısıtlayamaz. Bu tür çağrılar ahlaki olarak yanlış ve Yahudilere yönelik ayrımcılıktır” dedi.

İsrail Güvenlik Kabinesi, pazar günü Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin kurulmasını onayladı. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, bu adımın ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi’ amaçladığını söyledi.

Smotrich’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, bu karar ile son üç yıl içinde onaylanan yerleşim birimi sayısı 69’a yükselmiş oldu.

İsrail’in onayı, Birleşmiş Milletler’in (BM) Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerinin hız kazandığını açıklamasının ardından geldi.

Fransa, Birleşik Krallık, Kanada ve Japonya’nın da aralarında bulunduğu 14 ülke dün, İsrail’in yeni yerleşim birimleri kurma kararını kınayarak, hükümeti bu karardan vazgeçmeye ve yerleşimleri genişletmeyi durdurmaya çağırdı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ortak açıklamada, “Almanya, Belçika, Kanada, Danimarka, İspanya, Fransa, İtalya, İrlanda, İzlanda, Japonya, Malta, Hollanda, Norveç ve Birleşik Krallık’ın temsilcileri olarak, İsrail hükümetinin güvenlik kabinesinin Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim birimi kurulmasını onaylamasını kınıyoruz” denildi.

Açıklamada, “Batı Şeria’daki yerleşim politikalarının kapsamlı bir şekilde yoğunlaştırılması çerçevesinde tek taraflı yapılan bu tür hamleler, yalnızca uluslararası hukuku ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda istikrarsızlığı da artırıyor” ifadelerine yer verildi.

İsrail’in 1967’den bu yana işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs’te yaklaşık 3 milyon Filistinlinin yanı sıra BM tarafından uluslararası hukuka aykırı kabul edilen yerleşimlerde yaşayan yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetleri, İsrail’deki sağ veya sol tüm hükümetler döneminde devam ediyor.

Ancak mevcut hükümet döneminde yerleşim faaliyetleri belirgin şekilde artarken, bu durum özellikle 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’in güneyinde gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze Şeridi’nde başlayan savaş döneminde hız kazandı.


Trump Noel arifesinde çocuklarla konuştu: Kötü bir Noel Baba’nın ABD’ye sızmadığından emin oluyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Noel arifesinde Palm Beach, Florida’daki Mar-a-Lago tatil tesisinden Noel Baba’yı takip etmek için telefon görüşmelerine katıldı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Noel arifesinde Palm Beach, Florida’daki Mar-a-Lago tatil tesisinden Noel Baba’yı takip etmek için telefon görüşmelerine katıldı (Reuters)
TT

Trump Noel arifesinde çocuklarla konuştu: Kötü bir Noel Baba’nın ABD’ye sızmadığından emin oluyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Noel arifesinde Palm Beach, Florida’daki Mar-a-Lago tatil tesisinden Noel Baba’yı takip etmek için telefon görüşmelerine katıldı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Noel arifesinde Palm Beach, Florida’daki Mar-a-Lago tatil tesisinden Noel Baba’yı takip etmek için telefon görüşmelerine katıldı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Noel arifesinde Florida’daki Palm Beach konutundan çocuklarla Noel Baba’yı takip etti. CNN’in aktardığına göre Trump, Kuzey Amerika Havacılık Savunma Komutanlığı (NORAD) aracılığıyla Noel Baba’yı izleyen çocuklarla telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Altın renkli kravat takmış bir takım elbise giyen Trump, Tulsa’dan arayan Jasper adlı çocuğa şöyle dedi:

“Noel Baba çok iyi bir insan. Ülkemize sızmadığından ve kötü bir Noel Baba’yı içeri almadığımızdan emin olmak istiyoruz. Noel Baba’nın iyi olduğunu tespit ettik. Noel Baba seni seviyor. Noel Baba Oklahoma’yı da seviyor, tıpkı benim gibi. Oklahoma seçimlerde bana çok iyi davrandı. Ben de Oklahoma’yı seviyorum. Oklahoma’dan asla ayrılma, tamam mı?”

Jasper ise “Tamam” yanıtını verdi.

Çocukların, NORAD’ın Noel Baba’yı izleme hattına yaptıkları aramalar, Trump’ın Mar-a-Lago’daki tatil tesisine yönlendirildi.

Trump, sahneyi izleyen gazetecilere dönerek, “Bence bunların hepsini duymanız önemli” dedi. Kendi hoparlörü açıkken, eşi Melania Trump’ın hoparlörünün kapalı olduğu görüldü.

Trump, Noel ağacının arkasından eşi Melania’ya bakarak, “First Lady tüm dikkatiyle odaklanmış durumda” dedi.

Melania Trump, telefonda konuşurken ve sırtı başkana dönükken, “Bence uyumaları daha iyi olur. O zaman Noel Baba evinize gelir” dedi.

Bunun üzerine Trump, “Beni dinlemeden tamamen odaklanabiliyor. En azından siz neler olduğunu biliyorsunuz” diye konuştu.

frgty
First Lady Melania Trump, NORAD tarafından düzenlenen “Noel Baba Takibi” kapsamında yapılan telefon görüşmesinde konuştu (AP)

Bir sonraki arayan, Kuzey Karolina’dan 8 yaşındaki Savannah oldu. Savannah’nin, Noel Baba’ya kurabiye bırakılmazsa kızıp kızmayacağını sorması üzerine Trump, “Sesin çok güzel ve nazik! Çok akıllı bir sesin var” dedi. Trump sözlerini şöyle sürdürdü: “Kızmaz ama sanırım büyük bir hayal kırıklığı yaşar...”

fgtyu7
ABD Başkanı Donald Trump ve First Lady Melania Trump, çocuklarla Noel Baba’nın hareketlerini takip ettikleri sırada telefon görüşmeleri yaptı (AFP)

Bir ordu generali, Trump’a Noel Baba’nın İsveç üzerinde takip edildiğini bildirdi. Bunun üzerine Trump, Kansas’tan arayan Amelia’ya, “O zaman sizin bölgenize gelmesi için uzun bir yolu var... Yaklaşık 5 saat sonra bacanızdan inecek” dedi.

Amelia, çorabında kömür bulmaktan endişe edince Trump, “Temiz ve güzel kömürden mi bahsediyorsun?” diye sordu ve ardından, “Bunu yapmamalıydım, özür dilerim” ifadelerini kullandı.