Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Fas Cezayir’e tek taraflı elini uzatıyor

Fas, Cezayir ile arasındaki soğukluğa bir son vermek için uzlaşı elini uzattı

Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
TT

Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Fas Cezayir’e tek taraflı elini uzatıyor

Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)
Fas Kralı 6. Muhammed Rabat'taki Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen toplantıya başkanlık yaparken (AFP)

Muhammed eş-Şarki

Fas’ta hem devlet hem de halk, tarihin, coğrafyanın, dilin, ortak kaderin önemi ile bölgeyi tehdit eden güvenlik, ekonomik, jeostratejik ve iklimsel tehditler karşısında boşluğa, ihmale ve bölünmeye izin verilemeyeceği gerekçesiyle komşu ülke Cezayir ile ilişkilerin çeşitli bölgesel ve uluslararası konulardaki siyasi anlaşmazlıklara rağmen normalleşmesini ve hatta iyi komşuluk ilişkileri kurulmasını istiyor.

Fas Kralı 6. Muhammed, sonuncusu Taht’a Çıkış Yıldönümü'nde (30 Temmuz) olmak üzere daha önce üç kez ‘uzlaşı elini’ uzatmıştı. Fas Kralı, Taht’a Çıkış Yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “Fas, iki kardeş halk arasındaki sevgi, dostluk, ticaret ve iletişim bağlarından ötürü hiçbir zaman Cezayir için kötülüğün ve zararın kaynağı ve nedeni olmayacak” ifadelerini kullandı.

Fas Kralı, daha önceki bir konuşmasında ise 1994 yılından bu yana mantıklı nedenlere dayandırılmadan sınırları kapatmaya devam etmenin ve geçmişte yaşanan olayların sorumluluğunu şimdiki neslin omuzlarına yüklemenin hiçbir bahanesi olmadığını, bu yüzden halklar arasındaki sınırların açılması ve iletişimin kurulması çağrısında bulunarak “Biz iki ülke tek milletiz” demişti.

Tunuslu yazar Nizar Boulihia’ya göre Fas, muhatabını tüm uzlaşı çağrılarını kulaklarını tıkayan bir imaj çizerek utandırmak ve onun her türlü uzlaşı ve barış önerisini reddettiğini tüm dünyaya göstererek ona zarar vermek ve puan kazanmak istiyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla dergisinden aktardığı habere göre Faslı düşünür ve Kraliyet Sarayı'nın eski sözcüsü Hasan Ureyd ise "uzlaşı elinin uzatılması, gergin atmosferi sakinleştirmeye ve gerilimi azaltmaya katkıda bulunabilir, iyi ve normal ilişkiler çerçevesinde hem kendi halkalarına hem de bölge halklarına hizmet edecek, güvenliği ve barış ortamını güçlendirecek bir yakınlaşmanın ilk adımı olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Fas Kralı 6. Muhammed, sonuncusu Taht’a Çıkış Yıldönümü'nde (30 Temmuz) olmak üzere daha önce üç kez ‘uzlaşı elini’ uzatmış ve ‘Fas’ın, iki kardeş halk arasındaki sevgi, dostluk, ticaret ve iletişim bağlarından ötürü hiçbir zaman Cezayir için kötülüğün ve zararın kaynağı ve nedeni olmayacağını’ söylemişti.

Rabat, Hz. Ömer’den esinlenerek ‘zayıf olmadan yumuşak ve şiddet olmadan güç’ düsturuna dayanan bir duruş sergilerken uluslararası ilişkilerini hoşgörü, İslam ahlakı ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde yürütüyor ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ve egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı duymaya devam ediyor.

Cezayir ise 2019 yılında, merhum Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın yerine geçen askeri ve sivil yönetimin iktidara gelişinin hemen ardından kara sınırlarını yeniden kapattı.

Sınırların kapatılmasını diplomatik ilişkilerin kesilmesi, Fas ile uçuşların yasaklanması ve Fas-Avrupa doğalgaz boru hattının kapatılması takip etti. Cezayir, Fas’ın, orman yangınlarından para birimindeki değer kaybına, Dünya Kupası'ndan elenmesine ve ordu komutanlarının telefonlarının dinlenmesine kadar her şeyle suçlandığı bir karalama kampanyası da başlattı.

ABD'nin Fas'ın Batı Sahra üzerinde egemenliğini tanıdığı 2020’nin aralık ayında iki ülke arasındaki tansiyon daha da yükseldi. Bunu Almanya'nın, Fas'ın daha önce 2007 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) sunduğu özerklik planına verdiği destek izledi.

İspanya da Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı'nın (ICJ) 1975 yılında yayınladığı tavsiye niteliğindeki görüşe dayanarak, bölgenin sömürgeleştirilmesinden önce Sahra kabilelerinin Fas krallarına bağlılık sözü verdikleri ve bu yüzden sorunu Afrika’daki eski kolonisi olan Fas lehine çözmenin ‘daha gerçekçi ve uygulanabilir’ olduğu sonucuna varmıştı. Pedro Sanchez hükümeti döneminde İspanya, Batı Sahra’nın Fas’ın egemenliği altına alınmasını, uzlaşmacı bir çözüm olarak değerlendirerek destekledi. İspanya’ya göre bu çözüm, bir yandan Batı Sahralıların resmi işlerini yönetme hak ve özgürlüğünü garanti altına alırken diğer yandan Mağrip bölgesinin (Kuzey Afrika) ve tüm Batı Akdeniz bölgesinin istikrarını da garanti ediyordu.

Rabat, Hz. Ömer’den esinlenerek ‘zayıf olmadan yumuşak ve şiddet olmadan güç’ düsturuna dayanan bir duruş sergilerken uluslararası ilişkilerini hoşgörü, İslam ahlakı ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde yürütüyor ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ve egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı duymaya devam ediyor.

İspanya, 1888 yılında Batı Sahra’yı işgal etmişti. Fas, o dönemde Cezayir'i sömürgeleştiren ve Fas'ı yutmak isteyen Fransa'ya karşı doğu sınırlarını savunmaktan yorulmuş bir halde idi. Bununla birlikte İspanya’nın kuzeydeki Akdeniz kıyılarındaki emelleri karşısında da direniyordu.

Fas, bundan tam 99 yıl sonra anavatana dönmeyi isteyen 350 bin Faslının katıldığı yeşil yürüyüşün ardından, 17 Aralık 1975 tarihinde Madrid Antlaşması'nı imzalayarak Batı Sahra'yı İspanya'dan geri aldı.

Ancak Cezayir, Fas'ın zayıflatılmasına, bölünmesin,  ABD ile yakınlaşmasının, Avrupa ile ekonomik bir anlaşma yapmasının ve İsrail'e karşı askeri çözüm yerine müzakereyi tercih eden Arap Birliği (AL) zirvelerinin benimsenmesinin cezası olarak, merhum liderler Huari Bumedyen ve Muammer Kaddafi arasında yapılan eski ittifak çerçevesinde Kuzey Afrika'da yeni bir oluşumla silahlı bir ayrılıkçı grubun ve bölgede Fas topraklarından  çıkacak altıncı bir yapının kurulmasını öngörmeyen her türlü formüle karşı çıkıyor.

Cezayir hükümeti amaç doğrultusunda ayrılıkçı grup Polisario Cephesi’ni silahlandırırken ve tüm diplomatik çabalarını tek bir amaç uğruna, yani Fas'ı bölgesel ve kıtasal bir güç haline gelmemesi için bölmeye, siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak gelişmesini sınırlamaya çalışıyor.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
TT

Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)

İsrail iç güvenlik servisi Şin-Bet (Şabak) Hamas'ın Batı Şeria'nın güneyindeki El Halil kentinde ‘son on yılda ortaya çıkarılan en büyük ağlardan ve en büyük altyapılarından biri’ olarak nitelendirdiği bir hücre ağını çökerttiğini duyurdu.

Şin-Bet, 3 ay süren büyük bir operasyon sırasında, yakın gelecekte saldırı planları yapan 60'tan fazla Hamas üyesinin tutukladığını ve bu sırada önceki saldırıları gerçekleştirenler veya yardım edenlerin de tutuklandığını açıkladı.

İsrail medyasının büyük ilgiyle aktardığı açıklamaya göre son üç ay içinde Şin-Bet, ordu ve polisle iş birliği içinde yoğun bir günlük faaliyet yürüttü ve bu faaliyetler kapsamında, yakın gelecekte çeşitli saldırılar düzenlemeyi planlayan, El Halil'deki Hamas'ın büyük, karmaşık ve devasa bir altyapısı ortaya çıkarıldı.

Jjj
Şin-Bet tarafından dağıtılan, Batı Şeria'daki Hamas hücresinden ele geçirilen silahların fotoğrafı

Şin-Bet'in soruşturmalarına göre en az 10 hücreden oluşan bu altyapı ağının faaliyetleri kapsamında, Hamas'ın üst düzey yetkilileri, çoğu İsrail hapishanelerinde eski mahkumlar olan, Hamas’ın bölgedeki diğer üyelerini silahlandırmak, eğitmek ve üye olarak hareketin bünyesine katmak için çalıştılar. Şin-Bet’in açıklamasına göre amaçlarıİsrail’deki hedefleri vurmak ve bombalı saldırı düzenlemekti.

İsrail basınına göre tutuklananlar, bu hücrelerin üyelerine askeri eğitim vermek, İsrail’deki hedefleri hakkında istihbarat toplamak, patlayıcı üretmek, bomba paketleri hazırlamak ve Batı Şeria ve İsrail'deki hedeflere karşı saldırı hazırlığı yapmakla suçlanıyorlar.

En az 60 kişinin tutuklandığı konuşuluyor. Şin-Bet'e göre geniş çaplı istihbarata ulaşıldığı ve bu sayede 22 farklı türde silah, 11 el bombası, patlayıcılar ve büyük miktarda mühimmat ele geçirildiği, ayrıca aranan kişilerin saklandığı ve silahların depolandığı bir yer altı sığınağı bulunduğu belirtildi.

Son on yılın en büyük vakası

Soruşturmalar, eski tutukluların önceki yıllarda meydana gelen saldırılara katıldıklarını ortaya çıkardı. Bunlardan biri, 31 Ağustos 2010'da El Halil'deki Bani Naim Kavşağı’nda meydana gelen ve 4 İsraillinin öldürüldüğü silahlı saldırıya katılmıştı. Bir diğeri ise saldırıyı yöneten hücrenin sorumlularından biriydi.

Hhh
Şin-Bet tarafından dağıtılan ve Hamas'ın silahlı eylemlerde kullanmakla suçlandığı El Halil'deki bir yeraltı sığınağının fotoğrafı (Şin-Bet)

Şin-Bet'in üst düzey bir yetkilisi, bunun Batı Şeria'da Şin-Bet tarafından son on yılda engellenen en büyük ve en geniş çaplı olay olduğunu söyledi.

Yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu altyapının çoğu üyesi daha önce İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunmuş ve soruşturma konusunda deneyimli kişiler. Bu altyapının ortaya çıkarılmasının, Hamas'ın İsrail'de bazı ciddi saldır gerçekleştirme niyetini büyük ölçüde engelledi.”

İsrail basını önümüzdeki günlerde şüphelilere karşı ‘terör örgütü liderliği, kasıtlı olarak cinayete teşebbüs ve kasıtlı cinayet işleme’ gibi ağır suçlamalar yöneltileceğini vurguladı.

Batı Şeria'da ayaklanma girişimi

Batı Şeria'da daha öncede Hamas adına çalışan hücreler ortaya çıkarılmıştı. Ancak bu olay, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü ve Hamas’ı ortadan kaldırmayı amaçladığı savaşın başlamasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçerken Hamas'ın Batı Şeria'da yeniden güçlenmeye çalıştığını ortaya koyuyor.

Hamas, Batı Şeria’da her zaman varlığını sürdürmüş ve birçok iniş çıkış yaşamıştı. Ancak Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yönelik saldırısının ardından ortaya çıkan mevcut durumdan daha karmaşığı daha önce hiç yaşanmadı.

Jdjj
Batı Şeria'nın El Halil kentinde geçtiğimiz yıl temmuz ayında Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye suikastını kınamak için gösteri düzenleyen Filistinliler (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Batı Şeria'daki Hamas kaynaklarından biri, Hamas’ın karmaşık, zor ve benzeri görülmemiş bir durumda olduğunu söyledi. İsrail'in 10 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi, Batı Şeria ve yurtdışında Hamas liderlerini, kaynaklarını ve tabanını takip etmesinin kendilerine büyük zarar verdiğini de sözlerine ekledi.

Kaynak, güvenlik durumunun Gazze Şeridi'nden farklı olarak Batı Şeria'da her zaman karmaşık olduğunu, ancak şu anda daha da karmaşık hale geldiğini, sürekli güvenlik takibinin yapıldığını ve para hareketlerinin izlendiğini, Hamas’ın hareket kabiliyetinin ve paraya ulaşma imkanlarının büyük ölçüde tükendiğini açıkladı. Kaynak, karmaşık ve derin krizler olduğunu ifade etti.

Buna rağmen krizin geçeceğini düşündüğünü belirten kaynak, Hamas’ın kurulduğu günden bu yana güvenlik güçlerinin takibinin, tutuklamaların ve suikastların devam ettiğini kaydetti.

Hamas’ın Batı Şeria'daki varlığı nasıl başladı?

Hamas'ın Batı Şeria'daki varlığı 1987 yılında başladı. Başlangıçta camiler aracılığıyla Filistinlileri kendine çeken faaliyetlerde bulunan Hamas, ardından silahlı saldırılar düzenlemeye ve İsrail askerlerini kaçırmaya çalıştı.

Hamas, İsrail’de gerçekleştirdiği bombalı saldırılarla Batı Şeria'da adından söz ettirmeye başladı. Bu saldırılar, 2000 yılında başlayan İkinci İntifada ile birlikte büyük ölçüde gelişti. Ardından Hamas, 2006 yılında yapılan seçimlere katıldı ve Batı Şeria'dan siyasi liderler seçerek parlamento seçimlerine girdi. O dönemde Fetih Hareketi’ni yenerek siyasi varlığını güçlendirdi.

Filistin’in 2007 yılında bölünmesinden önce Hamas'ın Batı Şeria'daki faaliyetlerinin resmi, açık ve geniş çaplı olduğu söylenebilir. Ancak bölünmeden sonra Hamas’ın Batı Şeria’daki her türlü faaliyeti yasaklandı. Filistin Yönetimi, Hamas üyelerini tutukladı. Hamas’ın silah ve para kaynakları mercek altına alındı. İç savaşta Hamas’ın kurumlarını elinden alan Filistin Yönetimi, onun Batı Şeria'daki gücünü zayıflattı.

Filistinli bir güvenlik kaynağı, Batı Şeria'daki kaosun arkasında her zaman Hamas'ın gündeminin olduğunu ve Filistin Yönetimi'nin ise Hamas’a değil, bu duruma karşı çıktığını söyledi.

Hamas'ın hem 7 Ekim'den önce hem de sonra herhangi bir nedenle silah kullanması yasaklandı. Bu durum Filistin Yönetimi’yle çatışmalara yol açtı. Buna rağmen, 7 Ekim'den sonra bile Hamas hücreleri Batı Şeria'da İsrail hedeflerine karşı eylemlerde bulundu, ancak bu eylemler beklendiği kadar büyük çaplı olmadı.

Batı Şeria’dan bir kaynak, Hamas Hareketi’nin Gazze'deki liderliğinin, dengeleri değiştirebilecek daha büyük bir varlık göstermeye çalıştığını söyledi.

Hamas'ın siyasi ve askeri liderleri, 7 Ekim 2023’teki saldırının ilk anından itibaren Batı Şeria'yı savaşa girmeye çağırmaktan çekinmediler, ancak bu gerçekleşmedi.

Sıra Filistin topraklarına geldiğinde, savaş boyunca İsrail'in en büyük endişesi tırmanan gerginlikti. Şin-Bet, üçüncü bir intifadanın patlak vermesi olasılığına ve Hamas'ın uyuyan hücrelerinin harekete geçebileceğine karşı defalarca kez uyardı.

Şin-Bet, 2024 yılında Batı Şeria'da 689 silahlı saldırı, 326 bombalı saldırı, 13 bıçaklı saldırı, 9 araçla ezme saldırısı, 2 intihar saldırısı ve 1 kaçırma vakası olmak üzere bin 40 adet ‘büyük terör eylemini’ engellediğini açıkladı.