Büyük fırtına nerede ve nasıl sonlanacak?

ABD, Ortadoğu’yu yeniden keşfediyor.

Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
TT

Büyük fırtına nerede ve nasıl sonlanacak?

Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)

Brian Katulis

İsrail ile Hamas arasında süren Gazze Şeridi’nde acımasız savaş, büyük Ortadoğu’yu yeni bir tehlike ve belirsizlik aşamasına itti. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısında, İkinci İntifada’nın (2000-2005) İsrail tarafında ilk dört yılındakinden daha fazla İsrailli öldürüldü. Son haftalarda İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı, İsrail’in 2005’te Gazze’den çekilmesinden bu yana iki taraf arasında yaşanan tüm çatışmalarda yaşamını yitirenleri de aştı.

Ortadoğu’daki ABD askeri varlığına yönelik artan saldırı ve tehditlerin yanı sıra Güney Lübnan ve Suriye’de Hizbullah ve İran’la bağlantılı diğer grupların İsrail’e karşı artan saldırılarına gelince hepsi, daha da yayılacak bir yangının habercisi.

Kimse bu işin sonunun nasıl olacağını bilmiyor. Ancak bir süredir bu bölgeyle ilgili tüm görüşmelere yön veren yeni Ortadoğu hayali, ister Suudi- İsrail normalleşme anlaşması isterse Hindistan’daki G20 zirvesinde açıklanan Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ekonomik koridor isterse de Körfez’de ve bölgenin diğer bölgelerinde gerilimi azaltma çabaları olsun, 7 Ekim’den sonra sadece bir hayal olarak kalacak gibi görünüyor. Her şey artık rüzgâra kapılmış durumda.

Biden yönetimi, görevdeki ilk iki buçuk yılı boyunca, Başkan Joe Biden’ın 2021’de göreve gelmesiyle Kovid 19 pandemisi, işsizliğin yayılması ve bir grup diğer ülke içi öncelikler başta olmak üzere ABD’nin karşı karşıya kaldığı acil iç zorlukların etkisi altında, Ortadoğu’da ABD politikası oluşturma önceliğini azalttı.

Ortadoğu geriledi

Biden yönetimi, görevdeki ilk iki buçuk yılı boyunca, Başkan Joe Biden’ın 2021’de göreve gelmesiyle Kovid 19 pandemisi, işsizliğin yayılması ve (Çin ile ilgili konuların ele alınması, iklim değişikliği ve Ukrayna'daki Rusya ihtilafının sona ermesi gibi) bir grup diğer ülke içi öncelikler başta olmak üzere ABD’nin karşı karşıya kaldığı acil iç zorlukların etkisi altında, Orta Doğu’da ABD politikası oluşturma önceliğini azalttı. Bunun sonucunda Ortadoğu, yönetimin gündeminde alt sıralarda yer aldı.

Başkan Biden’ın Temmuz 2022’de İsrail ve Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretin dış nedenleri vardı. Öyle ki Ukrayna’da devam eden savaş, enerji fiyatlarında önemli bir artışa yol açtı. Bu durum, Biden’ın kısmen enflasyon ve diğer sorunlara ilişkin endişelerden kaynaklanan düşük halk desteğiyle mücadele ettiği bir döneme denk geldi. Bu durum ise yönetimi Ortadoğu ülkeleriyle ilgilenmeye yöneltti.

dfvgrt
İsrail’in hava saldırısı sonucu Gazze Şeridi’nin kuzey kesimindeki Beyt Hanun kasabası semaları dumanla kaplandı, 4 Kasım 2023. (EPA)

Biden yönetimi, Ortadoğu’daki çatışmanın patlak vermesinden önce bölgedeki diplomatik girişimlerini yoğunlaştırıyor, çabalarını 2020 İbrahim Anlaşmaları’nın güçlendirilmesi, normalleşme ve bölgesel entegrasyon alanlarının genişletilmesi üzerinde yoğunlaştırıyordu. Olumlu Yönler Kitabı’nın iddialı vizyonu, yeni barış anlaşmaları oluşturmayı, karayolu ve demiryolu ağları, yeşil enerji projeleri gibi girişimler yoluyla bölgesel bağlantıyı kolaylaştırmayı ve ekonomik ortaklıkları güçlendirmeyi amaçlıyordu. Bununla birlikte bu genişletilmiş vizyonun geçici olarak bir kenara bırakılması gerekiyordu. Ortadoğu’da devam eden ve hem ABD’nin hem de uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiren kriz acil ve kritik bir endişe kaynağıydı.

Söz konusu dönemde ana fikir, Ortadoğu’daki gergin ve rahatsız edici durumdan, bölgeyi birleştirecek ve birbirine daha da bağlı hale getirecek barış ve normalleşme anlaşmaları sağlayarak, yollar inşa ederek, yeşil enerji altyapısını geliştirerek ve ticareti artırarak yeni bir fırsat yaratmaktı. Mevcut durum sonucunda tüm bunlar duraksarken, ABD ve dünya ülkeleri kendilerini daha büyük ölçeğe yayılma tehlikesi taşıyan yakıcı bir ateşle karşı karşıya buldu.

Biden yönetimi, Hamas’ın başlattığı savaşa yanıt olarak 7 Ekim’deki Hamas saldırısının hemen ardından harekete geçti. Hızla taktiksel, tepkisel bir kriz yönetimi tarzına yöneldi. Bu durum, pek çok açıdan ABD’nin Ortadoğu’daki politikasının konfor bölgesini temsil ediyor.

Beş öncelik

Mevcut Ortadoğu krizine yönelik ABD politikasının beş yeni önceliği var. Öyle ki Biden yönetimi, Hamas’ın başlattığı savaşa yanıt olarak 7 Ekim’deki Hamas saldırısının hemen ardından harekete geçti. Hızla taktiksel, tepkisel bir kriz yönetimi tarzına yöneldi. Bu durum, pek çok açıdan hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi ardışık yönetimler arasında ABD’nin Ortadoğu’daki politikasının konfor bölgesini temsil ediyor. Öyle görünüyor ki Ortadoğu söz konusu olduğunda bu acil durum yönetimi, daha stratejik ve proaktif bir rol oynamaktan ziyade ABD’nin konfor bölgesinde yer alıyor.

Başkan Biden, saldırıyı takip eden günlerde bölgeye daha fazla askeri teçhizat, tesis, personel ve üst düzey diplomatı Antony Blinken’i gönderdi. Ayrıca İsrail’e ek askeri yardım sağlamak için ek fon talep etti.

Biden, İsrail’in kendini savunma hakkına desteğini göstermek için bizzat İsrail’deki savaş bölgesine giderken, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile yapılması planlanan toplantı, Gazze’deki bir hastaneye düzenlenen saldırıyla ilgili çıkan tartışmanın ardından iptal edildi.

Bu yeni Ortadoğu savaşının ilk iki haftasında Biden yönetimi beş politika hedefi belirledi:

*İsrail’in kendini savunma hakkını destekleme ve Hamas ile diğer grupların oluşturduğu tehditleri ortadan kaldırma hedefine ulaşma.

-Gazze’de mahsur kalan rehinelerin ve ABD vatandaşlarının güvenli bir şekilde geri dönüşünün sağlanması.

-Daha geniş bir bölgesel savaşın önlenmesi.

-Sivilleri korumak ve Gazze’de kötüleşen insani krize müdahale etmek.

-Arap ülkeleri ve etkilerin yönetilmesi ve geleceğe yönelik planlama ile ilgilenen diğer taraflarla güçlü çalışma ilişkilerinin sürdürülmesi.

Bu beş cephenin her birinde ilerleme kaydetmeye çalışan Biden yönetimi, halihazırda bu beş hedefin her birine doğru ilerleme sağlamak için kullandığı taktikler arasında gerginliklere tanık oluyor. Bu kriz anında yön bulmanın temel görevlerinden biri, sonuçlara ulaşmaya çalışırken var olan veya ortaya çıkabilecek gerilimleri uzaklaştırmaktır.

Örneğin İsrail’in Gazze’ye yönelik askerî harekâtına ABD’nin verdiği destek, sivilleri koruma, insani yardım sağlama ve Arap ortaklarla iyi ilişkiler sürdürme hedeflerini halihazırda daha da zorlaştırıyor. ABD’nin en yakın Arap ortaklarının çoğu ateşkes veya gerilimin durdurulması çağrısında bulunan bir tavır aldı. Onlara göre Biden yönetimi ve İsrail, Hamas’ın oluşturduğu tehditleri ortadan kaldırma hedefiyle çatışıyor. İsrail’in meşru müdafaa hakkını ve Hamas tehditlerini azaltma ve ortadan kaldırmaya yönelik askeri operasyonlarını desteklemek amacıyla Biden yönetimi, Ukrayna’ya desteği de içeren 105 milyar dolarlık daha geniş bir paket kapsamında İsrail’e 14 milyar dolarlık ek yardım talep etti. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre bu paket, Ukrayna’ya destek ve (hava ve füze savunmasını desteklemek ve İsrail’e destek için çekilen Amerikan silah stokunu yenilemek üzere 10 milyar dolar değerindeki) İsrail’e destek de dahil olmak üzere diğer ulusal güvenlik önceliklerini içeriyor.

Çatışmanın ikinci ve üçüncü haftalarında ise rekabet eden hedeflerin yarattığı bir gerilim daha yaşandı. Amaç iki yüzden fazla rehinenin serbest bırakılmasını sağlamaktı. Bu durum, Hamas ve İslami Cihad gibi grupların Filistin’de oluşturduğu doğrudan tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlayan askeri harekatla doğrudan çatışıyor.

Rekabet eden hedefler

Çatışmanın ikinci ve üçüncü haftalarında ise rekabet eden hedeflerin yarattığı bir gerilim daha yaşandı. Amaç iki yüzden fazla rehinenin serbest bırakılmasını sağlamaktı. Bu durum, İsrail’e defalarca füze fırlatan Hamas ve İslami Cihad gibi grupların Filistin’de oluşturduğu doğrudan tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlayan askeri harekatla doğrudan çatışıyor. Diğer taraftan İsrail, Katar ve diğer bölgesel arabulucuların liderliğindeki rehine müzakerelerine daha fazla zaman tanımak için beklenen kara saldırısını ertelemiş olabilir.

En önemli gerilimin, meşru müdafaa hakkı çerçevesinde İsrail’in askeri eylemlerini desteklemek ve daha geniş bir bölgesel savaşın çıkmasını önlemek olması muhtemel. Çatışmanın ilk günlerinde İran ve onun silahlı milis ağı, bölge genelinde İsrail ve ABD’ye karşı saldırılar düzenledi. İran ekseni şimdiye kadar ABD’nin Arap ortaklarını bu saldırılardan çoğunlukla muaf tutarken, ABD ve İsrail bu tür saldırılara aynı şekilde karşılık verdi. Ancak bölgenin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri, en tehlikeli bölgeler olan İsrail ve Gazze’de alevlenen yangınların diğer bölgelere de sıçrayabilecek olmasıdır.

cvfdbg
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bombardımanı ağır yıkıma yol açtı, 2 Kasım 2023 (AFP)

Körfez Arap ülkeleri ile İran arasında devam eden görüşmeler, bölgesel gerginliğin daha geniş çapta artmasının önündeki en büyük engellerden biri olabilir. Ancak şu an bu çatışmanın kontrol altına alınıp alınamayacağı belirsizliğini koruyor. Şu anda bölgedeki olaylar, ABD’nin iç dünyasını değil, Amerikan politikasını şekillendiriyor.

ABD bölünmesi

Birkaç yıldır ABD siyasetine hâkim olan mezhepçi zihniyetin bir arada kalması nedeniyle ABD, bugünlerde çoğu konuda partizan ve siyasi açıdan halen keskin bir şekilde bölünmüş durumda. Bu Ortadoğu savaşının henüz başındayız. Ancak Amerikalıların büyük bir çoğunluğu İsrail’in Hamas’a karşı eylemlerini ve aynı zamanda ABD’nin şu ana kadarki eylemlerini de destekliyor.

Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu araştırmasında Amerikalıların yüzde 76’sı İsrail’i desteklemenin ABD’nin ulusal çıkarına olduğunu belirtti. Seçmenlerin Biden yönetiminin şu ana kadarki eylemlerini nasıl değerlendirdiği büyük ölçüde parti üyeliğiyle bağlantılı. Demokratlar, Biden’ın performansına ilişkin Cumhuriyetçilerden daha güçlü değerlendirmelerde bulunuyor.

Bütün bunlarda şaşılacak bir şey yok. ABD politikasının gidişatının olaylar tarafından belirlenmesi pek olası değil. Ancak Ortadoğu’da bugün böylesine değişken ve belirsiz bir ortamda, bu siyasi hedefler ve yerel siyasi dinamikler her an altüst olabilir.

2014’teki DEAŞ’ı yenilgiye uğratma savaşının ya da Saddam Hüseyin’in Irak’ını Kuveyt’ten çıkarmaya yönelik 1991 savaşının aksine ABD, kendisi için belirlediği ana hedeflere doğru ilerlemek amacıyla birleşik bir bölgesel koalisyon oluşturmak ve sürdürmek üzere mücadele edecek.

Nasıl biter?

ABD’nin yakın zamanda Ortadoğu’yu ve jeostratejik önemini yeniden keşfetmesi, son yıllarda karşılaştığı en karmaşık sınavlardan birini oluşturuyor. 2014’teki DEAŞ’ı yenilgiye uğratma savaşının ya da Saddam Hüseyin’in Irak’ını Kuveyt’ten çıkarmaya yönelik 1991 savaşının aksine ABD, kendisi için belirlediği ana hedeflere doğru ilerlemek amacıyla birleşik bir bölgesel koalisyon oluşturmak ve sürdürmek üzere mücadele edecek. Bu çatışmalar çoğunlukla bölgedeki büyük ölçüde değişen dinamiklerden kaynaklanıyor. Öyle ki giderek daha fazla ülke kendi çıkarlarını ilerletmek için iddialı bir şekilde hareket ediyor ve dış politika gündemlerini dış güçlerle daha az, yakın çevreleriyle daha fazla ilişkili olarak belirliyor. ABD’nin Ortadoğu’daki ortaklarına da aynı şeyi yaptırmak için sihirli bir değnek sallayabileceği günler geride kaldı.

fdbgthr
İsrail ordusu, 28 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne top mermileri ile saldırdı. (AFP)

Bu savaşın İsrail- Filistin çatışması etrafında dönüyor olması da karmaşıklığı artırıyor. Bu, bölge genelinde liderler ve insanlar için de derin duygusal yankı uyandıran bir çatışmadır. Son yıllarda bazı Amerikalı liderler ve bölgedeki mevkidaşları, İsrail-Filistin cephesinde devam eden krizden gözlerini kaçırabilecekmiş gibi davrandılar. Son yıllarda bazı ABD’li liderler ve bölgedeki mevkidaşları, İsrail- Filistin cephesinde devam eden krizden gözlerini kaçırabilecekmiş gibi davrandılar. Bazıları bu dinamikleri halının altına süpürebileceklerini düşündü. Bu son savaş, milyonlarca Filistinlinin içinde bulunduğu kötü duruma çözüm bulunmadan daha güvenli, daha bütünleşmiş ve daha müreffeh bir bölgeye yönelik büyük vizyonlara asla ulaşılamayacağının bir hatırlatıcısıdır. Ayrıca savaş, özellikle de ilk baştaki acımasız saldırılar ve sivillerin kaçırılması, aynı zamanda hava bombardımanında öldürülen çocukların görüntüleri hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin insanlığını yeniden düşünme ihtiyacının canlı bir hatırlatıcısıdır.

Burada daha kapsamlı sorular ortaya çıkıyor: Daha geniş bölgesel güvenliği baltalayan bir rol oynamaya devam eden İran ile ne olacak?

Ancak savaşın çıkmasıyla birlikte toplumdaki siyasi dinamikleri değiştirirken savaşların öngörülemez bir nitelik taşıdığı da dikkate alınmalı. ABD, 2003 yılında Irak’ı işgal ettiğinde, bunu askeri operasyonlar yoluyla Irak’taki güç düzeninin dinamiklerini anlayamayacak şekilde yapmıştı. ABD, milyonlarca Arap olmayan Kürt’ün yaşadığı, Şii çoğunluklu bir ülkede sözde Sünni Müslüman olan bir diktatörü ortadan kaldırarak, farkında olmadan pek çok şey yapıyordu. Bunlar arasında ülkenin siyasetini basit Şii ve Sünni kategorilerine ve Arap-Kürt ayrımına meydan okuyan karmaşık şekillerde etkilemek de vardı.

Aynı şekilde İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının Filistin toplumu üzerinde siyasi etkilerinin yanı sıra yıkıcı maddi ve toplumsal maliyetleri de çıkacak. Bu askeri eylemlerin halihazırda bölge genelinde yansımaları var ve eğer savaş daha da genişlerse, İsrail siyasi sistemi de dahil olmak üzere daha geniş siyasi yansımaları olacak.

Bu çatışmanın nasıl sona ereceği sorusunu sorarken, politika planlayıcıları ve teknokratlar, genellikle savaştan kaynaklanan güç ve politika değişimlerini tam olarak hesaba katmayan yanıtlar veya çözümler ararlar.

Odak noktası, kanun ve düzeni sağlamak için oluşturulması gereken güvenlik güçlerinin büyüklüğünden, yeni bir yönetim yapısının nasıl kurulabileceğinden veya yeni bir ekonomik modelden bahsetmekle sınırlı.

Ancak savaş daha temel bir şeyi de beraberinde getiriyor ve sonun niteliği, onun nasıl gelişeceğine bağlı olacak.

Büyük bir fırtına yaklaşıyor ve güçleniyor gibi görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.