Büyük fırtına nerede ve nasıl sonlanacak?

ABD, Ortadoğu’yu yeniden keşfediyor.

Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
TT

Büyük fırtına nerede ve nasıl sonlanacak?

Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)
Savaştan en fazla etkilenen kesimler arasında çocuklar bulunuyor. (Görsel:Sara Gironi Carnevale)

Brian Katulis

İsrail ile Hamas arasında süren Gazze Şeridi’nde acımasız savaş, büyük Ortadoğu’yu yeni bir tehlike ve belirsizlik aşamasına itti. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısında, İkinci İntifada’nın (2000-2005) İsrail tarafında ilk dört yılındakinden daha fazla İsrailli öldürüldü. Son haftalarda İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı, İsrail’in 2005’te Gazze’den çekilmesinden bu yana iki taraf arasında yaşanan tüm çatışmalarda yaşamını yitirenleri de aştı.

Ortadoğu’daki ABD askeri varlığına yönelik artan saldırı ve tehditlerin yanı sıra Güney Lübnan ve Suriye’de Hizbullah ve İran’la bağlantılı diğer grupların İsrail’e karşı artan saldırılarına gelince hepsi, daha da yayılacak bir yangının habercisi.

Kimse bu işin sonunun nasıl olacağını bilmiyor. Ancak bir süredir bu bölgeyle ilgili tüm görüşmelere yön veren yeni Ortadoğu hayali, ister Suudi- İsrail normalleşme anlaşması isterse Hindistan’daki G20 zirvesinde açıklanan Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ekonomik koridor isterse de Körfez’de ve bölgenin diğer bölgelerinde gerilimi azaltma çabaları olsun, 7 Ekim’den sonra sadece bir hayal olarak kalacak gibi görünüyor. Her şey artık rüzgâra kapılmış durumda.

Biden yönetimi, görevdeki ilk iki buçuk yılı boyunca, Başkan Joe Biden’ın 2021’de göreve gelmesiyle Kovid 19 pandemisi, işsizliğin yayılması ve bir grup diğer ülke içi öncelikler başta olmak üzere ABD’nin karşı karşıya kaldığı acil iç zorlukların etkisi altında, Ortadoğu’da ABD politikası oluşturma önceliğini azalttı.

Ortadoğu geriledi

Biden yönetimi, görevdeki ilk iki buçuk yılı boyunca, Başkan Joe Biden’ın 2021’de göreve gelmesiyle Kovid 19 pandemisi, işsizliğin yayılması ve (Çin ile ilgili konuların ele alınması, iklim değişikliği ve Ukrayna'daki Rusya ihtilafının sona ermesi gibi) bir grup diğer ülke içi öncelikler başta olmak üzere ABD’nin karşı karşıya kaldığı acil iç zorlukların etkisi altında, Orta Doğu’da ABD politikası oluşturma önceliğini azalttı. Bunun sonucunda Ortadoğu, yönetimin gündeminde alt sıralarda yer aldı.

Başkan Biden’ın Temmuz 2022’de İsrail ve Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretin dış nedenleri vardı. Öyle ki Ukrayna’da devam eden savaş, enerji fiyatlarında önemli bir artışa yol açtı. Bu durum, Biden’ın kısmen enflasyon ve diğer sorunlara ilişkin endişelerden kaynaklanan düşük halk desteğiyle mücadele ettiği bir döneme denk geldi. Bu durum ise yönetimi Ortadoğu ülkeleriyle ilgilenmeye yöneltti.

dfvgrt
İsrail’in hava saldırısı sonucu Gazze Şeridi’nin kuzey kesimindeki Beyt Hanun kasabası semaları dumanla kaplandı, 4 Kasım 2023. (EPA)

Biden yönetimi, Ortadoğu’daki çatışmanın patlak vermesinden önce bölgedeki diplomatik girişimlerini yoğunlaştırıyor, çabalarını 2020 İbrahim Anlaşmaları’nın güçlendirilmesi, normalleşme ve bölgesel entegrasyon alanlarının genişletilmesi üzerinde yoğunlaştırıyordu. Olumlu Yönler Kitabı’nın iddialı vizyonu, yeni barış anlaşmaları oluşturmayı, karayolu ve demiryolu ağları, yeşil enerji projeleri gibi girişimler yoluyla bölgesel bağlantıyı kolaylaştırmayı ve ekonomik ortaklıkları güçlendirmeyi amaçlıyordu. Bununla birlikte bu genişletilmiş vizyonun geçici olarak bir kenara bırakılması gerekiyordu. Ortadoğu’da devam eden ve hem ABD’nin hem de uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiren kriz acil ve kritik bir endişe kaynağıydı.

Söz konusu dönemde ana fikir, Ortadoğu’daki gergin ve rahatsız edici durumdan, bölgeyi birleştirecek ve birbirine daha da bağlı hale getirecek barış ve normalleşme anlaşmaları sağlayarak, yollar inşa ederek, yeşil enerji altyapısını geliştirerek ve ticareti artırarak yeni bir fırsat yaratmaktı. Mevcut durum sonucunda tüm bunlar duraksarken, ABD ve dünya ülkeleri kendilerini daha büyük ölçeğe yayılma tehlikesi taşıyan yakıcı bir ateşle karşı karşıya buldu.

Biden yönetimi, Hamas’ın başlattığı savaşa yanıt olarak 7 Ekim’deki Hamas saldırısının hemen ardından harekete geçti. Hızla taktiksel, tepkisel bir kriz yönetimi tarzına yöneldi. Bu durum, pek çok açıdan ABD’nin Ortadoğu’daki politikasının konfor bölgesini temsil ediyor.

Beş öncelik

Mevcut Ortadoğu krizine yönelik ABD politikasının beş yeni önceliği var. Öyle ki Biden yönetimi, Hamas’ın başlattığı savaşa yanıt olarak 7 Ekim’deki Hamas saldırısının hemen ardından harekete geçti. Hızla taktiksel, tepkisel bir kriz yönetimi tarzına yöneldi. Bu durum, pek çok açıdan hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi ardışık yönetimler arasında ABD’nin Ortadoğu’daki politikasının konfor bölgesini temsil ediyor. Öyle görünüyor ki Ortadoğu söz konusu olduğunda bu acil durum yönetimi, daha stratejik ve proaktif bir rol oynamaktan ziyade ABD’nin konfor bölgesinde yer alıyor.

Başkan Biden, saldırıyı takip eden günlerde bölgeye daha fazla askeri teçhizat, tesis, personel ve üst düzey diplomatı Antony Blinken’i gönderdi. Ayrıca İsrail’e ek askeri yardım sağlamak için ek fon talep etti.

Biden, İsrail’in kendini savunma hakkına desteğini göstermek için bizzat İsrail’deki savaş bölgesine giderken, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile yapılması planlanan toplantı, Gazze’deki bir hastaneye düzenlenen saldırıyla ilgili çıkan tartışmanın ardından iptal edildi.

Bu yeni Ortadoğu savaşının ilk iki haftasında Biden yönetimi beş politika hedefi belirledi:

*İsrail’in kendini savunma hakkını destekleme ve Hamas ile diğer grupların oluşturduğu tehditleri ortadan kaldırma hedefine ulaşma.

-Gazze’de mahsur kalan rehinelerin ve ABD vatandaşlarının güvenli bir şekilde geri dönüşünün sağlanması.

-Daha geniş bir bölgesel savaşın önlenmesi.

-Sivilleri korumak ve Gazze’de kötüleşen insani krize müdahale etmek.

-Arap ülkeleri ve etkilerin yönetilmesi ve geleceğe yönelik planlama ile ilgilenen diğer taraflarla güçlü çalışma ilişkilerinin sürdürülmesi.

Bu beş cephenin her birinde ilerleme kaydetmeye çalışan Biden yönetimi, halihazırda bu beş hedefin her birine doğru ilerleme sağlamak için kullandığı taktikler arasında gerginliklere tanık oluyor. Bu kriz anında yön bulmanın temel görevlerinden biri, sonuçlara ulaşmaya çalışırken var olan veya ortaya çıkabilecek gerilimleri uzaklaştırmaktır.

Örneğin İsrail’in Gazze’ye yönelik askerî harekâtına ABD’nin verdiği destek, sivilleri koruma, insani yardım sağlama ve Arap ortaklarla iyi ilişkiler sürdürme hedeflerini halihazırda daha da zorlaştırıyor. ABD’nin en yakın Arap ortaklarının çoğu ateşkes veya gerilimin durdurulması çağrısında bulunan bir tavır aldı. Onlara göre Biden yönetimi ve İsrail, Hamas’ın oluşturduğu tehditleri ortadan kaldırma hedefiyle çatışıyor. İsrail’in meşru müdafaa hakkını ve Hamas tehditlerini azaltma ve ortadan kaldırmaya yönelik askeri operasyonlarını desteklemek amacıyla Biden yönetimi, Ukrayna’ya desteği de içeren 105 milyar dolarlık daha geniş bir paket kapsamında İsrail’e 14 milyar dolarlık ek yardım talep etti. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre bu paket, Ukrayna’ya destek ve (hava ve füze savunmasını desteklemek ve İsrail’e destek için çekilen Amerikan silah stokunu yenilemek üzere 10 milyar dolar değerindeki) İsrail’e destek de dahil olmak üzere diğer ulusal güvenlik önceliklerini içeriyor.

Çatışmanın ikinci ve üçüncü haftalarında ise rekabet eden hedeflerin yarattığı bir gerilim daha yaşandı. Amaç iki yüzden fazla rehinenin serbest bırakılmasını sağlamaktı. Bu durum, Hamas ve İslami Cihad gibi grupların Filistin’de oluşturduğu doğrudan tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlayan askeri harekatla doğrudan çatışıyor.

Rekabet eden hedefler

Çatışmanın ikinci ve üçüncü haftalarında ise rekabet eden hedeflerin yarattığı bir gerilim daha yaşandı. Amaç iki yüzden fazla rehinenin serbest bırakılmasını sağlamaktı. Bu durum, İsrail’e defalarca füze fırlatan Hamas ve İslami Cihad gibi grupların Filistin’de oluşturduğu doğrudan tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlayan askeri harekatla doğrudan çatışıyor. Diğer taraftan İsrail, Katar ve diğer bölgesel arabulucuların liderliğindeki rehine müzakerelerine daha fazla zaman tanımak için beklenen kara saldırısını ertelemiş olabilir.

En önemli gerilimin, meşru müdafaa hakkı çerçevesinde İsrail’in askeri eylemlerini desteklemek ve daha geniş bir bölgesel savaşın çıkmasını önlemek olması muhtemel. Çatışmanın ilk günlerinde İran ve onun silahlı milis ağı, bölge genelinde İsrail ve ABD’ye karşı saldırılar düzenledi. İran ekseni şimdiye kadar ABD’nin Arap ortaklarını bu saldırılardan çoğunlukla muaf tutarken, ABD ve İsrail bu tür saldırılara aynı şekilde karşılık verdi. Ancak bölgenin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri, en tehlikeli bölgeler olan İsrail ve Gazze’de alevlenen yangınların diğer bölgelere de sıçrayabilecek olmasıdır.

cvfdbg
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bombardımanı ağır yıkıma yol açtı, 2 Kasım 2023 (AFP)

Körfez Arap ülkeleri ile İran arasında devam eden görüşmeler, bölgesel gerginliğin daha geniş çapta artmasının önündeki en büyük engellerden biri olabilir. Ancak şu an bu çatışmanın kontrol altına alınıp alınamayacağı belirsizliğini koruyor. Şu anda bölgedeki olaylar, ABD’nin iç dünyasını değil, Amerikan politikasını şekillendiriyor.

ABD bölünmesi

Birkaç yıldır ABD siyasetine hâkim olan mezhepçi zihniyetin bir arada kalması nedeniyle ABD, bugünlerde çoğu konuda partizan ve siyasi açıdan halen keskin bir şekilde bölünmüş durumda. Bu Ortadoğu savaşının henüz başındayız. Ancak Amerikalıların büyük bir çoğunluğu İsrail’in Hamas’a karşı eylemlerini ve aynı zamanda ABD’nin şu ana kadarki eylemlerini de destekliyor.

Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu araştırmasında Amerikalıların yüzde 76’sı İsrail’i desteklemenin ABD’nin ulusal çıkarına olduğunu belirtti. Seçmenlerin Biden yönetiminin şu ana kadarki eylemlerini nasıl değerlendirdiği büyük ölçüde parti üyeliğiyle bağlantılı. Demokratlar, Biden’ın performansına ilişkin Cumhuriyetçilerden daha güçlü değerlendirmelerde bulunuyor.

Bütün bunlarda şaşılacak bir şey yok. ABD politikasının gidişatının olaylar tarafından belirlenmesi pek olası değil. Ancak Ortadoğu’da bugün böylesine değişken ve belirsiz bir ortamda, bu siyasi hedefler ve yerel siyasi dinamikler her an altüst olabilir.

2014’teki DEAŞ’ı yenilgiye uğratma savaşının ya da Saddam Hüseyin’in Irak’ını Kuveyt’ten çıkarmaya yönelik 1991 savaşının aksine ABD, kendisi için belirlediği ana hedeflere doğru ilerlemek amacıyla birleşik bir bölgesel koalisyon oluşturmak ve sürdürmek üzere mücadele edecek.

Nasıl biter?

ABD’nin yakın zamanda Ortadoğu’yu ve jeostratejik önemini yeniden keşfetmesi, son yıllarda karşılaştığı en karmaşık sınavlardan birini oluşturuyor. 2014’teki DEAŞ’ı yenilgiye uğratma savaşının ya da Saddam Hüseyin’in Irak’ını Kuveyt’ten çıkarmaya yönelik 1991 savaşının aksine ABD, kendisi için belirlediği ana hedeflere doğru ilerlemek amacıyla birleşik bir bölgesel koalisyon oluşturmak ve sürdürmek üzere mücadele edecek. Bu çatışmalar çoğunlukla bölgedeki büyük ölçüde değişen dinamiklerden kaynaklanıyor. Öyle ki giderek daha fazla ülke kendi çıkarlarını ilerletmek için iddialı bir şekilde hareket ediyor ve dış politika gündemlerini dış güçlerle daha az, yakın çevreleriyle daha fazla ilişkili olarak belirliyor. ABD’nin Ortadoğu’daki ortaklarına da aynı şeyi yaptırmak için sihirli bir değnek sallayabileceği günler geride kaldı.

fdbgthr
İsrail ordusu, 28 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne top mermileri ile saldırdı. (AFP)

Bu savaşın İsrail- Filistin çatışması etrafında dönüyor olması da karmaşıklığı artırıyor. Bu, bölge genelinde liderler ve insanlar için de derin duygusal yankı uyandıran bir çatışmadır. Son yıllarda bazı Amerikalı liderler ve bölgedeki mevkidaşları, İsrail-Filistin cephesinde devam eden krizden gözlerini kaçırabilecekmiş gibi davrandılar. Son yıllarda bazı ABD’li liderler ve bölgedeki mevkidaşları, İsrail- Filistin cephesinde devam eden krizden gözlerini kaçırabilecekmiş gibi davrandılar. Bazıları bu dinamikleri halının altına süpürebileceklerini düşündü. Bu son savaş, milyonlarca Filistinlinin içinde bulunduğu kötü duruma çözüm bulunmadan daha güvenli, daha bütünleşmiş ve daha müreffeh bir bölgeye yönelik büyük vizyonlara asla ulaşılamayacağının bir hatırlatıcısıdır. Ayrıca savaş, özellikle de ilk baştaki acımasız saldırılar ve sivillerin kaçırılması, aynı zamanda hava bombardımanında öldürülen çocukların görüntüleri hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin insanlığını yeniden düşünme ihtiyacının canlı bir hatırlatıcısıdır.

Burada daha kapsamlı sorular ortaya çıkıyor: Daha geniş bölgesel güvenliği baltalayan bir rol oynamaya devam eden İran ile ne olacak?

Ancak savaşın çıkmasıyla birlikte toplumdaki siyasi dinamikleri değiştirirken savaşların öngörülemez bir nitelik taşıdığı da dikkate alınmalı. ABD, 2003 yılında Irak’ı işgal ettiğinde, bunu askeri operasyonlar yoluyla Irak’taki güç düzeninin dinamiklerini anlayamayacak şekilde yapmıştı. ABD, milyonlarca Arap olmayan Kürt’ün yaşadığı, Şii çoğunluklu bir ülkede sözde Sünni Müslüman olan bir diktatörü ortadan kaldırarak, farkında olmadan pek çok şey yapıyordu. Bunlar arasında ülkenin siyasetini basit Şii ve Sünni kategorilerine ve Arap-Kürt ayrımına meydan okuyan karmaşık şekillerde etkilemek de vardı.

Aynı şekilde İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının Filistin toplumu üzerinde siyasi etkilerinin yanı sıra yıkıcı maddi ve toplumsal maliyetleri de çıkacak. Bu askeri eylemlerin halihazırda bölge genelinde yansımaları var ve eğer savaş daha da genişlerse, İsrail siyasi sistemi de dahil olmak üzere daha geniş siyasi yansımaları olacak.

Bu çatışmanın nasıl sona ereceği sorusunu sorarken, politika planlayıcıları ve teknokratlar, genellikle savaştan kaynaklanan güç ve politika değişimlerini tam olarak hesaba katmayan yanıtlar veya çözümler ararlar.

Odak noktası, kanun ve düzeni sağlamak için oluşturulması gereken güvenlik güçlerinin büyüklüğünden, yeni bir yönetim yapısının nasıl kurulabileceğinden veya yeni bir ekonomik modelden bahsetmekle sınırlı.

Ancak savaş daha temel bir şeyi de beraberinde getiriyor ve sonun niteliği, onun nasıl gelişeceğine bağlı olacak.

Büyük bir fırtına yaklaşıyor ve güçleniyor gibi görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



İsrail güçleri Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'ne saldırı düzenledi

 Gazze Şeridi'nin et-Tuffah mahallesinde bombalanan binanın enkazından Filistinli bir çocuğu çıkaran arama kurtarma görevlileri (AFP)
Gazze Şeridi'nin et-Tuffah mahallesinde bombalanan binanın enkazından Filistinli bir çocuğu çıkaran arama kurtarma görevlileri (AFP)
TT

İsrail güçleri Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'ne saldırı düzenledi

 Gazze Şeridi'nin et-Tuffah mahallesinde bombalanan binanın enkazından Filistinli bir çocuğu çıkaran arama kurtarma görevlileri (AFP)
Gazze Şeridi'nin et-Tuffah mahallesinde bombalanan binanın enkazından Filistinli bir çocuğu çıkaran arama kurtarma görevlileri (AFP)

İsrail güçleri dün, Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde bulunan üç sağlık tesisinden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ne saldırı düzenleyerek hastanenin büyük bir bölümünü yaktı ve onlarca hasta ile yüzlerce kişinin hastaneyi terk etmesini istedi.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, haftalardır İsrail güçlerinin yoğun baskısı altında olan Beyt Lahiya'daki Kemal Advan Hastanesi personeliyle irtibatın kesildiğini açıkladı.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı'nın Genel Müdürü Munir el-Burş yaptığı açıklamada, “İşgal güçleri şu anda hastanenin içindeler ve hastaneyi yakıyorlar” dedi.

İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AFP)İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AFP)

İsrail ordusu dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi civarında bir askeri operasyon başlattığını duyurarak, Hamas unsurlarını hedef aldığını bildirdi. Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı ise orduyu sağlık tesisine baskın düzenlemekle suçladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre ordu dün yaptığı açıklamada, ‘sabotajcıların, terörist altyapının ve terörist faaliyetlerin varlığına ilişkin önceden alınan istihbaratın ardından geçtiğimiz saatlerde Cibaliye'deki Kemal Advan Hastanesi bölgesinde operasyona başladığını’ duyurdu.

Açıklamanın devamında, “Bölgedeki güçler, olaya karışmamış kişilere, hastalara ve sağlık personeline mümkün olduğunca zarar vermekten kaçınarak hassas bir şekilde hareket ediyor. Operasyon öncesinde ve sırasında bölge sakinlerinin, hastaların ve hastane personelinin bölgeyi düzenli bir şekilde tahliye etmelerine izin verildi” ifadeleri yer aldı.

İsrail ordusu sivillerin zarar görmesini en aza indirmek için çaba gösterdiğini ve ‘operasyon öncesinde sivillerin, hastaların ve sağlık personelinin güvenli bir şekilde tahliyesini kolaylaştırdığını’ bildirdi, ancak ayrıntı vermedi. Yapılan açıklamada “Kemal Advan Hastanesi, savaş boyunca sabotajcıların faaliyet gösterdiği, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bir Hamas terör merkezidir” denildi.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakan Yardımcısı Yusuf Ebu er-Riş, İsrail güçlerinin cerrahi bölümünü, bir laboratuvarı ve bir depoyu ateşe verdiğini duyurdu.

Filistin topraklarındaki sağlık çalışanları, İsrail ordusu haftalardır Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde saldırılar düzenlerken, İsrail güçlerini Kemal Advan, Endonezya ve el-Avde hastanelerini defalarca hedef almakla suçluyor.

Yüzlerce kişiye hastaneyi boşaltma emri verildi

El-Burş, İsrail ordusunun hastanedeki 350 kişiye yerinden edilmiş ailelerin yaşadığı yakındaki bir okula gitmelerini emrettiğini söyledi. Bunların arasında 75 hasta ve refakatçileri ile 185 sağlık personeli bulunuyordu.

Perşembe günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrail hava saldırısında vurulan bir bölgeyi inceleyen Filistinliler (AFP)Perşembe günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrail hava saldırısında vurulan bir bölgeyi inceleyen Filistinliler (AFP)

Ebu er-Riş, askerlerin hastaları ve sağlık personelini, ağır hasar nedeniyle zaten faaliyeti durmuş olan ve bir gün önce İsrail güçleri tarafından tahliye edilen Endonezya Hastanesi'ne naklettiğini söyledi.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı orduyu hastaneye saldırı düzenlemekle suçladı ve hastane personeliyle iletişimin kesildiğini kaydetti.

Bakanlıktan dün yapılan açıklamada şöyle denildi: “İşgal güçlerinin bugün Kemal Advan Hastanesi'ne saldırı düzenlemesi ve hastane müdürüyle irtibatı kesmesinin ardından sağlık personeli ve hastaların akıbeti bilinmiyor. İsrail ordusu, sağlık personelini, hastaları ve refakatçileri aşırı soğukta kıyafetlerini çıkarmaya zorladı ve onları hastane dışına bilinmeyen bir yere götürdü.”

Sağlık Bakanlığı İsrail'i ‘hastaların, yaralıların ve sağlık personelinin hayatından tamamen sorumlu’ tuttu.

AFP'ye konuşan görgü tanıkları, hastanenin boşaltıldığını ve çevresinde yaşayan yüzlerce Filistinlinin kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Cibaliye'deki el-Fahura okuluna ve ağır hasarlı Endonezya Hastanesi’ne tahliye edilmek zorunda kaldığını söyledi.

Kuzeydeki Cibaliye, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya kasabalarının büyük bir kısmının sistematik olarak insansızlaştırılması ve tahrip edilmesi, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların sona ermesinin ardından kapalı bir tampon bölge kurmayı planladığı yönündeki spekülasyonları artırdı.

İsrail bu suçlamaları reddediyor ve operasyonlarının Hamas militanlarının yeniden toparlanmasını engellemeyi amaçladığını iddia ediyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı yetkilileri perşembe günü yaptıkları açıklamada, aralarında bir çocuk doktorunun da bulunduğu 5 sağlık çalışanının Kemal Advan Hastanesi'nde İsrail ateşi sonucu öldüğünü söyledi. İsrail ordusu hastanenin bombalanması konusunda bilgisi olmadığını ve sağlık görevlilerinin ölüm raporunun inceleneceğini bildirdi.

Hamas yaptığı açıklamada, hastanedeki hasta, yaralı ve sağlık personelinin akıbetinden İsrail ve ABD'yi sorumlu tuttu.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı son 24 saat içinde 37 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı.

 İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik hava saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında bekleyen Filistinli kadınlar (Reuters)İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik hava saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında bekleyen Filistinli kadınlar (Reuters)

Hamas'tan yalanlama

Hamas dün, İsrail'in açıklamalarını yalanlayan bir bildiri yayınladı. Bildiride, “Hastanenin herkese, uluslararası kuruluşlara ve Birleşmiş Milletler’e (BM) açık olması nedeniyle, ister Kassam Tugayları'ndan ister başka bir gruptan olsun, hastanede herhangi bir askeri görünümün ya da direniş savaşçılarının varlığını kategorik olarak reddediyoruz. Düşmanın hastane hakkındaki yalanları, bugün işgal ordusunun imha ve zorla yerinden etme planını uygulamak üzere hastanenin tüm bölümlerini boşaltarak ve yakarak işlediği iğrenç suçu meşrulaştırmak içindir” ifadeleri yer aldı.

Hamas, BM'ye ‘Gazze Şeridi'nin kuzeyinde işlenen suçun büyüklüğünü incelemek üzere bir BM soruşturma komitesi kurması ve işgalin kuzeydeki tüm sağlık tesislerini yok etmesinin ardından Filistin halkına tıbbi hizmet sağlamak için çalışması’ çağrısında bulundu.

Diğer yandan İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Kemal Advan Hastanesi'nin ‘Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas için bir terör merkezi haline geldiğini ve sabotajcıların, savaş boyunca buradan faaliyet gösterdiğini’ belirtti.

İsrail daha önce Hamas'ı Gazze Şeridi'ndeki birçok sivil tesisi, özellikle de hastaneleri operasyon merkezi olarak kullanmakla suçlamış, Hamas ise bunu şiddetle reddetmişti.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Kemal Advan Hastanesi'ndeki koşulları ‘dehşet verici’ olarak nitelendirdi ve hastanenin ‘asgari’ düzeyde faaliyet gösterdiğini vurguladı.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları 45 bin 436'dan fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu. 2,3 milyonluk nüfusun çoğu yerinden edildi ve yıkım, Gazze Şeridi'nin geniş bölgelerini etkiledi.

İsrail verilerine göre savaş, Hamas savaşçılarının 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki kasabalara sürpriz bir saldırı düzenleyerek bin 200 kişiyi öldürmesi ve 251 kişiyi esir almasının ardından patlak verdi.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları dün, savaşçılarından birinin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bir İsrail kuvveti içine sızarak istişhad eylemi gerçekleştirdiğini duyurdu.

Kassam Tugayları tarafından yapılan açıklamada, “Karmaşık bir operasyonda, savaşçılarımızdan biri beş askerden oluşan bir İsrail birliğinde patlayıcı bir kemerle istişhad eylemi gerçekleştirdi; bazı işgal askerlerinin ölümünü ve bazılarının da yaralanmasını sağladı. Bölgeye gelen kurtarma ekibinden iki işgalci askeri de diğer mücahitlerimiz keskin nişancı atışlarıyla vurdu” denildi. Kassam Tugayları olayın Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki Tel ez-Zaatar bölgesinde meydana geldiğini açıkladı.