James Jeffrey yazdı: Gazze savaşı bittikten sonraki gün

Uzun vadeli istikrara ilişkin stratejiler

İllüstrasyon: Eva Vázquez
İllüstrasyon: Eva Vázquez
TT

James Jeffrey yazdı: Gazze savaşı bittikten sonraki gün

İllüstrasyon: Eva Vázquez
İllüstrasyon: Eva Vázquez

Gazze'deki savaşın sonucu ne olursa olsun, Gazze halkına daha iyi bir yaşam sağlanması ve hem Gazze hem de İsrail için uzun vadeli istikrarın tesis edilmesi (Hamas ve onun İranlı destekçileri dışında) tarafların çoğunun çıkarına olacaktır. Bu sonuçlara ulaşılabilmesi için savaş sona erdikten sonraki gün ortaya çıkacak sonucun aşağıda sıralanan altı konuyu kapsaması gerekiyor. Bu konuları tartışarak ayrıntılı yol haritaları sunma gibi bir amacım yok. Daha ziyade belirli yaklaşımlar geliştirilmeden önce yanıtlanması gereken stratejik sorulara dikkat çekmeye çalışıyorum.

Bahsi geçen altı konuyu şöyle sıralayabiliriz:

1- İsrail'in Gazze Şeridi’nden çekilmesi

2- Hamas’ın silahsızlandırılması

3- Askeri çekilmenin ardından Gazze'nin yönetimi

4- İstikrar ve yeniden yapılanma için insani yardımların ve özel yardımların sağlanması

5- Uluslararası toplumun rolü

6- Gazze’deki durum ile daha büyük sorunlar arasındaki ilişki: İsrail-Filistin çatışması ve İran'ın Ortadoğu’daki rolü.

Öncelikle iki sonuç var:

İlk olarak uzun vadeli ve uygulanabilir bir çözüme ulaşmak için bu altı konunun, farklı şekillerde birbirine bağlı olması nedeniyle birlikte ele alınması gerekiyor. İkinci olarak ise bu konular Gazze'deki trajik olayların gerçekleştiği noktadan ele alınmaya başlanmalı. Bu nokta aynı zamanda Filistin meselesinin ötesine geçerek İran'ın yalnızca doğrudan ya da Hizbullah ve Hamas gibi vekil güçler aracılığıyla İsrail'e yönelik değil, tüm bölgeye yönelik bir tehdit olarak oynadığı rolü de kapsıyor.

2000 yılından bu yana Suriye’deki ve Yemen’deki iç savaşlar, Irak’taki ve Lübnan’daki çatışmalar ile DEAŞ’ın saldırıları sonucunda yaklaşık bir milyon insan öldü, yaklaşık 15 milyon Arap yerinden edildi. Tüm bu çatışmaların baş aktörü İran ve vekilleri oldu. İran’ın bölgeye hakim olma arayışı, kan dökülmesine neden olmasının ötesinde, Yemen, Gazze, Suriye ve Lübnan'da başarısız devletler yarattı ve Irak’ı uçurumun eşiğine getirdi.

dfrg
İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, 5 Kasım'da Tahran'da Hamas Siyasi Bürosu Başkanı İsmail Heniyye’yi kabul etti (IRNA)

Arap ve Batı ülkelerinin liderleri, bu durumun yanı sıra İran ve radikal gruplarla mücadelede bölgesel olarak oynadığı hayati rolün tamamen farkındalar. Ancak bununla birlikte Hamas Hareketi’nin Gazze Şeridi’nde düzenlenen seçimlerdeki zaferinin, geçtiğimiz iki yılda yaşananlara benzer bir yirmi yılın daha yaşanmasına yol açabileceğinin de farkındalar. Gazze'de masun sivillere karşı yapılanlara duyulan sempati ve İsrail'e karşı hissedilen nefret, bu farkındalıkların kamuoyu tarafından anlaşılmasını engellese de Gazze'deki durumun geleceği açısından son derece önemli.

İsrail, haklı olarak bir beka mücadelesi verdiğine inansa da savaşın süresi, savaş alanında elde edilen sonuçların yanı sıra özellikle Washington’dan gelen uluslararası baskıya ve bölgesel gerginlik, istikrarsızlık ve sivil kayıplara ilişkin endişelere bağlı kalmaya devam edecek.

İsrail’in Gazze’den çekilmesi

İsrail, haklı olarak bir beka mücadelesi verdiğine inansa da savaşın süresi, savaş alanında elde edilen sonuçların yanı sıra özellikle Washington’dan gelen uluslararası baskıya ve bölgesel gerginlik, istikrarsızlık ve sivil kayıplara ilişkin endişelere bağlı kalmaya devam edecek. Ancak Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze’nin yönetimi, yardım ve uluslararası topluma katılım gibi konular da dahil olmak üzere uzun vadede kabul edilebilir sonuçlara ulaşılması halinde İsrail ateşkes sonrası geri çekilecek ve Gazze’ye yeniden elektrik, su, yakıt, iletişim ve diğer kaynakların sağlanacaktır. Tüm bu unsurlar İsrail'in ‘savaşın ertesi günü’ ile ilgili müzakerelerde güveneceği kozlar olacaktır.

Hamas’ın silahsızlandırılması

İsrail'in hedefleri arasında Hamas'ı askeri ve siyasi bir güç olarak yok etmek yer alsa da bu tamamen mümkün olmayabilir. İsrail buna alternatif olarak Uluslararası Koalisyonun DEAŞ’a karşı yaptığı gibi, Hamas Hareketi’ni (ve daha küçük grupları) silahsızlandırmak ve hatta Hamas'ın Gazze Şeridi’ni kontrol etmesini ve 7 Ekim'de olduğu gibi saldırılar düzenlemesini engellemekle yetinebilir. Bu da Hamas’ın füzelerinin, tanksavarlarının ve havan toplarının çoğunun imha edilmesi, üst düzey liderlerinin ve seçkin askeri birimlerinin çoğunun etkisiz hale getirilmesi ya da ele geçirilmesi, tünellerinin, silah fabrikalarının, tahkimatlarının ve komuta ve kontrol tesislerinin lağvedilmesi ile tüm rehinelerin serbest bırakılması anlamına geliyor. Eğer İsrail, büyük kayıplar vermeyi göze alıp uluslararası ateşkes çağrılarına uymayı reddederse bunları tek başına yapmayı başarabilir. Fakat İsrail, yukarıda belirtildiği gibi, tam bir zafer elde etmeden ateşkesi kabul etse bile, Hamas ateşkesi kabul etmeden ve tamamen silahsızlanmadan Gazze'den çekilmesi ya da elektrik, su, yakıt, iletişim ve diğer hizmetleri sağlaması, dolayısıyla savaş sonrası atılacak adımlara izin vermesi olası görünmüyor.

fbghd
Hamas’ın üyelerinin 7 Nisan 2023'te düzenledikleri Gazze'nin kuzeyindeki Cebeliye'de Mescid-i Aksa'yla dayanışma yürüyüşünden bir kare (Reuters)

Gazze’nin yönetimi

ABD ve İsrail hükümetleri İsrail’in yıllardır devam eden işgalini ihtimal ettiklerinden Gazze’de yönetim için yalnızca iki seçenek var; Gazze ya Filistin Yönetimi ya da Hamas Hareketi tarafından yönetilecek. Her ne kadar daha sonra bahsedeceğimiz üzere uluslararası koordinasyon olasılığı olsa da Gazze Şeridi’nin yönetimi için böyle bir koordinasyona tamamen güvenilmesi mümkün değil. Bu yüzden ne kadar zayıf olursa olsun Filistin Yönetimi, ideal seçenek olarak değerlendiriliyor. Ancak bunun olması için ağır silahlarından ve önde gelen liderlerinden büyük ölçüde arındırılmış haldeki bir Hamas tarafından onay alınması gerekiyor. Aksi takdirde Hamas, Batı Şeria'da görüldüğü gibi, Filistin Yönetimi'nin tamamen mağlup etmesi zor bir güç olarak kalmaya devam edecektir.

Hamas'ın böyle bir senaryoyu kabul etmesi zor olsa da imkansız değil. Bu tamamen şu anki savaşın sonuçlarına bağlı.

Öte yandan Hamas’ın Gazze Şeridi’ni yönetmeye devam etmesi için İsrail’in bunu onaylaması gerektiriyor. Bu ise Hamas'ın yönetimini sona erdirmeyle ilgili açıkladığı hedefle çelişiyor gibi görünüyor. Peki İsrail, Hamas’ın Gazze’yi yönetmeye devam etmesini nasıl kabul edebilir?

Hamas'ın başarılı bir şekilde silahsızlandırılması, aşağıda açıklanacağı üzere insani yardımlara ve diğer yardımlara yönelik farklı bir yaklaşım sergilenmesi ile Filistin Yönetimi'nin etkili bir yönetim olamaması gibi faktörlerle birlikte uluslararası baskı yapıldığında, İsrail, tutumunu yeniden gözden geçirmek ve bu senaryoyu kabul etmek zorunda kalabilir.

Gazze’nin yoksul nüfusuna yönelik yardımlar, savaş sırasında ana öncelik olan geçim yardımı, İsrail tarafından sağlanan temel hizmetler, BM’ye bağlı organlar ve çeşitli STK'lar tarafından yürütülen büyük bir istikrar ve kalkınma programının yanı sıra, savaş sonrası yeniden yapılanma çabaları olmak üzere dört kategori altında yapılıyor.

Yardımların ulaştırılması

Gazze’nin yoksul nüfusuna yönelik yardımlar, savaş sırasında ana öncelik olan geçim yardımı, İsrail tarafından sağlanan temel hizmetler, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı organlar ve çeşitli sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından yürütülen büyük bir istikrar ve kalkınma programının yanı sıra, savaş sonrası yeniden yapılanma çabaları olmak üzere dört kategori altında yapılıyor. İnsani nedenlerden ötürü yardım sağlayanlar; BM organları, STK'lar ve hatta bir dereceye kadar İsrail ve Mısır, sanki bu yardımlarla Hamas-İsrail çatışmasının seyri tamamen farklı iki ayrı meseleymiş gibi davranmaya devam ediyor.

Ancak bu uluslararası yardımlar istemeden de olsa Hamas’ın savaş makinesini güçlendiriyor ve yardımları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmasına, yardımları kendi halkının yararı için kullanmak yerine İran'dan silah temin etmek için ayırmasına ve uluslararası yardımların halk arasında yaratabileceği her türlü destekten faydalanmasına olanak tanıyor.

Ancak 7 Ekim'den sonra bu durumun değişmesi gerekiyor. Çünkü İsrail’e güvenlik konusunda somut garantiler verilmediği sürece, Gazze’ye temel hizmetleri sağlamaya devam etmesi beklenmiyor. Ayrıca uluslararası toplum, bu korkunç savaşın bir kez daha yaşanmasını önlemenin sorumluluğunu taşıyor. Sonuç olarak, bir devlete eşdeğer uluslararası yardım sağlayanlar, yararlanıcı devletin liderlerinin komşu bir devleti yok etmeye çalışacakları açıkça ortaya çıktıktan sonra işlerine her zamanki gibi devam edemezler.

Sonuç olarak, bir devlet gibi uluslararası yardımlarda bulunanlar, yardım yapılan devletin liderlerinin komşu bir devleti yok etmeye çalışacakları açıkça anlaşıldıktan sonra işlerine her zamanki gibi devam edemezler.

xscddfvgrth
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'taki yerinden edilenlerin kaldığı bir kampta ekmek pişiren kadınlar, 1 Kasım 2023 (AFP)

Yardım kuruluşları ve BM organları, şu an zorlu ve tehlikeli koşullar altında yürütülen övgüye layık çalışmalarının  herhangi bir tarafça siyasi olarak istismar edilmesine karşı çıkacaklardır. Ancak Gazze halkına yardım etme çabalarının başında bu çatışmanın bir daha yaşanmamasını sağlamak geliyor. Bunun için Hamas Hareketi’ni, diğer grupları ve Gazze halkını barış için ulaşılabilecek bir herhangi bir sonucu desteklemeye ya da en azından baltalamamaya teşvik edecek tüm araçların kullanılması gerekiyor. Bazı yardımların, özellikle de yeniden inşa ve çift kullanımlı sivil ve askeri malzemelerin, gerilimi azaltma, ateşkes ve silahsızlanma meseleleriyle ilişkilendirilmesi uygulanabilir her türlü çözüm için kritik bir öneme sahiptir.

BM, Gazze’yi yönetmemeli, ancak Gazze hükümeti, İsrail, Mısır, BM, STK'lar ve bağışçılarla iş birliği içinde yürütülecek özel bir uluslararası misyon, şiddetin kalıcı olarak durdurulmasına ve Gazzelilerin hayat şartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir.

Uluslararası toplumun rolü

BM, Gazze’yi yönetmemeli, ancak Gazze hükümeti, İsrail, Mısır, BM, STK'lar ve bağışçılarla iş birliği içinde yürütülecek özel bir uluslararası misyon, şiddetin kalıcı olarak durdurulmasına ve Gazzelilerin hayat şartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir. Aşağıda böyle bir misyona verilecek olası yetkiler ve görev tanımını ele alacağız. Ancak öncelikle bu misyonun rolünü anlamak büyük önem taşıyor. Misyon, Gazze yönetimine verilecek teknik desteğin yanı sıra, yardım çabalarını olası ateşkes anlaşmasındaki şartlarla koordine edecek ve Hamas ile diğer grupların ateşkes ve silahsızlandırılması şartlarına uymasına bağlı olarak yeniden inşa çabalarını ve diğer yardımları artıracak yahut azaltacaktır. Bazı bağışçılar bu şartlara itiraz edebilir, fakat bağışçıların yardımın en azından bir kısmını sağlamanın koşulu olarak bu şartlara uyması gerekir.

Misyon, bu önemli rolünün yanı sıra terör hücreleriyle mücadelede iç polise destek vermekten, İsrail ile Gazze arasındaki tampon bölgelerde devriye gezmeye kadar güvenlik konusunda da doğrudan katkıda bulunabilir.

jtyuk
5 Kasım'daki İsrail bombalamasının ardından Han Yunus’tan dumanlar yükseliyor (AFP)

Çatışmaların çözümüne yardımcı olmak için çeşitli modellerde misyonlar oluşturuldu. Bunlara Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un önerisiyle kurulan DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyon (DMUK), 1995 sonrası Bosna Hersek Yüksek Temsilciliği (OHR) ve 1999 sonrası Kosova'daki Avrupa Birliği (AB) hukukun üstünlüğü misyonu (EULEX) örnek gösterilebilir. Bu tür misyonlar BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yetki alanında hizmet verseler de BM Genel Sekreteri'nin yetki kapsamına girmiyorlar. Bu da İsrail için önemli bir nokta.

BMGK, uluslararası misyonun oynadığı herhangi bir potansiyel silahlı güvenlik rolüne daha fazla yetki alanı veriyor. Gazze'deki durumla en uyumlu olanı belki de OHR modelidir. Bosna merkezi ve bölgesel hükümetleri, BM organları, STK’lar ve bağışçı ülkelerle uluslararası yardımları koordine etmekte başarısızlar. Ancak OHR, bir yandan NATO güvenlik güçleriyle yakın iş birliği yaparken, diğer yandan Bosnalı liderlere ateşkes hükümlerine uymaları konusunda baskı yapmak için siyasi nüfuzu, kalkınmayı, yeniden inşayı ve yardımları koz olarak kullandı.

Bölgedeki düşmanca gündemi için Filistin meselesini kullanan İran'ın bölgeye yönelik tehdidi daha iyi ele alınmadıkça, uzun vadeli çözümler bir sonuç vermeyecektir.

Gazze ve önemli konular arasındaki ilişki

Temel iki konuda ilerleme kaydedilmeden ne savaş ertesi Gazze yönetimi ne insani yardımlar ne de silahsızlanma çabaları Gazze krizine kalıcı bir çözüm getirebilir. Bu temel konulardan ilki İsrail-Filistin meselesidir. Oslo anlaşmalarında öngörülen iki devletli çözüm, uzun vadede kötünün iyisi olmaya devam etse de mevcut koşullar bu yönde bir ilerleme kaydedilmesine uygun değil. Ancak İsrail'in iç politikaları (ve ABD’nin bazı politikaları), İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetlerinin dondurulmasını ve İsrail hükümeti ile Filistin Yönetimi arasında müzakerelerin yeniden başlamasını engelleyen bir faktör olmayı sürdürüyor. Buna karşın Başkan Biden'ın İsrail'in güvenliğiyle ilgili olağanüstü çabaları dikkate alındığında  ABD, İsrail’e askeri destek vermesinin bir şartı olarak bu tür adımların atılmasını isteme hakkına sahip oldu.

dfergtyu
Gazze Şeridi'ne giren İsrail askerleri, 4 Kasım (Reuters)

İsrail-Filistin ilişkilerine itidalli bir havanın hakim olmasına rağmen, bölgedeki düşmanca gündemi için Filistin meselesini kullanan İran'ın bölgeye yönelik tehdidi daha iyi ele alınmadıkça, uzun vadeli çözümler bir sonuç vermeyecektir. Bu çok büyük ve uzun süredir devam eden bir sorun olmasının yanında Washington'ın artık görmezden gelemeyeceği bir sorundur. Bu çatışmadaki tek umut, Hamas'ı silahsızlandırarak ve İran'ı ve onun vekillerini savaşa dahil olmaktan vazgeçirerek, Tahran'ın Arap dünyasındaki ilerleyişini önemli ölçüde yavaşlatmak olacaktır.



İran, Arakçi-Witkoff görüşmelerinden daha üst düzey bir toplantı yapılmasını reddetti

) İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
) İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
TT

İran, Arakçi-Witkoff görüşmelerinden daha üst düzey bir toplantı yapılmasını reddetti

) İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
) İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)

Tahran, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff arasında nükleer program konusunda devam eden müzakerelerden daha üst düzeyde bir toplantı yapılmasını reddetti.

İran ve ABD bu hafta başında Umman'da, her iki tarafın da yapıcı olarak nitelendirdiği Roma'daki ikinci turdan bir hafta sonra, yaklaşık altı saat süren teknik düzeydeki müzakereleri içeren üçüncü bir nükleer müzakere turu gerçekleştirdi.

Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi görüşmelerin önümüzdeki hafta da devam edeceğini ve 3 Mayıs'ta ‘üst düzey bir toplantının’ daha planlandığını söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Ummanlı bakanın ‘üst düzey’ toplantıdan neyi kastettiğine ilişkin bir soruya cevaben, “Kastedilen, İran Dışişleri Bakanı ve ABD Özel Temsilcisi’nin başkanlık edeceği dördüncü tur müzakerelerdir” dedi.

Ülkesinin müzakereleri yakın bir tempoda sürdürmeye hazır olduğunu belirten Bekayi, uygulanan yaptırımların her İran vatandaşının günlük yaşamını hedef aldığını ve Tahran'ın bu yaptırımların kaldırılması için ciddi çaba sarf ettiğini kaydetti.

Bekayi, “Başından beri ciddiyetimizi beyan ettik. Haksız yaptırımları kaldırabildiğimiz her günün İran halkının yararına olacağına inanıyoruz. Bu yaptırımlar her birimizin hayatını etkiliyor” ifadelerini kullandı.

“Müzakerelerin ilerleyişine herhangi bir kısıtlama getirmiyoruz ve karşılıklı mutabakat sağlanması koşuluyla müzakerelerin daha kısa bir tempoda yürütülmesine de itirazımız yok” diyen Bekayi, ‘yaptırımların amacının İran halkına baskı yapmak olduğunu ve yaptırımlarla yüzleşmek ve bunları kaldırmak konusunda ciddi olduklarını’ vurguladı.

Bekayi olağan basın toplantısında gazetecilere yaptığı açıklamada, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) bir teknik ekibin nükleer uzmanlarla görüşmelerde bulunmak üzere ülkeye geldiğini söyledi.

Bekayi, “Heyet İran'a ulaştı ve bugün İranlı uzmanlarla güvenlik önlemleri de dahil olmak üzere teknik görüşmelerde bulunacak” dedi.

Cumartesi günkü görüşmelerin tamamlanmasının ardından İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEA'dan uzmanların cumartesi günü yapılması beklenen bir sonraki tura katılabileceğini belirtti.

UAEA Direktörü Rafael Grossi 17 Nisan'da Tahran'a yaptığı ziyaret sırasında ajansının müzakerelerde olumlu bir sonuca ulaşılmasına yardımcı olabileceğini söyledi.

Trump, İran ile dünyanın önde gelen güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan 2018 yılında çekilmiş, bunun üzerine İran anlaşmada öngörülen uranyum zenginleştirme sınırlarını aşmış ve UAEA denetimini kısıtlamıştı.

Geçtiğimiz şubat ayında UAEA, Tahran'ın uranyumu yüzde 60 saflığa, yani silahlar için gereken seviyeye yakın bir oranda zenginleştirmesiyle mevcut durumu ‘son derece endişe verici’ olarak tanımlayan bir rapor yayınladı. Tahran ise nükleer silah elde etmeye çalıştığını sürekli olarak reddediyor.