Gazzeliler katliamlarla Sina'ya gitmeye mi zorlanıyor?

Filistinlilerin Gazze’den ayrılmak ya da kalmak arasında karar verme lüksü yok

Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
TT

Gazzeliler katliamlarla Sina'ya gitmeye mi zorlanıyor?

Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)

Salim er-Reyyis

İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı son savaşına başladığı 7 Ekim 2023 tarihinde, Gazze’nin doğusundaki ve kuzeyindeki İsrail ile sınır bölgelerinde yaşayan bazı Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki şehirlerin merkezlerine kaçtılar. İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik daha önceki başlattığı savaşlardan ve kara işgallerinden edindikleri tecrübelerle bölgelerinin ve evlerinin bombardımanların ilk hedefi olacağını düşünüyorlardı. Ancak İsrail ordusunun kara harekatı planları ve yöntemlerini alışılagelmişin dışına çıkarıp değiştirmesi nedeniyle bu konuda biraz yanılıyorlardı.

Gazzeliler, ilk olarak korkmalarından ve evlerinin uçaklar ve tanklarla hedef alınmasından dolayı evlerini terk ettiler. Ancak Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki bölgelerden, mahallelerden, şehirlerden yeni bir yerinden edilme sürecinin onları beklediğini bilmiyorlardı. Savaşın altıncı gününde bazı uluslararası kuruluşlar ve çalışanları, Gazze Şeridi'nin kuzeyini terk ederek güneye, özellikle Han Yunus’a gittiler. Bölge sakinlerinden bazıları da onları takip etti.

Hamas Hareketi’ni ve onun askeri kanadı Kassam Tugayları’nı ortadan kaldırmak amacıyla büyük bir kara saldırısına hazırlanan İsrail ordusu, savaşın yedinci gününün sabahında Gazze Şeridi’ni doğudan batıya ikiye ayıran Gazze’nin kuzeyinde yaşayanlardan güneyine gitmelerini istedi.

Kuzeydeki Gazzelilerin çoğu, İsrail ordusu Gazze’ye karadan girip kuzeyi güneyden ayırana kadar güvende olduklarını düşünerek güneye gitmeyi reddetti.

Onlarca insan, kendilerini bekleyen dehşetin çocuklarına dokunmasından endişe duyarak, güneyi kuzeye bağlayan doğuda Selahaddin Caddesi ve batıda er-Raşid el-Bahr Caddesi olmak üzere iki ana yoldan güneye gitmek üzere kuzeyden ayrıldılar. Onlarca yerleşim bölgesinin yoğun bombardımanlarla hedef alınmasından sonra yüzlerce insan da peşlerinden gitti. Geride kalanlar, bombardımanlar nedeniyle büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Ancak Gazzelilerin bir bölümü, İsrail ordusunun Gazze’ye karadan giriş anı gelip de Gazze Şeridi’ni dünyanın en gelişmiş silahlarıyla donatılmış askerleriyle dolu tanklarla ve askeri araçlarla ikiye bölmesine kadar güvende olduklarına inandıkları için evlerini terk etmeyi reddetti.

Zorla yerinden etme

Gazze şehrinden İslam Abdulmuti (42), ticari bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyordu. Kara harekatı başlamadan önce Gazze şehrinin merkezi yoğun şekilde bombalanmıştı. Bu yüzden kendisi ve ailesi, İsrail'e kaçmaya karar verdiler. Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Beleh’teki bir aile dostunun evinde iki gün kaldılar. Ancak sığındıkları evin yanındaki binanın doğrudan hedef alınması nedeniyle Gazze şehrindeki evlerine dönmeye karar verdiler. Abdulmuti, bu kararı nasıl aldıklarıyla ilgili olarak, “’Öleceksek kendi evimizde ölelim. Neden yerinden edilip başka insanların evlerinde ölelim ki?’ dedik” ifadelerini kullandı.

sdferg
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru yerinden edilen Filistinli bir aile, 10 Kasım 2023 (AFP)

Gazzelilerin ilk gidişlerinde ve dönüşlerinde kuzey-güney yolu açıktı. Arabası olanlar arabalarıyla gidebilse de bu durum uzun sürmedi. İsrail’in zaman geçtikçe yoğunlaşan bombardımanlarının etkisiyle Gazze’deki evlerine geri döndüler. İsrail ordusu, önceden uyarmaksızın doğudan uçaklar ve tanklarla, batıdan ise denizden savaş gemileriyle düzenlediği bombardımanlarla çocuk, kadın ve yaşlı onlarca sivili evlerinde öldürdü.

Abdulmuti ve ailesi evlerinde kalmaya çalıştılar. Ancak gece gündüz hız kesmeden devam eden bombardımanın yoğunluğu ve çocuklarını saran terörün boyutuyla duyduğu endişe nedeniyle ve İsrail ordusunun geriye kalanların da güneye gitmeleri yönündeki uyarılarının artmasıyla, savaşın otuz dördüncü gününde bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Selahaddin Caddesi boyunca yürümek zorunda kaldıklarını söyleyen Abdulmuti, “Üç kilometreden uzun bir yol boyunca tanklar ve işgalci İsrail askerleri arasında yürüdük” dedi.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki yerinden edilmiş insanların çoğu, büyükannelerinin, büyükbabalarının, anne ve babalarının 1948 yılında yerlerinden edilmesinden 70 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yerinden edilmeyi reddediyorlar.

Ancak Abdulmuti’ye göre ailenin ikinci kez yerinden edilmesi, ilkinden farklıydı. Bu kez İsrail bombardımanlarının dehşetinden, bazı akrabalarını ve ailelerini gömemeden ya da yaralıları tedavi edilmeleri için hastaneye götüremeden öldürülmekten kaçan onlarca ailenin yerinden edilmesiydi. Ambulansların ve ilk yardım ekiplerinin yaralılara ulaşamadığını söyleyen Abdulmuti, “Hastaneler bombalanıyordu, bazı hastaneler ise İsrail ordusu tarafından kuşatılmıştı” şeklinde konuştu.

Bir daha yerinden edemeyecekler

Abdulmuti, İsrail, ABD ve diğer ülkelerin Gazze Şeridi’ndeki sayıları 100 binden fazla olan nüfusun tamamını yerinden etme niyetlerinin konuşulduğu bir dönemde, Gazze Şeridi dışına özellikle Mısır’ın Sina Yarımadası’na yerinden edilme fikrini reddediyor. Abdulmuti, “Bombalama, yıkım ve öldürülme korkusuyla kaçtığımız doğru, ama Gazze'nin dışına çıkmayacağız. Ben ve ailem, dünyanın herhangi bir yerine yerleşip sığınmaktansa burada ölmeyi tercih ederiz” şeklinde konuştu.

sadfe
Gazze şehrinden Gazze’nin güneyine kaçan Filistinliler, 22 Kasım 2023 (AP)

Gazze’de yerinden edilmeye karşı olan sadece Abdulmuti değil. Konuştuğumuz Filistinlilerin çoğu, Gazze Şeridi'nin güneyine doğru yerinden edilmiş durumda. Ancak, dedelerinin ve babalarının 1948 yılında yerinden edilmelerinin üzerinden geçen 70 yılı aşkın bir sürenin ardından bir kez daha yerinden edilmeyi, Filistin şehirlerine ve köylerine bir daha dönememe fikrini reddediyorlar.

Gazze şehrinin doğusundan Gazze’nin güneyine yerinden edilenlerden biri olan Mikail Mubarek (38), Gazze Şeridi'nde yaşayanların İsrail ve diğer ülkelerin Filistinlileri yerinden etme planı olduğuna dair basında yer alan haberleri yakından takip ettiğini belirtti. Mubarek, “Dedelerimizin ve babalarımızın sürgün edildiğini unutmadığımız bir dönemde Sina’ya yerinden edilmemizle ilgili pek çok haber ve analiz duyuyor ve okuyorum. Dedemin o günlere dair anlattıklarını, yaşananları ve sonrasında yaşananları unutmadım” ifadelerini kullandı.

Yerinden edilen insanlar karar verme özgürlüklerine sahip olmadıklarını ve İsrail’in bombardımanları nedeniyle Sina'ya göç etmek zorunda kalacaklarını düşünüyorlar.

Mubarek, komşu Arap ülkelerine, hatta Batı ülkelerine giden ilk Filistinli mültecilerin deneyimlerinin, onların torunlarının bugüne kadar eğitim, çalışma, sağlık ve hatta hareket özgürlüğü konularında ayrımcılığa maruz kaldıklarını gösterdiğine dikkati çekti. Bu yüzden bu deneyimi yaşamayı reddettiğini ve bunu yaşamasını gerektiren hiçbir gerekçenin olmadığını vurgulayan Mubarek, “Neden yerinden edilmeleri sürdürmek isteyeyim ki? Öleceğimizden mi korkuyoruz? Ya bugün ya yarın ya da 20 yıl sonra hepimiz öleceğiz. Kendi toprağımda, onurumla ölmem önemli” diye konuştu.

Karar onların değil

Ancak yerinden edilen bazı Gazzeliler, karar verme özgürlüklerine sahip olmadıklarını, İsrail’in bombardımanları nedeniyle Sina'ya göç etmek zorunda kalacakları ve bu yüzden Gazze Şeridi'nin güney sınırlarına ve ötesine itileceklerini düşündükleri için yerlerinden edilme ihtimaliyle ilgili farklı görüşlere sahipler.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre Havadan ve tanklardan düzenlenen bombardımanların ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin kuzeyinin iç kesimlerine başlattığı kara saldırısı nedeniyle ailesine yiyecek ve su temin edemeyen Ahmed Hüsnü, İsrail savaşının 40’ıncı gününde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan kaçmak zorunda kalanlardan biri.

dsvfe
İsrail'in Han Yunus'ta bir eve düzenlediği bombardıman sonrası enkazda arama kurtarma çalışmaları yürüten Filistinliler, 22 Kasım 2023 (Reuters)

İsrail'in Gazzelileri kolayca yerinden edemeyeceğine inanan Hüsnü, “İsrail, Gazze'deki Filistinlilere: ‘Hadi Sina'ya gidin!’ diyor. Ancak biz gitmek ya da kalmak arasında bir seçim yapacağız. Atalarımız, İsrail’in katliamları nedeniyle yerinden edildi. Bizler de birkaç gün önce İsrail katliamları nedeniyle yerimizden edildik. Belki bize yönelik katliamlar devam edecek ve Filistin topraklarının dışına, belki de Sina'ya göç etmek zorunda kalacağız” şeklinde konuştu.

Diğer Gazzeliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri yerlerinden etmeye ve göç etmeye zorladığı konusunda Hüsnü ile aynı fikirde. Öte yandan katliamlarına devam eden İsrail, yarısından fazlası kadın ve çocuk olmak üzere 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 14 binin üzerinde Filistinliyi öldürdü. Yaklaşık 6 bin 500 kişi kayıp. Çok sayıda yaralı var. Bu durum Gazzelilere nereye gidecekleri ya da nerede kalacakları konusunda karar verme hakkı tanımıyor.

asdefwr
Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırı yakınlarında devriye gezen Hamas güvenlik güçleri, 2019 (Reuters)

Mahmud Nasır (39), özellikle dört çocuk babası olması nedeniyle göç edip etmemekte kararsız olan yerinden edilen insanlardan biri. Çocuklarını ölüm riskinden ve İsrail’in bombardımanlarından korumak zorunda olan Nasır, “Göç etmek istemiyorum, ama işgalci İsrail bizi buna zorlayabilir. Karar verme lüksümüz yok. Büyük ihtimalle kefenimi ve çocuklarımın kefenini taşıyıp Mısır sınırında oturacağım. Ya bizi içeri alacaklar ya da orada ölüme terk edileceğiz” ifadelerini kullandı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla’dan dergisinden çevrilmiştir.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.