Gazzeliler katliamlarla Sina'ya gitmeye mi zorlanıyor?

Filistinlilerin Gazze’den ayrılmak ya da kalmak arasında karar verme lüksü yok

Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
TT

Gazzeliler katliamlarla Sina'ya gitmeye mi zorlanıyor?

Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyine gitmek üzere Selahaddin Caddesi boyunca yürüyen Filistinliler, 11 Kasım 2023 (EPA)

Salim er-Reyyis

İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı son savaşına başladığı 7 Ekim 2023 tarihinde, Gazze’nin doğusundaki ve kuzeyindeki İsrail ile sınır bölgelerinde yaşayan bazı Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki şehirlerin merkezlerine kaçtılar. İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik daha önceki başlattığı savaşlardan ve kara işgallerinden edindikleri tecrübelerle bölgelerinin ve evlerinin bombardımanların ilk hedefi olacağını düşünüyorlardı. Ancak İsrail ordusunun kara harekatı planları ve yöntemlerini alışılagelmişin dışına çıkarıp değiştirmesi nedeniyle bu konuda biraz yanılıyorlardı.

Gazzeliler, ilk olarak korkmalarından ve evlerinin uçaklar ve tanklarla hedef alınmasından dolayı evlerini terk ettiler. Ancak Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki bölgelerden, mahallelerden, şehirlerden yeni bir yerinden edilme sürecinin onları beklediğini bilmiyorlardı. Savaşın altıncı gününde bazı uluslararası kuruluşlar ve çalışanları, Gazze Şeridi'nin kuzeyini terk ederek güneye, özellikle Han Yunus’a gittiler. Bölge sakinlerinden bazıları da onları takip etti.

Hamas Hareketi’ni ve onun askeri kanadı Kassam Tugayları’nı ortadan kaldırmak amacıyla büyük bir kara saldırısına hazırlanan İsrail ordusu, savaşın yedinci gününün sabahında Gazze Şeridi’ni doğudan batıya ikiye ayıran Gazze’nin kuzeyinde yaşayanlardan güneyine gitmelerini istedi.

Kuzeydeki Gazzelilerin çoğu, İsrail ordusu Gazze’ye karadan girip kuzeyi güneyden ayırana kadar güvende olduklarını düşünerek güneye gitmeyi reddetti.

Onlarca insan, kendilerini bekleyen dehşetin çocuklarına dokunmasından endişe duyarak, güneyi kuzeye bağlayan doğuda Selahaddin Caddesi ve batıda er-Raşid el-Bahr Caddesi olmak üzere iki ana yoldan güneye gitmek üzere kuzeyden ayrıldılar. Onlarca yerleşim bölgesinin yoğun bombardımanlarla hedef alınmasından sonra yüzlerce insan da peşlerinden gitti. Geride kalanlar, bombardımanlar nedeniyle büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Ancak Gazzelilerin bir bölümü, İsrail ordusunun Gazze’ye karadan giriş anı gelip de Gazze Şeridi’ni dünyanın en gelişmiş silahlarıyla donatılmış askerleriyle dolu tanklarla ve askeri araçlarla ikiye bölmesine kadar güvende olduklarına inandıkları için evlerini terk etmeyi reddetti.

Zorla yerinden etme

Gazze şehrinden İslam Abdulmuti (42), ticari bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyordu. Kara harekatı başlamadan önce Gazze şehrinin merkezi yoğun şekilde bombalanmıştı. Bu yüzden kendisi ve ailesi, İsrail'e kaçmaya karar verdiler. Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Beleh’teki bir aile dostunun evinde iki gün kaldılar. Ancak sığındıkları evin yanındaki binanın doğrudan hedef alınması nedeniyle Gazze şehrindeki evlerine dönmeye karar verdiler. Abdulmuti, bu kararı nasıl aldıklarıyla ilgili olarak, “’Öleceksek kendi evimizde ölelim. Neden yerinden edilip başka insanların evlerinde ölelim ki?’ dedik” ifadelerini kullandı.

sdferg
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru yerinden edilen Filistinli bir aile, 10 Kasım 2023 (AFP)

Gazzelilerin ilk gidişlerinde ve dönüşlerinde kuzey-güney yolu açıktı. Arabası olanlar arabalarıyla gidebilse de bu durum uzun sürmedi. İsrail’in zaman geçtikçe yoğunlaşan bombardımanlarının etkisiyle Gazze’deki evlerine geri döndüler. İsrail ordusu, önceden uyarmaksızın doğudan uçaklar ve tanklarla, batıdan ise denizden savaş gemileriyle düzenlediği bombardımanlarla çocuk, kadın ve yaşlı onlarca sivili evlerinde öldürdü.

Abdulmuti ve ailesi evlerinde kalmaya çalıştılar. Ancak gece gündüz hız kesmeden devam eden bombardımanın yoğunluğu ve çocuklarını saran terörün boyutuyla duyduğu endişe nedeniyle ve İsrail ordusunun geriye kalanların da güneye gitmeleri yönündeki uyarılarının artmasıyla, savaşın otuz dördüncü gününde bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Selahaddin Caddesi boyunca yürümek zorunda kaldıklarını söyleyen Abdulmuti, “Üç kilometreden uzun bir yol boyunca tanklar ve işgalci İsrail askerleri arasında yürüdük” dedi.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki yerinden edilmiş insanların çoğu, büyükannelerinin, büyükbabalarının, anne ve babalarının 1948 yılında yerlerinden edilmesinden 70 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yerinden edilmeyi reddediyorlar.

Ancak Abdulmuti’ye göre ailenin ikinci kez yerinden edilmesi, ilkinden farklıydı. Bu kez İsrail bombardımanlarının dehşetinden, bazı akrabalarını ve ailelerini gömemeden ya da yaralıları tedavi edilmeleri için hastaneye götüremeden öldürülmekten kaçan onlarca ailenin yerinden edilmesiydi. Ambulansların ve ilk yardım ekiplerinin yaralılara ulaşamadığını söyleyen Abdulmuti, “Hastaneler bombalanıyordu, bazı hastaneler ise İsrail ordusu tarafından kuşatılmıştı” şeklinde konuştu.

Bir daha yerinden edemeyecekler

Abdulmuti, İsrail, ABD ve diğer ülkelerin Gazze Şeridi’ndeki sayıları 100 binden fazla olan nüfusun tamamını yerinden etme niyetlerinin konuşulduğu bir dönemde, Gazze Şeridi dışına özellikle Mısır’ın Sina Yarımadası’na yerinden edilme fikrini reddediyor. Abdulmuti, “Bombalama, yıkım ve öldürülme korkusuyla kaçtığımız doğru, ama Gazze'nin dışına çıkmayacağız. Ben ve ailem, dünyanın herhangi bir yerine yerleşip sığınmaktansa burada ölmeyi tercih ederiz” şeklinde konuştu.

sadfe
Gazze şehrinden Gazze’nin güneyine kaçan Filistinliler, 22 Kasım 2023 (AP)

Gazze’de yerinden edilmeye karşı olan sadece Abdulmuti değil. Konuştuğumuz Filistinlilerin çoğu, Gazze Şeridi'nin güneyine doğru yerinden edilmiş durumda. Ancak, dedelerinin ve babalarının 1948 yılında yerinden edilmelerinin üzerinden geçen 70 yılı aşkın bir sürenin ardından bir kez daha yerinden edilmeyi, Filistin şehirlerine ve köylerine bir daha dönememe fikrini reddediyorlar.

Gazze şehrinin doğusundan Gazze’nin güneyine yerinden edilenlerden biri olan Mikail Mubarek (38), Gazze Şeridi'nde yaşayanların İsrail ve diğer ülkelerin Filistinlileri yerinden etme planı olduğuna dair basında yer alan haberleri yakından takip ettiğini belirtti. Mubarek, “Dedelerimizin ve babalarımızın sürgün edildiğini unutmadığımız bir dönemde Sina’ya yerinden edilmemizle ilgili pek çok haber ve analiz duyuyor ve okuyorum. Dedemin o günlere dair anlattıklarını, yaşananları ve sonrasında yaşananları unutmadım” ifadelerini kullandı.

Yerinden edilen insanlar karar verme özgürlüklerine sahip olmadıklarını ve İsrail’in bombardımanları nedeniyle Sina'ya göç etmek zorunda kalacaklarını düşünüyorlar.

Mubarek, komşu Arap ülkelerine, hatta Batı ülkelerine giden ilk Filistinli mültecilerin deneyimlerinin, onların torunlarının bugüne kadar eğitim, çalışma, sağlık ve hatta hareket özgürlüğü konularında ayrımcılığa maruz kaldıklarını gösterdiğine dikkati çekti. Bu yüzden bu deneyimi yaşamayı reddettiğini ve bunu yaşamasını gerektiren hiçbir gerekçenin olmadığını vurgulayan Mubarek, “Neden yerinden edilmeleri sürdürmek isteyeyim ki? Öleceğimizden mi korkuyoruz? Ya bugün ya yarın ya da 20 yıl sonra hepimiz öleceğiz. Kendi toprağımda, onurumla ölmem önemli” diye konuştu.

Karar onların değil

Ancak yerinden edilen bazı Gazzeliler, karar verme özgürlüklerine sahip olmadıklarını, İsrail’in bombardımanları nedeniyle Sina'ya göç etmek zorunda kalacakları ve bu yüzden Gazze Şeridi'nin güney sınırlarına ve ötesine itileceklerini düşündükleri için yerlerinden edilme ihtimaliyle ilgili farklı görüşlere sahipler.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre Havadan ve tanklardan düzenlenen bombardımanların ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin kuzeyinin iç kesimlerine başlattığı kara saldırısı nedeniyle ailesine yiyecek ve su temin edemeyen Ahmed Hüsnü, İsrail savaşının 40’ıncı gününde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan kaçmak zorunda kalanlardan biri.

dsvfe
İsrail'in Han Yunus'ta bir eve düzenlediği bombardıman sonrası enkazda arama kurtarma çalışmaları yürüten Filistinliler, 22 Kasım 2023 (Reuters)

İsrail'in Gazzelileri kolayca yerinden edemeyeceğine inanan Hüsnü, “İsrail, Gazze'deki Filistinlilere: ‘Hadi Sina'ya gidin!’ diyor. Ancak biz gitmek ya da kalmak arasında bir seçim yapacağız. Atalarımız, İsrail’in katliamları nedeniyle yerinden edildi. Bizler de birkaç gün önce İsrail katliamları nedeniyle yerimizden edildik. Belki bize yönelik katliamlar devam edecek ve Filistin topraklarının dışına, belki de Sina'ya göç etmek zorunda kalacağız” şeklinde konuştu.

Diğer Gazzeliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri yerlerinden etmeye ve göç etmeye zorladığı konusunda Hüsnü ile aynı fikirde. Öte yandan katliamlarına devam eden İsrail, yarısından fazlası kadın ve çocuk olmak üzere 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 14 binin üzerinde Filistinliyi öldürdü. Yaklaşık 6 bin 500 kişi kayıp. Çok sayıda yaralı var. Bu durum Gazzelilere nereye gidecekleri ya da nerede kalacakları konusunda karar verme hakkı tanımıyor.

asdefwr
Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırı yakınlarında devriye gezen Hamas güvenlik güçleri, 2019 (Reuters)

Mahmud Nasır (39), özellikle dört çocuk babası olması nedeniyle göç edip etmemekte kararsız olan yerinden edilen insanlardan biri. Çocuklarını ölüm riskinden ve İsrail’in bombardımanlarından korumak zorunda olan Nasır, “Göç etmek istemiyorum, ama işgalci İsrail bizi buna zorlayabilir. Karar verme lüksümüz yok. Büyük ihtimalle kefenimi ve çocuklarımın kefenini taşıyıp Mısır sınırında oturacağım. Ya bizi içeri alacaklar ya da orada ölüme terk edileceğiz” ifadelerini kullandı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla’dan dergisinden çevrilmiştir.



Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi ABD'den ayrılırken Başkan Trump'a teşekkür mektubu gönderdi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ABD'den ayrılırken Başkan Trump'a teşekkür mektubu gönderdi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Washington'dan ayrılırken ABD Başkanı Donald Trump'a bir teşekkür mektubu gönderdi.

Mektupta, “Dost ülkenizden ayrılırken, bana ve beraberimdeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve cömert misafirperverlik için şükran ve takdirlerimi sunmaktan memnuniyet duyarım” ifadesi yer aldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, “Ekselansları (Trump) ile yaptığım resmi görüşmeler, iki ülke arasındaki uzun soluklu stratejik ilişkilerin gücünü ve İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ile Ekselansları'nın liderliğinde her iki ülkenin bu ilişkileri tüm alanlarda güçlendirmek için sürdürdüğü çabaları teyit etmiştir” dedi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Başkan Trump'a sağlık ve mutluluk, dost ABD halkına ise ilerleme ve refah dileklerini iletti.

 


Geleceğe yönelik bir vizyonla stratejik ortaklık... Veliaht Prens'in Washington ziyaretinin etkileri

ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katılan büyük Amerikan şirketlerinin yöneticileri, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AFP)
ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katılan büyük Amerikan şirketlerinin yöneticileri, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AFP)
TT

Geleceğe yönelik bir vizyonla stratejik ortaklık... Veliaht Prens'in Washington ziyaretinin etkileri

ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katılan büyük Amerikan şirketlerinin yöneticileri, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AFP)
ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katılan büyük Amerikan şirketlerinin yöneticileri, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi. (AFP)

Washington, 48 saatlik yoğun temas trafiğine sahne olarak Suudi Arabistan ile ABD arasındaki stratejik ittifakın yeni bir aşamayla güçlendirilmesine ev sahipliği yaptı. Bu hamle, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ziyaretiyle eş zamanlı gerçekleşti.

Gerçekleştirilen görüşmeler, iki ülke arasındaki mevcut ilişkilerin sergilenmesinden öte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Riyad ziyareti sırasında oluşturulan stratejik ekonomik ortaklık belgesinin hayata geçirilmesi için bir platform işlevi gördü. Belgenin, teknik ve finansal alanlarda benzeri görülmemiş bir entegrasyonun önünü açtığı ifade edildi. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, ABD ile kurulmuş bu ortaklığın önümüzdeki yıllarda eşi görülmemiş bir büyüme kaydedeceğine inandığını dile getirerek, ekonomik büyüme ve inovasyon temelli bu iş birliğinin sunduğu cazip fırsatların değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, savunma, enerji, yapay zekâ, nadir elementler ve finans gibi alanları kapsayan anlaşmalar ile yatırım projelerinin, her iki ülkede de büyük çaplı istihdam imkânları yaratacağını söyledi.

Ekonomik ortaklıkların en uzun soluklularından biri

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid el-Falih’in açıklamasına göre, Amerikan ve Suudi şirketleri arasında imzalanan yatırım ve anlaşmaların toplam tutarı 575 milyar dolara ulaştı. Söz konusu rakam içinde, Trump’ın mayıs ayında Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında duyurulan 307 milyar dolarlık anlaşmalar, daha sonra eklenen ikili taahhütler ve ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu’nda açıklanan 267 milyar dolarlık yeni anlaşmalar yer aldı.

Toplam değeri 575 milyar doları aşan kapsamlı anlaşmaların yanı sıra en dikkat çekici unsur, Veliaht Prens’in Suudi yatırımlarının ABD’deki hacmini 1 trilyon dolara çıkarma taahhüdü oldu.

cfv
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Washington'da düzenlenen ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile el sıkıştı. (AP)

Başkan Donald Trump tarafından stratejik ittifakın gücünü yansıtan bir adım olarak nitelendirilen bu mali taahhüt, dünyanın en büyük ekonomisi ile Arap dünyasının en büyük ekonomisi arasındaki ilişkiyi eşit ortaklık düzeyinde pekiştirirken, iş birliğinin geleceğin sektörlerine yönelen stratejik bir ortaklığa dönüştüğünü ortaya koydu.

Ziyaretin odak noktası

Tarihi ziyaretin üç ana teması öne çıktı:

Birincisi ‘yapay zekâ’

Suudi Arabistan ve ABD arasında yapay zekâ konusunda stratejik ortaklık belgesinin imzalanması, ikili ilişkilerin doğasında önemli bir değişimin ilanını temsil ediyor.

Her iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından yayınlanan ortak açıklamada, bu mutabakatın inovasyon ve teknolojik ilerlemeyi teşvik etme, ortak güvenlik taahhütlerini derinleştirmek için ileri ve gelecek teknolojileri kullanma konusundaki kararlılığı yansıttığı vurgulandı.

zxc
Elon Musk, Washington'da düzenlenen ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nda Nvidia CEO'su Jensen Huang ile görüştü. (AP)

Bu belge aynı zamanda, önde gelen ABD teknolojisinden yararlanarak Suudi Arabistan’ın küresel bir bilgi işlem gücü olarak konumunu sağlamlaştırmayı amaçlıyor:

* Teknolojik güçlenme: Yapay zekâ alanındaki iş birliği, Suudi Arabistan’ın gelişmiş Amerikan sistemlerine erişimini destekliyor. Bu çerçevede ABD Ticaret Bakanlığı’nın gelişmiş Nvidia Blackwell çiplerinin ihracına onay vermesi, sektördeki en büyük büyüme engelinin aşılması olarak değerlendirildi.

* Altyapı inşası: Ortaklık, Suudi Arabistan’da dev ölçekli süper bilgisayar merkezlerinin kurulmasına yönelik planları güçlendiriyor. Nvidia gibi küresel teknoloji şirketleri, 500 megavat ve üzeri kapasiteye sahip büyük veri işleme merkezleri kurmayı içeren projeler açıkladı. Ülkenin enerji kaynakları, geniş arazi imkânı ve stratejik konumunun Suudi Arabistan’ı bulut bilişim ve yapay zekâ hizmetlerinde küresel bir merkez haline getirebileceği vurgulandı.

* Dijital egemenlik: Finans piyasalarına yönelik iş birliği düzenlemeleri kapsamında eğitim ve nitelikli insan kaynağı geliştirmeye ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu adımın, Suudi Arabistan’ın bilgi birikimini yerelleştirme ve gelecekte yapay zekâ uygulamalarında liderlik için gerekli insan kapasitesini oluşturma hedeflerini desteklediği ifade edildi.

defr
Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid el-Falih, Washington'da düzenlenen ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nun açılışında konuştu. (SPA)

* HUMAIN merkezde: Dönüşümün somut göstergelerinden biri, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’na (PIF) bağlı Suudi yapay zekâ şirketi HUMAIN’in birçok ortak duyurunun merkezinde yer alması oldu. Elon Musk, şirketi xAI ile Nvidia ve HUMAIN arasında, Suudi Arabistan’da 500 megavat kapasiteli bir veri merkezi kurmayı hedefleyen ortak bir proje açıkladı. Nvidia CEO’su Jensen Huang ise HUMAIN’in kuruluşundan sonraki altı ay içinde gösterdiği muazzam büyümeyi övdü ve gelişmiş robotların eğitimi ile süper bilgisayarların inşası konusunda Suudi Arabistan ile birlikte çalıştıklarını söyledi.

HUMAIN, Adobe ve Qualcomm ile Arapça dilinde üretken yapay zekâ geliştirmek üzere iş birliği yaptığını açıkladı. Şirket ayrıca ABD merkezli Global AI ile ABD’de bir veri merkezi kampüsü inşa etmek için ortaklık kurduğunu duyurdu. Bu adımların, şirketin karşılıklı uluslararası genişleme hedefini yansıttığı belirtildi.

İkincisi ‘enerji ve madenler’

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Washington ziyaretinin stratejik önemi yalnızca yapay zekâ alanıyla sınırlı kalmadı. Görüşmeler, enerji ve maden sektörlerinde de kritik ilerlemeler sağladı. Bu alanda imzalanan anlaşmaların, hayati tedarik zincirlerini güçlendirmeyi ve geleceğin enerji kaynaklarını güvence altına almayı hedeflediği belirtildi.

* Sivil nükleer iş birliği: Sivil nükleer enerji alanında yürütülen müzakerelerin tamamlandığına ilişkin duyuru, bu başlığın en önemli kazanımı olarak değerlendirildi. Beyaz Saray’a göre anlaşma, ‘milyarlarca dolarlık, onlarca yıl sürecek bir nükleer ortaklık’ için hukuki altyapı oluşturuyor ve Suudi Arabistan’ın temiz enerji kaynaklarını çeşitlendirme hedefinde stratejik bir adımı temsil ediyor.

* Kritik mineraller: Uranyum, mineraller, kalıcı mıknatıs bileşenleri ve kritik madenlerin tedarik zincirlerinin güvence altına alınmasına yönelik Stratejik İş Birliği Çerçevesi imzalandı. Bu anlaşmanın, ekonomik güvenlik alanında ortaklığı sağlamlaştırdığı ve ABD’nin çıkarlarını doğrudan Suudi Arabistan’ın jeolojik kaynaklarıyla ilişkilendirdiği kaydedildi. Çerçevenin, MP Materials, ABD Savunma Bakanlığı ve Suudi Arabistan’ın Maaden şirketiyle iş birliği içinde nadir toprak elementleri için bir rafineri kurulması gibi projelerle küresel tedarik zincirlerini güçlendirmeyi hedeflediği belirtildi.

* Aramco yatırımları: Aramco, 30 milyar dolar değerinde 17 yeni anlaşma duyurdu ve ABD şirketleriyle olan iş birliğinin toplam değerini 120 milyar dolara çıkardı.

Üçüncüsü ‘yatırım ve finans piyasaları’

Ekonomik ve finansal boyut, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan'ın ABD'deki yatırımlarını 1 trilyon dolara çıkarma taahhüdüyle desteklenen ortaklığın derinliğini teyit etmede çok önemliydi:

* Yatırımların kolaylaştırılması: Suudi Arabistan'ın yatırımlarını hızlandırmak için prosedürleri kolaylaştırmaya yönelik Stratejik Çerçeve ve Finansal ve Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları imzalandı.

ABD Hazine Bakanlığı ile Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı, finans piyasaları, standartlar ve düzenleyici çerçeveler konusunda iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen anlaşmalar imzaladı. Bu adımın, sermaye akışını kolaylaştırarak küresel finans sisteminin dayanıklılığını artırması bekleniyor. Taraflar ayrıca ticarete ilişkin konularda iş birliğini yoğunlaştırma, ticari engelleri azaltma ve araç güvenliği konusunda Amerikan federal standartlarının tanınması gibi başlıklarda uzlaştı. Bu düzenlemelerin, ABD’li üretici ve ihracatçılar için doğrudan bir kazanım sunduğu, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın sektörlerini modernize etme çabalarına destek verdiği belirtildi.

* Finans piyasaları ve ticarette entegrasyon: Ziyaret kapsamında ‘Finans Piyasaları Sektöründe İş Birliği Düzenlemeleri’ başlıklı anlaşma da imzalandı.

Suudi Arabistan Ekonomi Derneği ile Enerji Ekonomisi Derneği üyesi Dr. Abdullah el-Cessar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Washington ziyaretiyle eş zamanlı imzalanan anlaşmaların iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde yeni bir döneme işaret ettiğini söyledi. El-Cessar, özellikle enerji, yatırım ve ileri teknoloji alanlarındaki iş birliğinin, nitelikli yatırımların önünü açacağını ve uzman insan kaynağının gelişimini hızlandıracağını belirtti. Bu gelişmenin ekonomik çeşitliliği destekleyerek Suudi Arabistan’ın küresel enerji piyasalarındaki konumunu güçlendireceğini vurguladı. El-Cessar, “Uzun vadeli etkileri olan ortaklıklarla daha dengeli ve sürdürülebilir bir ekonomi inşa etme yolunda ilerliyoruz” dedi.

Sonuç olarak Washington’daki yoğun program, yalnızca başarılı bir diplomatik temas turu değil, aynı zamanda yeni dönemin büyük ölçekli stratejik ortaklığının resmi başlangıcı olarak değerlendirildi. İmzalanan anlaşmaların, Suudi Arabistan ile ABD’yi kapsamlı ve derin bir stratejik bütünleşme rotasına soktuğu yorumları yapıldı.