Mukteda es-Sadr, rakiplerinin işini bitirmek için ‘kanın kutsallığından’ vazgeçer mi?

Sadr siyasi süreci, Şii cenahtaki rakiplerini ve Koordinasyon Çerçevesi’ni hedef alan farklı bir darbe indirmeye karar verdi.

Irak’ta vilayet meclisleri seçimi için tarih 18 Aralık olarak belirlendi. (AFP)
Irak’ta vilayet meclisleri seçimi için tarih 18 Aralık olarak belirlendi. (AFP)
TT

Mukteda es-Sadr, rakiplerinin işini bitirmek için ‘kanın kutsallığından’ vazgeçer mi?

Irak’ta vilayet meclisleri seçimi için tarih 18 Aralık olarak belirlendi. (AFP)
Irak’ta vilayet meclisleri seçimi için tarih 18 Aralık olarak belirlendi. (AFP)

Hasan Fahs

Irak’ta meclis seçimlerine üç haftadan az bir zaman kaldı. Seçimler için kararlaştırılan tarih 18 Aralık. Bu durumda Irak hükümetinin, Bağımsız Seçim Komisyonu’ndaki ilgili kurumların, güvenlik ve idari teşkilatların ve tüm bileşenlerden siyasi güçlerin, bu seçimlerin herhangi bir engelle karşılaşmadan planlanan tarihte gerçekleşmesi için hazırlıklarını tamamlamış olması gerekiyor.

Federal Yüksek Mahkeme’nin Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin Temsilciler Meclisi’ndeki üyeliğine son verme kararı şaşkınlığa sebep oldu. Ama bunun öncesinde Sadr, destekçilerine ve Sadr Hareketi’ne, seçimleri bireysel bile olsa aday olmak, sandıkları boykot etmek ve açıkça söylenmese de başkalarının seçim kampanyalarını aksatmak ve engellemek yoluyla her anlamda boykot etme çağrısı yaptı. Böylece siyasi süreci, Şii cenahtaki rakiplerini ve Koordinasyon Çerçevesi’ni hedef alan farklı türde bir darbe indirdi.  

İleri seviyede gerginlik

Mukteda es-Sadr’ın destekçilerine yönelik çağrısı, boykotla sınırlı değildi. Ayrıca hareketinin herhangi bir mensubunun, bu seçimlere tek başına katılması halinde kabahatsiz sayılacağı da duyuruldu. Dahası destekçilerini diğer siyasi güçlerin adaylarını hedef alma, seçim kampanyalarını aksatma ve seçim propagandalarını yayınlamaktan menetme konusunda serbest bırakarak gerilimi ileri seviyelere taşıdı. Sadr’ın, destekçilerine hitaben yazdığı mektupta (al-Kaskusa) açıkça dile getirmediği bu çağrı, siyasi güçlerin Sadr’ın siyasi sürece ilişkin tutumunun yumuşayabileceğine dair bahislerini sona erdirdi. Destekçilerini pek çok farklı isim altında katılıma sevk etmesi ve böylece siyasi hareketinin bu katılımın sorumluluğunu doğrudan üstlenmemesi de onun siyasi hayata kademeli olarak geri dönüşü için bir hazırlıktır.

Bu çağrının yapılması ve destekçileriyle hareketinin boykot kararını uygulaması halinde Sadr’ın memnun olacağının dile getirilmesi, hükümeti ve güvenlik teşkilatlarını tedirgin etti. Hükümet ve güvenlik teşkilatı bu aşamada, zaten dolmuş sokaklarda gerginliğe yol açabilecek herhangi bir gerilimden çekiniyor. Bu, hükümetin güvenliği sağlamak, demokratik süreci korumak ve seçim sürecinin sabote edilmesini engellemek şeklindeki temel görevini yerine getirmek istediği takdirde, Sadr destekçisi sokakla karşı karşıya gelebileceği anlamına geliyor.

Sadr’ın bu adımı, onun geçtiğimiz yıl hükümetin kurulması krizinde başvurduğu önceki adımlarına benzetilebilir. Bu adımlarla edilen sonuçlar, Sadr’ın Koordinasyon Çerçevesi’ndeki rakiplerine, Kürt-Barzani, Sünni-Halbusi ve Sadr-Şii üçlüsünden oluşandan daha tehlikeli ‘Vatanı Kurtar’ ittifakını dağıtma fırsatı verdi. Öncelikle Sadr, kuşatıldı ve önüne konan engelleri aşmada başarısız olup Yeşil Bölge kapılarında yaşanan çatışmalarda kana bulanınca kenara çekilmeye sevk edildi. Bu esnada Koordinasyon Çerçevesi, Kürtlerin de hırslarını kuşatmayı ve oluşturdukları tehditleri boşa çıkarmanın ön adımı olarak onları etki altına almayı başardı. Son olarak Halbusi, denklemden çıkarıldı ki bu konuda Federal Mahkeme, Meclis Başkanı Halbusi’nin milletvekilliğini düşürme kararıyla onlara bu sonucu altın tepside sunmuş oldu.   

Siyasi denklem

Koordinasyon Çerçevesi’nin Şii bileşen içinde kurup dayatmaya çalıştığı siyasi denklemi ve işlerin tehdit, şantaj ve ortaklık için son kaynak olan Halbusi’nin kuşatılıp denklemden çıkarılmasına doğru gittiğini geç okuyan Sadr, vilayet meclisi seçimlerinde saklı tehlikeyi de okudu. Nitekim bu seçimlerin sonucunda Koordinasyon Çerçevesi partilerinin ve gruplarının otoritesi ile orta ve güney vilayetlerdeki Şii bileşenin temsili üzerindeki hâkimiyetleri artacak. Seçimlerin meşruiyeti de katılım oranına bağlı kalmayacak, çünkü Irak yasaları, temsilin ve sonuçların geçerliliğinin belirlenmesinde oranları dikkate almıyor. Hukuk Devleti Koalisyonu Başkanı eski Başbakan Nuri el-Maliki’nin ifadesine göre yüzde birlik bir halk katılımı, sonuçları belirlemek ve çerçeve partilerinin bu meclisleri ele geçirmesinin önünü açmak için yeterli. Bu, partilerin yaklaşan meclis seçimleri sırasında ellerini güçlendirmek üzere vilayetlerdeki projeler ve hizmetlerle üstünlük kurması ve bu hizmetlerin halk tabanlarını yeniden kazanmak için gündeme getirilmesi demek.

Bu yüzden Koordinasyon Çerçevesi ve müttefikleri, hatta Sudani başkanlığındaki hükümet, Sadr’ın çağrısında sadece görünürdeki boykota dikkat etmeyerek, bu çağrının satır aralarını da okudu. Bu bağlamda Sadr’ın, önce muhaliflerini bu meclislerin kontrolünü ele geçirme fırsatından mahrum bırakmak, sonra hükümetin ülke işlerini yönetme yetkisini hedef alıp meşruiyetini ortadan kaldırmak ve sonra da Koordinasyon Çerçevesi ve müttefikleri ile Barzani-Demokrat Parti ve Halbusi-Takaddüm Partisi arasında varılan anlaşmanın en önemli eksen ve hükümlerinden birini oluşturan erken parlamento seçimleri için baskı yapmak üzere seçimleri engelleyip iptal etme çabasına odaklanıldı. Bunun sonucunda Devlet İdaresi İttifakı’nın kurulduğu, Sudani’nin hükümet başkanı olarak görevlendirildiği ve Halbusi’nin meclis başkanlığı makamına yeniden getirileceği duyuruldu.

Hükümetin ve siyasi güçlerin, özellikle de Koordinasyon Çerçevesi’nin Sadr’ın tüm aşamaları ve başlıklarıyla gerilimi artıran adımlarını etkisiz hale getirme politikası, seçenekleri azalan Sadr’ı ve hareketini, son seçeneklerine başvurmaya, son kartlarla kumar oynamaya ve bu kartları masaya ve sokağa sürmeye sevk etmiş olabilir. Zira gerilimi son seviyeye vardırmak ve seçimleri boykot etme çağrısı yapmaktan başka seçeneği kalmadı. Boykot çağrısı ona, kendisine sadık ve kayıpları azaltma isteğiyle güdülenmiş sokağı kullanma ve bu sokağı vilayet meclislerinin sunduğu hizmetler üzerinden taraftar çekme dairesinin dışına çıkarma fırsatı veriyor.

Irak’ın siyaset ve güvenlik açısından hassas bir aşamadan geçtiği süreçte Sadr’ın boykot çağrısındaki ısrarı ve bu çağrının getirdiği tehlikeler, Sadr’ın sadece seçim sürecini değil, Irak’ı ve istikrarı da baltalamanın yolu ise şayet, ‘kanın kutsallığını’ yok sayma seçeneğine başvurmakta bir beis görmeyeceği anlamına gelebilir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmış

Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
TT

Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmış

Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)

Arıların 20 bin yıl önce kemiklere yuva yaptığı ortaya çıktı. Bilim insanları bu davranışı bugüne kadar hiçbir arıda görmediklerini söylüyor.

Genellikle arılar, yüzlerce ve belki binlerce üyesi olan büyük kolonilerle ilişkilendiriliyor. Ancak uzmanlar, bunun her zaman geçerli olmadığını vurguluyor.

Şikago'daki Field Müzesi'nden paleontolog Lazaro Viñola López, "Çoğu arı yalnız yaşar. Yumurtalarını küçük oyuklara bırakıp larvaların beslenmesi için polen de koyarlar" diye açıklıyor. 

Viñola López, Avrupa ve Afrika'daki bazı türlerin boş salyangoz kabuklarının içine bile yumurtalarını bıraktığını belirtiyor.

Ancak araştırmacı ve ekibi, Karayipler'deki Hispanyola adasındaki bir mağarada daha önce hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştı.. 

Bilim insanları adadaki derin bir kireçtaşı çukurunu inceliyordu. Popular Science'a göre Hispanyola'da epey yaygın olan bu tür çukurlar, dış etkenlerden çok iyi korundukları için yeraltındaki "zaman kapsülleri" görevi görüyorlar.

Mağaralar, büyük ölçüde adadaki baykuşlar sayesinde böyle bir işleve sahip.

Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta bugün (17 Aralık) yayımlanan çalışmada incelenen mağara, binlerce yıl boyunca baykuşlara ev sahipliği yapmıştı.

Bu gececil hayvanlar; kemirgenler ve kuşlar gibi avlarını yutuyor, ardından sindiremedikleri kemikleri yoğun topaklar halinde kusuyordu.

Binlerce yıl boyunca fosilleşen bu topaklar mağarayı kaplamıştı. 

Araştırmacılar, memelilere ait çene kemiklerini temizlerken, eskiden dişlerin bulunduğu deliklerde bir tuhaflık fark etti. Buradaki tortu, pürüzsüz ve adeta içbükeydi.

Çamur normalde fosillerde bu şekilde birikmediği için daha derin bir inceleme yapmaya karar verdiler. 

Gördükleri şeyi fosilleşmiş yaban arısı yumurtalarına benzeten ekip bilgisayarlı tomografi taramalarıyla kemik boşluklarının içindeki mikroskobik yapıların üç boyutlu bir modelini oluşturdu.

Bu görüntüler, kemiklerde arıların yavruları için yaptığı yuvaları ortaya çıkardı. Bilim insanları bazılarında larvanın beslenmesi için bırakılmış polenler de tespit etti.

Arıların kemiklerin içine bu şekilde yuva yapması, günümüzde bilinen türlerde bile daha önce kaydedilmemiş bir davranış.

Viñola López, "Bu keşif, arıların ne kadar tuhaf olabileceğini, insanı nasıl şaşırtabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Ama aynı zamanda fosilleri çok dikkatli incelemek gerektiğini de hatırlatıyor.

Arıların bedeni mağara koşullarında korunmadığı için 20 bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen bu yuvanın hangi türe ait olduğu bilinmiyor.

Viñola López, "Arıların cesetlerini bulamadığımız için, bunların bugün hâlâ yaşayan bir türe ait olması muhtemel. Bu adalardaki arıların ekolojisi hakkında çok az şey biliniyor" ifadelerini kullanıyor: 

Ancak mağarada kemikleri korunan hayvanların çoğunun artık soyunun tükendiğini biliyoruz. Bu yüzden bu yuvaları yapan arılar da soyu tükenmiş bir türe ait olabilir. 

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Royal Society Open Science


James Webb'den şaşırtan keşif: Elmas yağan, limon biçimli gezegen

PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
TT

James Webb'den şaşırtan keşif: Elmas yağan, limon biçimli gezegen

PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'nu (JWST) kullanan bilim insanları, bugüne kadar gördüklerine hiç benzemeyen bir atmosfere sahip bir gezegen keşfetti.

Şikago Üniversitesi'nden Michael Zhang ve ekibi, yaklaşık Jüpiter'in kütlesine sahip ancak tipik bir gaz devine pek benzemeyen bir ötegezegen buldu.

Şekli limona benzeyen PSR J2322-2650b adlı gezegen, bir pulsarın yörüngesinde dönüyor. Pulsarlar, tıpkı diğer nötron yıldızları gibi, büyük kütleli bir yıldızın yakıtını tüketip süpernova patlaması yaşamasının ardından meydana geliyor.

Bu patlamanın ardından geriye, Güneş'in 1-2 katı bir kütleye sahip ancak yaklaşık 20 kilometre çapı olan, son derece yoğun çekirdek kalıyor. Pulsarlar, son derece hızlı dönen nötron yıldızlarıdır.

Pulsarla arasında 1,6 milyon kilometre gibi kısa bir mesafe (karşılaştırmak gerekirse Dünya, Güneş'ten yaklaşık 100 kat daha uzakta) olan gezegen, bir turunu 7,8 saatte tamamlıyor. Bu yakınlıktan dolayı pulsarın kütleçekim kuvveti, gezegeni tuhaf bir limon şekline sokuyor.

Ancak yeni keşfedilen gezegenle ilgili ilginç olan şey, bir pulsarın etrafında dönmesi değil, daha önce görülmemiş bir atmosfer bileşimine sahip olması.

Araştırma ekibinden Peter Gao "Sonuçlar tam bir sürpriz oldu" diyor: 

Verileri aldıktan sonra hepimizin ortak tepkisi 'Bu da ne?' olmuştu. Beklediğimizden son derece farklıydı.

Sözkonusu pulsar büyük ölçüde gama ışını yayıyor ve JWST evreni kızılötesi ışıkta görmek üzere tasarlandığı için pulsar teleskobun görüşünü kapatmıyor. Bilim insanları bu sayede PSR J2322-2650b'yi rahatça gözlemleme imkanı buldu.

Bulguları hakemli dergi The Astrophysical Journal Letters'ta dün (16 Aralık) yayımlanan çalışmaya göre gezegenin atmosferi büyük ölçüde helyum ve karbondan meydana geliyor. Araştırmacılar gökcismini kaplayan karbon bulutlarının, yoğunlaşarak elmas oluşturduğunu tahmin ediyor.

Bugüne kadar incelenen yaklaşık 150 ötegezegen atmosferinden hiçbirinde tespit edilebilir seviyede moleküler karbon bulunmamıştı.

Zhang, "Bu, daha önce kimsenin görmediği yeni bir gezegen atmosferi türü" diyerek ekliyor:

Su, metan ve karbondioksit gibi bir ötegezegen üzerinde görmeyi beklediğimiz normal moleküller yerine, moleküler karbon, özellikle de C3 ve C2 gördük.

Karadul sistemi mi?

Araştırmacılar bu kadar yüksek oranda karbon içeren bir bileşimin nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışıyor. 

Gezegendeki sıcaklıklar 2 bin 40'la 650 derece arasında değişiyor. NASA'ya göre bu sıcaklıklarda moleküler karbon normalde diğer atom türleriyle bağlanır ve ancak gezegenin atmosferinde neredeyse hiç oksijen veya azot yoksa baskın hale gelir.

Pulsar ve ötegezegen ikilisi, bilim insanları tarafından bir tür "karadul sistemi" olarak değerlendiriliyor. Bu nadir sistemler, hızlı dönen bir pulsarın küçük, düşük kütleli bir yıldızla eşleşmesiyle meydana geliyor.

Bu sistemlerde küçük yoldaştan gelen madde, pulsara akarak zamanla onun daha hızlı dönmesine ve güçlü bir rüzgar oluşturmasına yol açıyor. Bu rüzgar ve radyasyon daha sonra daha küçük olan yoldaş yıldızı bombardımana tutarak ondan yavaş yavaş madde koparıyor. 

Karadul sisteminde pulsar, adını aldığı örümcek gibi, talihsiz eşini yavaş yavaş tüketiyor.

Bilim insanları sözkonusu ikilinin tipik bir karadul sistemi olmadığını ancak buna benzediğini düşünüyor. Ayrıca PSR J2322-2650b resmen yıldız değil, ötegezegen sınıfında yer alıyor.

Zhang, "Bu şey normal bir gezegen gibi mi oluştu? Hayır çünkü bileşimi tamamen farklı" diyerek ekliyor:

Acaba 'normal' karadul sistemleri gibi bir yıldızın dış kabuğunun soyulması sonucu mu oluştu? Muhtemelen hayır çünkü nükleer fizik saf karbon üretmiyor.

 Bilim insanları, bu tuhaf gökcisminin nasıl oluştuğunu ve atmosferinin neden bu kadar sıradışı olduğunu anlamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Independent Türkçe, Space.com, Interesting Engineering, NASA, The Astrophysical Journal Letters


Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'den

Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
TT

Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'den

Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)

Dünyada ilk kez gökyüzünde drone'larla oynanan Tetris turnuvası düzenlendi.

Red Bull Gaming'in düzenlediği etkinlikte yarışmacılar, Dubai semalarında kozlarını paylaştı. 150 metre uzunluğundaki Dubai Frame adlı yapı, oyun alanı olarak kullanıldı.

Final karşılaşması öncesinde, 60 ülkeden yarışmacılar aylar süren bir eleme sürecinden geçti.

İlk etapta milyonlarca katılımcı, ikonik oyunu cep telefonlarından oynadıkları eleme turuna katıldı. Bu turu geçenler bilgisayar üzerinden yarışarak ülkelerini temsil etme hakkı kazanmaya çalıştı. 

13 Aralık'taki finalden bir gün önce 60 ülkenin yarışmacısı Terra Solis'te, yine bilgisayar üzerinden bire bir maçlar yaptı. 

Nihayet final maçında 2 bin 800 drone'la ilk kez Tetris oynandı.

Klasik oyunun yaratıcısı Aleksey Pajitnov "1984'te Tetris'i yarattığımda, şimdiki gibi küresel bir kültürel simge haline geleceğini, yeni ve heyecan verici şekillerde gelişmeye devam edeceğini asla düşünmemiştim" diyor: 

En büyük hayallerimden biri de drone'larla oynandığını görmekti, bu yüzden bu hayalin gerçekleştiğini görmekten heyecan duyuyorum.

Kazanan Türkiye'den

Türkiye adına yarışan Fehmi Atalar, Güney Kore yarışmacısını; Peru'dan Leo Solórzano da Fransız rakibini yenerek finale yükseldi. 

İkili asıl karşılaşmadan önce üç dakikalık bir oyun oynadı ve kazanan, Büyük Final'in tek oyunculu formatındaki oyun sırasını belirleme hakkını elde etti. Bu maçı kazanan Atalar, rakibinden sonra oynamayı seçti.

Görkemli final maçında drone'lar nihayet sahneye çıktı. Her bir yarışmacıya 5 dakika verilen oyunda, Tetriminolar (oyundaki bloklar) gerçek zamanlı olarak oluşturuldu. Bir oyuncu için 1400 olmak üzere toplam 2 bin 800 drone kullanıldı.
 

Red Bull yarışmayla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:

Tarihi bir andı. Daha önce kimse Tetris'in böyle oynandığını görmemişti. Ancak çöl havasında yükselen müzik ve nefesini tutan kalabalık eşliğinde drone'lar, Tetriminoların her hareketini, dönüşünü ve inişini gerçek zamanlı olarak hassas biçimde görüntüledi.

Solórzano 57 bin 164 puan kazanırken, ondan sonra yarışan Atalar 168 bin 566 puanla yarışmanın galibi oldu. 

Atalar yaptığı açıklamada şöyle diyor: 

5 yıllık Tetris deneyimimde yaşadığım en iyi andı; gerçekten eşsiz bir etkinlikti. Kelimelerle tarif edilemeyecek bir şey.

Independent Türkçe, Red Bull, Tom's Hardware, London Daily News