Rapor: İsrail, Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlenen saldırıyı ‘dakikalar öncesinde’ ABD'ye bildirdi

Suriye ve Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi (Fars Haber Ajansı)
Suriye ve Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi (Fars Haber Ajansı)
TT

Rapor: İsrail, Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlenen saldırıyı ‘dakikalar öncesinde’ ABD'ye bildirdi

Suriye ve Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi (Fars Haber Ajansı)
Suriye ve Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi (Fars Haber Ajansı)

ABD'li ve İsrailli yetkililer bugün (salı) Axios'a yaptıkları açıklamada, İsrail'in Suriye ve Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin Şam'da öldürülmesine neden olan saldırı hakkında ABD Başkanı Joe Biden yönetimini saldırı gerçekleştirilmeden birkaç dakika önce bilgilendirdiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP)  aktardığı habere göre yetkililer, İsrail'in Suriye'deki İran konsolosluğunu hedef alan saldırıyı gerçekleştirmek için ABD'den ‘yeşil ışık’ istemediğini de sözlerine ekledi.

Axios'a konuşan İsrailli bir yetkili İsrail istihbaratının Suriye ve Lübnan'da Hizbullah ve diğer İran yanlısı grupların silahlandırılmasından sorumlu olan Zahidi'yi uzun süredir takip ettiğini, ancak son günlerde suikast düzenleme fırsatı bulduğunu söyledi.

Yetkili, İsrail ordusunun Suriye'deki İran yanlısı silahlı grupların misilleme saldırılarına karşı teyakkuzda olduğunu vurguladı.

Üst düzey bir ABD'li yetkili ise bir yanda İsrail diğer yanda İran ve vekil güçleri arasındaki çatışmanın tırmanacağını öne sürdü.



Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
TT

Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)

Bugün, Liamin Zerval’ın Cezayir’de Cumhurbaşkanlık seçimlerini kazanmasının 30. yıldönümü. 1991’de Kurtuluş Cephesi’nin kazandığı seçimlerin iptalinin ardından yaşanan krizin ardından, Zerval’ın sandığa gitme kararı Cezayir siyasetinde bir dönüm noktası oldu. O dönemde muhalifler, ordu destekli yönetimin halk desteğinden yoksun olduğunu belirtiyordu. Zerval ise bu argümanı ortadan kaldırdı.

Bu karar büyük bir risk içeriyordu. Kan gölüne dönen Cezayir’de silahlı gruplar oy kullanacakları tehdit ediyor, ana muhalefet partileri ise seçimleri boykot çağrısıyla sabote etmeye çalışıyordu. Buna rağmen Zerval meydan okudu. Cumhurbaşkanlığı kazan sürpriz olmasa da, halkın tehditlere rağmen sandığa gitmesi ve yüksek katılım sağlaması büyük bir sürprizdi. Bu, “terör korkusunu” yıkmak anlamına geliyordu.

Zerval, böylece Cezayir yönetimine bir tür “meşruiyet” kazandırarak terör dönemini sona ermeye başladı. Ertesi yıl düzenlenen parlamento seçimleriyle 1991’de iptal edilen seçimlerin etkisi tamamen silindi. Ordu, silahlı grupları yenilgiye uğrattı ve çoğu, Zerval’ın halefi Buteflika’nın 1999’da çıkardığı af yasasından yararlandı.

Bugün genç kuşaklar, 1990’ların kanlı dönemini ve Zerval’ın seçim zaferinin önemini hatırlamayabilir. “Şarku’l Avsat”, İngiltere Ulusal Arşivi’nden ortaya çıkan belgeler ışığında, 1995 Kasım’ında Zerval’ın zaferini mercek altına alıyor.

de
1995 Cezayir seçimlerinin sonuçlarına ilişkin İngiliz belgesinin bir kopyası (Şarku’l Avsat)

Gizli belgeler, Zerval’ın zaferinin Batı’da kafa karışıklığı yarattığını gösteriyor. Fransa, resmi olarak “tebrik” mesajı göndermekten kaçındı; İngiltere ise Kraliçe II. Elizabeth’in mesaj göndermesini uygun bulmadı, ancak Başbakan bir tebrik iletecekti.

17 Kasım 1995 tarihli bir İngiliz belgesine göre, Zerval oyların %61,34’ünü alarak kesin bir zafer kazandı. Belgede, üç yıldır süren terör ve baskıya rağmen katılımın %75 ile beklentilerin çok üzerinde gerçekleştiği belirtiliyor. Katılım özellikle kadınlar ve gençler arasında yüksekti; bu da yönetim için açık bir mesaj taşıyordu: “Sessiz çoğunluk, laik bir devlette barış içinde yaşamak istiyor.”

Rakip aday Mahfuz Nahnah ise oyların yalnızca %25,38’ini alabildi; yani seçmenlerin büyük çoğunluğu İslami yönetimi reddetti. Ana muhalefet partilerinin boykot çağrısı işe yaramadı; aksine, rejim bu durumdan fayda sağladı. Seçimin meşruiyeti beklenenden daha güçlüydü ve boykot eden partiler uzlaşma mesajları verdi.

Seçimlerin güvenli ve düzenli geçmesi için geniş çaplı askeri ve polis önlemleri alındı. Bazıları seçimlere hile karıştırıldığını iddia etse de, belgeler sürecin dürüst ve şeffaf olduğunu, sonuçların teknik olarak doğru olduğunu gösteriyor. Ancak analistler, Zerval’ın askeri desteğin gölgesinden çıkıp çıkamayacağı konusunda temkinliydi.

Belgeler göre , Zerval’ın hem diyalog hem de terörle mücadeleye dayalı ikili politikayı sürdüreceğini, ancak önceliğinin terörle mücadele olacak. 1996 parlamento seçimleri, boykot eden muhalefet için bir teşvik unsuru olabilirdi, ancak İslami Kurtuluş Cephesi’nin yeniden rehabilitasyonu uzak durdu. Uzun vadeli istikrar konusunda sosyal ve ekonomik sorunların çözülmemiş olması endişe yarattı.

Uluslararası tepkiler “temkinli iyimserlik” şeklindeydi. Avrupa Birliği, yüksek katılım ve şiddetsiz seçimlerden memnundu ve reform programlarına desteğini sürdürmeyi planlıyordu.

Fransa, resmi olarak ılımlı bir tepki verdi; Chirac mesaj gönderecek, ama “tebrik” kelimesini kullanmayacaktı. Özel olarak, Fransız hükümeti sonuçtan memnundu; yüksek katılım, İslami Kurtuluş Cephesi ve Sosyalist Güçler Cephesi’ni zayıflatmıştı.

İngiltere başbakanı tebrik mesajında siyasi diyaloğa başlama isteği ve İngiliz şirketlerinin (BP’nin milyar dolarlık ihaleye girmesi) çıkarlarına değindi. Kraliçe’nin mesaj göndermesi ise askeri rejimin sicili nedeniyle uygun görülmedi.

Zerval’ın 30 yıl önceki zaferi, Cezayir’de terör korkusunu aşan bir halk iradesinin simgesi olarak tarihe geçti.


Arakçi: Nükleer programımız UAEA düzenlemelerine uygun olarak ilerliyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

Arakçi: Nükleer programımız UAEA düzenlemelerine uygun olarak ilerliyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada, Tahran'ın barışçıl çözümler ve diyaloğa bağlı olduğunu belirterek, nükleer programının Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) düzenlemelerine uygun olarak ilerlediğini vurguladı.

Tahran'da düzenlenen ‘Saldırı Altındaki Uluslararası Hukuk... Saldırganlık ve Meşru Müdafaa’ konferansında yaptığı konuşmada Arakçi, İran'ın nükleer programı sorununu çözmek için müzakere yoluna gitmenin gerekliliğine atıfta bulunarak, ABD ve diğer ülkelerin ‘diplomasi dışında bir çözüm bulamayacağını’ ifade etti.

Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump'ın benimsediği ‘güç yoluyla barış’ politikasını eleştirdi ve bunun ‘güç yoluyla hakimiyet kurmaya dayalı yeni bir yaklaşımın örtüsünden’ başka bir şey olmadığını söyledi.

Arakçi, ABD'nin izlediği politikanın ‘diplomasiyi daha fazla militarize ve marjinalize ettiğini’ belirtti.

Tahran, ABD ve üç Avrupa ülkesinin UAEA Yönetim Kurulu'na yeni bir karar taslağı sunma hamlesine karşı uyarıda bulunurken, UAEA ise İran’a, özellikle yüksek oranda zenginleştirilmiş olan uranyum stokunu ‘en kısa zamanda’ doğrulamasına izin vermesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre, İran'ın UAEA Daimî Temsilcisi Rıza Necefi cuma günü yaptığı açıklamada şöyle dedi: “UAEA Genel Direktörü’nden artık geçerliliğini yitirmiş önceki kararlara dayalı raporlar sunmasını talep etmek sadece yasa dışı ve haksız olmakla kalmayıp, durumu daha da karmaşık hale getirerek diplomatik sürece yeni bir darbe vurmaktadır.”

“Söz konusu ülkeler, İran halkına mantıksız görüşlerini dayatmak için uluslararası mekanizmaları suistimal etmeye devam ediyor” diyen Necefi, Batı'nın beklenen hamlesinin ‘ABD ve Siyonist varlığın İran'a yönelik saldırganlığı sonucu ortaya çıkan İran'daki güvenlik önlemlerinin uygulanmasında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini’ vurguladı.

Bu hafta başında G7 tarafından yayınlanan bir açıklamada, İran'dan UAEA ile tam iş birliğini yeniden başlatması ve Trump yönetimi ile doğrudan görüşmelere başlaması istendi.


ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
TT

ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)

Dünya 1 numarası Carlos Alcaraz, Kanadalı Felix Auger-Aliassime’i 6-2, 6-4’lük setlerle mağlup ederek ATP Finalleri’nde adını finale yazdırdı. İspanyol raket, finalde ev sahibi İtalya’nın dünya 2 numarası ve son şampiyonu Jannik Sinner ile karşılaşacak. Sinner, yarı finalde Avustralyalı Alex de Minaur’u 7-5, 6-2 ile geçerek finale yükseldi.

Bu sezon rakibine karşı belirgin üstünlük kuran Alcaraz, Sinner’la oynadığı 5 maçın 4’ünü kazandı.

Roland Garros ve Flushing Meadows’ta oynanan Grand Slam finalleri de dahil olmak üzere bu karşılaşmaların tamamı final mücadelesiydi. Sinner’ın bu yıl Alcaraz’a karşı elde ettiği tek galibiyet ise Wimbledon finalinde aldı.

22 yaşındaki İspanyol tenisçi, Torino’da yarı finale ulaşarak yıl sonu dünya 1 numarasını garantilediği için final maçına daha az baskıyla çıkacak. Alcaraz, kariyerinde ilk kez ATP Finalleri şampiyonluğu kazanmayı hedeflerken, bu unvanla birlikte sezonun 9'uncu, kariyerinin ise 25'inci turnuva zaferine ulaşma fırsatına sahip olacak. Alcaraz, geçtiğimiz yıl turnuvaya grup aşamasında veda etmişti.