İran, Fransa ve ABD’nin çekildiği Sahel bölgesindeki uranyuma göz mü dikti?

Paris'ten sonra Washington da Sahel bölgesinden çekilmeye hazırlanıyor

Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
TT

İran, Fransa ve ABD’nin çekildiği Sahel bölgesindeki uranyuma göz mü dikti?

Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)

Muhammed eş-Şarki

ABD ile Nijer arasındaki ilişkiler, başkent Niamey'deki Vatanı Koruma Ulusal Konseyi’nin (CNSP) 2012 yılında Washington ile imzalanan güvenlik anlaşmasını askıya alma kararı sonrası ramazan ayında aniden kötüleşti. CNSP, ülkedeki yaklaşık bin 100 ABD deniz piyadesinin Nijer’i kalıcı olarak terk etmesi ve Batı Afrika ve Sahel bölgesinde faaliyet gösteren El Kaide, DEAŞ ve Cemaat Nusret el-İslam vel’Müslimin (CNIM) gibi örgütlere bağlı silahlı terörist grupların faaliyetlerini izlemek amacıyla ülkenin kuzeyinde, inşası yaklaşık 110 milyon dolara mal olan, en ileri teknolojilerle ve MQ-9 Reaper Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) sistemleriyle donatılan askeri üssün kapatılması çağrısında bulundu.

Nijer’de iktidarı elinde bulunduran askeri cunta CNSP, bu ani kararın nedenlerini tam olarak açıklamazken CNSP Sözcüsü Albay Amadou Abdramane tarafından devlet televizyonunda okunan bildiride, ordu komutanlarının Washington’ı ‘diplomasi ve güvenlik alanlarında yabancı ortaklarını seçme hakkını ellerinden almakla suçladıkları’ belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Afrika İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Molly Phee ve ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley liderliğindeki diplomatlardan ve askerlerden oluşan bir heyet, mart ayı ortalarında Niamey'i ziyaret ederek CNSP yetkilileriyle bir araya geldi. Nijer Başbakanı ve Ekonomi ve Finans Bakanı Ali Mahamane Lamine Zeine ile görüşebilen heyet, ancak askeri cunta lideri General Abdurrahman Ticani ile görüşemedi. Bu da iki taraf arasındaki müzakerelerde derin anlaşmazlıklar olduğunun bir işareti olarak görüldü. Nijerli askeri kaynaklar, ABD’lilerin askeri cunta rejimini Rusya ve İran ile askeri üsler ve uranyum tedariki gibi alanlarda gizlice anlaşmalar yapmakla suçladıklarını söylediler. ABD’nin buna şiddetle karşı çıktığının ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki çıkarlarına karşı tehdit olarak gördüğünün altını çizen kaynaklar, ABD’nin yaptırımları atlatmalarına izin vermemekte kararlı olduğunu vurguladılar.

İran ile anlaşma yapıldığı iddiası yalanlandı

İran’la Nijer uranyumunun tedarikine ilişkin gizli anlaşma yapıldığı iddialarını reddeden CNSP Sözcüsü Albay Abdramane, iddiayı ‘yalan’ olarak nitelendirerek ABD’lileri ‘başkalarıyla ilişkilerinde kibirli ve küçümseyici davranmakla’ suçladı. Batı ülkelerinin istihbarat birimleri, ‘Nijer'deki askeri cunta ile İranlı yetkililer arasındaki temaslar hakkında bilgi sahibi olduklarını’ daha açıklamışlardı. Washington ile Nijer'deki yeni askeri cunta arasındaki çatlak son zamanlarda daha da derinleşti.

Afrika uzmanı olan eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Aneliese Bernard, “Nijer ve Sahel bölgesinde yaşananlar, ABD’nin Ortadoğu’da ve dünyanın diğer bölgelerinde kötüleşen ilişkilerimizden ayrı düşünülemez. Bu aynı zamanda Batı Afrika ülkelerini de etkileyen bir durum” yorumunda bulundu.

Nijer’deki askeri kaynaklar: ABD’liler yeni cunta rejimini Rusya ve İran ile askeri üsler ve uranyum tedariki gibi alanlarda gizlice anlaşmalar yapmakla suçluyorlar.

Yerel kaynaklara göre CNSP’nin ABD ile daha önce imzalanan askeri anlaşmanın askıya alındığını duyurmasından birkaç gün sonra Fildişi Sahili’ne giden ve kişisel ve askeri malzemeler taşıyan bir ABD tırı alıkonuldu. Sahel bölgesi ülkelerinden çıkar sağlamak isteyen Batı ülkelerine karşı olan ülkelerle ilgili bilgilerin yayınlanmasının ardından taraflar arasında ihtilaf patlak verdi. Ancak Washington, İran’ın Nijer’in uranyum rezervlerine erişimini kabul edilemeyecek bir kırmızı çizgi olarak görüyor.

Avrupa Birliği (AB) Rusya’yı, kırılgan bir bölge olan Sahel bölgesinde istikrarı bozmak için paralı asker grubu Wagner üyelerini bölgeye göndermekle suçluyor ve Rusya’nın başkenti Moskova yakınlarındaki Crocus City Hall adlı konser binasına düzenlenen ve 137 kişinin ölümüne, yaklaşık 200 kişinin yaralanmasına neden olan son terör saldırısını gerçekleştiren teröristlerle aynı aşırılık yanlısı ideolojiden beslenen terör örgütlerinin yayılmasına atıfla bu durumun Avrupa’nın güvenliğine karşı olumsuz yansımaları olacağını vurguluyor.

Uranyum kırmızı çizgidir

New York Times gazetesi, Nijer'in Washington'la olan askeri işbirliği anlaşmasını askıya alma kararının, Niamey'de ABD'nin Rusya'yla askeri iş birliği ve Tahran'la uranyum tedariki ya da Tahran’ın Nijer'deki devasa uranyum rezervine erişimine izin verme anlaşması yapmasıyla ilgili endişelerin paylaşıldığı ve uyarıların yapıldığı toplantıların ve müzakerelerin ardından aldığını yazdı. ABD’li heyete Niamey’de İran'ın Nijer'in başta uranyum olmak üzere maden rezervlerinden faydalanmasına izin verilmeyeceğinin söylendiğini aktaran gazeteye göre mart ayı ortalarında yapılan görüşmeler ‘fırtınalı’ geçerken, Washington, askeri cunta rejiminin İran ile nükleer alanda herhangi bir iş birliği yapmasının kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

ABD'li yetkililer, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) son raporuna göre Tahran'ın zenginleştirilmiş uranyum üretimini yüzde 60'a çıkardığını ve Niamey’deki askeri cuntanın İran'ın küresel uranyum rezervinin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan Nijer uranyumuna erişimine izin vermesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Küresel uranyum üretimi 2023 yılında 60,3 kilotona ulaşırken bu rakamın 2024 yılında yüzde 11,7 artması, 2030 yılında ise üretimin 77 kilotona yükselmesi bekleniyor. Paris ve Niamey arasında yaşanan krizin ardından Fransız Orano şirketi, Nijer’deki uranyum madenciliği faaliyetlerini durdurdu. Fransa'daki nükleer enerji santrallerine tedarik etmek üzere uranyum madenlerini işletme hakkına sahip olan şirket, bunun bakım amaçlı bir önlem olduğunu iddia etti.

Sfsfsf
Başkent Niamey'de, ABD askerlerinin Nijer'den ayrılması çağrısında bulunan bir pankart taşıyan göstericiler, 13 Nisan 2024 (AFP)

Öte yandan Tahran, Afrika bölgesindeki ülkelerle ilişkilerini anti-sömürgeci ve anti-emperyalist söylemlere dayandırarak Batılı güçlere karşı hoşnutsuzluğu, Ortadoğu'daki savaşları ve Gazze halkının yaşadığı trajediyi istismar ediyor.

Batı ülkeleri Afrika'dan sürülüyor

Avrupa toplumlarının terör eylemlerine karşı hassasiyeti, tıpkı İran'a uranyum tedarikinin kırmızı çizgi olması gibi, ABD'nin Sahel bölgesindeki askeri varlığının sonlandırılması da stratejik bir hata haline getiriyor. Fransa basını, radikal dinci terör saldırılarının Avrupa'da yeniden başlayabileceği konusunda uyarırken bu olasılık daha önceleri trajik terör olaylarına sahne olan Fransa, bu konuda Avrupa’nın en endişeli ülkesi oldu. Avrupalı kaynaklar, Sahel bölgesinde radikal grupların hareketlerini izlemek için bölgede askeri bir üsse sahip olan ABD’nin kendisine güvenen Avrupa’ya ihanet ettiğini söylediler.

Washington, İran’ın Nijer’in uranyum rezervlerine erişimini kabul edilemeyecek bir kırmızı çizgi olarak görüyor.

ABD, Fransa’nın Mali, Nijer ve Burkina Faso'daki askeri üslerinin kapatılması ve Almanya ve Danimarka’nın bu üslerdeki askerlerinin bölgeden ayrılmasından sonra Sahel bölgesindeki askeri varlığına son verdi. Nijer'de 2023 temmuzunda gerçekleşen askeri darbeden önce Batılı güçlerin çoğu Fransız ve ABD’li olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 askeri vardı. Batılı güçler, Niamey'i güvensiz, ekonomik ve sosyal açıdan kötüleşen bölgede radikal dinci örgütler karşısında Batı’nın desteğinden vazgeçebilecek en son ülke olarak görüyorlardı.

Nefret söylemi

Washington merkezli bir araştırma enstitüsü olan Stimson Center'a göre Sahel bölgesideki son askeri darbeler ve ABD ile Avrupa'nın bölgedeki nüfuzunun azalması, İran'a Batı'ya düşman olan ve yeni bir Küresel Güney’in doğması çağrısı yapan bazı Afrika ülkeleriyle jeopolitik ortaklığını güçlendirme fırsatı sundu. Stimson Center tarafından hazırlanan rapor, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Venezuela, Nikaragua ve Küba gibi Soğuk Savaş döneminde ABD karşıtı kampta yer alan ülkelere ardından Uganda, Zimbabve, Kenya ve Cezayir’e yaptığı ziyaretler sırasında ‘vahşi emperyalist sömürgeciliğe’ karşı direnişe övgüde bulunan bazı Sahra altı ülkelerinde yaptığı konuşmalarda kullandığı söyleme dayandırıldı.

İran'ın başarısız devletleri sömürmesi

Tahran, Irak, Suriye, Husilerin olduğu Yemen ve Hizbullah’ın olduğu Lübnan örneklerinde olduğu gibi, başarısız olmuş ya da çökmüş devletleri ideolojik, doktriner ve güvenlik açısından kontrol etmek için bu yönteme sık sık başvuruyor. Tahran şu anda aynı deneyimi, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile Mali, Nijer ve Burkina Faso'dan oluşan Sahel Devletleri İttifakı arasında ortaya çıkan yeni anlaşmazlıkların ardından bölgesel bir siyasi boşlukla bir araya gelen zorlu ekonomik ve sosyal koşullar ve güvenlik kırılganlığıyla karşı karşıya olan Sahel ülkelerinde tekrarlamak istiyor. Mali, Nijer ve Burkina Faso, 2020 yılından bu yana Fransa'dan uzaklaşmalarını sağlayan askeri darbelerden sonra Rusya ve Çin ile güçlü bağlar kurdular. Tahran, Frankofon bir bölgede bir tür jeopolitik meydan okuma olarak açıkça sahneye çıkan Moskova ve Pekin'in aksine kendisine yönelik tecridi kademeli olarak kırmak için çalışmalarını perde arkasından yürütüyor.

Uranyum İşleme
Fransız endüstri grubu AREVA’nın Nijer'deki Arlit madeni yakınlarındaki Sommer Uranyum İşleme Tesisinden bir fotoğraf, Şubat 2005 (AFP

Bunun yanında sömürgeci yöneticilerin ve güçlerin suç ortaklığıyla onlarca yıl ekonomik olarak sömürülen ve bundan dolayı öfkeli olan yoksul ve ötekileştirilmiş bir halka hitap etmek için Avrupa sömürgeciliğine karşı düşmanlık istismar ediliyor.

Kağıt üzerindeki projeler

İran ve Burkina Faso arasında geçtiğimiz ekim ayında enerji, inşaat ve üniversite eğitimi alanlarında mutabakatlar imzalandı. İran Mali'de bilimsel araştırma ve teknoloji alanlarında üniversiteler ve eğitim enstitüleri kurmayı planlıyor. Fransa merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (IRIS) ekonomist Thierry Coville, İran'ın Mali'de bilimsel araştırma ve teknoloji alanlarında üniversiteler ve eğitim enstitüleri kurma projeleriyle ilgili değerlendirmesinde, “İranlılar onlarca mutabakat imzaladılar, ama bunların hiçbiri uygulamaya geçmeyecek. Çünkü Tahran bu projeleri, Sahel bölgesi ülkelerinde uygulamak için gerekli finansmana sahip değil ve nüfusun yapısını bilmiyor” şeklinde konuştu.

Tahran, Irak, Suriye, Husilerin olduğu Yemen ve Hizbullah’ın olduğu Lübnan örneklerinde olduğu gibi, başarısız olmuş ya da çökmüş devletleri ideolojik, doktriner ve güvenlik açısından kontrol etmek için bu yönteme sık sık başvuruyor.

Öte yandan Fransa basınına konuşan Nijer hükümetinden bir kaynak, “Türkiye ve Fas ile çok eskilere dayanan köklü ilişkilerimiz var. Türkiye, Afrika'da artan bir nüfuza ve önemli askeri yeteneklere sahip. Fas'ın ise bağımsızlığından bu yana bizimle kültürel bir bağı ve iyi ekonomik ilişkileri söz konusu” ifadelerini kullandı.



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


Ünlü oyuncu ikonik seriye geri dönüyor

James Cameron'ın yönettiği 1986 yapımı Yaratık 2 (Aliens), ilk filmin 57 yıl sonrasını anlatıyor (20th Century Fox)
James Cameron'ın yönettiği 1986 yapımı Yaratık 2 (Aliens), ilk filmin 57 yıl sonrasını anlatıyor (20th Century Fox)
TT

Ünlü oyuncu ikonik seriye geri dönüyor

James Cameron'ın yönettiği 1986 yapımı Yaratık 2 (Aliens), ilk filmin 57 yıl sonrasını anlatıyor (20th Century Fox)
James Cameron'ın yönettiği 1986 yapımı Yaratık 2 (Aliens), ilk filmin 57 yıl sonrasını anlatıyor (20th Century Fox)

Avatar: Ateş ve Kül'le (Avatar: Fire & Ash) Pandora'ya dönen Sigourney Weaver, bu süreçte Yaratık (Alien) evrenine yönelik yeni planların da şekillenmeye başladığını ima etti.

4 Yaratık filminde Ellen Ripley'ye hayat veren ünlü oyuncu, ekimde sözünü ettiği gizli senaryoya dair yeni bilgiler paylaştı. Walter Hill'in kaleme aldığı yaklaşık 50 sayfalık bu taslak, Ripley'nin insanlığı tehditten korumaya çalıştığı için hapse atılmasının ardından yeniden aksiyonun içine çekildiği karanlık bir öyküyü anlatıyor. Ancak proje için henüz erken ve kısa sürede hayata geçmesi beklenmiyor.

76 yaşındaki Weaver, Variety'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Her şeyi adım adım ilerletiyoruz. Senaryo gerçekten çok ilgi çekici. Umarım yaparız çünkü çok güçlü bir film olabileceğini düşünüyorum. Hayranların da seveceğine inanıyorum ama henüz çok erken bir aşamadayız.

Daha önce Ripley'nin geri dönmesine sıcak bakmadığını hatırlatan Weaver, fikrinin neden değiştiğini şöyle anlattı:

Hiçbir zaman buna ihtiyaç duymadığımı düşünmüştüm. Hep, 'Bırakın dinlensin, toparlansın' diyordum. Ama Walter'ın yazdıkları bana çok doğru geliyor. İnsanlığa yardım etmeye çalıştığı için birini hapse atan bir toplum fikri... Onlara göre Ripley bir sorun ve bu yüzden bir kenara kaldırılıyor. İlk 50 sayfa çok güçlüydü. Hikayenin geri kalanını nasıl şekillendirebileceğimizi görmek için Walter'la çalışmayı düşünüyorum.

Yaratık serisi ise yıllardır olmadığı kadar güçlü bir dönemden geçiyor. 2024 yapımı Alien: Romulus'un gişede beklentileri aşması ve eleştirmenlerden övgü almasının yanı sıra Noah Hawley imzalı Alien: Earth de ses getirmiş ve ikinci sezon onayını almıştı.

Üstelik Predator evreniyle olası kesişmeleri yeniden gündeme taşıyan Predator: Vahşi Topraklar'ın (Predator: Badlands) başarısı da iki seriyi yeniden aynı çatı altında buluşturuyor.

Tüm bu gelişmeler, Ripley'nin dönüşü ihtimalini daha da heyecan verici hale getiriyor.

Independent Türkçe, Variety, GamesRadar


Duffer Kardeşler, Stranger Things'deki sürprizin perde arkasını anlattı

İkinci sezonda Şikago'ya giden Eleven, Kali'yle tanışıyor ve benzer dövmelere sahip olduklarını fark eden ikili kendilerini kardeş olarak görmeye başlıyordu (Netflix)
İkinci sezonda Şikago'ya giden Eleven, Kali'yle tanışıyor ve benzer dövmelere sahip olduklarını fark eden ikili kendilerini kardeş olarak görmeye başlıyordu (Netflix)
TT

Duffer Kardeşler, Stranger Things'deki sürprizin perde arkasını anlattı

İkinci sezonda Şikago'ya giden Eleven, Kali'yle tanışıyor ve benzer dövmelere sahip olduklarını fark eden ikili kendilerini kardeş olarak görmeye başlıyordu (Netflix)
İkinci sezonda Şikago'ya giden Eleven, Kali'yle tanışıyor ve benzer dövmelere sahip olduklarını fark eden ikili kendilerini kardeş olarak görmeye başlıyordu (Netflix)

Stranger Things'in 5. sezonu beklenmedik gelişmelerle açıldı. İlk kısımda Eleven'ın "kız kardeşi" Kali'nin sürpriz dönüşü bazı hayranları gözyaşlarına boğdu. Duffer kardeşlere göre Kali'nin dönüşü, karakterin hikayesinde yalnızca bir başlangıç.

Matt Duffer, SFX dergisinin son sayısında "İkinci kısımda çok farklı bir dinamik göreceğiz" dedi ve şöyle devam etti:

Kali, Eleven için pek çok şeyi değiştiriyor ve sonunda hikayeye nasıl oturduğunu görmek insanları şaşırtacak. Bu bizi heyecanlandırıyor çünkü ton hemen değişiyor. Ayrıca Hopper'la aralarında epey bir gerginlik var.

Eight diye de bilinen Kali, ilk kez dizinin ikinci sezonunda izleyicinin karşısına çıkmıştı. Hawkins Laboratuvarı'nda üzerinde deneyler yapılan ve illüzyon yaratma yeteneğine sahip Kali, Eleven'ı çetesine katarak güçlerini geliştirmesine yardım etmişti. 

Birlikte geçirdikleri süre boyunca aralarında yakın bir bağ oluşsa da Eleven, Mike ve Hopper'ın tehlikede olduğunu öğrenince Hawkins'e dönmeyi tercih etmişti.

"Kali'yi geri getirmek uzun zamandır konuştuğumuz bir şeydi ama bunu nasıl yapacağımızı bir türlü çözememiştik" diyen Matt Duffer, sözlerine şöyle devam etti:

5. sezon üzerinde çalışırken her hikayeyi tamamladığımızdan emin olmak istedik. Kali'nin hikayesinin havada kalması bizi hep rahatsız etmişti. Bu yüzden onu geri getirmek ve hikayesini tamamlamak bizim için önemliydi.

Stranger Things'in final sezonu, yayına girdiği ilk 5 günde toplam 59,6 milyon izlenmeye ulaşarak rekor kırmıştı.

Dizi 24–30 Kasım haftasında platform tarihinde ilk kez 5 sezonuyla birden ilk 10'a girmeyi başararak bir ilke imza atmıştı.

Netflix, 5. sezonun ilk etapta yalnızca 4 bölümünü yayımladı. Stranger Things'in üç bölümden oluşan ikinci kısmı 26 Aralık'ta, final bölümüyse 1 Ocak 2026'da ekrana gelecek.

 Independent Türkçe, SFX, Collider