Saudi Aramco Başkanı enerji güvenliğini sağlamaya yönelik çabaların güçlendirilmesi ihtiyacını vurguladı

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Emin en-Nasır, Rotterdam'daki Dünya Enerji Kongresi oturumunda (Şarku’l Avsat)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Emin en-Nasır, Rotterdam'daki Dünya Enerji Kongresi oturumunda (Şarku’l Avsat)
TT

Saudi Aramco Başkanı enerji güvenliğini sağlamaya yönelik çabaların güçlendirilmesi ihtiyacını vurguladı

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Emin en-Nasır, Rotterdam'daki Dünya Enerji Kongresi oturumunda (Şarku’l Avsat)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Emin en-Nasır, Rotterdam'daki Dünya Enerji Kongresi oturumunda (Şarku’l Avsat)

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Emin en-Nasır, Rotterdam'da düzenlenen 26. Dünya Enerji Kongresi'ndeki (WEC) oturumda enerji güvenliğinin sağlanmasına yönelik çabaların güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Nasır, enerji dönüşümü konusunda iyimser olmakla birlikte ham petrole olan talebin güçlü kalmaya devam ettiğini söyledi. Nasır ayrıca, küresel enerji talebinin yüzde 80'inin 2050 yılına kadar Küresel Güney'den geleceği öngörüsünde bulundu.

Saudi Aramco Başkanı, “Yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek için trilyonlarca dolar harcadık, ancak elimize geçen daha yüksek emisyonlar oldu. Yükselen petrol ve gaz fiyatları kömüre olan talebi arttırıyor. Satın alınabilirlik kritik hale geldi” değerlendirmesinde bulundu.

Emisyonların azaltılması için daha fazla destek sağlanması gerektiğinin altını çizen Nasır, emisyonların mali teşviklerle azaltılabileceğini belirterek, emisyon azaltımı için ülkeler arasında mali destek konusunda bir eşitsizlik olduğunu ifade etti



Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)

Papa 14. Leo, Katolik Kilisesi'nin lideri seçilmesinden bu yana verdiği ilk röportajda, ‘soykırım’ teriminin, Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi sakinlerinin İsrail işgal ordusunun elinde maruz kaldıkları durumları tanımlamak için her geçen gün daha fazla kullanıldığını söyledi.

‘Vatikan'ın bu konuda henüz resmi bir tutum almaya hazır olmadığını’ belirten Papa, “Soykırımın ne olduğunu tanımlayan çok teknik bir tanım var. Ancak bu terimi kullananların sayısı her geçen gün artıyor; bunların arasında İsrail'de insan haklarını savunan iki örgüt de var” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan üst düzey bir Vatikan kaynağı, Vatikan'ın Gazze Şeridi'nde yaşananları soykırım olarak nitelendiren Birleşmiş Milletler (BM) raporunun bulgularını benimseme olasılığını dışlamadı.

scdfr
Yerinden edilmiş Filistinli bir çocuk, ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden kaçarken, güneye doğru ilerleyen bir kamyonun içinden dışarıya bakıyor, 18 Eylül 2025. (Reuters)

Papa soykırımla ilgili açıklamalarını yaptığında BM raporu henüz yayınlanmamıştı. Bu açıklamalar, 10 Temmuz'da Peru'lu bir gazeteciye verdiği uzun röportajın bir parçasıydı.

Röportajın tamamı önümüzdeki ay ‘14. Leo: 21. Yüzyılın Küresel Vatandaşı ve Misyoneri’ başlıklı bir kitapta yayınlanacak.

Papa 14. Leo röportajda, Hıristiyanları ‘Filistinlilerin yaşadığı korkunç duruma’ seyirci kalmamaya çağırdı ve buradaki durumu değiştirmek için baskı yapmaya devam etmeleri için onları teşvik etti.

BM İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulan bağımsız bir uzmanlar komitesi tarafından yayınlanan BM raporunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Filistinlilere karşı ‘soykırım suçları’ işledikleri belirtildi.

Yahudilerle ilişkiler

Papa 14. Leo röportajda, Katolik Kilisesi için çok hassas bir konu olan Gazze Şeridi'ndeki olayların ardından Yahudilerle ilişkiler konusuna değindi.

dfg
Papa 14. Leo, bu ayın başlarında Vatikan'da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u kabul etti. (Reuters)

Papa, “Papalığımın ilk aylarında Yahudilerle ilişkiler konusunda hafif bir iyileşme oldu. Yahudilerin kendilerinin de yaptığı gibi, İsrail hükümetinin yaptıkları ile Yahudilerin bu konudaki tutumunu birbirinden ayırmak önemlidir. İki taraf görüşlerini yakınlaştırmak için yakın zamanda toplantılar yaptı. Hıristiyanlığın kökleri Yahudilikte yatmaktadır ve bunu görmezden gelemeyiz” ifadelerini kullandı.

İspanya'nın Gazze soruşturması

Madrid'deki İspanya Başsavcılığı bugün, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin ‘uluslararası hukuk, insan hakları ve uluslararası insani hukukun ciddi ihlalleri’ olup olmadığını belirlemek için resmi soruşturma açmaya karar verdiğini duyurdu.

Bu açıklamanın ardından, İspanya İnsan Hakları ve Demokratik Hafıza Başsavcısı Dolores Delgado, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, Gazze'de olası insan hakları ihlallerine dair cezai delillerin her geçen gün arttığını söyledi.

“Daha önce hiç bu kadar doğrudan bir uluslararası hukuk ve insan hakları ihlaline tanık olmamıştık” diyen Delgado, ‘mevcut mevzuat altında İspanya'nın kendi toprakları dışında bu tür suçları işleyenleri yargılamasının pratikte imkansız olduğunu’ ifade etti.

cdfvg
Madrid'deki Puerta del Sol'da İsrail tarafından öldürülen Filistinli çocukların isimlerinin okunması için düzenlenen etkinlikten, 15 Eylül 2025 (DPA)

İspanya Başsavcılığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkardığı için İspanyol mahkemelerinin Netanyahu'yu savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan yargılama yetkisi olmadığına karar verdi.

Ancak Başsavcılık, İspanya'nın UCM'nin kararlarını uygulamak ve gelecekteki davalara hazırlık amacıyla delil ve kanıtları korumak konusunda UCM ile iş birliği yapmakla yükümlü olduğunu açıkladı. Gazze Şeridi'ndeki sivil kurbanlar arasında İspanyol vatandaşlarının da olduğunu ve UCM'nin yargı yetkisinin cezasızlığı önlemek için bir araç olduğunu hatırlattı. Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, “Gazze'de işlenen bu tür suçları yargılamak herkesin görevidir. Çünkü bunlar medeniyete ve hepimize yönelik bir saldırıdır” denildi.

İşgalin destekçileri

Bu arada BM Genel Kurulu'nun 18 Eylül 2024 tarihli kararında İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi için belirlenen bir yıllık sürenin dolması vesilesiyle, Uluslararası Af Örgütü, İsrail ile iş yapan 15 uluslararası şirketin listesini yayınladı ve ‘bu şirketlerin yasadışı işgal, soykırım ve diğer insanlık suçlarına katkıda bulunduğunu’ belirtti. Bu şirketlerden bazılarına, BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin raporunda da değinilmişti.

Uluslararası Af Örgütü'nün bu hafta yayınladığı raporda, bu şirketlerin diğer kamu kurumları ve devletlerle birlikte ‘suç ortaklığı ve destekleriyle ya da eylemsizlikleriyle, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçları, tüm Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı uyguladığı apartheid rejimi de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal etmesine olanak sağladıkları" belirtildi.


Riyad ve İslamabad: Birimize yönelik herhangi bir saldırı, ikimize de yapılmış sayılır

Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve misafirperverlikten dolayı teşekkür ve takdirlerini iletti (SPA)
Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve misafirperverlikten dolayı teşekkür ve takdirlerini iletti (SPA)
TT

Riyad ve İslamabad: Birimize yönelik herhangi bir saldırı, ikimize de yapılmış sayılır

Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve misafirperverlikten dolayı teşekkür ve takdirlerini iletti (SPA)
Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve misafirperverlikten dolayı teşekkür ve takdirlerini iletti (SPA)

Suudi Arabistan ve Pakistan, iki ülkenin güvenliklerini artırma, bölgede ve dünyada güvenlik ve barışı sağlama çabaları çerçevesinde “Ortak Stratejik Savunma Anlaşması” imzaladı. Anlaşma, iki ülke arasındaki savunma iş birliğini çeşitli yönlerden geliştirmeyi ve herhangi bir saldırganlığa karşı karşılıklı caydırıcılığı güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu anlaşma ayrıca, iki ülkeden birine yönelik herhangi bir saldırganlığın her ikisine yapılmış sayılacağını öngörüyor.

Suudi Arabistan ve Pakistan Cumhuriyeti arasındaki Ortak Stratejik Savunma Anlaşması, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Pakistan Başbakanı tarafından imzalandı.

Pakistan Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, “Anlaşmanın, iki ülkenin güvenliklerini artırma, bölgede ve dünyada güvenlik ve barışı sağlama konusundaki ortak kararlılığını” ve “iki ülke arasındaki savunma iş birliğini çeşitli yönlerden geliştirme ve her türlü saldırganlığa karşı karşılıklı caydırıcılığı güçlendirme amacını” yansıttığı belirtildi.

Resmi görüşmeler oturumu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz Al Suud, Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif'i Riyad'daki el-Yemame Sarayı'nda kabul etti. Her iki ülkeden heyetlerin katıldığı resmi bir görüşmenin başında Pakistan Başbakanı, Veliaht Prens’ten Kral Selman bin Abdulaziz Al Suud'a selam ve en iyi dileklerini iletmesini talep etti. İki taraf, ülkeler arasındaki tarihi ve stratejik ilişkileri ve karşılıklı ilgi duyulan bir dizi konuyu ele aldı.

SPA ajansına göre toplantının sonunda yayınlanan ortak açıklamada, Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve misafirperverlik için teşekkür ve takdirlerini iletti. Ayrıca Suudi Arabistan Kralı ve Suudi Arabistan halkına daha fazla ilerleme, kalkınma ve refah dileklerini iletti.

Prens Muhammed bin Selman ise Pakistan Başbakanı'na sağlık ve esenlik, kardeş Pakistan halkı için ise daha fazla ilerleme ve kalkınma dileklerini iletti.

Pakistan devlet televizyonu, Suudi Arabistan ve nükleer silahlı Pakistan'ın, on yıllardır devam eden güvenlik ortaklıklarını önemli ölçüde güçlendiren ortak bir savunma anlaşması imzaladığını aktardı. Pakistan Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, “Her iki ülkenin de güvenliklerini artırma, bölgede ve dünyada güvenlik ve barışı sağlama konusundaki ortak kararlılığını yansıtan bu anlaşma, iki ülke arasındaki savunma iş birliğini çeşitli yönlerden geliştirmeyi ve herhangi bir saldırganlığa karşı ortak caydırıcılığı artırmayı amaçlamaktadır. Anlaşma, iki ülkeden birine karşı yapılan herhangi bir saldırganlığın her ikisine yönelik bir saldırganlık sayılmasını öngörmektedir" denildi.

Açıklamaya göre, iki taraf “bölgesel ve uluslararası koşullardaki gelişmeler, karşılıklı çıkarlar ve güvenlik ve istikrarı sağlamak için gösterilen çabaları” ele aldı.

Suudi Arabistan Basın Ajansı'na (SPA) göre, ortak savunma anlaşması, “Suudi Arabistan Krallığı ile Pakistan İslam Cumhuriyeti arasında kardeşlik ve İslami dayanışma bağlarına, ortak stratejik çıkarlara ve iki ülke arasındaki yakın savunma iş birliğine dayanan yaklaşık 80 yıllık tarihi ortaklığa dayanmaktadır.”

Anlaşma, iki ülkenin bölgede ve dünyada güvenliklerini artırma, güvenlik ve barışı sağlama çabaları çerçevesinde imzalanmış olup, iki ülke arasındaki savunma iş birliğini çeşitli yönlerden geliştirmeyi ve herhangi bir saldırganlığa karşı ortak caydırıcılığı artırmayı amaçlamaktadır. Şarku’l Avsat’ın SPA’dan aktardığına göre bu anlaşma, iki ülkeden birine yönelik herhangi bir saldırının her iki ülkeye de yapılmış sayılacağını öngörüyor.

Tarihi ilişkiler

İslamabad ve Riyad arasındaki ilişkiler 1947 yılına dayanıyor ve Suudi Arabistan, Pakistan'ı tanıyan ilk ülkeler arasındaydı.

İki ülkenin ortaklığı, İslami bağlara, Haremeyni Şerifeyn’in dini otoritesine ve Pakistan devletinin İslami kimliğine dayanmaktadır.

İki ülke, özellikle ortak tehditlere (terörizm ve radikalizm) karşı bölgesel güvenlik konularında yakın iş birliği içinde. Pakistan, Suudi Arabistan tarafından 2015 yılında duyurulan İslam Askeri Terörle Mücadele İttifakı'nın bir parçasıydı.

Pakistan'da Suudi Arabistan enerjisi

Suudi Arabistan, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve Pakistan'ın en büyük enerji kaynaklarından biridir. Ayrıca, özellikle finansal kriz dönemlerinde İslamabad'ın en büyük yatırımcılarından ve ekonomik destekçilerinden biridir. İki ülke, Pakistan'ın döviz rezervlerini mevduat veya petrol ödemelerini erteleyerek kolaylaştırma yoluyla artırmak için defalarca anlaşmalar imzalamıştır.

Geçen yıl, ticaret ve özel sektör iş birliğini geliştirmek için 34'ü yaklaşık 2,8 milyar dolar değerinde olmak üzere çok sayıda ekonomik kararname, anlaşma ve mutabakat zaptı imzalamışlardır.

Askerî açıdan ise iki ülke yakın bağlarını sürdürmekte olup, Pakistan ve Suudi Arabistan orduları kara, hava ve deniz kuvvetlerini geliştirmek için sürekli askeri tatbikatlar yürütmektedir.

Tek nükleer Müslüman devlet

Pakistan, resmi olarak nükleer silaha sahip tek Müslüman devlettir. Öncelikle Hindistan’a karşı stratejik denge sağlamayı amaçlayan uzun vadeli bir nükleer program geliştirdikten sonra, ilk nükleer denemesini 1998 yılında Belucistan eyaletinde gerçekleştirdi.

Ortadoğu ve Orta Asya arasında bir köprü görevi gören Pakistan, şu anda düzinelerce nükleer savaş başlığına ve bunları taşıyabilen füzelere sahip olmasıyla önemli bir bölgesel caydırıcı güç haline geldi.

Nükleer program, savunma ve stratejik politikalarının temel bir parçası sayılıyor ve Güney Asya'daki nükleer güçler arasındaki gerginliklerin damga vurduğu karmaşık bölgesel ortamda ulusal güvenliğini koruma hedefini yansıtıyor.

Veliaht Prens'in ilk ziyareti

Kasım 2019'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dönemin Başbakanı İmran Han'ın daveti üzerine Pakistan'ı ziyaret etti. Pakistan, Hindistan ve Çin'i de kapsayan ziyaretinin ilk durağı İslamabad oldu. Veliaht Prens’e, Pakistan Senatosu üyeleri tarafından altın kaplamalı bir otomatik tabanca hediye edildi.

Ziyaret sırasında Gwadar'da 10 milyar dolarlık bir petrokimya ve petrol rafineri kompleksi kurulmasına yönelik anlaşma imzalandı.

Suudi Arabistan krallarının adını taşıyan sokaklar

İki ülke arasındaki derin bağları yansıtacak şekilde, Pakistan'daki çeşitli sokak ve simge yapılar, önemli Suudi Arabistanlı figürlerin adını taşımaktadır. Kral Faysal'ın adını taşıyan Faisalabad Caddesi, Karaçi'de Kral Suud'un adını taşıyan Saudabad Caddesi, Karaçi'nin ana caddesi Şahrah Faysal ve ülkenin en büyük camisi ve en önemli simgelerinden biri olan İslamabad'daki Kral Faysal Camii bunlardan bazılarıdır.

Bugün, iki milyondan fazla Pakistanlı Suudi Arabistan'da çalışmakta ve ülkedeki en büyük göçmen topluluklarından birini oluşturmaktadır. Bunların gönderdiği paralar, Pakistan'ın döviz gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.


BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi bugün Gazze Şeridi'nde ateşkes çağrısı yapan ve kuşatma altındaki bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını öngören bir karar tasarısı üzerinde yeniden oylama yapacak. Söz konusu öneri, ABD'nin tekrarlanan vetolarına rağmen 23 aydır devam eden savaş karşısında harekete geçmeye çalışan üye devletlerin çoğunluğu tarafından destekleniyor. Bugünkü oylama, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği ve 14 Filistinlinin hayatını kaybettiği bir ortamda gerçekleşiyor.

Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bugün, zaten baskı altında olan Gazze'deki hastanelerin, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail'in kara harekatının genişlemesi nedeniyle ‘çöküşün eşiğinde’ olduğunu belirterek, ‘bu insanlık dışı koşulların sona ermesi’ çağrısında bulundu. Ghebreyesus, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Gazze'nin kuzeyindeki askerî harekât ve tahliye emirleri, yeni bir göç dalgasına yol açarak, zaten psikolojik travma yaşayan aileleri, giderek küçülen bir alana itiyor. Baskı altında olan hastaneler çöküşün eşiğindeyken, şiddetin artması erişimi engelliyor ve WHO'nun hayati önem taşıyan ekipmanları ulaştırmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.

Filistin Enformasyon Merkezi, bugün Gazze Şeridi'nde hayatını kaybeden 14 kişiden 9'unun Gazze şehrinden olduğunu bildirerek, ‘işgal güçlerinin Gazze şehrinin kuzeybatısında vatandaşların evlerini yıkmak için tonlarca patlayıcı yüklü 4 zırhlı aracı patlattığını’ kaydetti. Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi, dün gece, ‘İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nın 7. Blok bölgesindeki bir evi hedef alması sonucu dört şehit ve on yaralıyı kabul ettiğini’ bildirdi.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee ise bugün, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında çatışmaların genişlediğini duyurarak, ‘İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere patlayıcı cihazlar içeren bir silah deposuna saldırı düzenlendiğini’ kaydetti.

Adraee X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “162. ve 98. tümenler, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehrinde savaş operasyonlarını genişletiyor ve terörist altyapıyı yok ediyor” dedi.

Adraee’nin paylaşımının devamında şu ifadeler yer aldı: “İsrail Hava Kuvvetleri dün, Gazze şehrinde Hamas'a ait bir silah deposuna saldırı düzenledi. Bu depoda, bölgede faaliyet gösteren İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere hazırlanmış patlayıcı cihazlar depolanıyordu.”

‘Acil ateşkes’

Geçtiğimiz ağustos ayı sonunda seçilmiş üyeler, BM'nin Gazze Şeridi'nde resmi olarak kıtlık ilan etmesinin ardından karar taslağı üzerinde görüşmeler başlattı.

Metnin ilk taslağı, yardımların ulaştırılmasının önündeki tüm engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyordu. Ancak diplomatik kaynaklar, Fransa ve Birleşik Krallık'ın, küresel barış ve güvenliği korumak için kurulmuş bir kuruluş tarafından yayınlanan ve ABD'nin her halükârda engelleyebileceği, tamamen insani yardım amaçlı bir kararın yararlılığı konusunda şüpheci olduklarını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre bugün oylamaya sunulacak olan karar taslağı, insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyor. Aynı zamanda, ‘Gazze'de acil, koşulsuz, kalıcı ateşkes’ ve rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep ediyor.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine düzenlediği eşi görülmemiş saldırı sırasında kaçırılan 251 kişiden 47'si halen Gazze Şeridi'nde esir tutuluyor; bunlardan 25'i hayatını kaybetti.

ABD, daha önce BM Güvenlik Konseyi'nde oylamaya sunulan benzer karar taslaklarını reddetmişti. En son haziran ayında, müttefiki İsrail'i korumak için veto hakkını kullanmıştı.

Öfke ve hayal kırıklığı

Öncekilerle aynı kaderi paylaşması muhtemel olsa bile, bunu tekrar denemenin faydası olup olmadığı sorusu gündeme geliyor.

Bu soruya yanıt olarak bir Avrupalı diplomat, “Hiçbir şey yapmamak, BM Güvenlik Konseyi'nin 14 üyesine ve küresel kamuoyuna konumlarını açıklamak zorunda kalmayacak olan Amerikalılar için kolay olacaktır” diyerek, sadece ABD'nin veto hakkından korkulduğu için hiçbir şey yapmama fikrini reddetti.

İsmini vermek istemeyen diplomat, “Bu, sahadaki Filistinlilere pek yardımcı olmuyor, ama en azından çaba gösterdiğimizi göstermeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı.

Önceki veto, BM Güvenlik Konseyi'nin diğer 14 üyesinin öfkesini uyandırdı. Bu üyeler, İsrail'e Gazze halkının içinde bulunduğu kötü durumu sona erdirmesi için baskı yapamamanın hayal kırıklığını giderek daha fazla dile getiriyorlar.

Yahudi devleti, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te topraklarına düzenlediği saldırının ardından patlak veren savaşı durdurması için uluslararası baskıyla karşı karşıya.

İsrail'in resmi verilerine göre, söz konusu saldırıda İsrail tarafında çoğu sivil olmak üzere bin 219 kişi öldü.

BM'nin güvenilir bulduğu Hamas hükümeti tarafından yayınlanan rakamlara göre, 7 Ekim saldırısının ardından İsrail ordusu tarafından başlatılan şiddetli askerî harekât sonucunda Gazze Şeridi'nde çoğu sivil 65 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Savaşın başlamasından bu yana İsrail tarafından kuşatma altında tutulan Filistin topraklarındaki iki milyondan fazla nüfusun büyük çoğunluğu yerinden edildi. İsrail'in Mart 2025 başında uyguladığı kuşatma mayıs sonundan bu yana nispeten hafifletilmiş olsa da, insani yardım bu topraklara sadece sınırlı miktarda ulaşabildi.