Fahri Kerim: Teröristlerin geçişine izin verilmesi konusunda Talabani'nin Esed'e tavsiyesini ilettim

 Fahri Kerim (sağdan birinci) Yaser Arafat ile Beyrut'ta (Fahri Kerim arşivi)
Fahri Kerim (sağdan birinci) Yaser Arafat ile Beyrut'ta (Fahri Kerim arşivi)
TT

Fahri Kerim: Teröristlerin geçişine izin verilmesi konusunda Talabani'nin Esed'e tavsiyesini ilettim

 Fahri Kerim (sağdan birinci) Yaser Arafat ile Beyrut'ta (Fahri Kerim arşivi)
Fahri Kerim (sağdan birinci) Yaser Arafat ile Beyrut'ta (Fahri Kerim arşivi)

Merhum Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani mesaj verme konusunda bir ustaydı. Açıklamalarında ve diyaloglarında söylemekten kaçındığı şeyleri özel görüşmelerinde söylerdi. O gün Talabani’nin danışmanlığını yapan Fahri Kerim de toplantıya katılanlardan biriydi. Cumhurbaşkanı diğer görüşlere saygı duysa da doktorların tavsiyelerini pek dikkate almadığı için menü zengindi.

Talabani, İran'daki karar alıcıların akıllı olduğuna inandığını ve ‘özellikle Beyrut'u Şam'dan yönetmeye çalışma deneyiminden sonra Bağdat'ı Tahran'dan yönetme hatasına düşmeyeceklerini’ umduğunu ifade etti. Irak ruhunun yapısının, ‘Irak'ın ABD, İran ya da Türkiye'ye boyun eğmesini zorlaştırdığını’ söyleyen Talabani, İran'a karşı savaşa katılan seksen Iraklı subaya, ‘bazı tarafların hedef göstermesi’ üzerine güvenli bir sığınak sağladığını da gizlemedi.

Talabani, ‘bizi kucaklayan ve konuttan pasaporta kadar bize unutulmaz bir destek sağlayan’ merhum Devlet Başkanı Hafız Esed'i övdü. Talabani’nin tavsiyesini Devlet Başkanı Beşşar Esed'e Fahri Kerim iletti. Talabani, Suriye'nin Amerikalılarla savaşma bahanesiyle Irak'a girmeleri için sınırlarını açtığı ‘cihatçıların’ daha sonra Suriye'ye geri dönebileceklerini ve bilfiil döndüklerini belirtmişti.

İsrail işgalinin ardından 1982 yılında Beyrut'u terk eden Fahri Kerim Şam'a yerleşti. Fahri Kerim’in kurduğu el-Meda Vakfı, üst düzey sivil ve askeri yetkililerle ilişki kurulmasını sağlayan siyasi faaliyetlerin yanı sıra yayıncılık, çeviri ve kitap fuarları düzenleme konularında da aktifti.

2000'de iktidara geldikten sonra Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından kabul edilen Kerim görüşmeyi şu ifadelerle anlattı: “Özellikle pek çok entelektüelle olan ilişkilerim ışığında dinlemeye istekli olduğunu hissettim. Ona muhalif sesler olduğunu ama çıkan seslerin çoğunlukla olumlu olduğunu söyledim. Başkana, ‘Bugün modernleşme ve yenilenmeden bahsediyorsunuz ve bu, seçimler de dahil olmak üzere belirli sınırlar dahilinde bile olsa açılım yapmak için bir fırsat. Sayın Başkan, siz Baas Partisi'ni tüm tabanı, aygıtları ve yetenekleriyle temsil ederken sizinle rekabet edebilecek biri olduğunu düşünüyor musunuz?’”

Kendisiyle Suriyeli Kürtlerin durumunu görüştüm. Birçoğunun kimlik belgeleri olmadığını, hatta hareket etmelerine izin veren bir belgeleri bile bulunmadığını söyledim. Ayrıca Habur bölgesinden geçerken tarihi Kürt bölgelerinin eski isimlerinin kaldırılarak yerlerine Arapça isimlerin koyulduğunu fark ettiğimi ve bunun hassasiyetleri arttırdığını söyledim. Bana şu cevabı verdi: Ben razı değilim ve emin olun ki bu dosya elimde, bu konuda olumlu konuşmalar duyacaksınız.



"Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitleyen" Amerikalı, gözaltında yalnızca bir gün geçirdi

Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
TT

"Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitleyen" Amerikalı, gözaltında yalnızca bir gün geçirdi

Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)

Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitlediği bildirilen 56 yaşındaki Kimberly Sullivan, 300 bin dolarlık kefalet bedelini ödeyerek serbest kaldı. 

İnsan kaçırma ve zulüm gibi suçlardan yargılanacak kadın, çarşamba gözaltına alındıktan bir gün sonra özgürlüğüne kavuşmuş oldu. 

Kendisine yönelik suçlamaları reddeden Sullivan, 26 Mart'ta mahkemeye çıkacak. 

Sullivan'ın her gün kontrol edileceği ve mağdurla hiçbir şekilde iletişim kurmaması gerektiği belirtildi. 

ABD'nin Connecticut eyaletindeki bir erkeğin, kurtarma ekiplerinin dikkatini çekmek ve özgürlüğüne kavuşmak için 17 Şubat'ta odasını ateşe verdikten sonra kurtarıldığı çarşamba günü açıklanmıştı.

Duman zehirlenmesine karşı tedaviye alınan mağdurda travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon saptandı.

1,75'lik adamın yalnızca 31 kilogram ağırlığında olduğu tespit edildi.

Dünya medyasının ilgisini çeken olayın ardından adı gizlenen 32 yaşındaki erkek, babası ve üvey annesi tarafından 11 yaşından beri kilitli bir odada çok az gıda ve suyla tutulduğunu belirtmişti.

Babası geçen yıl ölen mağdur, tutulduğu 7 metrekareden küçük odada ne ısınma ne de havalandırma ihtiyaçlarının karşılandığını aktarmıştı. 

Tuvalete de erişimi olmadığı için atıklarını penceredeki bir delikten pipetle dışarı atmaya çalıştığını sözlerine eklemişti. 

Kendisine verilen iki küçük şişe sudan artırdığını, saçlarını kesmek ve kendini yıkamak için kullandığını anlatan mağdur yemek yerken dişlerinin döküldüğünü de bildirmişti.

"Bu genç adamın 20 yıldan fazla bir süre boyunca çektiği acılar yürek parçalayıcı ve hayal bile edilemez" diyen Waterbury Polis Şefi Fernando Spagnolo böylesine bir olayın nasıl gözden kaçtığını araştırdıklarını dün düzenlediği basın toplantısında duyurdu.

Independent Türkçe, New York Post, AP