Trump'ın “eski” sinirli halini ortaya çıkarmayı başaran “yeni” Harris

Yumuşak tonlu provokasyonlar ve siyasi zekâ

Fotoğraf: Al Majalla
Fotoğraf: Al Majalla
TT

Trump'ın “eski” sinirli halini ortaya çıkarmayı başaran “yeni” Harris

Fotoğraf: Al Majalla
Fotoğraf: Al Majalla

Akil Abbas
“Ben Joe Biden değilim. Donald Trump hiç değilim. Ülkeme yeni nesil bir liderlik anlayışı getirmek istiyorum.”
Demokratların başkan adayı Kamala Harris, Cumhuriyetçi Parti’den rakibi Donald Trump'la karşı karşıya geldiği münazaranın son dakikalarında yaptığı bu sakin ve kendinden emin açıklama ile başta münazara performansı olmak üzere, genel seçim stratejisini de özetlemiş oldu.
Buna karşın Biden'ın adını sık sık olumsuz bir bağlamda anan Trump “O Biden, ondan uzaklaşmaya çalışıyor. O Biden” gibi ifadelerle Harris’i Biden’la ilişkilendirmeye çalıştı.
Münazara sırasında genellikle Biden’dan bahsetmekten kaçınan Harris’in, bağımsız siyasi kişiliğini ondan uzakta, hatta bazen isim vermeden ona karşı ortaya koymaya çabalaması anlaşılabilirdi. Tartışmanın ilk bölümünde Trump onu Biden'ın kendi kişiliği olmayan siyasi astı olarak göstermeye çalıştığında, tartışmada ilk kez mevcut başkanın adını zikrederek sakince karşılık verdi. Eski Başkan Trump’a “Bu yarışta Joe Biden'a karşı yarışmıyorsunuz, Kamala Harris'e karşı yarışıyorsunuz” hatırlatmasında bulundu.
Harris, Biden’ın adını bir kez Trump'a Biden olmadığı yanıtını verirken, bir kez de ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle ilgili kısa tartışma sırasında bir cümle içinde olumlu bağlamda olmak üzere iki kez andı. Moderatörün sorusuna verdiği yanıtta, Biden'ın çekilme kararını savunan Harris, “Size şunu söyleyeyim, Başkan Biden'ın Afganistan'dan çekilme kararına katılıyorum. Daha önce göreve gelen dört ABD Başkanı da aynı şeyi yapacaklarını söyledi ama Joe Biden bunu yaptı. Bu kararın bir sonucu olarak ABD’li vergi mükellefleri, bu sonu gelmeyen savaşı sürdürmek için ödediğimiz günlük 300 milyon doları artık ödemiyor” ifadelerini kullandı.
Büyük bir dikkatle takip edilen doksan dakikalık münazara boyunca Harris sakin ve kendinden emin bir imaj çizerken, Trump'ın, iki numarası olduğu ABD yönetimine ve “O bir Marksist. Herkes onun Marksist olduğunu biliyor. Babası ekonomi alanında uzmanlaşmış Marksist bir üniversite profesörü ve onu iyi eğitmiş” diyerek bizzat şahsına yönelttiği sert eleştirilere tebessüm ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle karşılık verdi.

Büyük bir dikkatle takip edilen doksan dakikalık münazara boyunca Harris sakin ve kendinden emin bir imaj çizerken, Trump'ın sert eleştirilere tebessüm ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle karşılık verdi.

Harris, Trump'a karşı münazarayı kazandığına dair ‘haklı bir Demokrat’ hissiyle tutarlı ve son derece odaklanmış bir şekilde konuştu. Münazarada kısaca tartışılan ekonomi, göç, dış politika gibi konular hakkındaki bilgisini gösterdi. Trump'ı provoke etmeyi ve anketlerin halkın rahatsızlığını teyit ettiği bir dil kullanmaya itmeyi başardı. Son sekiz yıldır başkanlık münazaralarını horoz dövüşüne dönüştüren, şahsı hedef alan saldırılar ve kamusal meselelerin kişiselleştirilmesi, halkın artık bıktığı meselelerden biri. Harris, münazara boyunca Cumhuriyetçi rakibinin etrafını geçmiş ve geçmişteki anlaşmazlıklarla ördü. Kapanış konuşmasında da bunu sürdüren Harris “Bu gece ülkemiz için çok farklı iki görüşü duydunuz. Biri geleceğe odaklanırken, diğeri geçmişe odaklanıyor. Bizi geriye götürmeye çalışıyor. Ancak biz geriye gitmeyeceğiz” dedi.
Münazara öncesinde Demokratlar arasında dile getirilmeyen ve biraz da endişeyle karışık bir beklenti vardı. Bu beklentiye Trump’ın çok sayıdaki Cumhuriyetçi destekçisi arasında Harris’in başkanlık münazarasındaki performansına dair henüz erken olan böbürlenme eşlik ediyordu. Zira Harris, birçok münazaraya katılan Trump’ın aksine, önemli bir seçim münazarası geçmişine sahip değil. Harris'in 2003 yılında Kaliforniya eyaletinde, San Francisco bölge savcılığını kazanmak için girdiği ilk seçim yarışından, 2007 yılında aynı pozisyonu kazanmasından, 2010 yılında Kaliforniya Başsavcılığı için aday olup kazanmasından ve 2014 yılında bunu bir kez daha tekrarlaması, bu bağlamdaki deneyimsizliğini gösteriyor. 
Harris'in siyasi açıdan ilk kez 2016 yılında Kaliforniya Senatosu'nda, Demokrat Partili rakibi Loretta Sanchez’e karşı yarıştı. Harris'in başından beri önde olduğu ve özellikle Başkan Barack Obama, Kaliforniya Valisi Jerry Brown ve Demokrat Parti'nin çoğunluğundan aldığı destek sayesinde kolay bir galibiyet elde ettiği, rekabet halinin az olduğu bir yarışta ona karşı televizyon ekranlarında bir münazara gerçekleştirdi. Ardından 2020 yılında dönemin ABD Başkanı Trump'ın yardımcısı Mike Pence'e karşı, Biden'ın başkan yardımcısı aday adayı olarak bir münazaraya katıldı. Bu münazara daha çok Harris'in kendi politikalarını ya da vizyonunu temsil etmediği, bunun yerine Biden'ın politikalarını ve kişiliğini tanıttığı ve savunduğu sıradan bir tartışmaydı.
Biden'ın geçtiğimiz temmuz ayında yarıştan çekilmesinden bu yana, halkın kendisine soru sorabileceği televizyon programlarına ya da town hall mitinglerine katılmaktan kaçınıp kendisine soru soramayan bir kitleye seçim kampanyası konuşmaları yapmayı tercih etmesi, doğrudan kameralar önünde tartışma ve soruları yanıtlama becerisine ilişkin endişeleri artırmıştı.

Münazara öncesi Demokratlar arasında, biraz da endişeyle karışık, dile getirilmeyen bir beklenti vardı.

Harris, münazaradaki başarılı görüntüsüyle bu şüpheleri ortadan kaldırdı. Trump'ın kolayca düştüğü ve tartışmanın büyük bölümünde içinden çıkamadığı kişiselleştirme tuzağına düşmeden, rakibinin eksikliklerini vurgulayarak, bunları siyasi ve kurumsal olarak etrafını sararak, saygınlığı ve rakibiyle onurlu bir şekilde yüzleşme becerisini birleştiren bir başkanlık tarzıyla hareket etti ve güçlü bir imaj çizdi.
Trump ise münazarada duyguları, suçlamaları ve kullandığı dilde sert ve doğrudan şahsa karşı hareket etmeye çalışan bir politikacı olarak göründü. Kendisini takip etmeyi zorlaştıran, sıkıcı hale getiren ve o bilindik; bir fikirden diğerine hızlı geçişleri olmadan makul düzeyde bir odaklanmayla disiplinli bir şekilde devam etti. 

Hjdjxj
Harris, Pennsylvania'nın Philadelphia şehrinde Ulusal Anayasa Merkezi'nde düzenlenen rakibi Trump ile münazara sırasında (AFP)

Örneğin, moderatörün Trump’a başkanlık yaptığı sırada Çin ve diğer ülkelere getirdiği yüksek gümrük vergilerinin, fiyatların yükselmesine ve enflasyonun artmasına neden olmasıyla ilgili sorusuna, Biden yönetiminin bu vergileri uygulamaya devam ettiği argümanıyla yanıt vermesi akıllıcaydı. Trump, soruya verdiği cevapta “Başkanlık döneminde Çin'in bize ve diğer ülkelere yüz milyarlarca dolar ödediği tek başkan olduğumu iddia ediyorum ve biliyorsunuz eğer bu tarifelerden hoşlanmıyorsa, yönetiminin bu tarifeleri derhal durdurmaya karar vermesi gerekirdi, ancak bu tarifeler yönetimlerinde üç buçuk yıl geçtikten sonra hala orada duruyor. Milyarlarca dolar, yüz milyarlarca dolar alıyoruz” ifadelerini kullandı.
Harris, Trump'ın başkanlığı döneminde getirdiği gümrük vergilerinin çoğunu Biden yönetiminin sürdürdüğüne dair geçerli argümanına yanıt vermekten kaçınarak onu ‘ticaret savaşları’ yürütmekle suçlamadı. 
Ancak Trump’ın bu disiplini, özellikle Harris'in yumuşak ve dolaylı provokasyonları, sanki yanında değilmiş gibi ona üçüncü şahıs olarak hitap etmedeki ısrarı ve çok sayıda suçtan hüküm giymiş olduğunu sürekli olarak hatırlatması karşısında uzun sürmedi. Sonunda, bu disiplinli halini tamamen terk etmiş gibi görünüyordu ve her zamanki konuşma tarzına geri döndü. Birbiriyle alakasız çeşitli fikirler arasında gidip gelen kısa cümleler kurdu ve yeniden başkan seçilmemesi halinde ABD’yi en kötüsünün beklediğine dair sık sık uyardı. Şarku'l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığına göre dolayısıyla, güçlü bir lider olarak sadece kişisel sertliğinin özellikle dış politikada işleri hallettiği ve içeride kendisine düşmanlar kazandırdığı (görevden ayrıldıktan sonra yönetim tarzını eleştiren yetkilileri kovması gibi) yönündeki inandırıcılığı ve temeli olmayan iddialarını yine sıraladı. 
Örneğin, rehinelerin iade edilmesini sağlamak ve Gazze'de sivillerin öldürülmesine bir son vermek için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Hamas'la müzakere edip etmeyeceği sorulduğunda verdiği cevap bağlamından kopuktu ve ABD’nin büyük ilgi ve endişesine konu olan bu savaşla ilgili değil, kendisi ve kendi ifadesiyle olağanüstü yetenekleriyle ilgili olan Ukrayna savaşını da içeriyordu. Trump, “Ben başkan olsaydım bu savaş asla başlamazdı. Rusya savaşı asla başlatmazdı. Putin'i çok iyi tanıyorum, dört yıl boyunca bu savaş tehdidinde de bulunmazdı. Ukrayna'ya girip milyonları öldürmezdi” şeklinde konuştu.
Trump, Harris'in İsrail ile ilişkileri konusunda ise “(O) İsrail'den nefret ediyor. Netanyahu çok önemli bir konuşma yapmak üzere Kongre'ye geldiğinde onunla görüşmedi” sözlerini sarf etti.
Trump, seçimi kazanması halinde Gazze’deki savaşı sona erdireceğini vurguladı. Ancak savaşı sona erdirme planına ilişkin bir yanıt vermedi.
“Trump'ın münazaradaki performansının giderek kötüleşmesi, göçün sözde tehlikelerine ilişkin birbirinden kopuk ifadelerinde daha da belirgin bir hal aldı.
Trump'ın münazara performansının giderek kötüleşmesi, Haiti'den gelen kaçak göçmenlerle ilgili olarak X platformunda paylaşılan, ancak gerçek olmadığı kanıtlanan söylentileri kullanarak, göçün sözde tehlikeleri hakkındaki ifadelerinde daha da belirgin bir hal aldı. Trump, “Pek çok küçük kasaba bu konuda konuşmak istemiyor, çünkü bundan utanıyorlar. Springfield'da köpekleri yiyorlar. Sınırdan geçen insanlar, orada yaşayan insanların kedilerini yiyorlar. Bunlar ülkemizde yaşanıyor. Bu utanç verici” ifadelerini kullandı. Harris ise Trump'a göçmenlerle ilgili ırkçı sözlerini söylerken, hafif bir tebessümle baktı.
Münazaranın büyük bir bölümünde, özellikle de son bölümde, seçim kampanyası ekibinin kullanmaması konusunda uyardığı dile geri dönen Trump, yorgun ve asık bir yüzle giderek daha bitkin görünürken, Harris gülümsüyor ve enerjik görünüyordu. Bu uzun münazara, Harris’in seçim kampanyası ekibinin oluşturmak için çok çalıştığı ve münazara sırasında vurgulamayı başardığı ‘eskinin gitmesi ve yerine yeninin gelmesi gerektiği’ ayrımına itibar kazandırdı.
Harris'in stratejisinin başarılı ya da başarısız olup olmadığı sorusunun yanıtı, elli günden biraz daha uzun bir süre sonra, 5 Kasım'da verilecek.
* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Gazze'deki ateşkes hakkında ne biliyoruz?

Deyr el-Belah'taki bir mülteci kampında ateşkes anlaşmasını kutlayan Filistinli bir kız çocuğu, 15 Ocak 2025 (AFP)
Deyr el-Belah'taki bir mülteci kampında ateşkes anlaşmasını kutlayan Filistinli bir kız çocuğu, 15 Ocak 2025 (AFP)
TT

Gazze'deki ateşkes hakkında ne biliyoruz?

Deyr el-Belah'taki bir mülteci kampında ateşkes anlaşmasını kutlayan Filistinli bir kız çocuğu, 15 Ocak 2025 (AFP)
Deyr el-Belah'taki bir mülteci kampında ateşkes anlaşmasını kutlayan Filistinli bir kız çocuğu, 15 Ocak 2025 (AFP)

Gazze Şeridi’nde 15 ayı aşkın bir süredir devam eden kanlı savaşın ardından İsrail ve Hamas dün ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya vardı.

Anlaşma 19 Ocak pazar günü yürürlüğe girecek. ABD Başkanı Joe Biden ilk aşamanın altı haftayı kapsayacağını açıkladı. Anlaşma tam bir ateşkesi, İsrail güçlerinin Gazze'deki tüm yerleşim bölgelerinden çekilmesini ve Hamas'ın elinde bulunan, aralarında kadın, yaşlı ve yaralıların da bulunduğu bazı rehinelerinin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman bin Cassim Al Sani, anlaşmanın ilk aşamasında Hamas'ın İsrail hapishaneleri ve gözaltı merkezlerindeki Filistinli mahkumların bir kısmı karşılığında aralarında sivil kadınlar, kadın askerler, çocuklar, yaşlılar, hastalar ve yaralıların da bulunduğu 33 İsrailli tutukluyu serbest bırakacağını söyledi.

Katarlı yetkili, açıklamasında şunları söyledi:

“Anlaşmanın 42 günlük ilk aşaması, askeri operasyonların geçici olarak durdurulmasını ve İsrail güçlerinin yoğun nüfuslu yerleşim bölgelerinden doğuya doğru çekilerek Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerindeki sınırlarda konuşlanmasını kapsıyor. Ayrıca, belirli bir mekanizmaya göre esirlerin ve ölenlerin kalıntılarının takası, Gazze Şeridi'nde yerinden edilenlerin ikamet yerlerine geri dönmesi ve hasta ve yaralıların gerekli tedaviyi almaları için Gazze Şeridi’nden çıkışlarının kolaylaştırılmasını da içeriyor.”

Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ‘yüzlerce Filistinliyi’ serbest bırakacağını açıkladı.

7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de tutulan 94 İsrailliden 33’ünün serbest bırakılması bekleniyor. İsrail ordusu, İsrailli rehinelerden 34'ünün öldürüldüğünü açıkladı

Hamas'a yakın bir kaynak, 33 İsrailli rehinenin çocuk ve kadınlardan başlayarak gruplar halinde serbest bırakılacağını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel gazetesinden aktardığı habere göre İsrailli yetkililer, serbest bırakılması kararlaştırılan rehinelerin hepsinin hayatta olduğuna inanıyor, ancak Hamas henüz bunu doğrulamadı

Hamas, geçtiğimiz hafta anlaşmanın ilk aşamasında 34 rehineyi serbest bırakmayı kabul ettiğini açıklamış, ancak İsrail güçleri listedeki kişilerden birinin cesedini bularak toplam sayıyı 33'e düşürmüştü.

Biden, anlaşmanın ilk aşamasında Gazze Şeridi’ne insani yardımların arttırılması ve bunun da ikinci aşama olan ‘savaşın kesin olarak sona erdirilmesi’ amacıyla müzakerelerin yapılmasına olanak sağlaması gerektiğini vurguladı.

ABD, Katar ve Mısır'dan ortak arabulucuların Kahire merkezli bir mekanizma aracılığıyla pazar gününden itibaren Gazze'deki ateşkesi izleyeceğini açıklayan Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Al Sani, anlaşmanın ikinci ve üçüncü aşamalarının birinci aşamanın uygulanması sırasında görüşüleceğini belirtti.

Görev süresinin bitimine günler kalan ABD Başkanı Biden, İsrail'in önümüzdeki altı hafta boyunca savaşın kesin olarak sona ermesini temsil edecek olan ikinci aşamaya geçmek için gerekli düzenlemeleri müzakere edeceğini açıkladı.

İkinci aşama başladığında, erkek askerler de dahil olmak üzere hayatta kalan rehinelerin tamamının serbest bırakılması için bir takas yapılacağını söyleyen Biden, “Geriye kalan tüm İsrail askerleri Gazze'den çekilecek ve bu noktada geçici ateşkes kalıcı hale gelecek” dedi.

Biden, ateşkesin birinci aşamasından ikinci aşamasına geçişle ilgili müzakereler devam ettiği sürece, altı haftadan uzun sürse bile ateşkesin devam etmesi gerektiğini vurguladı.

İsrailli bir yetkili, ateşkes anlaşması açıklanmadan önce yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘ölü ve diri tüm rehineler iade edilene kadar Gazze'den ayrılmayacağını’ söyledi.

Hamas'a yakın bir kaynak, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi'nin doğusuyla batısını birbirinden ayıran Gazze şehrinin güneyindeki Netzarim Koridoru’ndan çekileceğini, fakat güneyi kuzeye bağlayan ana eksen olan Selahaddin Caddesi’nde konuşlanmaya devam edeceklerini açıkladı.

Kaynağa göre Netzarim Koridoru’nda kameralı bir elektronik kontrol noktası kurulacak ve burada İsrail askerleri bulunmayacak.

Art arda gerçekleşen müzakere turlarında anlaşmazlık yaşanan konular arasında ateşkesin kalıcılığı, İsrail askerlerinin tamamen geri çekilmesi ve Filistin topraklarına yapılacak insani yardımların miktarı yer alıyordu. Bu konularda uzlaşmaya varılıp varılmadığı henüz bilinmiyor.

ABD Başkanı, üçüncü aşamada, esaret altındayken ölen rehinelerin kalıntılarının ailelerine iade edileceğini ve Gazze'nin yeniden inşası için büyük bir plan başlatılacağını söyledi, ancak detay vermedi.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmesini ve Hamas'ın savaş sonrasında Gazze Şeridi'nin yönetiminde rol almasına izin vermeyi kategorik olarak reddetti.