Şam'a düzenlenen hava saldırısında 7 kişi öldü… İran, Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı’nın saldırının gerçekleştiği yerde olduğunu yalanladı

TT

Şam'a düzenlenen hava saldırısında 7 kişi öldü… İran, Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı’nın saldırının gerçekleştiği yerde olduğunu yalanladı

Şam'a düzenlenen hava saldırısında 7 kişi öldü… İran, Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı’nın saldırının gerçekleştiği yerde olduğunu yalanladı

İsrail'in dün (Salı) Suriye'nin başkenti Şam'ın el-Mezzeh mahallesindeki bir konutu hedef alan saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yedi sivilin öldüğü bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığı haberde, “Düşman İsrail, Suriye'nin Golan bölgesinden üç füze ile hava saldırısı düzenledi. Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yedi sivil öldü, on bir kişi de yaralandı” ifadeleri yer aldı.

İran devlet televizyonu muhabiri, Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı Muhammed Rıza Fellahzade ve Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehhale'nin Şam'da hedef alınan binada bulundukları yönündeki haberleri yalanladı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) saldırının ‘İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah liderlerinin uğrak yeri olan bir binayı hedef aldığını’ bildirdi.

İran'ın Fars Haber Ajansı ve Beyrut'taki İran Büyükelçiliği dün ‘ölenler arasında hiçbir İranlının bulunmadığını’ kaydetti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, ‘silahsız sivillere karşı işlenen bu vahşi suçu’ en güçlü ifadelerle kınadı.

İsrail'i bölgeyi ‘feci sonuçları olacak bir çatışmaya’ sürüklemekten caydırmak için ‘derhal harekete geçilmesi’ çağrısında bulunan Bakanlık, ‘söz konusu saldırının gaspçı varlığın Filistinlilere ve Lübnanlılara karşı işlediği soykırım suçlarının bir uzantısını oluşturduğunu’ belirtti.

Suriye devlet medyası daha önce Suriye hava savunma sistemlerinin başkent Şam yakınlarındaki ‘düşman’ hedefleri püskürttüğünü bildirmişti.

AFP'nin saldırı bölgesinden geçtiği görüntülerde, kısmen aydınlatılmış büyük bir binanın dumanla kaplandığı ve önündeki enkazın dağıldığı görülüyor. Olay yerindeki bir AFP muhabiri, saldırının yoğun bir yerleşim bölgesindeki binanın ilk üç katını ve orada park halinde bulunan 20'den fazla aracı tahrip ettiğini aktardı.

x sdv
İsrail'in Şam'daki bir binaya düzenlediği saldırının ardından tahrip edilen arabalar, 8 Ekim 2024. (AFP)

Geçtiğimiz çarşamba günü aralarında Hizbullah'ın merhum genel sekreteri Hasan Nasrallah'ın damadı Hasan Cafer Kassir'in de bulunduğu en az dört kişi öldürüldü.

İsrail yıllardır Suriye'deki İran bağlantılı hedeflere saldırılar düzenliyordu. Ancak Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de İsrail topraklarına düzenlediği ve Gazze savaşının fitilini ateşleyen saldırıdan bu yana saldırılarını arttırdı.

Son günlerde İsrail, Suriye ve Lübnan'ı birbirine bağlayan ve geçtiğimiz hafta on binlerce kişinin İsrail'in Lübnan'a yönelik ağır hava saldırılarından kaçmak için geçtiği sınır kapılarına yakın noktaları hedef almayı yoğunlaştırdı.



Cezayir, AB'ye ilişkilerinde ‘ticari kâr mantığının ötesine geçme’ çağrısında bulundu

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir, AB'ye ilişkilerinde ‘ticari kâr mantığının ötesine geçme’ çağrısında bulundu

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf dün (Salı) yaptığı açıklamada, ülkesi ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Ortaklık Anlaşması’nın ‘acil kâr mantığının ötesine geçerek tam anlamıyla sürdürülebilir kalkınmaya dayalı stratejik bir vizyona dönüşmesi gerektiğini’ söyledi.

Cezayir'in 8 Ekim 1962'de Birleşmiş Milletler'e (BM) katılmasının yıldönümü münasebetiyle başkentte bir konuşma yapan Attaf, Cezayir'in AB ile dengeli ve faydalı bir ortaklık kurmak istediğini ve bunun için çaba sarf ettiğini söyledi. Attaf, “Cezayirli yetkililerin istediği ortaklık, her iki tarafın da çıkarlarını dengeleme ilkesine tam olarak uymalı ve herhangi bir kısıtlama, koşul veya engel olmaksızın ülkemizdeki ekonomik kalkınma çabalarını desteklemeye öncelik vermelidir” şeklinde konuştu.

Attaf, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un geçtiğimiz cumartesi günü devlet televizyonunda yayınlanan bir röportajında ülkesinin ‘AB ile ortaklık anlaşmasını güven, yumuşaklık ve anlayış ortamında gözden geçirme, bu anlaşmada gerekli dengeyi sağlama ve Cezayir’in yeni ekonomik gerçekliğine ayak uydurmasını ve arzu edilen sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için etkili bir araç olarak nitelendirilmesini sağlama arzusundan’ bahsederken bu konuda söylediklerine atıfta bulundu.

Attaf sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bu bağlantı alanlarında ve ötesinde Cezayir diplomasisi, Cezayir'in kardeşleri, dostları ve ortaklarıyla ilişkilerini güçlendirmek ve mevcut aşamada uluslararası topluma ağır gelen büyük zorlukların üstesinden gelmek için onlarla çabalarını birleştirmek için çalışmaya devam edecektir. Söz konusu zorluklar izolasyon, içe kapanma veya kayıtsızlık eğilimine tahammül edilemeyecek kadar ciddi ve büyüktür. Herkes bu durumdan etkilenmektedir ve daha iyiye doğru değişim için herkesin çaba göstermesi gerekmektedir. Cezayir böyle bir çabada ancak aktif bir taraf olabilir.”

14 Haziran'da Avrupa Komisyonu, Cezayir'in 2021 yılında uygulamaya başladığı, ithalat lisans sistemi, otomotiv sektöründe yerel girdi kullanımına yönelik teşvikler ve ithalatçı firmalara yabancı katılımının düzenlenmesi de dâhil olmak üzere ithalatın düzenlenmesi ve yerel üretimin teşvik edilmesine ilişkin kararlara itiraz ettiğini açıkladı.

Avrupa Komisyonu, bu tedbirlerin Cezayir'e ihracatta ‘kısıtlayıcı’ olduğunu ve 19 yıldır yürürlükte olan Ortaklık Anlaşması’nın şartlarını ihlal ettiğini değerlendirdi. Komisyon, taraflardan birinin ortağının ticari taahhütlerini ihlal ettiğini tespit etmesi halinde, anlaşmada her iki tarafın da kullanabileceği bir mekanizma olarak yer alan uluslararası tahkime başvurma tehdidinde bulundu. Cezayirliler aldıkları önlemlerin ‘ülke ekonomisini çeşitlendirmek, hidrokarbonlara olan bağımlılığı azaltmak ve yerel sanayileşmeyi teşvik etmek amacıyla ithalat faturasını azaltma planı çerçevesinde olduğunu’ söylüyorlar. Bu konuyu AB'nin müdahale etmesini istemedikleri ‘egemen’ bir mantığa göre ele alıyorlar.