Japonya: Suudi Arabistan ile ortaklığımızın bir sınırı yok

Hassas teknolojiler, madencilik ve temiz enerji gelecekteki iş birliğinin kilit alanları olacak

Suudi Arabistan'ın Japonya Büyükelçisi Dr. Gazi bin Zekar (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'ın Japonya Büyükelçisi Dr. Gazi bin Zekar (Şarku’l Avsat)
TT

Japonya: Suudi Arabistan ile ortaklığımızın bir sınırı yok

Suudi Arabistan'ın Japonya Büyükelçisi Dr. Gazi bin Zekar (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'ın Japonya Büyükelçisi Dr. Gazi bin Zekar (Şarku’l Avsat)

Japonya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kitamura Toşihiro, Suudi Arabistan'ın Ortadoğu’daki en önemli ülke konumunda olduğunu ve aynı zamanda Japonya'nın ulusal enerji güvenliğinin bir uzantısı olarak görüldüğünü ifade etti. Toşihiro, Ortadoğu’nun tamamının enerji kaynakları ve denizcilik açısından Japonya için son derece önemli bir konumda yer aldığını belirtti.

Toşihiro, “Japonya, özellikle Rusya-Ukrayna krizi ve Çin-Tayvan gerilimi gibi dünyanın pek çok yerinde yaşanan gerginlikler ışığında, Suudi Arabistan'ın enerji tedarikinin sağlanmasındaki hayati rolünü takdir etmektedir” dedi.

İki ülke arasında temiz enerji ve hidrojen alanında iş birliği fikrinin hayata geçirilmesi için Suudi Arabistan tarafıyla görüşmelerin devam ettiğini belirten Toşihiro, Japon şirketleri ile Suudi muhatapları arasındaki görüşmelerin sürdüğünü ve yakında gün ışığına çıkmasını beklediklerini ifade etti.

Toşihiro, “Suudi Arabistan ile ortaklıklarımız stratejiktir ve çeşitli alanlarda devam etmektedir. Qiddiya projesinin geliştirilmesine katkıda bulunduğumuz gibi, Qiddiya'da bir oyun şehri kurmak için çalışan Japon şirketleri de var. Ayrıca ikili ilişkilerin 70’inci yıldönümünü karşıladığımız şu zamanlarda kültürel ve sportif alanlardaki ortaklıklarda ilerleme kaydettik” ifadelerini kullandı.

Toşihiro sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki yıl Expo 2025 Osaka fuarını düzenleyeceğiz ve 2030'da aynı fuar Riyad'da açılacak. Dolayısıyla siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif ilişkilerin güçlendirilmesi ışığında Expo 2025 Osaka, Riyad 2030'daki muadiliyle tecrübe alışverişi yapacaktır. Aynı şekilde Suudi Arabistan'dan bilgi ve uzman alışverişi yapılması ve 2017'de benzer bir etkinliğe katıldığımız gibi ziyaret ve uzman değişiminde bulunulması zorunlu olacaktır.”

Japonya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Toşihiro, iki ülke arasında dört anlaşma bulunduğunu, bunlardan ilkinin yatırımların teşvik edilmesi ve korunmasını, ikinci ve üçüncü anlaşmaların ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi için çifte vergilendirmeden muaf tutulmayı amaçladığını, dördüncü anlaşmanın ise iki ülke arasındaki uçuşların arttırılmasıyla ilgili olduğunu belirterek, şu anda uçuş sayılarının periyodik olarak güncellenmesi ve değerlendirilmesi için bir çalışma yürütüldüğüne işaret etti.

Toşihiro, iki ülke arasındaki ticaretin hızla arttığını belirterek, ticari değişim değerinin 35 milyar dolara ulaştığını kaydetti. Japonya'nın ticaret dengesindeki açığı, Suudi Arabistan'dan büyük miktarlarda petrol ithalatına odaklanan ithalatın baskınlığına bağlayan Toşihiro, Suudi Arabistan'ın Japonya'dan tahmini 4 milyar dolarlık ithalat yaptığını belirtti.

Suudi Arabistan-Japonya ilişkileri

Toşihiro, “Riyad ile Tokyo arasındaki ikili ilişkiler 1955 yılında başladı ve önümüzdeki yıl iki ülke arasındaki resmi ilişkilerin 70’inci yıldönümü olacak. İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz 2017 yılında Japonya'yı ziyaret ettiğinde, 2030 Vizyonu hakkında bilgi edinme fırsatı bulduk. İkili ilişkiler sadece enerjiyle sınırlı değil, ekonomi, kültür ve sporun yanı sıra siyaset alanında da iyi ilişkilerimiz var” şeklinde konuştu.

Toşihiro, “Eski Japonya Başbakanı Kishida Temmuz 2023'te Cidde'yi ziyaret ettiğinde Deniz Feneri Girişimi kapsamında temiz enerji, hidrojen ve amonyak alanlarında bir anlaşma imzalandı. Şu anda ilgili birçok alanda projeler hazırlıyoruz; ekonomi ve enerji alanlarında iş birliği ve anlaşmalar var. Ancak kültür ve spor gibi diğer alanlarda da iş birliğini genişletmek için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Toşihiro sözlerini şöyle noktaladı: “Henüz Suudi Arabistan'ı ziyaret etmemiş olmama rağmen, çok sayıda genç Suudinin Krallık'ta uzun süredir popüler olan Japon animasyonlarından hoşlandığını ve Suudilerin sağlıklı Japon mutfağına ilgi duyduğunu öğrendim. Gelecekte teknoloji ve gençlik enerjisini birleştirip, düşük doğum oranı göz önüne alındığında Japonya'nın yaşlanan nüfusunun enerji ve uzmanlığından yararlanma fikrini tamamlamak için Suudi genç enerjisinin birbirine bağlı alanlara yatırımından yararlanmak da mümkün.”

 



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”