İsrail, Lübnan'dan çekilmeyi erteleyebileceğinin sinyalini verdi

Hochstein ateşkesin uygulanmasını sağlamak için bölgeye gelecek

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein geçen ay ateşkes ilan edilmeden önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (İsrail Savunma Bakanlığı)
ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein geçen ay ateşkes ilan edilmeden önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (İsrail Savunma Bakanlığı)
TT

İsrail, Lübnan'dan çekilmeyi erteleyebileceğinin sinyalini verdi

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein geçen ay ateşkes ilan edilmeden önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (İsrail Savunma Bakanlığı)
ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein geçen ay ateşkes ilan edilmeden önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (İsrail Savunma Bakanlığı)

Tel Aviv'de İsrail ordusunun 60 gün sonra da Güney Lübnan'da kalacağına dair söylentilerin arttığı bir dönemde siyasi kaynaklar, ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein'ın bir hafta sonra bölgeye giderek ‘iki ülke arasındaki ateşkes anlaşmasının metne uygun olarak uygulandığı’ konusunda güvence vereceğini belirtti. Kaynaklar, “İsrail'de, Lübnan ordusunun Güney Lübnan'daki konuşlanmasının çok yavaş olduğu bahanesiyle güçlerinin geri çekilmesini erteleme eğilimi var” dedi.

Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar, Lübnanlıların önümüzdeki ayın dokuzunda cumhurbaşkanını seçmek için prosedürleri başlatacaklarını belirterek, bu çekilmeyi yeni Lübnan cumhurbaşkanının seçimine bağladılar. Ancak İsrail'in çekilmemeyi haklı göstermek için kullandığı ‘en güçlü’ argüman Hizbullah'ın kendini yeniden inşa etme çabaları.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, yakınları çağrı cihazı patlamasında hayatını kaybeden ailelere tazminat ödemek için fon toplama girişimlerini, Hizbullah'ın örgütsel yeteneklerini yeniden inşa etme çabası olarak nitelendirdi. Katz pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Rehabilitasyona yönelik tüm girişimlerini durduracağız ve İsrail'in uzun eli vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için her şekilde çalışacak” diyerek yaptırımların uygulanacağını duyurdu.

Söz konusu karar, İsrail hükümetinin Terörizme Karşı Ekonomik Savaş otoritesinin tavsiyesi üzerine ve Tel Aviv'deki güvenlik kurumlarının Hizbullah'a karşı yürüttüğü ekonomik kampanyanın bir parçası olarak alındı.

İsrail'den yapılan açıklamaya göre, çeşitli kitlesel fonlama platformları üzerinden yürütülen kampanya, kredi kartları, banka havaleleri ve PayPal aracılığıyla bağış yapılmasını mümkün kıldı ve bu kapsamda şu ana kadar Hizbullah'a on binlerce dolar bağışlandı. İsrail'in açıklamasına göre bu fon, örgütün unsurlarını güçlendirmek ve operasyonel kabiliyetlerini yeniden tesis etmek için kullanıldı.

Maliye Bakanı'nın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Yaptırımların uygulanması Hizbullah ve diğer silahlı örgütlere karşı yürütülen ekonomik savaşın bir diğer önemli adımıdır ve halkı bu örgütlerin faaliyetlerinin finansmanına katılmaktan vazgeçirmeyi amaçlamaktadır. Bu tür eylemler örgütün son yıllarda sosyal medya ağları ve kitlesel fonlama platformları aracılığıyla önemli ölçüde genişleyen finansman kaynaklarına zarar vermektedir.”

Siyasi kaynaklar, son günlerde İsrailli siyasi ve güvenlik liderlerinin, ateşkes anlaşmasının sona ermesinden sonra bile, İsrail'in Güney Lübnan'daki varlığını sürdürme olasılığı üzerine çeşitli müzakereler yürüttüğünü açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Maariv'den aktardığına göre bu yaklaşım iki ana nedenden kaynaklanıyor: Birincisi, Lübnan ordusunun ülkenin güneyine yavaşça konuşlanması. İkincisi ise bölgede ortaya çıkmaya devam eden büyük miktarda Hizbullah mühimmatı ve örgütün şu ana kadar İran'ın yardımıyla gücünü yeniden tesis etme çabaları.

Gazete, İsrail'in Hizbullah'ın Lübnan ordusuna ‘gelecekte örgütün güçleri tarafından doldurulacak bir boşluk bırakmak amacıyla Güney Lübnan'daki mevzileri ele geçirmekten’ kaçınması için baskı yaptığını belirttiğini iddia etti.

İsrail'de henüz Güney Lübnan'da asker bulundurma yönünde resmi bir karar alınmadı ve yetkililer de henüz böyle bir karara varmadı. Ancak yaklaşımın kamuoyuna duyurulması, Lübnanlıların bunu yüksek sesle ve net bir şekilde duyması için kasıtlıydı. Konu önümüzdeki haftalarda, anlaşmanın planlanan sona erme tarihine kadar tartışılmaya devam edecek. Bazı İsrailli yetkililerin, İsrail'in geri çekilmesinin ordunun kuzey İsrail kentlerinde yaşayanlara emniyet sağlamasına izin vermeyeceğini, çünkü kararlaştırılan altyapı ve yeni savunma alanlarının henüz tamamlanmadığını söylediği duyuldu.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, hafta sonu işgal altındaki Lübnan topraklarına girerek ordusunun Hizbullah'ı askeri olarak mağlup ettiğini, ‘ancak zaferin uzun vadede kalıcı olabilmesi için ülkenin kuzeyinde yaşayan çok sayıda İsraillinin güvenli bir şekilde evlerine dönmüş, turizm ve iş dünyasının da geri dönmüş olması gerektiğini’ ifade etti.

İsrail ordusu tarafından pazar akşamı yapılan açıklamada Halevi'nin ‘Kuzey Komutanlığı Komutanı Uri Gordin, 146. Tümen Komutanı Yiftah Norkin, 300. Tugay Komutanı ve diğer komutanlarla birlikte Güney Lübnan'daki durumun bir değerlendirmesini yaptığı’ belirtildi.

İsrailli bir yetkili, İsrail ordu güçlerinin Güney Lübnan'da kalmaya devam etme olasılığının ABD'ye gelen ve giden yönetimlerle değerlendirileceğini, zira çekilme için son tarihin seçilmiş Başkan Donald Trump'ın göreve başlamasından sonra olacağını kaydetti. Washington'un kabul etmesi halinde, İsrail'in kararını ihlal etmesinin, Hizbullah'ın da anlaşmayı ihlal etmesi ve küçük ya da büyük ölçekte savaşın yeniden başlaması için bir katalizör olma ihtimali var.



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.