Gazze'de zorunlu anlaşma

İkinci ve üçüncü aşamanın detayları ile ilgili görüşmeler, birinci aşamanın 16'ncı gününde başlayacak. Bu da şu an açıklanan anlaşmanın, ihtilafı çözmeye yönelik geçici bir adım olduğu anlamına geliyor.

Diğer aşamalardaki müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını varsaymak yanlıştır (AFP)
Diğer aşamalardaki müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını varsaymak yanlıştır (AFP)
TT

Gazze'de zorunlu anlaşma

Diğer aşamalardaki müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını varsaymak yanlıştır (AFP)
Diğer aşamalardaki müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını varsaymak yanlıştır (AFP)

Nebil Fehmi

Katar Başbakanı 15 Ocak Çarşamba günü, İsrail ile Hamas'ın, Gazze'de ateşkes sağlanması ve her iki taraftan rehine ve tutukluların serbest bırakılmasını öngören bir anlaşma taslağını kabul ettiğini ve anlaşmanın Pazar günü (dün) yürürlüğe gireceğini duyurmuştu. Açıklamanın yapıldığı ilk dakikalardan itibaren taraflar birbirlerini anlaşmanın hayata geçmesini geciktirmekle suçluyorlar.

Gazze halkının kahramanca fedakarlıkları, İsrail cezaevlerinde uzun süredir tutuklu bulunan Filistinli tutukluların çektiği acılar, Gazze’de insanların kitlesel olarak yerinden edilmesi ve hatta kaçırılan İsrailli sivillerin ve diğerlerinin aileleri göz önüne alındığında, anlaşmayı insani açıdan memnuniyetle karşılıyorum. Ben her zaman işgalci ile işgal devleti arasındaki ayrıma bağlı kaldım. Anlaşmanın tam olarak uygulanması halinde, Gazze'deki mevcut savaş sona erecek ve Filistinlilerin elindeki 100 İsrailli rehine karşılığında 1.000 Filistinli tutuklu serbest bırakılacak.

Anlaşmanın, tutuklu ve rehine takası, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü, insani yardımların artırılması ve İsrail güçlerinin belirli bölgelere çekilmesi olmak üzere üç aşamada hayata geçirilmesi bekleniyor. Birinci aşamanın 16'ncı gününde, ikinci ve üçüncü aşamaların detaylarıyla ilgili görüşmelere başlanacağı biliniyor. Bu da şu an açıklanan anlaşmanın, ihtilafı çözmeye yönelik geçici bir adım olduğu, ancak kritik duruma tam, detaylı ve kapsamlı bir çözüm düzeyine ulaşmadığı anlamına geliyor.

Anlaşmanın kendisi değerlendirildiğinde, uygulanması halinde, Ekim 2023 ve sonrasında Gazze’deki olaylarla bağlantılı çatışmaların durmasıyla sonuçlanacağı unutulmamalı. Bu yararlı bir adım, ancak Filistin-İsrail çatışmasını sona erdirmez. Bu nedenle daha fazla çatışmaya, şiddete ve karşı şiddete tanık olacağız. Çünkü Batı Şeria ve Gazze'de hâlâ işgal altında olan Filistin halkı, ulusal kimliğine sıkıca sarılıyor.  İsrail ise onun kendi kaderini tayin etmesini engelliyor, işgal ve şiddet kullanımında ısrar ediyor.

Aşırı ve anlamsız bir iyimserliğin yanı sıra, ateşkesin ve acıların son bulmasının yeterli olmasa bile gerekli adımlar olduğunu göz ardı eden aşırı ve haksız kötümserlikten de kaçınmalıyız. Her ne kadar unsurları geçen mayıs ayından bu yana masada olsa da tarafların şu anda bir anlaşmaya varma motivasyonlarını gözden geçirerek, potansiyel olumlu yönlerle riskler hakkında sağlam bir değerlendirme yapılabilir. Bu değerlendirme Güvenlik Konseyi'nin 2245 sayılı kararını içeren Amerikan fikirleri bağlamında olmalı. Bilhassa anlaşmanın açıklanmasının ardından ve yürürlüğe girmesinden önce Gazze'de 20'den fazla insanın hayatını kaybetmesi göz önüne alındığında, tarafların imzalanan anlaşmaya olan bağlılıklarının ciddiyeti de tespit edilmeli. Buna ek olarak serbest bırakılacak Filistinli gruplar da dahil olmak üzere, henüz açıklığa kavuşmamış ve belirsiz noktalar bulunuyor; İsrail güçleri tampon bölgede mi kalacak yoksa tamamen mi çekilecek? Dahası anlaşmanın ikinci ve üçüncü aşama unsurlarının ertelenmesi iyi niyetin bulunmadığı varsayımını akla getiriyor. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre burada şu soruyu sormak gerekiyor: Anlaşmanın onaylanması manevra amaçlı taktik bir hamle midir, yoksa taraflar arasında güvenli ve istikrarlı koşullara ulaşma yönünde ısrarcı ve gayretli bir eğilimin göstergesi midir?

Özellikle Güvenlik Konseyi kararında çok önemli bir unsurun atlandığı göz önüne alındığında, kazanımları en üst düzeye çıkarmak ve olumsuz etki ve tehlikeleri sınırlamak için gelecekte nelerin olabileceğini öngörmek de önemlidir. İsrail ile Hamas'ın anlaşmaya yanaşmadığını, iç içe geçen koşulların, içeriden ve dışarıdan gelen ağır baskıların onları uzlaşmacı bir çözüme doğru yönelttiğini söylemek abartı olmaz. İç baskılarla kastedilen, her iki tarafta da devam eden kayıpların, kaçırılan İsraillilerin ailelerinin, Gazze halkı ve Filistinli tutukluların iki taraf üzerindeki baskılarının zirveye ulaşmasıdır. Dış baskıysa Biden’dan önce Trump’ın, krizin ABD başkanlığını devralmasından önce yatıştırılması yönündeki baskılarının arttığı bir dönemde Mısır ve Katar’ın arabuluculuk rolünü yoğunlaştırmasıdır. Dolayısıyla anlaşma, dürüstlük ve adaletle uygulanmasının sağlanması için dikkatle takip edilmesi gereken bir “zorunlu anlaşmadır”.

Anlaşmanın hayata geçirilmesi kolay olmayacak ve diğer aşamalarda müzakerelerin mutlaka başarıyla sonuçlanacağını varsaymak da hatalı olacaktır. Başarılı olmaları özellikle Filistinlileri ilgilendiriyor, çünkü İsrail ilan ettiği hedeflere ulaşamadı. Hamas'ı zayıflattı ancak ortadan kaldırmadı ve İsrail Maliye Bakanı, savaşın ilk aşamadan sonra yeniden başlayacağına dair Başbakan'dan yazılı garanti almayı şart koştu. İsrail, Hamas liderlerini sonsuza dek ve her yerde hedef alacağını defalarca duyurdu. Gazze içinde güvenlik konularında hâlâ üstünlük ve son söz sahibi olma konusunda ısrar ediyor. Bu durum, Gazze'den tamamen çekilmesi ve Şeride yönelik genişletilmiş güvenlik önlemleri konusunda bazı soruları gündeme getiriyor. İsrail, Filistinlilerin ulusal kimliklerini yaşamalarını engellemeye devam ettiği sürece direniş bitmeyecektir. Bilakis, durum ve şartların gereklerine göre öne çıkacak ve şiddetine şiddetle karşılık verecektir.

İmzalanan anlaşmadaki yeni gelişmeler arasında, anlaşma maddelerini uygulamaya koymak üzere merkezi Mısır'da olacak, Katar ve ABD'nin de yer alacağı bir takip komitesinin oluşturulması yer alıyor. Bu, oluşturulması ve kurulması gereken bir komite ve kararların alınma yöntemi, herhangi bir ihlalin sonuçlarının nasıl ele alınacağı üzerinde dikkatli ve kesin bir şekilde anlaşmaya varılmalı. Böylece komite olaylara karışmadan gerekli takip ve izleme yeteneklerine sahip olacaktır. Ek olarak İsrail'e karşı geleneksel Amerikan taraflılığı ve İsrail'den hesap sorulmasını reddetmesi göz önüne alındığında, tüm taraflar güvenilirliklerini de korumalılar. Aynı şekilde bu komitenin, önümüzdeki dönemde Gazze Şeridi'nin idari yapısıyla karıştırılmaması gerekir. Söz konusu idari yapı özünde Filistinli olmalı, Filistinlilere haklarını sağlamalı, Şeridin İsrail ile ilişkisinde son söz sahibi olmamalı, İsrail'in Gazze'de kalma hakkını örtülü olarak kabul etmemeli, dahası Batı Şeria ile siyasi iletişimini ve bütünleşmesini sürdürmeli.

İsrail'in tutumunun ve mevcut hükümetinin olumsuzluğu beni şaşırtmadı, aksine ABD'nin ve iki devletli çözüme açık bir atıf içeren (2245) sayılı Güvenlik Konseyi kararının sponsoru olmasına rağmen, Biden yönetiminin yayınlanan açıklamalarında Filistin-İsrail ihtilafının çözümüne ve Filistin devletine dair hiçbir atıf yapılmaması beni rahatsız etti. Trump'ın temsilcisi de İsrail ile Suudi Arabistan arasında barışa ulaşmak için İbrahim Anlaşmaları’nın devam ettirilmesine önem verildiğini vurguladı. Riyad'tan yapılan resmî açıklamada ise anlaşmanın memnuniyetle karşılandığı ve Arap-İsrail ihtilafına kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki arzu teyit edildi. İkili barış anlaşmalarının bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına bağlı olduğu bir kez daha vurgulandı.

Mısır, işgal altındaki Filistin halkına destek amacıyla yakın zamanda bir konferans düzenleyecek ve bu konferansın odak noktası da Gazze olacak. Bu olumlu ve gerekli bir adım çünkü uluslararası toplumun tamamının bu çabaya katılması gerekiyor. Yaz başında Filistin devletinin kurulması konusunda bir konferans düzenlenmesine yönelik ortak bir Suudi Arabistan çabasının olduğunu da biliyorum. Bu da takdire şayan bir adım, zira kendi kaderini tayin etme ve egemen bir devlet aracılığıyla ulusal kimliğini ifade etme olanağı sağlanması gibi, Filistin halkının dünyadaki çeşitli halklarla aynı haklara sahip olduğunu vurgulayan Arap sesi yükselmeli. Zira ikinci Trump yönetimi, mevcut durumu korumak ve gereksiz çatışmalardan kaçınmak için anlaşmalara varırken, yalnızca mevcut gerçekliği ve anlık yaklaşımları önemseyecek ve bunlara odaklanacaktır. Tarihsel veya hukuki kaygılarla ilgilenmeyecektir.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Trump: Ortadoğu'da daha önce hiç yaşanmamış büyük bir barış ortamımız var

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: Ortadoğu'da daha önce hiç yaşanmamış büyük bir barış ortamımız var

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Ortadoğu'da büyük bir barış sağlandığını söyledi.

Trump dün, "Ortadoğu'da daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir barış var. Bence bu barış aslında çok güçlü" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı gazetecilere yaptığı açıklamada, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu bölgede çok çalıştığını ve anlaşmanın ikinci aşamasına hazırlandığını belirterek şunları söyledi: "Gazze meselesi üzerinde çok çalışıyoruz, evet, Gazze konusunda yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ortadoğu'da zaten gerçek bir barış var, 59 ülke bunu destekliyor ve bu daha önce hiç yaşanmamış bir şey."

Şöyle devam etti: “Örneğin, Hamas'la mücadele etmek için müdahale etmek isteyen ülkeler var, bir başka örnek olarak da Lübnan'daki Hizbullah'la mücadele etmek için müdahale etmek isteyen ülkeler var. Ben de onlara diyorum ki: Şu anda buna gerek yok, belki daha sonra ihtiyacınız olabilir, ancak gönüllü olarak müdahale etmeyi ve her şeyi kelimenin tam anlamıyla devralmayı teklif eden ülkeler var.”


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.