İran ikinci Trump yönetimine iyimser mi bakıyor?

Tahran, Pezeşkiyan hükümetinin her yöne gönderdiği yatıştırıcı mesajlarını sürdürecek.

İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığının bir diğer göstergesi de Trump'ın eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması (Sosyal medya)
İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığının bir diğer göstergesi de Trump'ın eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması (Sosyal medya)
TT

İran ikinci Trump yönetimine iyimser mi bakıyor?

İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığının bir diğer göstergesi de Trump'ın eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması (Sosyal medya)
İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığının bir diğer göstergesi de Trump'ın eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması (Sosyal medya)

Hüda Rauf

İran, Trump'ın ikinci döneminde kendisine yönelik politikasını dikkate alıyor, zira bu politikanın farklı olduğuna dair çok sayıda gösterge var. Yeni seçilen başkan şu ana kadar yaptığı açıklamalarda, Tahran'a yönelik doğrudan bir tehditte bulunmadı. Gazetecilerin İran ile ilgili kendisine yönelttiği sorularda da sert bir tavır takınmadı.

Ancak İran, Trump'ın bundan sonraki odak noktasının ve kendisine baskı yapacağı konunun petrol ihracatı olacağını tahmin ediyor. Trump yönetimi Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın mali açıdan daha güçlü hale gelmesine ve daha fazla petrol satmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Tahran bu açıklamayı ciddiye alıyor çünkü bu açıklama, Trump'ın başkanlığı döneminde ABD'nin daha fazla petrol ihraç edeceği ve temiz enerji geliştirmeye ve ihraç etmeye çalışmayacağı yönündeki açıklamasıyla örtüşüyor.

Bununla birlikte bazı ülkelerin enerji pazarındaki payı azalacak, yerlerini yeni pazarlara açılacak olan ABD alacak. İran, tüm BM yaptırımlarını geri getirebilecek tetikleyici mekanizmayı veya snapback girişimini harekete geçirme olasılığını da hesaba katıyor. Ancak yaptırımlar geri dönmez ve yalnızca ABD yaptırımlarıyla sınırlı kalınırsa, o zaman İran yaptırımları delmek için boşluk aramaya başlayabilir.

Yani İran, snapback mekanizmasından kaçınmaya çalışıyor ve bu kapsamda nükleer anlaşma çerçevesinde müzakerelere hazır olduğunu açıkladı. Bu mesaj hem İran Cumhurbaşkanı hem de Dışişleri Bakanı tarafından iletildi. Mesud Pezeşkiyan yakın zamanda NBC News'e yaptığı açıklamada, İran'ın prensipte ikinci Trump yönetimiyle görüşmeye hazır olduğunu söyledi, fakat ABD'nin geçmişte taahhütlerini yerine getirmediğini ve İran hükümetini devirmeye çalıştığını da belirtti.

İran'ın, Trump'ın veya herhangi bir Amerikan yönetiminin İran rejimini devirmeyeceğinden emin olduğu kesin, çünkü İran ile diyalog konusunu öne çıkarmak istiyorlar. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi de yakın zamanda Tahran'ın eşit şartlarda müzakerelere hazır olduğunu açıkça belirtti.

İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığına ve onunla anlaşma fırsatlarının olduğuna dair bir başka gösterge, Trump'ın, Tahran'a karşı sert tutumlarıyla bilinen şahinlerden biri olan eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması. Birçok kişi Trump'ın kendisini görevden almasının, yeni yönetimin İran'a yönelik tutumunda bir değişiklik sinyali olabileceğini düşünüyor. Trump, seçim kampanyası sırasında İran konusunda sık sık sert tutumlar benimsedi, ancak kendisi iktidarda olsaydı İran ile daha iyi bir anlaşmaya varacağının da altını çizdi. İlk döneminde İran'a karşı azami baskı politikasını uygulasa da nükleer anlaşmadan daha iyi bir anlaşmaya varılması gerektiğini sürekli dile getirdi. Hook'un, Trump yönetiminin İran politikasını belirlemeden önce, ikinci yönetiminin politikasının azami baskı yönünde olacağını açıklaması nedeniyle görevden alındığı yönünde yorumlar da var.

Trump'ın Hook'u görevden alması, Mesud Pezeşkiyan'ın iktidara gelmesinden beri İran'ın Avrupa ve ABD'ye müzakereler konusunda açık sinyaller verdiği bir dönemde gerçekleşti.

İran'ın ikinci Trump döneminden korkmamasını sağlayan bir diğer gösterge ise Michael Dimino'nun Ortadoğu'dan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak atanması oldu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Dimino, Washington için bölgenin önemli olmadığını varsaydığından, buraya yönelik Amerikan müdahalelerini teşvik etmeyen fikirleriyle tanınıyor. Ayrıca İran'a karşı kontrollü bir yaklaşımın savunuculuğunu yapıyor ve İran'ın nükleer programına saldırılmasına açıkça karşı çıkıyor. Bir İsrail saldırısının İran'ı nükleer kısıtlamalardan kurtulmaya zorlayabileceğini de açıklayan Dimino’nun birçok görüşü İsrail içindeki bazı kesimleri kızdırmıştı.

Savunma Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Colby de İran'a karşı doğrudan askeri müdahaleye karşı çıkıyor ve nükleer bir İran'ın kontrol altına alınmasının uygulanabilir ve pratik bir hedef olduğunu düşünüyor.

Yukarıdaki adımların hepsi İran için Trump ile diyalog kurma, yatıştırma ve belki de yaptırımların kaldırılması konusunda bir anlaşmaya varma, Washington ile ortak çıkar alanları arama potansiyeli taşıyor.

Dolayısıyla İran, Pezeşkiyan hükümetinin her yöne gönderdiği yatıştırıcı mesajlarını sürdürecek. Nitekim Davos Forumu’nda Cevad Zarif, Washington ile Tahran arasında 9 Ekim 2023’te diyalog için yakın bir fırsat olduğunu, ancak iki gün önce İran’ın bilgisi dışında gerçekleştirilen Aksa Tufanı operasyonu nedeniyle diyaloğun tamamen başarısızlıkla sonuçlandığını teyit etti.



Sina Planı’ndan Yüzyılın Anlaşması’na… ‘Filistinlileri yerinden etme’ girişimlerinde tarihi dönüm noktaları

Yerlerinden edilen Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyine geçmek için Netzarim Koridoru’nun yakınındaki Selahaddin yolu boyunca bekliyor. (AFP)
Yerlerinden edilen Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyine geçmek için Netzarim Koridoru’nun yakınındaki Selahaddin yolu boyunca bekliyor. (AFP)
TT

Sina Planı’ndan Yüzyılın Anlaşması’na… ‘Filistinlileri yerinden etme’ girişimlerinde tarihi dönüm noktaları

Yerlerinden edilen Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyine geçmek için Netzarim Koridoru’nun yakınındaki Selahaddin yolu boyunca bekliyor. (AFP)
Yerlerinden edilen Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyine geçmek için Netzarim Koridoru’nun yakınındaki Selahaddin yolu boyunca bekliyor. (AFP)

Filistinlileri topraklarından sürmek, Nekbe'den (1948) bu yana İsrail'in aklından çıkmayan bir hayal. Bu fikir zaman zaman içeriden, zaman zaman da müttefiki ABD tarafından yeniden gündeme getiriliyor. Son girişim, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi sakinlerini işgal altındaki Filistin topraklarına sınırı olan iki Arap ülkesi Mısır ve Ürdün'e yerleştirme önerisi oldu.

Şarku’l Avsat'ın gözlemlerine göre bu çağrılar resmî açıklamalar ve planlar arasında, özellikle de ABD-İsrail arasında değişiklik gösterdi. Söz konusu çağrılar genellikle uygulanmadı ve bazılarına, özellikle 7 Ekim 2023'te Gazze savaşının patlak vermesinden bu yana, Mısır-Ürdün-Arap kamuoyunun reddi eşlik etti.

Trump'ın cumartesi günü ortaya koyduğu öneri, Mısır'da halk ve medya tarafından reddedildi. Filistinli tarihçi Abdulkadir Yasin, “Filistinlileri yerinden etme planları ilk değil ve son da olmayacak” dedi. Yasin, ‘ister Filistin direniş hareketlerinden ister Arap halklarından gelsin, bu projelere yönelik gayri resmi retlerin artacağı’ öngörüsünde bulundu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Yasin, Filistinli mültecilerin Arap ülkelerine yerleştirilmesine yönelik projelerin, özellikle 1953'ten itibaren, o dönemde ‘Sina Planı’ olarak bilinen projenin yanı sıra Lübnan, Suriye ve Irak'taki Filistinli mültecileri yerleştirmek için Suriye'nin kuzeyindeki ‘el-Cezire Projesi’ ve Filistinlileri Ürdün Nehri'nin doğu ve batı kıyılarına yerleştirmek için ‘Johnson Projesi’ ile tekrarlanan tarihi bir varlığa sahip olduğunu söyledi.

Yasin, “Washington ve müttefiki İsrail, resmi Arap reddinin yanı sıra özellikle Filistinliler tarafından halk reddiyle karşılaşan bu projelerin arkasında tarihsel olarak ve defalarca yer aldı” dedi.

Filistinliler, 1948 yılında İsrail devletinin ilan edilmesiyle birlikte anavatanlarından ‘zorla yerinden edilme’ deneyimini yaşadı. Ertesi yıl Birleşmiş Milletler (BM), Filistinlilerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) kurdu.

Tarihçi Abdulkadir Yasin'e göre, 1953 yılında Washington tarafından desteklenen ve ‘Filistinlilerin Mısır'ın o bölgesine göç ettirilmesini’ içeren Sina Planı uygulamaya kondu. Temmuz 1967'de İsrailli siyasetçi ve subay Yigal Allon, Filistinlilerin Ürdün ve Mısır'a sürülmesini amaçlayan bölgesel bir çözümü dayatmak için ülkesinin kabinesine bir plan sundu, ancak bu plan gün ışığına çıkmadı.

XCSDVFRG
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki enkaz yığınlarının yanından geçen Filistinli bir çocuk (AFP)

1970 yılında, İsrail ordusunun Güney Bölgesi komutanı ve daha sonra başbakan olan Ariel Şaron, Gazze Şeridi'ni nüfustan arındırma ve yüzlercesini o dönemde İsrail işgali altında olan Sina ve el-Ariş'e yerleştirme planını kabul etti. Bu plan başarılı olamadı.

Planlar 2000 yılında da devam etti. İsrailli komutan Giora Eiland, Mısır'a verilecek tavizler karşılığında Kahire'nin Sina'da kurulacak bir Filistin devleti lehine toprak tavizi vermesini içeren bir proje sundu. Bu proje 4 yıl sonra Kudüs İbrani Üniversitesi'nin eski Rektörü Yehoshua Ben-Arieh tarafından tekrarlandı ve uygulama tartışmalarından da çıkmadı.

Trump'ın ilk döneminde (2017-2020), 2018'de medyada Yüzyılın Anlaşması olarak adlandırılan bir Amerikan planı kapsamında Filistinlilerin yerlerinden edileceği konuşulmaya başlandı. Mart 2019'da Ürdün Kralı 2. Abdullah ‘alternatif vatan’ ve yeniden yerleşim fikrini reddetti. Mısırlı yetkililerin ve medyanın yerinden etme planlarının reddine ilişkin tekrarlanan tutumlarının ortasında, Filistin ve Kudüs'ün kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

Trump anlaşmayı 2020'deki ilk döneminde ‘Refah için Barış’ başlığı altında resmen açıkladı, ancak Araplar tarafından açıkça reddedildi. Dönemin ABD başkanı başkanlık seçimlerini rakibi Joe Biden'a karşı kaybedince anlaşma hayata geçmedi.

Misgav Enstitüsü tarafından 17 Ekim 2023'te yayınlanan ve Filistinlilerin Mısır'a sürülmesi çağrısında bulunan bir makalenin ortaya koyduğu gibi, Gazze savaşı, İsrail'in ‘yerinden etme planına’ geri dönmesi için yeni bir istasyondu. Aşırılık yanlısı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich 14 Kasım’da ‘Gazze Araplarının gönüllü olarak göç etmesi ve dünya ülkelerine yerleştirilmesi’ çağrısında bulundu.

2024 yılının başlarında eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, İsrail Kanal 12 televizyonunun o dönemde İsrail'de ‘Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden Arap ülkelerine göç ettirilmesi’ konusunda yaptığını söylediği görüşmelerle ilgili haberini yalanladı. Aynı yılın kasım ayı sonlarında Smotrich, Gazzelileri iki yıl içinde göç etmeye teşvik etme çağrısını yineledi.

Son olarak cumartesi günü Trump, başta Hamas olmak üzere Filistinlilerin yaygın reddi karşısında Mısır ve Ürdün'ün Gazze Şeridi'nden daha fazla Filistinli mülteci kabul etmesi için bir girişimde bulundu. Bu girişim, istifa eden İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in başını çektiği İsrail sağı tarafından geniş ölçüde desteklendi.