Alaska'da düşen 10 kişilik küçük uçaktan sağ kurtulan olmadı

Nome, Alaska'daki İtfaiye Teşkilatı'na ait araçlar (Facebook/Nome İtfaiye Teşkilatı)
Nome, Alaska'daki İtfaiye Teşkilatı'na ait araçlar (Facebook/Nome İtfaiye Teşkilatı)
TT

Alaska'da düşen 10 kişilik küçük uçaktan sağ kurtulan olmadı

Nome, Alaska'daki İtfaiye Teşkilatı'na ait araçlar (Facebook/Nome İtfaiye Teşkilatı)
Nome, Alaska'daki İtfaiye Teşkilatı'na ait araçlar (Facebook/Nome İtfaiye Teşkilatı)

ABD'li yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, Alaska'da Nome'a giderken kaybolan ve içinde 10 kişinin bulunduğu uçağın tarifine uyan bir uçağın bulunduğunu ve yolculardan kurtulan olmadığını belirtti.

ABD Sahil Güvenlik sözcüsü Cameron Snell, kurtarma ekiplerinin uçağı tam olarak açamadığını söyledi.

Alaska Kamu Güvenliği Departmanına göre, Bering Air'e ait tek turboprop Cessna Caravan tipi uçak dün öğleden sonra dokuz yolcu ve bir pilotla birlikte Unalakleet'ten Nome'a seyahat ederken kayboldu.

Daha önce Nome İtfaiye Departmanı bir Facebook paylaşımında, uçak kaybolmadan önce “pilotun Anchorage'daki hava trafik kontrolörlerine pist temizlenene kadar bir bekleme paternine girmeyi planladığını bildirdiğini” söyledi ve “kayıp uçağın yeri hakkında güncellenmiş bir bilgiye sahip olmadıklarını” belirtti.

Uçuş takip servisi FlightRadar24'e göre, uçağın bilinen son konumu kalkıştan yaklaşık 40 dakika sonra deniz üzerindeydi.

Nome İtfaiyesine göre Sahil Güvenlik kayıp uçağın yerini tespit etmek üzere bir C-130 uçağı gönderdi.

Kaza, Amerika Birleşik Devletleri'nde yakın zamanda meydana gelen iki trajik hava kazasının ardından geldi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre 30 Ocak'ta bir yolcu uçağı Washington DC'de askeri bir helikopterle çarpışmış ve uçaktaki 67 kişi hayatını kaybetmişti. Bu olayı 1 Şubat'ta bir sağlık uçağının Philadelphia'da kalabalık bir mahalleye düşerek yedi kişinin ölmesi ve 19 kişinin yaralanması izledi.



Kansere dair 7 önemli soru

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre akciğer kanseri, dünya çapında kanser kaynaklı ölüm nedenleri arasında birinci sırada geliyor (AFP)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre akciğer kanseri, dünya çapında kanser kaynaklı ölüm nedenleri arasında birinci sırada geliyor (AFP)
TT

Kansere dair 7 önemli soru

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre akciğer kanseri, dünya çapında kanser kaynaklı ölüm nedenleri arasında birinci sırada geliyor (AFP)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre akciğer kanseri, dünya çapında kanser kaynaklı ölüm nedenleri arasında birinci sırada geliyor (AFP)

Her gün vücudumuzdaki milyarlarca hücre bölünüyor ya da ölüyor. Kan akışını, gıdaların sindirimini ve derinin yenilenmesini sağlayan karmaşık süreçlerde hücreler bazen bunlardan ikisini de yapmayıp kansere dönüşüyor. 

Bilim insanları kanser vakalarının erkeklerden kadınlara ve yaşlılardan gençlere doğru kaydığını tespit ederken pek çok soru cevapsız kalmayı sürdürüyor. 

Kansere dair 7 büyük soruyu uzmanlara soran New York Times yanıtları okuyucularına aktardı.

Neden tüm genetik mutasyonlar kansere yol açmıyor?

Bilim insanları, tüm kanserlerin genetik mutasyonlardan kaynaklandığını eskiden düşünüyordu. Artık tümörlerin tek sebebinin bu olmadığını biliyorlar. 

DNA dizisinde değişiklik olmaksızın meydana gelen kalıtımsal (epigenetik) değişikliklerin kanserde çok büyük rol oynadığı fark edildi. 

Epigenetik değişikliklerin gerekçesi tam bilinmiyor ancak yaşlanma, beslenme, çevre ve kronik enflamasyon potansiyel suçlular arasında. 

Çevre kirliliği ve mikroplastikler kansere yol açar mı?

Asbest ve radon gibi kimyasalların yanı sıra sigara ve içkideki maddelerin kanser yaptığı uzun süredir biliniyor. 

Son yıllarda hava kirliliği, mikroplastikler ve "sonsuz kimyasallar" diye bilinen perfloroalkil ve polifloroalkil maddeler (PFAS) de mercek altında.

Uzmanlar bunların kanserojen olabileceğini ancak ne zaman ve nasıl bu sonuca yol açtıkları konusunda daha fazla bilgi edinmeleri gerektiğini vurguluyor.

Hava kirliliği diğerlerinden daha güçlü bir kanser faktörü gibi görülüyor.

Enflamasyon nasıl etkili oluyor?

Bilim insanları çevremizdeki kirliliğe ve yiyip içtiklerimizdeki kimyasallara yıllar boyunca bakarak nasıl genetik mutasyonlara yol açtıklarını inceledi. 

Doğrudan DNA'ya zarar vererek değil, iltihaplanma diye de bilinen enflamasyonu tetikleyerek riski artırdıkları ortaya çıktı. 

Kötü bir beslenme rejiminin kronik enflamasyonu tetiklediği, bunun da kolon ve pankreas kanserlerini yol açtığı bildiriliyor. 

Halihazırda mutasyona uğramış hücrelerde de enflamasyon etkili oluyor. 

Örneğin ince partikül maddeler (PM2.5), akciğerlere kadar ulaştığında burada enflamasyona yol açıyor. Mutasyona uğrasa da kansere dönüşmeyen hücreler böylece tümör oluyor. 

Tümörlar nasıl kontrolsüzce büyüyor?

Bilim insanları tümörlerde kanser hücrelerinin dışında normal hücrelerin de yer aldığını ve bunların büyümeyi sağladığını söylüyor.

Yaralanma ya da enfeksiyon halinde oraya akın eden bağışıklık hücreleri, bunların çoğunu oluşturuyor. 

Tümörlerin nasıl metastaz yapıp başka yerlere bulaştığıyla ilgiliyse bilinmeyen pek çok şey var. 

Yeni bir araştırma, tümörlerdeki ölü ya da ölmek üzere olan hücrelerin bu durumu kolaylaştırdığını buldu. 

Hangi risk faktörleri bizim kontrolümüzde?

Pek çok kanser türünde sebepleri engellemek tamamen imkansız. Ancak önlem almak yine de kilit önemde. 

Kanserlerin yüzde 40'ında risk faktörlerinin engellenebileceği bildiriliyor. Bunlardan en önemlisi sigara içmemek. Güneşe maruz kalmamak, içki içmemek ve fazla kilo almamak da listede var. 

Hepatit B ve C virüslerinin yanı sıra HPV ve h. pylori bakterisi de bazı kanserlere yol açabiliyor.

Tedavinin doğru yolu ne?

Onkologlar son yıllardaki gelişmelerle birlikte herkese kemoterapi verilmemesi gerektiğinin daha iyi anlaşıldığını söylüyor. 

Sıkıntılı bir proteini hedef alan ilaçlar gibi tedavilerin bazı kişilere daha iyi geldiği açık bir şekilde görülüyor. 

Bağışıklık sisteminin kanserdeki rolü de daha iyi anlaşıldığı için immünoterapiyle vücudun hastalığa karşı savaşmasına yardımcı olunabiliyor.

Kanserden kurtulmak mümkün mü?

Pek çok kişi kanseri tamamen atlattığını düşünse de doktorlar bu ifadeyi kullanmaktan kaçınıyor. 

Ancak yine de umutlu olmak için pek çok sebep var. Son 30 yılda geliştirilen yeni yöntemlerle kanser ölümleri ciddi oranda düştü.

Uzmanlar, önceden "idam cezası" gibi görülen bazı kanser türlerinin artık diyabet gibi birlikte yaşanabilir bir hastalığa döndüğüne işaret ediyor. 

Independent Türkçe, New York Times, CNN