Güvenlik Konseyi'nden Suriye'deki azınlıkların korunması çağrısı

Eş-Şeybani Irak'a ilk ziyaretinde: Bağdat ve Şam ortak bir kaderi paylaşıyor

Lazkiye'de bir caddede Suriye güvenlik devriyesi (Reuters)
Lazkiye'de bir caddede Suriye güvenlik devriyesi (Reuters)
TT

Güvenlik Konseyi'nden Suriye'deki azınlıkların korunması çağrısı

Lazkiye'de bir caddede Suriye güvenlik devriyesi (Reuters)
Lazkiye'de bir caddede Suriye güvenlik devriyesi (Reuters)

Güvenlik Konseyi, Suriye'de sivillere yönelik “toplu katliamları” şiddetle kınayarak, geçiş dönemi yetkililerine “etnik kökenleri ya da dinleri ne olursa olsun tüm Suriyelileri koruma” ve şiddete “derhal son verme” çağrısında bulundu.

Konsey'in 15 üyesi oybirliği ile yayınladıkları başkanlık bildirisinde, 6 Mart'tan bu yana Suriye'nin Lazkiye ve Tartus vilayetlerinde yaşanan yaygın şiddet olaylarını “şiddetle kınadıklarını” belirterek, “bu şiddet olaylarının Suriye'de toplumlar arası gerilimin tırmanması üzerindeki etkisinden duyulan ciddi endişeyi” dile getirdiler.

Mezhepsel şiddet azınlıklara yönelik korkuları artırdıysa, önceki gün Cumhurbaşkanı Ahmed eş Şara tarafından imzalanan “Anayasa Bildirgesi” çeşitli ulusal ve dini bileşenlerin haklarının garanti altına alınmasını öngörmediği için Kürtlerin bunu hızla reddetmesi nedeniyle de risk düzeyi arttı.

Esed rejiminin çöküşünden bu yana Bağdat'a ilk ziyaretini gerçekleştiren Suriye Dışişleri Bakanı Ead eş-Şeybani, ülkesinin “Irak Şam İslam Devleti” (DEAŞ) örgütüne karşı Bağdat ile “iş birliğini güçlendirmeye” hazır olduğunu söyledi.

Iraklı mevkidaşı Fuad Hüseyin ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Eş Şeybani, “Bağdat ve Şam, yüzyıllara dayanan tarih, kültür ve medeniyet bağları nedeniyle ortak bir kaderle birbirine bağlıdır. Suriyelilerin ülkelerini yeniden inşa ederken karşılaştıkları zorlukları en iyi Iraklılar anlar” ifadelerini kullandı.



En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
TT

En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)

ABD'nin Florida eyaletine bağlı Miami Beach'in belediye başkanı Steven Meiner, No Other Land'i (Gidecek Yer Yok) gösteren bağımsız sinemayı kapatmak için harekete geçti. 

İsrail ordusunun uyguladığı yıkım ve sürgün politikasına karşı Filistinlilerin verdiği mücadeleyi anlatan No Other Land (Gidecek Yer Yok), ay başında En İyi Belgesel Oscar'ını kazanmıştı.

Buna rağmen ABD'de dağıtımcı bulamayan filmi göstermek isteyen sinema salonlarının sayısı giderek artıyor. Ancak belgesele engel olmak isteyen de çok kişi var. 

Haaretz, Yahudi olduğunu belirttiği Miami Beach Belediye Başkanı Meiner'in O Cinema adlı işletmeyi kapatmak için harekete geçtiğini bildiriyor. 

İsrail gazetesinin haberine göre, Meiner hem bağımsız sinemaya ayrılan 40 bin dolarlık fonun kesilmesi hem de kiraladığı kamusal alandan tahliye edilmesi için baskılarını artırdı. 

Filmin antisemitik olduğunu savunan Meiner'in bu yöndeki teklifleri, çarşamba günkü belediye meclisi toplantısında ele alınacak. 

No Other Land'in cuma günü bu sinemadaki prömiyerini yapmasından birkaç gün önce Meiner'in O Cinema CEO'su Vivian Marthell'e belgeselin gösterilmemesi için baskı yaptığı da aktarılıyor.

Meiner, bir mektup yazarak "Miami Beach, ABD'de Yahudilerin en yoğun olduğu yerlerden biri. Tek taraflı bir propaganda olan No Other Land, kentimizin ve sakinlerinin değerleriyle uyumlu olmayacak şekilde Yahudilere yönelik saldırıda bulunuyor" demiş.

Amerikan AP haber ajansına konuşan Marthell, başta Meiner'in talebine sıcak baktığını ancak sonrasında ifade özgürlüğünü korumak için belgeseli gösterdiğini belirtiyor. 

İsrail ve Filistinli sinemacıların birlikte yaptığı No Other Land, Batı Şeria'nın güney ucundaki Mesafir Yatta'da geçiyor. 

2019-2023'teki gerçek olayları aktaran belgesel, Filistinli aktivist Basel Adra'nın İsrail ordusunun askeri eğitim bölgesi oluşturmak amacıyla başlattığı yıkımı belgeleme çabasını anlatıyor. 

İsrail Kültür Bakanı Miki Zohar, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin kararını şu ifadelerle eleştirmişti: 

No Other Land'in Oscar kazanması sinema dünyası için üzücü bir an. Sinemacılar, İsrail gerçekliğinin karmaşıklığını göstermektense İsrail'in imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozan anlatıları büyütmeyi tercih etti. İfade özgürlüğü önemli bir değer ama uluslararası tanıtım aracı olarak İsrail'i karalamak sanat değildir. Bu, özellikle de 7 Ekim katliamı ve süren savaşla birlikte, İsrail devletine yönelik bir sabotajdır.

Independent Türkçe, Haaretz, AP