ABD'nin Florida eyaletine bağlı Miami Beach'in belediye başkanı Steven Meiner, No Other Land'i (Gidecek Yer Yok) gösteren bağımsız sinemayı kapatmak için harekete geçti.
İsrail ordusunun uyguladığı yıkım ve sürgün politikasına karşı Filistinlilerin verdiği mücadeleyi anlatan No Other Land (Gidecek Yer Yok), ay başında En İyi Belgesel Oscar'ını kazanmıştı.
Buna rağmen ABD'de dağıtımcı bulamayan filmi göstermek isteyen sinema salonlarının sayısı giderek artıyor. Ancak belgesele engel olmak isteyen de çok kişi var.
Haaretz, Yahudi olduğunu belirttiği Miami Beach Belediye Başkanı Meiner'in O Cinema adlı işletmeyi kapatmak için harekete geçtiğini bildiriyor.
İsrail gazetesinin haberine göre, Meiner hem bağımsız sinemaya ayrılan 40 bin dolarlık fonun kesilmesi hem de kiraladığı kamusal alandan tahliye edilmesi için baskılarını artırdı.
Filmin antisemitik olduğunu savunan Meiner'in bu yöndeki teklifleri, çarşamba günkü belediye meclisi toplantısında ele alınacak.
No Other Land'in cuma günü bu sinemadaki prömiyerini yapmasından birkaç gün önce Meiner'in O Cinema CEO'su Vivian Marthell'e belgeselin gösterilmemesi için baskı yaptığı da aktarılıyor.
Meiner, bir mektup yazarak "Miami Beach, ABD'de Yahudilerin en yoğun olduğu yerlerden biri. Tek taraflı bir propaganda olan No Other Land, kentimizin ve sakinlerinin değerleriyle uyumlu olmayacak şekilde Yahudilere yönelik saldırıda bulunuyor" demiş.
Amerikan AP haber ajansına konuşan Marthell, başta Meiner'in talebine sıcak baktığını ancak sonrasında ifade özgürlüğünü korumak için belgeseli gösterdiğini belirtiyor.
İsrail ve Filistinli sinemacıların birlikte yaptığı No Other Land, Batı Şeria'nın güney ucundaki Mesafir Yatta'da geçiyor.
2019-2023'teki gerçek olayları aktaran belgesel, Filistinli aktivist Basel Adra'nın İsrail ordusunun askeri eğitim bölgesi oluşturmak amacıyla başlattığı yıkımı belgeleme çabasını anlatıyor.
İsrail Kültür Bakanı Miki Zohar, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin kararını şu ifadelerle eleştirmişti:
No Other Land'in Oscar kazanması sinema dünyası için üzücü bir an. Sinemacılar, İsrail gerçekliğinin karmaşıklığını göstermektense İsrail'in imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozan anlatıları büyütmeyi tercih etti. İfade özgürlüğü önemli bir değer ama uluslararası tanıtım aracı olarak İsrail'i karalamak sanat değildir. Bu, özellikle de 7 Ekim katliamı ve süren savaşla birlikte, İsrail devletine yönelik bir sabotajdır.
Independent Türkçe, Haaretz, AP