İsrail Gazze Şeridi'ni parçalıyor... Refah modeli genişliyorhttps://turkish.aawsat.com/5146615-i%CC%87srail-gazze-%C5%9Feridini-par%C3%A7al%C4%B1yor-refah-modeli-geni%C5%9Fliyor
İsrail Gazze Şeridi'ni parçalıyor... Refah modeli genişliyor
Gazze sakinleri güneye kaçıyor... İnsani bölgeler onları karşılamaya hazırlanıyor
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (EPA)
İsrail Gazze Şeridi'ni parçalıyor... Refah modeli genişliyor
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (EPA)
İsrail bugün Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının şiddetini arttırdı. İsrail ordusu, Gideon'un Savaş Arabaları Operasyonu kapsamında son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde 75'ten fazla saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu.
Söz konusu gerilim, İsrail'in Gazze Şeridi'nin büyük bölümünü kontrol etme, parçalama ve ‘Refah modeli’ olarak bilinen modeli Han Yunus ve diğer bölgelere uygulama niyetini gizlemediği bir dönemde gerçekleşti.
Bu politika, üst düzey İsrailli yetkililerin kamuoyuna yaptıkları açıklamalar ve İsrail güçlerinin neredeyse bir haftadır Gazze Şeridi'nin bazı bölgelerinde karadan genişlediği saha hareketleri yoluyla açıkça görünür hale geldi.
Yaşanan çıkmaz ve savaşı geçici de olsa İsrail'in projelerine hizmet etmeyecek şekilde durduracak bir anlaşmaya götürecek herhangi bir gelişme olmaması nedeniyle Gazze Şeridi sakinleri, İsrail medyasının açıklamalarını ve saha operasyonlarını Gazze Şeridi'nin geleceği konusunda endişeyle izliyor.
Gerçekten de İsrail kara operasyonlarını genişletiyor ve şu anda Han Yunus'un doğusunda, doğu bölgelerini batı bölgelerinden ayıran Selahaddin Caddesi'ne kadar neredeyse tüm bölgeleri kontrol ediyor.
İsrail güçleri, 18 Mart'ta ateşkesin çökmesinin ardından ilk kez Gazze Şeridi içinde faaliyet göstermeye başlayan 98. Tümen aracılığıyla, Han Yunus'un doğusundaki bölgelerde, özellikle de kuzeydoğu kesimlerinde Filistinlilerin evlerini sistematik olarak yıkıyor.
İsrail'in bugün Gazze'ye düzenlediği bombardımanın ardından kaçışan Filistinliler (EPA)
Bu, İsrail kara kuvvetlerinin Han Yunus'un doğusundaki bölgelerde tam kontrol sağlamak amacıyla Refah'ı Han Yunus'tan ayıran Morag Ekseni’nden Avrupa Hastanesi bölgesi ve çevresine doğru ilerlemesi ve geri çekilmesiyle aynı zamana denk geliyor.
Operasyon haftalar ya da aylar boyunca devam ederse, ilk operasyonda olduğu gibi Han Yunus'un merkezine doğru genişlemesi ve Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerinden on binlerce sakinin kaçmak zorunda kalmasıyla yeniden gündeme gelen el-Mevasi bölgesinin yakınlarına ulaşması muhtemel.
İsrail, Gazze Şeridi sakinlerinden açıkça el-Mevasi'ye taşınmalarını istemiyor; bunun yerine belirli bir bölge belirtmeksizin bölgelerine atılan broşürlerle güneye taşınmaları çağrısında bulunuyor. Ancak asıl amaç açık görünüyor: Gazzelileri Refah'ta hazırlanan ve sözde ‘insani bölgeler’ olarak adlandırılan alanlara nakletmek.
İsrail, binlerce Gazze sakinini Morag Ekseni’nin güneyinde yer alan ‘insani bölgelere’ nakletmeye hazırlanırken, İsrail'in düşüncesine ve sahada görülenlere göre bu eksen ve muhtemelen daha sonra kurulacak diğer noktalar, Filistinlilerin ‘insani bölgeye’ girişi için kontrol noktaları olarak hizmet verecek.
Refah, son ateşkes sırasında sadece kısmen durdurulan İsrail operasyonlarıyla neredeyse tamamen yok edildi. İsrail kara kuvvetleri şimdi Refah'tan geriye kalanları yok etmek için geri döndü, tıpkı şu anda Han Yunus'un doğusundaki bölgelerde aynı sahneyi tamamlamak için yaptıkları gibi...
Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığına göre İsrail, Refah'ta yaptıklarını Han Yunus'ta da yapmak istiyor; böylece Han Yunus'ta sivil ya da silahlı adam kalmayacak. İsrail aynı yaklaşımı, yüzde 70'ini kontrol etmeye çalışacağı Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinde de uygulamaya çalışacak.
Olaylar Han Yunus'la sınırlı değil; İsrail aynı şeyi Gazze Şeridi'nin doğusundaki Cibaliye, Beyt Lahiya ve Beyt Hanun bölgelerinin yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeybatısında da yapıyor.
İsrail bu hamlelerle Hamas üzerindeki baskıyı arttırmayı hedefliyor; bunu yaptığını söylüyor ama gerçekte Gazze Şeridi'nden geriye kalanları yok ediyor. İsrailli askeri yetkililere göre İsrail, ‘temizlik’ operasyonunun başlamasından önce parçalayıp böldüğü Gazze Şeridi'nde tampon bölgeler kurma ve bölgeyi tam güvenlik kontrolü altına alma girişimlerinin yanı sıra, halkı kendi deyimiyle ‘gönüllü göçe’ zorlamayı da amaçlıyor.
Söz konusu planlar, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde hava bombardımanlarının yoğunlaştığı, daha fazla can kaybına ve yıkıma neden olduğu ve İsrail'in yoğun operasyonları sonucunda her gün yüksek sayıda can kaybının kaydedildiği bir döneme denk geliyor.
Esed’in devrilmesinden aylar sonra 12 üst düzey subay yeni Suriye yönetiminin elindehttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5147158-esed%E2%80%99-devrilmesinden-aylar-sonra-12-%C3%BCst-d%C3%BCzey-subay-yeni-suriye-y%C3%B6netiminin
Esed’in devrilmesinden aylar sonra 12 üst düzey subay yeni Suriye yönetiminin elinde
Esed rejiminin devrilmesinin üzerinden beş ayı aşkın bir süre geçmişken, Suriyeliler eski rejimin kalıntılarından gözaltına alınan kişilerin akıbeti hakkında birçok soru soruyor: Kaç kişi gözaltına alındı? Nerelerde tutuluyorlar? Yargı sürecine tabi tutuldular mı? Gözaltı koşulları nasıl? Bu sorular, Geçiş Dönemi Adalet Komisyonu komitelerinin kurulmaya başlanmasıyla birlikte daha da önem kazandı.
Ağustos 2023'te Suriye'nin kuzeyindeki Afrin kentinde, Şam yakınlarındaki Duma'ya düzenlenen kimyasal saldırıların 10. yıldönümünü anan bir poster (AFP)
Suriye İçişleri Bakanlığı’nın son aylarda yayımladığı verilere göre, gözaltına alınan kişilerden çok azının ismi, rejimin devrilmesinin ardından Askerî Operasyonlar Dairesi tarafından sızdırılan ve eski rejimin işlediği suçlara karıştığı belirtilen 160 kişilik listede yer alıyor.
Açıklamalara göre, şimdiye kadar aralarında 5 general, 6 tümgeneral ve 1 albayın bulunduğu 12 subay gözaltına alındı. Bu kişiler arasında Hama, Dumeyr ve Halhale’deki askerî hava üslerinin üç eski komutanı da bulunuyor. Dumeyr Askerî Hava Üssü Komutanı Tümgeneral Pilot Faysal İbrahim, Tümgeneral Pilot Halid Muhammed el-Ali ve Tümgeneral Pilot Abdulcebbar Muhammed Halebiye gözaltına alınanlar arasında yer alıyor. Bu subaylardan biri Halhale Askerî Hava Üssü’nün eski komutanıydı. Üçü de, Suriye’nin başta Şam kırsalı olmak üzere çeşitli bölgelerinde sivil yerleşim yerlerine yönelik hava bombardımanlarının sorumlusu olmakla suçlanıyor. Bu saldırılar sonucunda çok sayıda katliam yaşanmış ve sivil yerleşim alanları büyük ölçüde tahrip edilmişti.
Eski rejime bağlı General Asaf İsa en-Neysânî, savaş suçlarına karışmakla suçlanıyor. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Aynı şekilde, Tümgeneral Asaf İsa en-Neysânî de gözaltına alınan isimler arasında yer alıyor. Kaplan lakabıyla bilinen Tuğgeneral Süheyl Hasan’a yakınlığıyla tanınan Neysânî, sahada birçok kritik askerî görev üstlenmişti. Bunlar arasında, İdlib kırsalındaki Vadi’uz-Zeyf bölgesindeki askerî operasyonların komutanlığı, Ariha yakınlarındaki Cebel el-Erbaîn zirvesinde konuşlu topçu bataryalarının denetimi, Kefrenbude ve çevresindeki askerî harekât merkezi komutanlığı, 8. Tümen'in komutası ve Hama vilayetinin güvenlik komitesi başkanlığı bulunuyordu.
Dera'da Siyasi Güvenlik Şubesi Başkanlığı görevini yürütmüş olan Tümgeneral Atıf Necib’e ait bir fotoğraf (Sosyal medya)
Diğer yandan, 2011–2018 yılları arasında İçişleri Bakanı olarak görev yapmış olan Tümgeneral Muhammed eş-Şaâr, 4 Şubat’ta gönüllü olarak yetkililere teslim oldu. Şaâr, 2011 yılında Beşşar Esed tarafından kurulan kriz hücresinin üyelerinden biriydi. Gözaltına alınan bir diğer isim ise, eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Tümgeneral İbrahim Huveyce. Huveyce, Lübnanlı siyasetçi Kemal Canbolat'ın suikastında parmağı olmakla, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemekle suçlanıyor. Son olarak, Hama Askerî Havalimanı Komutanı Tümgeneral Abdulvehhab Osman, 19 Mart tarihinde gözaltına alındı.
Tümgeneraller... Sahil harekâtı
Gözaltına alınan tümgeneraller arasında, 2011 yılında Dera'da Siyasi Güvenlik Şubesi Başkanı olan ve eski devlet başkanı Beşşar Esed’in teyzesinin oğlu olan Tümgeneral Atıf Necib de bulunuyor. Yine gözaltına alınanlar arasında, Lübnan Hizbullah milisleri ile Suriye'deki bazı mezhebi gruplar arasında koordinasyondan sorumlu olan Hava İstihbarat birimi mensubu Tümgeneral Sultan Tinavi yer alıyor. Bir diğer isim ise, Hava İstihbarat Teşkilatı’nın eski Soruşturma Şubesi Başkanı, aynı zamanda Sednaya Hapishanesi'ndeki Soruşturma Dairesi'nin başında bulunmuş ve Doğu Guta bölgesinde güvenlik komitesine başkanlık etmiş olan Tümgeneral Sâlim Dağistânî.
7 Mart’ta Suriye sahilinde eski rejim yanlısı silahlı grupların bulunduğu bölgelere doğru fırlatılan bir füze (DPA)
Aynı şekilde, gözaltına alınanlar arasında, Mahir Esed’e en yakın isimlerden biri olarak bilinen Tümgeneral Abdulkerim Hamâde de bulunuyor. Kendisi, önceki rejim döneminde uzlaşma dosyasından sorumlu olup İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) lider kadrosuyla koordinasyon görevini yürütmekteydi. Hamâde, Irak’a gönderilmek üzere hazırlanan bir uyuşturucu sevkiyatının ele geçirilmesi sonrasında yakalandı. Albay Sâlim İskender Tıraf ise, Cumhuriyet Muhafızları'na bağlı Halep’teki 123. Tugayın, ardından Deyrizor’daki birliğin komutanlığını yaptı. Tıraf, mart ayında Suriye sahil bölgelerinde gerçekleşen eski rejim kalıntılarının saldırısına katılan isimler arasında yer alıyordu. Ayrıca, 26 Nisan’da Humus’ta gözaltına alınmak istenirken çıkan çatışmada, pilot Tümgeneral Ali Şelhub öldürüldü.
Sednaya’nın Azrail’i
Başka bir düzeyde ise, Sednaya Hapishanesi’nden üç gardiyan ile Filistin Şubesi’nden bir gardiyan gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, Sednaya celladı lakabıyla tanınan Muhammed Kenco Hasan da bulunuyor. Hasan, askerî mahkemede askerî başsavcı, Halep'te ikinci askerî hâkim ve Şam’daki askerî ceza mahkemesi danışmanı olarak görev yapıyordu. 26 Aralık 2024 tarihinde Tartus’ta gerçekleştirilen bir güvenlik operasyonunda yakalandı. Bu operasyon sırasında genel güvenlik teşkilatından 15 personel öldü.
‘Sednaya celladı’ lakabıyla tanınan Muhammed Kenco Hasan (SANA)
Sednaya Cezaevi’nin en bilinen gardiyanlarından biri olan ve Sednaya’nın Azrail’i olarak anılan Evs Sellûm da gözaltına alındı. Bunun yanı sıra, Sednaya Cezaevi'nde güvenlik kameralarından sorumlu kişilerden biri olan Muhammed Şelhum da yakalananlar arasındaydı. Gözaltına alınan gardiyanlar arasında Filistin Şubesi 235'te görev yapan Yasin el-Milhim de yer aldı.
Ayrıca, 2013 yılında yaşanan Tedamun Mahallesi Katliamı’na karışan dört kişi de yakalandı. Bu kişiler şunlar: Münzir el-Cezâirî, Sümer ve İmâd Muhammed el-Mahmûd kardeşler, Kâmil Şerîf el-Abbâs. Aynı zamanda, Tedamun Mahallesi’nde Nesrîn Caddesi’nde görev yapan Ulusal Savunma Güçleri milislerinden Mâhir Hadîd de gözaltına alındı.
Grup komutanları
Silahlı grupların liderleri arasında beş kişi gözaltına alındı. Bunlardan bazıları, sahil bölgesinde rejim kalıntıları tarafından düzenlenen saldırılara katılmış kişilerdi.
25. Tümen’in taarruz birliklerinin komutanı ve aynı zamanda asker toplama sorumlusu olan Beşşar Mahfuz (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Bu isimlerden ilki, terör eylemleri düzenlemek ve uyuşturucu ticareti yapmakla suçlanan Hayyan Maya. İkinci isim, önceki rejimi destekleyen Filistinli milis gücü Kudüs Tugayı’nın komutanlık ofisi müdürü Fahrî Dervîş. Üçüncü kişi ise Halep’te Kudüs Tugayı’nın komutan yardımcılığını yürüten Adnân es-Seyyid. Bu kişi, İran’ın önde gelen saha yapılanmalarından birinin temsilcisi olarak tanımlanıyor.
Dördüncü olarak, Süheyl Hasan’a bağlı 25. Tümen’in taarruz birimlerinin başında bulunan Beşşar Mahfûz gözaltına alındı. Kaçırma eylemlerine karıştığı belirtilen Mahfuz, çetesinden bazı isimlerle birlikte yakalandı. Beşinci isim ise, Lazkiye kırsalında yasa dışı bir silahlı grubun lideri olan Samuel Vetfe’dir. Vetfe, çıkan çatışmanın ardından gözaltına alındı. Operasyonda grubun iki üyesi daha yakalandı ve üzerlerindeki silahlar ele geçirildi. Bu grubun da sahil bölgesindeki olaylara katıldığı belirtiliyor.
Rejim kalıntıları ve ‘dişi aslanlar’
Son beş ay içinde yüzlerce kişi, rejim kalıntılarına mensup olma şüphesiyle gözaltına alındı. Genel Güvenlik Dairesi, bunlar arasında öne çıkan bazı isimleri kamuoyuna açıkladı. Bu kişiler arasında iki kadın da bulunuyor: Bunlardan ilki, Dâriyye Kasabı lakabıyla bilinen Neriman Mustafa Hicâzî. İkincisi ise eski rejim güçlerinin kadın taburlarında görev yapan ve ‘dişi aslanlar’ olarak bilinen birliklerin gönüllü mensubu olan Kamer Dellâ’dır. Kamer Dellâ, aynı zamanda 4. Tümen’de komutanlık yapan ve sahil bölgesindeki saldırıları planlamakla suçlanan Tuğgeneral Gayş Dellâ’nın yeğeni.
Neriman Hicazi ve onunla birlikte Dâriyye ve Şam’ın Hacerü’l-Esved bölgesinde görev yapan kişilerden biri (Facebook)
Rejim kalıntılarından biri olan Sâhir en-Neddâf, infaz timlerinde liderlik yapan bir isimdi ve silahını teslim etmeyi reddedenler arasında yer aldı. Diğer bir isim, Humus'un Hula bölgesindeki Kafr Şems Katliamı'nın faillerinden biri olarak gösterilen Düreyd Ahmed Abbâs.
Ayrıca, eski rejime bağlı faaliyet yürütenlerden biri de, Tişrîn Askerî Hastanesi’nde görev yapan subaylardan biri olan Dr. Gassân Yûsuf Ali.
Kamer Dellâ, Esed ordusunun ‘dişi aslanlar’ olarak bilinen kadın taburlarında gönüllü olarak görev yapıyordu. (Facebook)
‘Ebu Muallâ’ lakabıyla bilinen askerî istihbarat başçavuşu Ali Ahmed Abbud, Muherde kentinde yakalandı. Yarasa lakabıyla tanınan Musa Ahmed Halife Tartus’ta gözaltına alındı. Ebu Cafer adıyla bilinen Muhammed Esad Selum, el-Melyun kontrol noktasından sorumlu kişiydi ve Şam kırsalında yakalandı. Mahir Esed’e yakın isimlerden biri olarak bilinen Mühend Numan Şam kırsalı ile sahil bölgesindeki uyuşturucu hap üretiminin başındaydı ve yakalandı. Mahmud Şeddud, Baba Amr Mahallesi’nde işlenen katliamlarla suçlanıyordu ve yakalandı. Urve Süleyman ise, geçtiğimiz mart ayında sahil bölgesinde ordu ve güvenlik noktalarına düzenlenen saldırıların faillerinden biri olarak gösteriliyordu, o da yakalandı. Sahil Kalkanı Tugayı’na bağlı bir unsur olarak tanınan Esed Kâsir Sukûr da yakalandı. Alâ Muhammed ile Muhammed İbrahim er-Râî ise sahil bölgesindeki olaylara katılmak, uyuşturucu ve silah ticareti yapmakla suçlanıyordu, yakalandı.
İçişleri Bakanlığı, sahil bölgesindeki olayların yaşandığı mart ayından sonra gözaltına alınanların sayısına dair istatistik yayımlamayı durdurdu. Bakanlıktaki kaynaklar Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, toplam sayıya ilişkin herhangi bir resmî veri bulunmadığını belirtti. Ancak bakanlık, rejim kalıntılarından gözaltına alınanlarla adlî suçlardan yakalananlar arasında ayrım yapmaya özen gösteriyor. Rejim kalıntısı olarak gözaltına alınanların fotoğraflarında yüz hatları, tam isim ve boy uzunluğu yer alırken; adlî suçlardan yakalananların görüntülerinde yüzleri kapalı olup, adları yalnızca sembollerle belirtiliyor. Bu uygulama, genel hukuk kurallarına riayet amacıyla yürütülüyor.
Özel cezaevleri
Mevcut bilgilere göre, tehlikeli ya da siyasi suçlardan tutuklanan kişiler, İdlib'deki güvenlik cezaevlerine gönderiliyor. Bu cezaevleri daha önce Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ve diğer silahlı grupların kontrolünde bulunuyordu. Bu cezaevleri arasında Cebel ez-Zâviye’deki Ikâb Cezaevi, Hârim Cezaevi ve Derkuş’taki Zunbakî Cezaevi yer alıyor. Diğer tutuklular ise Humus, Hama, Halep, İdlib ve benzeri şehirlerde Adalet Bakanlığı’na bağlı merkezî cezaevlerine sevk ediliyor. Bu cezaevleri sivil ve askerî olmak üzere iki bölüme ayrılıyor.
İçişleri Bakanlığı’nın 22 Mart’ta gözaltına alındığını duyurduğu öne çıkan rejim kalıntılarından biri, Asaf Rıfat Sâlim’dir. Kendisi, Beşşar Esed’in kuzeni Râmî Mahlûf tarafından 2011 yılında kurulan Vatan Kalkanı Tugayı milis gücünün lider kadrosunda yer alıyordu. Tugayın fiilî liderliğini Sâmir Dervîş yürütürken, askerî komutanlık görevini Firâs Sultan üstlenmişti.
Vatan Kalkanı Tugayı milisleri, önceki rejim güçleriyle birlikte çatışmalara katılmanın yanı sıra adam kaçırma, şantaj ve yağmalama faaliyetlerinde de bulunuyordu. Bu eylemler, el-Arîn Hayır Kurumu adı altında yürütülüyordu. İçişleri Bakanlığı’nın kısa süre önce yayımladığı görüntülü bir raporda bu faaliyetler açığa çıkarıldı ve Vatan Kalkanı Tugayı’na bağlı bazı grup liderleri ve militanlarının gözaltına alındığı duyuruldu. Bu kişiler arasında, 4. Tümen'de görev yapan liderlerden Mahfûz Muhammed Mahfûz, Rebi Sâlih Marûf ve Suvâr Sâime grubuna bağlı Meysem Îsâ Yûsuf da yer aldı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة