İsrail-İran çatışması “ABD’nin ültimatomu” sonrası kızıştı

Tel Aviv ve Tahran karşılıklı saldırılarda bulundu, Moskova arabuluculuk teklif etti. Hamaney teslim olmayı reddediyor, Trump İran'ı vurmak için açık kapı bırakıyor

İsrail savunma sistemleri dün Tel Aviv üzerinden geçen İran füzelerini engellemek için aktif hale getirildi (AFP)
İsrail savunma sistemleri dün Tel Aviv üzerinden geçen İran füzelerini engellemek için aktif hale getirildi (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması “ABD’nin ültimatomu” sonrası kızıştı

İsrail savunma sistemleri dün Tel Aviv üzerinden geçen İran füzelerini engellemek için aktif hale getirildi (AFP)
İsrail savunma sistemleri dün Tel Aviv üzerinden geçen İran füzelerini engellemek için aktif hale getirildi (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Tahran'a daha önce yaptığı ‘koşulsuz teslim olun!’ çağrısına uyulması için bir ‘ültimatom’ vermesiyle, İran ve İsrail arasındaki askeri çatışmalar dün daha da şiddetlendi. İsrail Hava Kuvvetleri dün iki taraf arasındaki savaşın altıncı gününde hava saldırılarını İran'ın balistik füze ve nükleer alt yapısının merkezini de kapsayacak şekilde genişletirken, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Tel Aviv ve Hayfa'nın çeşitli bölgelerini vuran hipersonik füzeler kullanmaya başladı.

İsrail, İran'ın başkenti Tahran’ın doğusundaki Huceyr ve Parchin balistik füze tesislerinin yanı sıra Tahran Nükleer Araştırma Reaktörünü ve bir santrifüj üretim tesisini hedef aldı. İsrail ordusu Tahran'daki İç Güvenlik Genel Karargâhı’nın imha edildiğini duyurdu. Saldırılarda 50 savaş uçağının yer aldığı belirtildi. Buna karşılık İran, roket ve füzelerle misilleme saldırısında bulundu. Saldırıların sonucunda İsrail’de can kaybı ve yaralanmaların olduğu belirtildi.

Öte yandan Tahran'ın güneyindeki Rey kentinde güvenlik güçleri ile ‘İsrail'in dış istihbarat servisi Mossad ile bağlantılı olduğundan şüphelenilen’ kişiler arasında hafif silahlarla çatışma yaşandı. Şarku’l Avsat’ın İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı’ndan aktardığına göre şüpheliler başkentte eylem düzenlemeyi planlıyordu.

İsrail ile İran arasında gerilimin başlamasından bu yana yaşanan ilk gelişmede, İsrail ordusu İsfahan üzerinde karadan havaya füzeyle vurulan bir insansız hava aracının (İHA) kaybolduğunu duyururken İran, enkazın görüntülerini televizyon ekranlarından yayınladı.

İran’ın Dini Lideri (Rehber) Ali Hamaney, cuma gününden bu yana yayınladığı ikinci kısa videoda, İran bayrağı ve Humeyni portresi önünde yaptığı konuşmada, Başkan Trump'ın ‘koşulsuz teslim olun’ çağrısını reddetti. Trump'ın tehditleriyle alay eden Hamaney, ‘İran ulusunun dayatılan bir barışa direneceği gibi, dayatılan bir savaşa da direneceğini’ söyledi. Hamaney, ABD’nin herhangi bir askeri müdahalesinin Washington'a ‘tamiri imkansız zarar vereceği’ uyarısında bulundu.

Öte yandan Başkan Trump, İran'a bir ‘ültimatom’ verdiğini söylerken, yönetimi de İsrail'i desteklemek üzere askeri müdahale seçeneğini değerlendiriyor. Dün Beyaz Saray'da yaptığı açıklamalarda ‘ABD'nin sabrının tükenmekte olduğunu’ vurgulayan Trump, ABD'nin doğrudan müdahalesine ilişkin spekülasyonların artmasına rağmen "Müdahale edebiliriz de etmeyebiliriz de neye karar vereceğimi kimse bilmiyor” diyerek her türlü ihtimale karşı kapıyı açık bıraktı.

İranlı yetkililerin cuma gününden bu yana devam eden İsrail saldırılarını durdurmak amacıyla nükleer programlarını müzakere etmek üzere Beyaz Saray'ı ziyaret etmeyi teklif ettiklerini açıklayan Trump, ancak bu girişim için ‘artık çok geç olduğunu’ söyledi.

Diğer taraftan Rusya, İran ve İsrail arasında arabuluculuk yapma teklifini bir kez daha yineledi. Rusya, ABD'yi bu gerilime askeri müdahaleden kaçınmaya çağırsa da Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in girişimini reddettiğini ima etti.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ortadoğu'daki varlığını güçlendiriyor. F-16, F-22 ve F-35 savaş uçakları ileri üslere gönderilirken B-52 stratejik bombardıman uçakları da Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Üssü’nde konuşlandırıldı. Bunun yanında USS Gerald R. Ford Uçak Gemisi’nin önümüzdeki hafta Doğu Akdeniz'e ulaşması ve ABD'nin bölgedeki üçüncü uçak gemisi olması planlanıyor.



146 bin yıllık kafatası Denisova insanlarının yüzünü nihayet ortaya çıkardı

146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
TT

146 bin yıllık kafatası Denisova insanlarının yüzünü nihayet ortaya çıkardı

146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)

Araştırmacılar ilk kez Denisova insanlarına ait tam bir kafatası keşfetti. Bulgular bu antik insanların nasıl göründüğünün nihayet anlaşılmasını sağlıyor.

2010 gibi yakın bir tarihte keşfedilen Denisova insanları, Neandertallerle birlikte Homo sapiens'in (modern insanlar) en yakın akrabası. Sibirya'daki Denisova isimli mağarada bir parmak kemiği yoluyla keşfedilen bu insan türü bilim dünyasını şoke etmişti. 

Aradan geçen zamanda paleontolog Dr. Qiaomei Fu ve diğer araştırmacılar, Denisova mağarasından çıkarılan diş ve kemik parçalarında, Tibet'teki bir mağara zemininde ve hatta bugün Asya ve Pasifik'te yaşayan insanlarda Denisova DNA'sının izlerini bulmaya devam etti.

Ancak hakkında hâlâ çok az şey bilinen bu türle ilgili gizemlerden biri de nasıl göründükleriydi. Dr. Fu ve ekip arkadaşları bu sorunun cevabını beklenmedik bir yerden, zorlu bir süreçle bulmayı başardı. 

Çin'in Harbin kentinde 1933'te bir işçi tarafından bulunan bir kafatası, yıllar sonra bilim insanları tarafından incelendiğinde en az 146 bin yıllık olduğu tespit edilmişti.

Paleoantropolog Dr. Qiang Ji ve ekip arkadaşları kafatasının düz yanakları ve geniş bir ağzı olan, çenesiz bir erkeğe ait olduğu sonucuna varmıştı. Devasa kafatası, büyük bir vücuda sahip olduğunu ve beyninin ortalama bir modern insanınkinden yaklaşık yüzde 7 daha büyük olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar bütün bu özelliklere dayanarak örneğin daha önce bilinmeyen bir insan türüne ait olduğu sonucuna varmış ve 2021'de ona Homo longi adını vermişti. Fosilin bulunduğu Kara Ejderha Nehri bölgesinden dolayı bu insan türü "Ejderha Adam" diye biliniyor.

Ancak kafatasının bir Denisova insanından kaldığından şüphelenen Dr. Fu, örneği tekrar inceleyerek DNA kalıntıları aradı. 

İlk denemelerinde DNA'ya rastlamayan araştırmacılar örneği proteinler aracılığıyla kimliklendirmeye çalıştı. DNA'dan daha dayanıklı olan proteinler genetik ipuçları sağlayabiliyor.

95 protein saptayan ekip, bunlardan bazılarının Denisova insanlarındaki varyantlar olduğunu belirledi. 

fgbhju
Yeni bulgular Denisova insanlarının görüntüsünün oluşturulmasını sağladı (Chuang Zhao)

Dr. Fu yine de DNA yoluyla bu bulguları desteklemek için kafatasındaki tek dişi incelemeye koyuldu. Öte yandan diş plağı çok dayanıklı bir materyal olmasına rağmen araştırmacılar bu örneklerde genellikle dişin sahibinin değil, bakterilerin DNA'sını bulur.

Ancak dikkatli bir inceleme sonucunda kafatasının bir Denisova insanına ait olduğunu kanıtlayan çok az miktarda DNA bulmayı başardılar. Dr. Fu "Yalnızca bilinen 7 Denisova insanında bulunan 27 gen varyantı içeriyor" diyerek ekliyor: 

Bunların hiçbiri modern insanlardan bulaşmış olamaz.

Çalışmada yer almayan çeşitli uzmanlar da Ejderha Adam'ın asılında Denisova insanı olduğuna katılıyor. Max Planck Enstitüsü'nden genetikçi Janet Kelso, "olağanüstü" dediği keşfi şöyle değerlendiriyor:

Harbin bireyinin DNA'sının sertleşmiş plak tabakasında, onun Denisova insanı olduğunu başarıyla belirleyebilecek kadar iyi korunması büyüleyici.

Bulguları hakemli dergiler Science ve Cell'de dün (18 Haziran) yayımlanan yeni çalışma, bu türün tanımlanmasından yıllar sonra görünüşleri hakkında fikir vermesi açısından büyük önem taşıyor.

Pekin'deki Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü'nden Dr. Fu "15 yılın ardından Denisova insanlarının yüzünü gördük" diyor: 

Bu gerçekten çok özel bir duygu, çok mutluyum.

Ancak paleontolog bunun tek bir popülasyonu temsil edebileceğini de belirtiyor. Ekip, Harbin kafatasının, fosilleri yaklaşık 200 bin yıl öncesine tarihlenen gruba ait olduğunu saptadı. Fakat yine Denisova mağarasında bulunan 66 bin yıllık parmak kemiği, başka bir soya aitti.

Dr. Fu bütün bu genetik çeşitlilikten dolayı Harbin kafatasının tipik bir Denisova insanı yüzü olduğunu kesin bir şekilde söyleyemiyor.

Yeni çalışma bu türün ismi hakkında tartışmaları da beraberinde getirdi. Bazı uzmanlar Denisova insanlarına artık Homo longi denmesi gerektiğini düşünürken, diğerleri pek emin değil. 

Paleoantropolog Chris Stringer "Homo longi, bu grup için uygun tür adı" derken, meslektaşı John Hawks, bu türün modern insanlarla çiftleşmiş olmasının, onları Neandertallerle birlikte Homo sapiens'in bir soyu haline getirdiğini savunuyor:

Bunların hepsinin Homo sapiens olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Independent Türkçe, National Geographic, New York Times, Science