Hegemonya araçlarının sonu ve ABD sonrası dönemin başlangıcı

İngiliz belgeleri askeri olmayan caydırıcı önlemlerin ve sınırlama politikasının başarısızlığıyla, önleyici diplomasi politikasının doğrudan müdahalelerle değiştirildiğini ortaya koydu

Vietnam'dan Bağdat'a, Kabil'den Kiev'e, Washington'ın girdiği her savaşta aynı hatalar tekrarlanıyor (Reuters)
Vietnam'dan Bağdat'a, Kabil'den Kiev'e, Washington'ın girdiği her savaşta aynı hatalar tekrarlanıyor (Reuters)
TT

Hegemonya araçlarının sonu ve ABD sonrası dönemin başlangıcı

Vietnam'dan Bağdat'a, Kabil'den Kiev'e, Washington'ın girdiği her savaşta aynı hatalar tekrarlanıyor (Reuters)
Vietnam'dan Bağdat'a, Kabil'den Kiev'e, Washington'ın girdiği her savaşta aynı hatalar tekrarlanıyor (Reuters)

Adil el-Harbi

Vietnam'dan Bağdat'a, Kabil'den Kiev'e, Washington'ın girdiği her savaşta hızlı bir askeri üstünlük, ardından büyük bir siyasi başarısızlık gibi aynı hatalar tekrarlanıyor. Her deneyim, ABD'nin saldırıda üstün olduğunu ancak ‘ertesi gün’ yönetiminde başarısız olduğunu doğruluyor. Öyle ki, savaşlarının felaketle sonuçlanan siyasi haritalar ve tarif edilemez yıkımla sona ermesine alıştık. ABD’nin askeri ve yumuşak güç araçlarıyla on yıllarca uluslararası sistemin kilit noktalarını domine ettikten sonra, bugün bu araçların açıkça aşındığını ve liderlik projesinin gerilediğini görüyoruz. Bu sadece savaş alanlarında değil, Washington'ın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra şekillendirilmesine katkıda bulunduğu dünyayı yönetme kabiliyeti için de geçerli.

Cumhuriyetçilerden Demokratlara kadar birbiri ardına göreve gelen Amerikan yönetimlerine rağmen, krizleri çözmek yerine yönetmek şeklindeki davranış kalıpları pek değişmiyor. Sonuç olarak, siyasi boşluk tekrarlanıyor ve derin bir felakete dönüşüyor. Askerler çekilir veya baskı azalırsa milisler bölgeye sızar, sınır ötesi gruplar yayılır, diktatörlükler yaygınlaşır ve yasadışı aktörler arasında güç dağılımı yeniden olur, böylece çatışma uzun soluklu bir trajedi haline gelir.

ABD ordusu, Vietnam’a tüm gücü ve kibriyle bir çıkış planı, yeniden inşa vizyonu ve hatta toprakların ve insanların doğasını anlamadan girdi ve yenilgiye uğrayarak geri çekildi. Geride bugün bile halen kanayan askeri ve siyasi bir yara bıraktı. Aynı senaryo, Bağdat'ı birkaç gün içinde işgal edip, rekor hızla rejimin düşürüldüğü sırada da tekrarlandı, ancak ertesi gün için hazırlıklı değildi. Irak ordusu dağıtıldı, kurumlar parçalandı, kaos yayıldı, milisler sızdı ve ülke, nüfuz mücadelesi ve vekalet savaşlarının kanlı bir sahnesine dönüştü. Sonunda, dayanılmaz bir siyasi yük haline geldi ve düşmanlarına ve rakiplerine bıraktı.

Senaryo bir kez de ABD’nin en uzun ve en anlamsız savaşlarından birinin sahnesi olan Afganistan'da tekrarlandı. Taliban'a karşı 20 yıllık savaş, Kabil Uluslararası Havaalanı pistinde yaşanan panik sahnesiyle sona erdi ve Taliban, sanki olan biten her şey başarısızlık ve kötü yönetimin bir döngüsüymüş gibi yeniden iktidara geldi. Ukrayna'da müdahalenin niteliği farklı olsa da aynı çerçevede kalıyor. Washington, Kiev'e siyasi ve askeri olarak destek verdi ve ona silah depolarını açtı, ancak bir yol haritası, savaşın sona ermesine ilişkin yakın bir öngörü veya barışın bedelini ödemeye yönelik gerçek bir hazırlık yoktu. Bu, en yakın Amerikan iç siyasi gündemiyle sona erecek ve aynı senaryo tekrarlanacak olan anlamsız bir destekti.

Hamid el-Kenani'nin The Independent Arabia tarafından yayınlanan “Batı'nın önleyici diplomasisi Ortadoğu sınavında nasıl başarısız oldu?” başlıklı makalesine göre İngiliz belgeleri, askeri olmayan caydırıcı araçların ve çevreleme politikasının uygulanmasındaki başarısızlığın Irak, Libya ve diğer ülkelerde olduğu gibi ‘önleyici diplomasi’ politikasının doğrudan müdahalelerle değiştirilmesine neden olduğunu ortaya koydu. Makalede, bu başarısızlığın tehlikeli bir siyasi ve güvenlik boşluğu yarattığı ve DEAŞ, Husiler, Hizbullah ve Irak’taki silahlı gruplar gibi örgütlerin yükselişine zemin hazırladığı belirtiliyor. Bugün olanlara bakarsak, İran, Gazze ve Suriye gibi dosyalarda geçmiş deneyimler ve güncel veriler ışığında gelecekte kesinlikle gerçekleşecek senaryoların örneklerini görüyoruz. Washington güç kullanarak askeri harekatı teşvik ediyor, ancak nüfuzuyla tüm taraflara dayattığı bir Amerikan barışı yaratmak istemiyor. Hatta, tüm taraflara dayatacağı özel bir barış vizyonu bile yok. Sanki bu dünyanın, kontrol edilebilir düzeyde çatışmalarının devam etmesini istiyor gibi, gerçek bir yeniden inşa projesi veya gelecek planı taahhüdünde bulunmuyor. Şarku’l Avsat’ın Independet Arabia’dan aktardığı analize göre ABD yönetimi, Gazze'de savaşı ve kıtlığı durdurmak veya siyasi bir ufuk açmak için tarafsız bir öneri sunmuyor ve İsrail'in kendini savunma hakkı başlığı altında ‘krizi yönetmekle’ yetiniyor.

Bu bağlamda ABD'nin üçüncü kez Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nden (UNESCO) ayrılma kararı, Washington'ın ‘İsrail'e karşı önyargı ve ABD’ye karşı düşmanca kültürel eğilimler’ olarak nitelendirdiği gerekçelerle alındı. Bu karar, ABD'nin rolünün daha da küçüldüğünü ve en önemli yumuşak güç araçlarından çekilmeye devam ettiğini açıkça gösteriyor. Büyük gücün eğitim, kültür, bilim ve iklimle ilgilenen uluslararası kuruluşlardan çekilmesi, yumuşak güç araçlarının aşınmasını simgeliyor. Ancak bu, ABD'nin dünya yönetimindeki başarısızlığının yeni bir sayfası ve ABD'nin küresel liderlik anlayışının özüne kadar uzanan yeni bir gerilemeden başka bir şey değil. The Independent Arabia'da yayınlanan bir başka makalede de belirtildiği gibi, uluslararası ittifaklar, kurumlar ve demokratik değerler gibi yumuşak güç araçlarının aşınması, uzun vadede ABD'nin nüfuzunu zayıflatırken, onu katılım ve etki yerine tehdit ve yaptırımlara dayalı kırılgan bir projeye dönüştürüyor. ABD, uluslararası kuruluşlardan arka arkaya çekilmesiyle, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu uluslararası düzenin ilkelerine bağlılığından geri adım atıyor ve sadece konumunu kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda kimin dolduracağı öngörülemeyen bir boşluk da yaratıyor.

‘Amerikan yüzyılı’ boyunca yaşanan olaylar, ABD’nin askeri üstünlüğünün barış getirmediğini, aksine daha fazla felaket yarattığını kanıtladı. ABD’nin uyguladığı gümrük vergileri, uluslararası kuruluşlardan çekilme kararları ve Beyaz Saray'ın misafirlerini şantaj gibi politikalarla içine çekmesi, iş birliği değil çatışma başlıklı yeni bir dünyanın şekillendiği gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu ve dünyanın gerçekten Amerikan yüzyılının son demlerini yaşadığını gösteriyor.

*Bu manaliz Şarku’l Avsat tarafından Independet Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazze: İsrail'in 3 bölgede operasyonları durdurmasına rağmen düzenlediği bombardımanda onlarca kişi hayatını kaybetti

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
TT

Gazze: İsrail'in 3 bölgede operasyonları durdurmasına rağmen düzenlediği bombardımanda onlarca kişi hayatını kaybetti

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)

İsrail ordusu bugün, Gazze'nin belirli üç bölgesinde askeri operasyonları geçici olarak ‘askıya aldığını’ duyurdu. Bu arada, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik devam eden bombardımanlarda onlarca kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu operasyonların, el-Mevasi, Deyr el-Balah ve Gazze şehrinde her gün sabah 10'dan akşam 8'e kadar durdurulacağını açıkladı.

Ayrıca belirlenen güvenli yolların sabah saat 6'dan akşam saat 11'e kadar sürekli olarak açık kalacağı belirtildi.

Bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında 38 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Filistin Safa Haber Ajansı, yaşamını yitirenler arasındaki 11 vatandaşın ‘işgal güçlerinin Gazze'nin kuzeybatısındaki Sudaniye bölgesinde yardım bekleyenleri hedef alması sonucu şehit olduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre, İsrail’e ait savaş uçaklarının bir apartmanı hedef alması ve Gazze'nin batısında bulunan Rimal mahallesindeki bir fırını vurması sonucu çoğu çocuk ve kadın olmak üzere beş vatandaş şehit oldu.

Ajans, Han Yunus şehrini hedef alan İsrail bombardımanında dokuz vatandaşın ‘şehit düştüğünü’ ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirdi. Haberde ayrıca, ‘Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah ve Netzarim'in güneyinde yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir çadırı hedef alan İsrail bombardımanında beş vatandaşın hayatını kaybettiği’ ifade edildi.

Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi ise ‘işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Vadi Gazze bölgesindeki yardım noktasında sivilleri hedef alması sonucu altı kişinin şehit olduğunu ve 50 kişinin yaralandığını’ belirtti.

İsrail ordusu dün akşam, binlerce sakininin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Gazze Şeridi'ne hava yoluyla insani yardım malzemesi bıraktığını duyurdu.

Ordu tarafından Telegram üzerinden yapılan açıklamada, “Siyasi liderliğin talimatları doğrultusunda İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne yardımların girmesini sağlamak ve bunu kolaylaştırmak için sürdürdüğü çabalar kapsamında, yakın zamanda insani yardım malzemelerini havadan attı” denildi.

Ordu, yardımların un, şeker ve konserve gıda içeren yedi paket olduğunu bildirdi.

İsrail ordusu dün ayrıca, bir elektrik hattının su arıtma tesisine bağlandığını belirterek, bu adımın Gazze Şeridi'ndeki yaklaşık 900 bin kişinin günlük su ihtiyacını karşılayacağını belirtti.

Uluslararası yardım kuruluşları, İsrail'in mart ayında Gazze Şeridi'ne yardım girişini durdurmasının ardından stokların tükenmesiyle 2,2 milyonluk Gazze nüfusu arasında kitlesel açlığın yayıldığını belirtiyor.

Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda gıda girişine izin verdiğini ifade eden İsrail, Birleşmiş Milletler'i (BM) gıda dağıtımında ihmalkâr olmakla suçluyor. BM ise İsrail'in kısıtlamaları altında mümkün olan en yüksek verimlilikle çalıştığını vurguluyor.

Yardım gemisinin durdurulması

Öte yandan, İtalya'dan Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan yardım gemisinde bulunan uluslararası aktivistler X platformunda yaptıkları bir paylaşımda, geminin durdurulduğunu söylediler.

İsrail Dışişleri Bakanlığı X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, deniz kuvvetlerinin ‘geminin Gazze kıyılarının deniz bölgesine yasadışı girişini engellediğini’ ve geminin İsrail kıyılarına götürüldüğünü belirterek, tüm yolcuların sağ olduğunu belirtti.

BM perşembe günü, insani amaçlarla askeri operasyonların askıya alınmasının ‘insani yardımların artırılmasına’ olanak sağlayacağını belirtti ve İsrail'in konvoylarına yeterli alternatifler sunmadığını, bunun da yardımların ulaşmasını engellediğini vurguladı.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, son birkaç hafta içinde onlarca Gazze sakininin yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiğini doğruladı. Bakanlık, yaklaşık iki yıl önce savaşın başlamasından bu yana yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 127'ye ulaştığını ve bunların 85'inin çocuk olduğunu ifade etti.