Gazze: İsrail'in 3 bölgede operasyonları durdurmasına rağmen düzenlediği bombardımanda onlarca kişi hayatını kaybetti

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
TT

Gazze: İsrail'in 3 bölgede operasyonları durdurmasına rağmen düzenlediği bombardımanda onlarca kişi hayatını kaybetti

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki Filistinliler (AFP)

İsrail ordusu bugün, Gazze'nin belirli üç bölgesinde askeri operasyonları geçici olarak ‘askıya aldığını’ duyurdu. Bu arada, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik devam eden bombardımanlarda onlarca kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu operasyonların, el-Mevasi, Deyr el-Balah ve Gazze şehrinde her gün sabah 10'dan akşam 8'e kadar durdurulacağını açıkladı.

Ayrıca belirlenen güvenli yolların sabah saat 6'dan akşam saat 11'e kadar sürekli olarak açık kalacağı belirtildi.

Bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında 38 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Filistin Safa Haber Ajansı, yaşamını yitirenler arasındaki 11 vatandaşın ‘işgal güçlerinin Gazze'nin kuzeybatısındaki Sudaniye bölgesinde yardım bekleyenleri hedef alması sonucu şehit olduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre, İsrail’e ait savaş uçaklarının bir apartmanı hedef alması ve Gazze'nin batısında bulunan Rimal mahallesindeki bir fırını vurması sonucu çoğu çocuk ve kadın olmak üzere beş vatandaş şehit oldu.

Ajans, Han Yunus şehrini hedef alan İsrail bombardımanında dokuz vatandaşın ‘şehit düştüğünü’ ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirdi. Haberde ayrıca, ‘Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah ve Netzarim'in güneyinde yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir çadırı hedef alan İsrail bombardımanında beş vatandaşın hayatını kaybettiği’ ifade edildi.

Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi ise ‘işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Vadi Gazze bölgesindeki yardım noktasında sivilleri hedef alması sonucu altı kişinin şehit olduğunu ve 50 kişinin yaralandığını’ belirtti.

İsrail ordusu dün akşam, binlerce sakininin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Gazze Şeridi'ne hava yoluyla insani yardım malzemesi bıraktığını duyurdu.

Ordu tarafından Telegram üzerinden yapılan açıklamada, “Siyasi liderliğin talimatları doğrultusunda İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne yardımların girmesini sağlamak ve bunu kolaylaştırmak için sürdürdüğü çabalar kapsamında, yakın zamanda insani yardım malzemelerini havadan attı” denildi.

Ordu, yardımların un, şeker ve konserve gıda içeren yedi paket olduğunu bildirdi.

İsrail ordusu dün ayrıca, bir elektrik hattının su arıtma tesisine bağlandığını belirterek, bu adımın Gazze Şeridi'ndeki yaklaşık 900 bin kişinin günlük su ihtiyacını karşılayacağını belirtti.

Uluslararası yardım kuruluşları, İsrail'in mart ayında Gazze Şeridi'ne yardım girişini durdurmasının ardından stokların tükenmesiyle 2,2 milyonluk Gazze nüfusu arasında kitlesel açlığın yayıldığını belirtiyor.

Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda gıda girişine izin verdiğini ifade eden İsrail, Birleşmiş Milletler'i (BM) gıda dağıtımında ihmalkâr olmakla suçluyor. BM ise İsrail'in kısıtlamaları altında mümkün olan en yüksek verimlilikle çalıştığını vurguluyor.

Yardım gemisinin durdurulması

Öte yandan, İtalya'dan Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan yardım gemisinde bulunan uluslararası aktivistler X platformunda yaptıkları bir paylaşımda, geminin durdurulduğunu söylediler.

İsrail Dışişleri Bakanlığı X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, deniz kuvvetlerinin ‘geminin Gazze kıyılarının deniz bölgesine yasadışı girişini engellediğini’ ve geminin İsrail kıyılarına götürüldüğünü belirterek, tüm yolcuların sağ olduğunu belirtti.

BM perşembe günü, insani amaçlarla askeri operasyonların askıya alınmasının ‘insani yardımların artırılmasına’ olanak sağlayacağını belirtti ve İsrail'in konvoylarına yeterli alternatifler sunmadığını, bunun da yardımların ulaşmasını engellediğini vurguladı.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, son birkaç hafta içinde onlarca Gazze sakininin yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiğini doğruladı. Bakanlık, yaklaşık iki yıl önce savaşın başlamasından bu yana yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 127'ye ulaştığını ve bunların 85'inin çocuk olduğunu ifade etti.



İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları intikam kokuyor

7 Ekim'in İsraillilerde aşağılanma ve hayal kırıklığı hissi uyandırdığına şüphe yok (Reuters)
7 Ekim'in İsraillilerde aşağılanma ve hayal kırıklığı hissi uyandırdığına şüphe yok (Reuters)
TT

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları intikam kokuyor

7 Ekim'in İsraillilerde aşağılanma ve hayal kırıklığı hissi uyandırdığına şüphe yok (Reuters)
7 Ekim'in İsraillilerde aşağılanma ve hayal kırıklığı hissi uyandırdığına şüphe yok (Reuters)

Manal Nahas

İsrail gazetesi Haaretz, İsrail askerlerine Gazze'deki gıda dağıtım merkezleri veya insani yardım merkezleri önünde toplanan Filistinlileri öldürme emri verildiğini ortaya çıkardı. Paris Siyaset Bilimleri Enstitüsü (Sciences Po) öğretim üyesi ve Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) araştırma direktörü Samy Cohen 22 Temmuz 2025 tarihinde Le Monde gazetesinde yayınlanan makalesinde bunun 7 Ekim 2023'ün ertesi günü yaygınlaşan bir durum olduğunu belirtti. Cohen’e göre bu durumun sonucunda ateş açma emrini sadece Genelkurmay Başkanlığı'na bırakılarak, alay, tabur ve bölük komutanlarına yetki verildi. Oysa savaş kurallarına göre sivillerin bulunduğu veya düşmanla çatışma sahasına yakın olduğu durumlarda, üst rütbeli komutanların emir vermesi gerektiği öngörülüyordu. 7 Ekim’den önce bir konutun yıkılması gerektiğinde, Genelkurmay Başkanı’nın onayının alınması gerekiyordu. İsrail ordusunun yapısındaki değişime değinen Cohen, “Bugünse sıradan bir yüzbaşı, askerlerinin tehdit altında olduğunu düşünürse, üst rütbeli bir subaya danışmadan hava desteği talep edebilir ve bir binayı tamamen yıkabilir” diye yazdı.

Kurallar açık ve net. Askeri savcının denetimi altında kaleme alınmış ve sözlü olarak aktarıldı. Ancak birlik komutanları, askerlerini her türlü koşulun üzerinde tutuyor ve uluslararası hukukun ve ordunun ahlak kurallarının aksine, hiçbir uyarıda bulunmaksızın ateş açma emrini verebiliyor. Askerler de bu emir üzerine ağır silahlarla ateş açıyor. Üçüncü bir faktör ise, kalabalıkların akını ve Hamas üyelerinin bu kalabalıkların arasına sızmasından duyulan korku.

Operasyon türleri

Cohen, bu kadar çok sayıda sivilin öldürülmesinin farklı türde operasyonların sonucu olduğunu belirtiyor. 7 Ekim 2023 sonrası ilk operasyonu, Hamas ve İslami Cihad liderlerinin mümkün olduğunca çoğunu öldürmeyi amaçlıyordu ve liderler, aileleri, komşuları ya da tüm mahalle sakinleriyle birlikte bombalanarak bu gerçekleştirildi. Bu tür operasyonların emri, en üst düzey askeri ve siyasi liderler tarafından verildi ve plan önceden onaylandı. Hedeflerin belirlenmesi yapay zekaya bırakıldı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Kara birlikleri Gazze Şeridi'ne girdiğinde, bubi tuzaklı binalara ve patlayıcılarla donatılmış tünellere rastladı ve çatıların üzerinde keskin nişancılar tarafından gözetlendi. 29 Ekim 2024 tarihinde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiye'de, bir binada yaklaşık 200 kişi kalıyordu. Bir kişi çatıda saklanarak saldırı birimini gözetliyordu. Bu yüzden bina yıkıldı ve 100 kişi öldü. Cohen’e göre savaş suçu işleyen askerler daha az ölümcül araçlara erişebilirlerdi. Ayrıca, Gazze Şeridi'ni ikiye bölen Netzarim Koridoru çevresinde ‘güvenli bölgeler’ olarak adlandırılan alanlar vardı. Bazı yüzbaşılar ve komutanlar, bu bölgenin sınırını geçen herkesin sivil kıyafetli bir Hamas savaşçısı olduğunu ve öldürülmesi gerektiğini düşünüyordu.

Gerçek şu ki, Genelkurmay Başkanı askerlerine uyanık olmalarını emretti. Bunu tek sefer yaptı ve adamlarına, esaretten kaçmayı başaran üç rehineyi öldürmelerini emretti. Çünkü askerler onları Hamas üyesi sanıyordu. Askerler komutanlarının emirlerini yerine getirmekten başka bir şey yapmadılar ve savaşın ahlak kurallarından kurtuldular.

Caydırıcılık

‘Ortadoğu'nun en güçlü ordusu nasıl olur da vatandaşlarını savunamaz?’ sorusu çerçevesinde 7 Ekim’in İsraillilerde aşağılanma ve hayal kırıklığı hissine yol açtığına hiç şüphe yok. İsrail ordusu saldırıya hazırlıksız yakalandı ve hızlı bir şekilde karşılık veremedi. Bu yüzden ordu katliamdan sorumlu ve bu sorumluluğu siyasi otoriteyle paylaşıyor ve hesap vermesi gerekiyor. Bu yüzden İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki misillemesinin intikam yönü var. İsrail aynı zamanda stratejisinin temel taşı olan caydırıcılığı geri kazanmayı istiyor. İsrail ordusunun saldırganın bunu tekrarlamaması için Yahudi devletine bu şekilde saldırmanın bedelinin çok ağır olduğunu kanıtlaması gerekiyor. Burada amaç, fırsatı değerlendirip 8 Ekim'den bu yana saldırılarını tekrarlayan İran’a ve Hizbullah'a, sivillere ve orduya saldırmayı bırakmaları gerektiğini bildirmek. Sonuç olarak, misillemenin verdiği zarar, saldırının Yahudi devletine verdiği zararın kat kat fazlası olmalı. İsrail ordusu bu doktrini 1950'lerde önce geri dönmeye çalışan Filistinlilere, ardından birinci intifada (1987-1993) ve ikinci intifada (2000-2004) sırasında uyguladı.

Altyapı, eğitim, sağlık, ulaşım ve enerji dağıtım sistemlerinin sistematik olarak tahrip edilmesinin, Gazze'yi yaşanamaz bir yer haline getirip oradan tahliye edilmesini amaçladığını söylemek mümkün mü diye soran Cohen’in sorusunun kesin bir yanıtı olmadığını ifade etti. İsrail ordusunun gerçek veya varsayılan bir tehdit oluşturan altyapıyı tahrip ettiğini belirten Cohen’e göre bu durum, tünellerde saklanan Hamas üyelerinin sığınabileceği hastaneler için de geçerli. Savaşta giderek daha fazla hakim olan bu fikir, Hamas üyelerinin istisnasız tek tek ortadan kaldırılması gerektiği ve bunun bedeli ne olursa olsun ödenmesi gerektiğidir.

İsrail toplumu, Gazze’deki savaşın gerçeklerinin sadece küçük bir kısmını görüyor ve gerçekleri tam olarak görmek istemiyor. Büyük televizyon kanalları, toplumu bölünmelerden ve anlaşmazlıklardan korumak ve manevi bütünlüğünü zayıflatmamak bahanesiyle bu reddetme tutumunu sürdürmeye itiyor. Öte yandan birkaç haftadır, öğrenciler, gençler, entelektüeller, sanatçılar ve Yair Golan ve Ehud Olmert gibi az sayıda politikacı arasında ahlaki uyanışın işaretleri görülüyor.