Gazzeliler, aşk ve evlilikle yok olma tehdidine meydan okuyor

Ölümün ilerleyişini durdurma girişimi ve bir iz bırakma hayali

Filistinli bir kadın, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılmış binaların enkazının yanındaki derme çatma bir dükkânda gelinlik satıyor 27 Şubat 2025
Filistinli bir kadın, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılmış binaların enkazının yanındaki derme çatma bir dükkânda gelinlik satıyor 27 Şubat 2025
TT

Gazzeliler, aşk ve evlilikle yok olma tehdidine meydan okuyor

Filistinli bir kadın, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılmış binaların enkazının yanındaki derme çatma bir dükkânda gelinlik satıyor 27 Şubat 2025
Filistinli bir kadın, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılmış binaların enkazının yanındaki derme çatma bir dükkânda gelinlik satıyor 27 Şubat 2025

Gazze'de evler ve sokaklar artık ayakta değil. Yaklaşık iki yıl boyunca tüm yaşam belirtileri silindi. İsrail'in sivillere yönelik katliamları her gün devam ederken, şehir neredeyse kesintisiz bir cenaze törenine dönüştü. Ancak Gazze halkı, yaşamak için sebepler üretmeyi bırakmıyor. İronik bir şekilde, Gazze'de düğünler, gerçek bir mutluluk olmasa da, durmadı.

Kaybetmekten, yerinden edilme, korku ve dağılmaya kadar yaşadıkları zorlu koşullar göz önüne alındığında, genç Gazzelilerin evlenme arzusunun arkasında farklı nedenler yatıyor. Gazze'de insanlar sadece aşk için değil, aynı zamanda hayatta kalmak için, yalnızlık ve yok olma korkusu ile bu topraklarda iz bırakmadan ölme düşüncesine karşı evlenmeye karar veriyorlar.

İmha savaşı sırasında Gazze'de evlilik, bireysel ve anlık fikirlere dayalı toplumsal bir gelenek haline geldi. Geleneksel isteme, işhar ve imlak (gelin ve damadın ailelerinin bir araya gelerek tatlı ve cam hediyelik eşyalar dağıttığı bir kutlama töreni), ardından birkaç ay süren ve büyük bir düğün,  mahalle sakinleri ve akrabalar için kurbanların kesildiği bir ziyafetle sonlanan bir nişanlılık dönemini içeren dizi artık takip edilmiyor. Damadın ayrıca evi dayayıp döşemesi de gerekiyordu.

On yıllar boyunca Gazze'de bu evlilik ritüelleri dayatıldı ve herkes bunları evlilik ile ilgili gelenek ve görenekler bayrağı altında uyguladı. Ancak tüm bunlar Gazzelilerin hayatından kayboldu. Evlilik, nakit sıkıntısı nedeniyle bir banka uygulaması aracılığıyla transfer edilen bir mehir ve şans eseri bombardımanlardan kurtulmuş bir depoda veya dairede yapılan küçük bir törenle sınırlı hale geldi. Üstelik Gazze'deki evlerin çoğu yıkıldıktan sonra, gelinin evi çadır oldu ve yatak ile yastık artık evin mobilyalarının bir parçası değil, evin tüm eşyası haline geldi.

Çadır bir yuvaya dönüştüğünde

Savaştan önce, 22 yaşındaki işletme öğrencisi Hanin Dveyma, kendi işini kurana kadar evliliğini birkaç yıl ertelemeyi hayal ediyordu. Bir ilkokul öğretmeniyle nişanlıydı. Bombardımanlar yoğunlaştıkça ve zorla göç ettirmeler yayıldıkça, düğün beş kereden fazla ertelendi. Her seferinde Hanin “durum sakinleştiğinde” düğününü yapabileceği fikrine tutundu. Ama asla sakinleşmedi.

Teyzemin Cibaliye'deki yıkılmış evinin enkazından çıkardığı, toz toprak içindeki gelinliği yıkayıp evlenmeyi kabul ettim

Şarku'l Avsat Al Majalla’dan aktardığına Hanin, şunları anlattı: “Savaşın başında evlilik fikrini reddediyordum. Etrafımdaki ölümün her şeyi boş ve gereksiz hale getirdiğini hissediyordum ve evlenir evlenmez eşimi kaybetmekten veya ölmekten korkuyordum. Ama sonrasında şu fikir içimde büyümeye başladı; ya bir daha asla birlikte olamazsak? Beklemenin ne anlamı var? Öleceksek birlikte ölelim, hayatta kalacaksak hayatımızın geri kalanına birlikte devam edelim.”

Hanin bugün, ailesinin çadırının yanındaki bir çadırda yaşıyor ve eski hayallerinden hiçbir şey kalmadı. Ama her gece karanlıkta hayal kurarak eşinin omzunda uyuduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor, “Savaştan önce her şey yolumu aydınlatıyordu, peşinden koştuğum büyük bir hayal yolumu aydınlatıyordu. Ama nişanlım Hüseyin'in sahip olduğu hayatımın dairesi de dahil olmak üzere her şeyi bir anda kaybettim. Daire bombardımanda yıkıldı ve içindeki her şey enkaza dönüştü. Daire yıkıldı ve onunla birlikte hayallerim de yıkıldı”.

Fjkjf
İşgal altındaki Batı Şeria'nın Salem köyünde bir Filistin düğünü sırasında damadın arkadaşları ve akrabaları şarkı söyleyip dans ediyor, 11 Temmuz 2025 (AFP)

Bir gelin, gelinlik giymeyi hayal eder. Gazze'de ise bir kadın, gelinliğini hayatı boyunca saklar, hatırlar ve belki de gelecekte kızına miras bırakır. Ancak Hanin'in böyle bir fırsatı bile olmadı. Savaş ve olağanüstü koşullar, onu bu hayali görmezden gelmeye ve eski bir gelinliğe razı olmaya zorladı.

Hanin bize şunları söyledi: “Beyaz bir gelinliğe sahip olma hayalimden vazgeçtim. Savaştan önce fiyatını bile umursamıyordum. Ancak savaşın gereklerine uygun olarak, teyzemin Cibaliye'deki yıkılmış evinin enkazından çıkardığı beyaz gelinliğiyle evlenmeyi kabul ettim. Toz toprak içinde olduğundan ve bazı küçük lekeleri çıkarmak için yıkayıp giydim. Sanki hayalini kurduğum kanatlar kesilmiş gibi hissediyorum. Evlendiğim doğru, ama hiçbir mutluluk hissetmeden evlendim”.

Bir an duraksadıktan sonra ekledi: “Bir çadırda evlenmeyi de kabul ettim. Bu çadır artık yuvam ve bu kasvetli dünyada sahip olduğum tek şey. Basit bir şekilde kendisini döşedik. Bir uyku setimiz yok, kocam ve kendim için iki şilte ve yastıklarla yetindim, ama çadırın sert atmosferinde onlardan da nefret ettim.”

Aşk kurşundan daha güçlüdür

Tamer el-Deeb'e (27 yaşında) gelince, sevdiği kızın savaşta yaralanması onunla evlenmesini engellemedi.

Öfmc

Tamer, sivil toplum kuruluşlarında ve finans yöneticisi olarak çalışıyor. Sevdiği kız Sabrin evi bombalandığında, enkazın altından çıkarıldı, ama yaralıydı. Ayağı kesildi ve hayalleri paramparça oldu. Ama bu Tamer’i durdurmadı, bir ileri adım attı. Hayatındaki savaşı bir anlığına durdurup hayatının aşkına doğru yürümeyi seçti. Yaşadığı trajik koşullara meydan okuyarak ona evlenme teklif etti ve onunla evlendi.

Evliliğimiz savaşa son bir yanıttı. Bir evlilik sözleşmesiyle hayata sahibiz. Bizimle savaş arasındaysa bir sözleşme yok ve savaş eninde sonunda hayatımızdan kaybolacak

Tamer, “Sevdiğim kişiyle evlenmeyi seçtim çünkü o kız olmadan hayatımı hayal edemiyordum” dedi. Tamer hastanede yatağına yaklaştığını ve ona acil şifalar dilediğini, ardından onunla en kısa sürede evlenmek istediğini söyleyerek onu şaşırttığını anlattı.

Savaştan önce Sabrin bilgisayar programcısı olarak çalışıyordu ve nakış, geleneksel el sanatlarına büyük bir tutkusu vardı.

Kckk

Aşk savaşın durduramayacağı kadar güçlüydü ve Tamer ile Sabrin arasındaki sıcak duygular, onları kalıcı bir birliktelik hayallerine taşıyan güvenli bir geçit oldu. Tamer, “Evliliğimiz savaşa son bir yanıttı. Bir evlilik sözleşmesiyle hayata sahibiz. Bizimle savaş arasındaysa bir sözleşme yok ve savaş eninde sonunda hayatımızdan kaybolacak” dedi.

Sözlerini şöyle sürdürdü, “Savaşın tatlı anlarımızı ve etrafımızdaki sevdiklerimizi bizden çaldığını hissettiğim için evlenmeye karar verdim. Mutluluğumun eksik kalmasından veya ona asla sahip olamamaktan korktum. İçten içe, savaştan nefret ettiğim kadar teslim olmaktan da nefret ediyorum”.

Yeni evli çift, küçücük bir umut kırıntısına bile tutunmak istediler, bu yüzden evlenmeyi ve ebeveynlerinin bir kısmı bombardımanda yıkılmış evindeki bir odada yaşayarak derin yaralarını iyileştirebilecek yeni bir hayata başlamayı seçtiler.

23 yaşındaki Sabrin, içindeki derin yaraya meydan okuduğunu ve hayatında bir desteği, eşi Tamer olduğu sürece her şeyin çözülebileceğini hissettiğini söyledi.

Ardından ekledi, “İlk başta Tamer ile evleneceğime inanmıyordum. Yaralanmamdan sonra bu hayalim daha da uzak oldu. Ama kötü yaşam koşullarımıza rağmen bana yaklaştı ve beni kucakladı. O an kendimi güçlü hissettim, bu hayatımda daha önce hiç yaşamadığım bir andı”.

“Sağlık durumum nedeniyle gelinlik giymenin uygunsuz olacağını düşündüm ama Tamer'in ısrarı kabullenmemi sağladı. Bunun hayatımın en güzel anı olacağını bilmiyordum. Sevincimizin tam olmasını temenni ederdim ama işgal her zaman talihsizliklerimizin sebebi oldu” dedi.

Itıtıt
Evini ve stüdyosunu savaşta kaybetmesine rağmen çalışmaya devam eden 31 yaşındaki Filistinli düğün fotoğrafçısı Lina Ağa, Han Yunus'ta, savaştan önce kiraladığı evin bahçesinde bir çiftin fotoğraflarını çekiyor, 22 Ağustos 2024 (AFP)

 Bizimle konuşurken Tamer ve Sabrin, birbirlerine şefkat ve sevgiyle bakıyor, celladına karşı zafer kazanmış birinin gücüyle, acıya rağmen evliliklerinin hikayesini anlatıyorlardı. Son olarak Tamer şunu söyledi: “Böyle bir gerçeklikte hayallerimizin büyük bir kısmından vazgeçmemiz doğal. Hayal kurduğum anları severim ve bu anları yaratmakta ustayım. Ama beni ve sevdiğimi bir araya getiren bir an yaratmak için elimden geleni yaptım ve sonunda bizi gelinlik ve damatlık içinde görebildim. Onunla, kurşunların ve bombaların silemeyeceği, aşk dolu bir hayat hayal ediyorum.”

Orta yaşlarımdayım

24 yaşındaki Muhammed el-Vadiyya, tasarım alanında çalışıyor. Savaş sırasında evlenmeyi seçmiş çünkü yalnızlık ve hayatın anlamsızlığı duygusu peşini bırakmıyormuş. Garip bir sebep gibi görünebilir, ancak böyle bir durumda evlilik, yeni fırsatlar sunan bir trenin kalkışı gibidir. Vadiyya, “Yalnız kalmaktan ve yalnız ölmekten korkuyordum. Sesim ve yukarıdaki uçağın sesi dışında hiçbir şeyin olmadığı boş bir çadırda kalmaya dayanamıyordum” dedi.

Bana hiç benzemeyen bir ölüm oyununda neden rehin tutulduğuma dair sorularla sürekli boğuşuyordum ve bu boşluk beni tekrarlanan, ölümcül sorularla tüketiyordu. Sonunda, savaşta ölmeden önce adımı taşıyacak bir çocuk dünyaya getirmeyi düşündüm

Muhammed ekledi: “Gazze'nin doğusundaki Şucaiyye mahallesindeki evim yıkıldıktan sonra derin bir hayal kırıklığı yaşadım. Evim, evlenmek ve hayat arkadaşımla yeni bir yola başlamak benim için bir ufuktu, ancak enkaza dönüştü. Otuzlu yaşlarının ortalarında bir adam olarak, hayalini kurduğum gelini bulma fırsatlarım zamanla giderek azaldı. Bu, savaş zamanında evlenmek istememin bir diğer nedeni.”

K
Lina Ağa, devam eden savaş sırasında evini ve stüdyosunu kaybetmesine rağmen, Han Yunus'ta bir çiftin fotoğraflarını çekiyor, 22 Ağustos 2024 (AFP)

Vadiyya, “Bir anda etrafımdaki herkesin evlendiğini ve çoluk çocuk sahibi olduğunu hissettim ve ben de sadece onları izliyordum. Zamanla değersiz bir varlığa dönüştüğümü hissediyordum. Bu düşünceler beni neredeyse mahvediyordu. Bana hiç benzemeyen bir ölüm oyununda neden rehin tutulduğuma dair sorularla sürekli boğuşuyordum ve bu boşluk beni tekrarlanan, ölümcül sorularla tüketiyordu. Sonunda, savaşta ölmeden önce adımı taşıyacak bir çocuk dünyaya getirmeyi düşündüm” dedi. Vadiyya, Gazze'de hayatın kaybettiklerini böyle özetledi. Bir yerden başka bir yere kaçış sadece Gazzelileri hayatın tüm sembollerinden mahrum bırakan, yaşam biçimlerini tamamen değiştiren savaş haritasının içinde gerçekleşiyor.

Savaş boğazını ne kadar sıkarsa sıksın, hayatın ilerleyişi asla durmuyor. Gazzeliler, geçmiştekilere benzemeyen çeşitli şekillerde ve arzularla evleniyorlar. Yaşamın bu ritüelleri yüzeye çıkarak, yerinden edilme, öldürülme ve yıkımla ne kadar parçalanmış olursa olsun, toplumsal derinliğin ve silinmez bir dokunun boyutunu kanıtlıyorlar. Bu, toprak sahiplerinin, umut meşalesini toprakları üzerinde canlı tutmak için izledikleri bir yoldur.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.