Emel Şehade
İsrailliler pazar sabahına İsrail'in İran'a saldırısının ardından yaşanan dönemi ve güvenlik gerginliğinin aniden artmasını anımsatan savaş benzeri bir atmosferle uyandılar. İsrailli siyasi ve askeri yetkililer, Gazze ve Yemen'e yönelik olağanüstü saldırıların yanı sıra içerideki protestoların ve siyasiler ile ordu arasındaki anlaşmazlıkların tırmandığı bir dönemde, İsrail Hava Kuvvetleri'nin Yemen'e düzenlediği ve atanmış hükümetin Başbakanı Ahmed Galib er-Rehavi ile bazı bakanların ölümüne yol açan saldırılara misilleme olarak İsrail'in yoğun bir roket saldırısına maruz kalacağını öngören güvenlik raporlarının ardından Yemen füzelerinin tehdidinden korunmak için Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra başlayan savaşın başlarında kurulan siperlere geri dönülmesi kararı aldılar. Öte yandan Gazze'ye yönelik saldırılar daha da yoğunlaştı ve Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’yi hedef alan bir operasyonda binalar ve yerleşim alanları bombalandı. Ebu Ubeyde öldürüldü, onlarca kişi yaralandı. Bunun yanında Gazze şehrine ateş hattı uygulandı ve işgal için şehir sakinlerinin tahliyesinin tamamlanması yönünde ilerleme kaydedildi.
Kuzey cephesinde, özellikle Lübnan sınırındaki kasabalarda yaşayanlar, Lübnan ile ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bu yana eşi benzeri görülmemiş büyük patlama sesleriyle uyandılar. Onlarca kişi patlamaların korkusuyla derhal güvenli yerler arayışına girdi. Daha sonra ordu aracılığıyla, bunların İsrail'in Hizbullah'ın kendisini saldırı kapasitesini güçlendirmek için kullandığını iddia ettiği altyapı ve tünelleri hedef alan saldırılar sonucu Lübnan'ın güneyinde meydana gelen patlamaların sesleri olduğu anlaşıldı.
Yemen'in hesabı İran'ınkine benziyor
İsrail, Yemen'e yönelik askeri operasyonun yoğunlaştırırken, hedeflerini Husilerin askeri altyapısını ve füze cephaneliğini yok etmekten suikastlara çevirdi. Tüm bunlar, İsrail'in Husilere karşı savaşı kazanmanın çok zor olduğunu kabul eden raporlarına rağmen gerçekleşti, çünkü bu savaş İsraillilerin ‘gerilla savaşı’ olarak adlandırdığı bir yapıda gerçekleşiyor.
Bir rapora göre İsrail Hava Kuvvetleri, Husilerin askeri faaliyetlerinin niteliği ve füzelerin bilinmeyen yeraltı tesislerinde saklandığı gerekçesiyle Husilerin füze cephaneliğini imha edemeyecekti. Ancak, hükümet ve İsrail'in Güvenlik İşleri İçin Küçültülmüş Bakanlar Kurulu (KABİNET) toplantılarının yapıldığı yerin değiştirilmesine ilişkin karar alınmadan önce, Savunma Bakanı Yisrael Katz Yemen'e yönelik gerilimin dozunu yüksek tutarak yaptığı açıklamada, İsrail Hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırıların ‘Yemen'deki Husi terör örgütünün üst düzey güvenlik ve siyasi liderlerini hedef almada’ başarılı olduğunu övünerek söyledi. Katz, operasyonu ordunun ‘cesur ve parlak’ bir hamlesi olarak nitelendirdi.
Yemen'in yönetiminin ‘Tahran yönetimi gibi olduğunu’ söyleyen Katz, düzenlenen operasyonun başlangıç olmadığını, daha geniş ve daha yoğun operasyonların geleceğini belirtti.
İsrailli Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Husiler İsrail'i tehdit eden ve zarar verenlerin birçok kez acı çekeceğini zor yoldan öğrenecekler ve bu operasyonların ne zaman sona ereceğini belirlemeyecekler. Karar verdik ve tüm alanlarda ‘seni öldürmek için ayağa kalkan varsa, onu önce sen öldür’ şeklindeki tek bir net mesajla saldırgan bir politika uygulamaya devam edeceğiz.”
Tevrat'ta geçen bir terim kullanarak, Mısır'da yaşanan on beladan biri olarak Mısırlıların tüm ilk doğan oğullarının öldüğü belanın geleceği uyarısında bulunan Katz, “İşte buradayız, uyarıyı yerine getiriyoruz. Husi başbakanı ve bakanların çoğunu ve diğer üst düzey yetkilileri ortadan kaldırdık, birçok kişi de yaralandı” dedi.
Anlaşma arayışı yok
Bir yandan Katz'ın tehditlerinin, diğer yandan patlama seslerinin körüklediği savaş ortamında İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ni işgal etme planını başlatmasıyla Gazze, İsrail için en büyük tehdit olmaya devam ediyor. Öte yandan Gazze Şeridi’nde tutulan İsrailli rehinelerin kurtarılması için düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörleri, Rehine Aileleri Forumu ve İsrailli destekçileri yakın gelecekte bir anlaşmanın olacağına dair tüm umutlarını yitirirken protestolarını sürdürüyorlar.
Karar vericileri bir anlaşmaya varmaya ikna etme çabaları yoğunlaşırken İsrail güvenlik servislerinin başkanları tarafından siyasi liderlere sunulan bir güvenlik raporunda, Gazze'deki işgalin tırmanmasının halen tünellerde hayatta olan 20 rehine ve savaş sahasındaki askerler için tehlikelerine işaret edildi.
‘Gizli ve güvenli’ bir sığınakta düzenlenen KABİNET toplantısına katılmaya karar veren güvenlik kurumlarının başkanları, planlanan operasyonların Gazze'deki askerler ve rehinelerin hayatları için tehlike oluşturduğuna inanan Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'i destekleyen ortak bir tutum sergilediler. Sundukları raporda, hiçbir askeri operasyonun rehinelerin kurtarılmasını sağlamayacağı aksine plan dahilindeki çatışmaların ve operasyonların yoğunlaşmasının rehinelerin hayatlarını tehdit ettiğini belirttiler.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre güvenlik kurumlarının başkanları, acil bir anlaşma üzerinde çalışarak Gazze'nin işgaline alternatif bir çözüm önerdiler ve karar vericilerden İsrail'de gündeme getirilen ‘hükümet Hamas'ın iki haftayı aşkın bir süre önce verdiği yanıtı neden tartışmadı ve karar vericiler orduya gerçekleştirmesini tavsiye ettikleri askeri operasyon için ne gibi garantiler verdi?’ sorusunu yanıtlamalarını istediler.
Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanlar, anlaşma için kısmi önerileri değerlendirmeyi reddettiklerini açıkça belirtirken savaşın İsrail'in şartlarına göre sona ermesi koşuluyla, hayatta olan ve ölen 48 rehineyi tek seferde iade edecek kapsamlı bir anlaşmayı görüşmeye hazır olduklarını açıkladılar.
Öte yandan İsrailli güvenlik yetkilileri, hükümetin ve bakanların, Gazze'yi işgal etmek için onaylanan plan çerçevesinde artan askeri operasyonların Hamas'ı önemli bir baskı altına alarak İsrail'in anlaşma şartlarını kabul etmeye zorlayacağı yönündeki görüşüne karşı çıktılar. Güvenlik yetkililerine göre bu tür bir düşünce ve savaşın sürdürülmesi, kaçırılanların ve askerlerin hayatlarıyla kumar oynamak anlamına geliyor.
Kabinet, Gazze'deki savaşın yanı sıra Fransa, İngiltere, Kanada ve Avustralya başta olmak üzere Batılı ülkelerin eylül ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında Filistin devletini tanıyacaklarına dair yaptıkları açıklamalara misilleme olarak İsrail'in atacağı adımları da görüştü.
Bakanların kamuoyu önünde açıkladıkları adımlar arasında Batı Şeria'daki toprakların ilhak edilmesi, Filistin Yönetimi'ne yaptırımlar uygulanması veya uluslararası muhalefete rağmen Kudüs'ün doğusundaki Han el-Ahmar köyünün yıkımına devam edilmesi yer alıyor.
Gazze cephesini sakinleştirmeye yönelik alternatifler
Bu arada İsrail ordusu, Hava Kuvvetleri’nin son suikastlarına karşı Yemen'in misillemede bulunması olasılığına karşı hazırlıklı olduğunu açıklarken, Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’yi hedef alan operasyona misilleme olarak Gazze'den roketli saldırılar ve İsrail'in iç kesimlerinde saldırı eylemleri düzenlenmesi olasılığını da hesaba katıyor.
Ebu Ubeyde’yi hedef alan operasyon, İsrail istihbaratının doğrudan gözetiminde hassas bombalar ve büyük miktarda patlayıcı kullanılarak gerçekleştirildi. Güvenlik yetkilileri, Ebu Ubeyde’nin hareketlerini ve nerede olduğunu izlemeye yardımcı olan Gazze'deki bazı ajanların operasyonda önemli rol oynadığını ima etti. Ajanslara göre Ebu Ubeyde kısa bir süre önce kiraladığı ve ailesiyle birlikte taşındığı bir evde kalıyordu.
Ancak Gazzelilere göre operasyon er-Rimal Mahallesi’ndeki kalabalık nüfuslu bir binayı hedef alırken onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. Hamas, yaptığı açıklamada saldırıyı ‘tam anlamıyla bir savaş suçu ve yok etme savaşında bir tırmanış’ olarak nitelendirdi.
Suikast girişimi, Ebu Ubeyde’nin İsrailli askerlere karşı operasyonlar düzenleyeceği ve onları esir alacağı tehdidinde bulunmasının ve İsrail'in Gazze şehri ve diğer geniş bölgelere yönelik saldırılarının yoğunlaşması nedeniyle hayatta kalan esirlerin tehlikede olduğu uyarısında bulunmasının ardından gerçekleşti.
İsrail'de hazırlanan güvenlik operasyonlarına göre operasyon Ebu Ubeyde ve bir dizi aile üyesinin öldürülmesiyle başarılı oldu ve ordu liderleri bunu bir suikast olarak değerlendirdi. Hamas onun ölümünü doğrularsa, liderlik konumu ve ahlaki etkisi nedeniyle hareket için çifte darbe olacak. İsrailli askeri yetkililere göre Ebu Ubeyde, sadece Kassam Tugayları’nın sözcüsü değil, aynı zamanda önde gelen bir figür ve merkezi karar alıcılardan biriydi.
Öte yandan İsrail hükümetinin gizli ve güvenli bir yerde düzenlenen toplantısında Ebu Ubeyde’nin hedef alındığı operasyona değinen Netanyahu, operasyonun başarısıyla övündü. Netanyahu, İsrail'in resmi açıklamaları beklediğini ancak Hamas'ın suikastı duyurmakta gecikmesinin nedeninin ‘belki de onun adına konuşacak kimse kalmadığı için’ olabileceğini öne sürdü.
Savunma sistemleri bir kez daha devreye sokuldu
Netanyahu, İsrail’in son saldırılarının ardından askeri ve güvenlik kurumları tarafından tartışılan güvenlik değerlendirmelerine ve senaryolara göre Hava Kuvvetleri’nin önceliklerini yeniden düzenlediğini ve ani bir tırmanışa hazırlık olarak İsrail yapımı Arrow ve Amerikan yapımı Thaad savunma sistemleri dahil olmak üzere çeşitli bölgelere sistemler konuşlandırdığını açıkladı.
Gazze'deki rehinelerin karşı karşıya olduğu tehlike ve Gazze'de kaybolan cesetler nedeniyle Gazze sorununu en önemli öncelik olmaya devam ederken karar vericilere Gazze'nin işgaline ve hükümetin önerdiği kapsamlı anlaşmaya alternatifler sunuldu.
Eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı (yedek) General Giora Eiland, Hamas'ın kısmi ama acil bir esir takası konusunda üzerinde anlaşmaya vardığı önerinin kabul edilmesi çağrısında bulundu. İsrail'in bazı savaş hedeflerinden taviz vermesi karşılığında tüm esirlerin iade edilmesini öngören kapsamlı bir öneriyi kabul etmeyi, başka bir deyişle Hamas iktidarda kalsa bile savaşın sona ermesini kabul etmeyi öneren Eiland, Gazze şehrinin işgali için şu anda bir milyonluk nüfusunun tahliyesini beklendiğini belirterek “Bugüne kadar bu sayının sadece yüzde biri şehri terk etme çağrısına yanıt verdi” dedi.
Öyleyse, bu ara hedef nasıl gerçekleştirilebilir? Eiland, bu soruya iki alternatif önererek yanıt verdi. Eiland’a göre ya nüfusu tahliye etme şartını bırakıp, orada yüzbinlerce insan olsa bile önceden belirlenmiş bir takvime göre şehir işgal edilecek ya da şehri işgal etmeyip etkili bir abluka uygulanacak.
Eiland ‘uluslararası toplumun İsrail'in Gazze Şeridi'nde işgalci bir güç olduğu iddiasına nasıl karşı çıkılabilir? Böyle bir güç olarak, İsrail'in sadece nüfusa gıda sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki sivil altyapıyı yeniden inşa etme sorumluluğu da var mı?’ sorusuna verdiği yanıtta hükümeti savundu.
Eiland'a göre hükümetin halkın çoğunluğunun görüşüne, kaçırılanların ailelerinin tutumuna ve hatta ordunun tavsiyesine aykırı kararlar alması meşru. Ancak, hükümetin gerçek bir tartışma yapmadan böylesine önemli bir karar alması meşru değil. Çünkü böyle bir tartışma, başbakan tarafından desteklenmeyenler de dahil olmak üzere, uygulanabilir alternatiflerin sunulmasını gerektirir.
Eiland, karar vericilerin Gazze ile ilgili tartışmalarını şehrin işgalinin askeri boyutuna odaklamaları gerektiğini vurguladı.