Nebil Fehmi
Medya kaynakları, ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki aralık ayında İsrail'i ziyaret etmeyi planladığını bildirdi. Bu bilgi birkaç nedenden dolayı çok dikkatimi çekti. İlk neden, Ortadoğu'nun İsrail'in Gazze'de neden olduğu felaketler ve elinin bölgenin farklı yerlerine ve özellikle de Lübnan, Suriye, İran ve Kızıldeniz'e uzanması, bir gecede değişen olaylar nedeniyle büyük bir çalkantı ve sıkıntı yaşaması. Zamanlamanın değişme olasılığı ve değişen olayların ziyaretin içeriğini etkileyebileceği göz önüne alındığında, ziyaretin erken duyurulması siyasi bir risk taşıyor. Dahası ABD başkanlarının Ortadoğu'ya, özellikle de İsrail'e yapacakları ziyaretlerin, gerçekleşmelerinden birkaç hafta önce duyurulmalarına alışkınız.
Trump'ın ikinci döneminde henüz İsrail'i ziyaret etmemiş olması da bu haberi benim için ilgi çekici kıldı. Son ziyareti sekiz yıl önceydi ve her Amerikan başkanının, İsrail'e ziyareti önemli bir olay ve cömert bir Amerikan desteği ile bağlantılı olmuştur.
Buradaki olay ve destek, İsrail'in Gazze ve Filistin davasına yönelik politikalarına destekleyici bir duruş şeklinde olabilir mi? Bilindiği üzere İsrail yakın zamanda, ABD Özel Temsilcisi Witkoff tarafından ortaya atılan fikirlerin çoğunu içeren bir Mısır-Katar önerisini reddetti. Aynı zamanda Trump’tan da çelişkili açıklamalar geldi; bir yandan Hamas'ı ortadan kaldırmadan ilerleme kaydetmenin zor olduğunu söyledi. Diğer yandan, İsrail'in Nasır Hastanesi’ni hedef alarak beş gazeteci dahil olmak üzere 20 sivili öldürmesinin ardından, çatışmaların ve kayıpların tüm sınırları aştığını ve durdurulması gerektiğini vurguladı. Amerikan başkanlarının ziyaretlerinin sonuçsuz kalmadığı göz önüne alındığında, sonuç İsrail'in işleri istediği gibi sonuçlandırması için daha fazla destek olabilir mi? Kaldı ki yakın zamanda Trump'ın, Gazze'deki ateşkes sonrası aşamaya ilişkin düzenlemeler konusunda damadı Jared Kushner ve eski İngiltere başbakanı Blair ile yaptığı görüşmelere dair haberleri takip ettik. Yahut bu destek, uzlaşmaları kabul edip Gazze'deki operasyonları durdurması karşılığında İsrail'e bir ödül olarak mı verilecek? Ziyaret, ABD-İsrail stratejik güvenlik ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı mı olacak? Bunlar ve benzeri sorular, gerçekten kafa karıştırıcı ve son derece önemli.
Haberle ilgilenmemin bir diğer nedeni de ABD Başkanı’nın İsrail'de bulunarak belirli bir siyasi mesaj verme arzusunu yansıtıyor olması. Zira kendisi İsrail tarafıyla sürekli temas halinde ve İsrail Başbakanı’nın eylül ayında BM Genel Kurulu oturumuna katılmak üzere New York'ta bulunmasından, Washington'da kısa görüşmeler yapmak için faydalanılabilir. Tüm bunlar belirli bir pozisyon veya anlaşmanın hazırlandığını gösteriyor.
Haberin dikkatimi çekmesinin dördüncü nedeni ise, Trump'ın kişilik olarak her zaman büyük başarılar ve anlaşmalar için istekli olması; bu da Trump'ın her zamanki abartıları göz önüne alınsa bile, bir şeylerin gelmekte olduğunu doğruluyor. Buna ilave olarak, özellikle bir dizi soruşturma ve dava nedeniyle tehdit altında olduğu için ziyaret ile İsrail'deki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan İsrail Başbakanı'nın kişisel nitelikleri ve hırsları da göz ardı edilmemeli. Trump bu durumda onu desteklemekten çekinmeyecektir. Bu nedenle, her ikisi de bu ziyaret sırasında büyük ve çok yönlü bir başarı elde etmek istiyorlar.
Her halükarda, Arap dünyasının olayları yakından takip etmesi ve durumu değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum, çünkü ziyaretin mutlaka bir sonucu olacak. Araplar ve İsrail arasındaki son derece hassas koşullar göz önüne alındığında, ziyaretin hazırlanma ve sızdırılma biçimi, Filistin-İsrail barış süreci konusunda iyimser olmak için pek bir neden sunmuyor. Maddi sonuçlara, İsrail'in Ortadoğu jeopolitiğini yeniden yapılandırma hedefleriyle bağlantılı ve ihtiyaçlarına, çıkarlarına göre çeşitli Ortadoğu arenalarında güç kullanma arzusunu destekleyen stratejik, siyasi ve güvenlik sonuçlarının eşlik etmesi muhtemel. Bu ayrıca Trump'ın bölgedeki kargaşaya doğrudan Amerikan askeri müdahalesini azaltma arzusuyla da bağlantılı. Buradan yola çıkarak İsrail'in bağımsız karar alma sürecini kısıtlamadan -ki İsrail buna sıkıca bağlı-, İsrail için bir tür Amerikan güvenlik garantisinin değerlendirilmesi olasılığı dışlanamaz. Bunun ilave askeri desteğin yanı sıra yeni Amerikan silahlarının tedarikine onay vermeyi de içermesi muhtemel. İsrail ayrıca, ziyaret sırasında veya hemen sonrasında, stratejik silahlar ve uzun menzilli atış sistemleri de dahil olmak üzere gelişmiş askeri yetenekler geliştirdiğini de duyurabilir.
Ziyaretin sonuçları, İsrail'in İran'a karşı tutumunda gerilimin yeniden tırmandırılmasına yol açar mı? İsrail, İran-Avrupa ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki gerginlik fırsatını değerlendirecek mi? Sonuçlar, İsrail ve Suriye arasında güvenlik düzenlemelerini içeren bir anlaşmasının duyurulması ile mi bağlantılı olacak? Yoksa topraklarının bir kısmının ilhak edilmesiyle veya Lübnan'a daha fazla baskı yapılmasıyla mı? Yahut ABD, İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakını mı tanıyacak? Ya da ateşkes, tutuklu ve rehinelerin takası, ABD'nin iki devletli çözüme verdiği destekten resmen geri adım atması, Ukrayna için önerilenlere benzer şekilde toprak tavizleri karşılığında ekonomik uzlaşmaların teşvik edilmesiyle birlikte, İsrail üzerindeki demografik baskıyı azaltmak için Filistinlilerin zorla ve teşviklerle göç ettirilmesi karşılığında, Gazze konusunda özel düzenlemeler mi ilan edilecek?
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Araplar olarak bizim tarafımızdan ziyaretin takip edilmesinin önemini vurgulamamın sebebi, Ortadoğu'nun jeopolitik olarak yeniden çiziliyor olmasıdır. Eski bir Amerikalı yetkilinin bana, İsrail'in Amerikan siyasi sistemiyle başa çıkmada en yetenekli ülke olduğunu, bir alanda iş birliği yapmaya karar verirse, bu onayın bedelini ya da ilerleme veya anlaşma imkânı olmayan meselelerde gerilimi tırmandırmamasının bedelini tahsil etmek için hiçbir fırsatı asla kaçırmadığını söylediğini hatırlıyorum. İki ülke arasındaki en güçlü argümanlar ve iş birliği alanları ise İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarıdır; hem de İsrail’in, bölgede hedef alınan demokratik bir devlet ve Amerika Birleşik Devletleri'nin yakın dostu olduğu abartısını içermesine rağmen.
Bu nedenle, Arapların takip etmesi ve hazırlanması, özellikle Arap bölgesel güvenlik hususları açısından zorunlu ve önemli. Bu hususlar, bölgesel güvenliğe ilişkin iş birlikçi bir Arap perspektifi oluşturmak amacıyla ikili ve kolektif Arap istişare ve iletişimlerinin konusu olmalı. Zira özellikle hegemonya kurma hırsı ve arzusu, bir süper gücün doğrudan veya dolaylı desteği, uluslararası alanda hukukun üstünlüğüne karşı zorbalığın ağır bastığı göz önüne alındığında, özellikle Arap olmayan bölgesel tarafların güçlerinin ve potansiyelinin giderek artan baskınlığı, daha fazla dengesizlik ve huzursuzluk yaratıyor.