Erdoğan ile Özel arasında Trump’la görüşme öncesi polemik

Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan ile Özel arasında Trump’la görüşme öncesi polemik

Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)

Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın perşembe günü Washington'da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme öncesinde Erdoğan'ı sert bir şekilde eleştirdi.

Özel dün, partisinin 22. Olağanüstü Kurultayı'nda üçüncü kez parti lideri olarak yeniden seçilen Özel, “(Erdoğan'ın) oyları düşüyor, millete sığınmak yerine Trump’a sığınıyor. Millet merkezli değil, Trump merkezli siyaset yapıyor” ifadelerini kullandı.

fvgthy
Özel, Ankara'da düzenlenen CHP 22. Olağanüstü Kurultayı’nda konuşurken (CHP X hesabı)

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yaptığı gibi, Gazze'deki trajediyi ve Filistin davasını iç politikada kullandığını söyleyen Özel, “Ama Netanyahu ile laf dalaşından öteye gitmeyen bir Erdoğan var. Hatta Netanyahu ile kavga ederek, Erdoğan burada kendi gücünü pekiştirmeye, Netanyahu da Erdoğan’la kavga ederek orada kendi pozisyonunu güçlendirmeye gayret ediyorlar” dedi. Özel, Erdoğan’ın Netanyahu’ya savaş kahramanı diyen Trump’a karşı çıt çıkarmadığını söyledi.

Geçtiğimiz çarşamba gecesi İstanbul Bahçelievler'de CHP mitinginde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı'nda Trump'ın oğluyla, babasıyla bir görüşme ayarlamak için gizli bir toplantı yaptığı iddiasını yineleyen Özel, “Bunu (görüşmeyi) deşifre ettik, ilan ettik. Sustular, inkar edemediler. Ama Amerikalı kaynaklar doğrulayınca kabul etmek durumunda kaldılar” şeklinde konuştu.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dahası var. ‘Babanıza söyleyin, bize randevu verirse 300 Boeing alacağız, F-16 satın almayı konuşacağız’ diye Trump’ın oğluyla ve görüşmeyi ayarlayan, parası ödenen lobi şirketleri marifeti ile Amerika’ya mesajlar yolladılar. Bu açıklamadan sonra yine sessiz kaldılar ama saatler sonra Trump doğruladı. Hem de ağzını doldura doldura ‘Erdoğan gelecek Boeing’i konuşacağız, ticaret konuşacağız’ dedi.”

gthy
Erdoğan, pazar günü New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın arasında otururken (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan dün İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında, Trump'ın oğluyla görüşme iddialarına ilişkin Özel'e yanıt verdi. Erdoğan, daha sonra BM Genel Kurulu'nun 80’inci oturumuna katılmak üzere New York'a gitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel’e verdiği yanıtta “Sayın Trump'la herhangi bir alışveriş yapacak olursak oğluyla yapmamıza gerek yok, Trump'ın kendisiyle yaparız. Sağır duymaz uydurur, bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler uçak alımlarını falan Özgür Özel'e sorarak yapmadık ve yapmayız. Zaten bu işlerden de anlamaz. Onun kıratı değil.”

Trump ile ticaret, yatırım ve savunma sanayii başta olmak üzere çok çeşitli konuları görüşeceğini söyleyen Erdoğan, “Başkan Trump ile Boeing uçaklarının büyük ölçekli satın alınması, F-16 uçakları ile ilgili önemli bir anlaşma ve olumlu sonuçlanmasını beklediğimiz F-35 uçakları ile ilgili devam eden müzakereler dahil olmak üzere çeşitli ticaret ve askeri anlaşmalar üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Trump ve Erdoğan arasında perşembe günü Beyaz Saray'da yapılması planlanan görüşme, Erdoğan'ın altı yıl sonra ABD'ye yaptığı ilk resmi ziyaret olacak.



Nasrallah suikastının üzerinden bir yıl geçti... Yedioth Ahronoth, operasyonla ilgili yeni ayrıntılar yayınladı

Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (AFP)
Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (AFP)
TT

Nasrallah suikastının üzerinden bir yıl geçti... Yedioth Ahronoth, operasyonla ilgili yeni ayrıntılar yayınladı

Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (AFP)
Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (AFP)

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikastının birinci yıldönümünde, Yedioth Ahronoth operasyona ilişkin yeni ayrıntılar yayınladı. Gazete, Mossad ajanlarının, İsrail'in bölgeye yoğun hava saldırıları düzenlediği sırada, Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyölerindeki saklandığı yere sofistike cihazlar yerleştirdiğini ortaya çıkardı.

Gazete, Temmuz 2024'ten bu yana İsrail ordusunun, Mecdel Şems'te 12 çocuğun öldürülmesinin ardından Hizbullah liderlerini yok etmek ve hassas saldırılar gerçekleştirme kabiliyetlerini durdurmak için organize bir operasyon başlattığını yazdı. Operasyon, Temmuz 2024'te Hizbullah'ın ‘ikinci komutanı’ Fuad Şükür'ün öldürülmesiyle başladı, ardından çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılmasıyla devam etti ve Nasrallah'ın öldürüldüğü operasyonla doruğa ulaştı.

gh
Beyrut'un güney banliyölerinde Nasrallah'ın suikastının gerçekleştiği yerde Kur’an-ı Kerim okuyan bir kadın (AFP)

Gazete, çağrı cihazı operasyonu hazırlıklarını, 27 Eylül 2024'te banliyölere düzenlenen hava saldırıları sırasında gerçekleştirilen Nasrallah suikastına kıyasla ‘basit’ olarak nitelendirdi. Gazete ayrıca, özenle hazırlanmış paketler taşıyan Mossad ajanlarının büyük bir tehlikeye maruz kalma riskinden de bahsetti.

Çifte tehlike

Yedioth Ahronoth, aldıkları istihbarat bilgilerinin Nasrallah'ın Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan ve Güney Cephesi Komutanı Ali Karaki ile görüşeceğini doğruladığını açıkladı. Sadece birkaç güvenlik görevlisi ve Hizbullah'ın iç çevresinin saklanma yerini bildiğini belirten gazete, “Mossad ajanlarının, kompleksin üzerindeki binanın içinde önceden belirlenen noktalara cihazlarını yerleştirmeleri planlanmıştı. Hayatta kalma şanslarının yüzde 50'den fazla olmadığını çok iyi biliyorlar, çünkü Hizbullah ajanları tarafından fark edilmeseler bile, bölgeyi hedef alan İsrail bombalarının şarapnel parçalarıyla vurulma riskiyle karşı karşıya kalacaklardı” ifadelerine yer verdi.

Hava koruması altında

Bu tehlike, Mossad ajanlarını operatörlerinden güney banliyölerine yağmur gibi yağan bombaları durdurmasını istemeye sevk etti. Özellikle, Nasrallah'ın kalesi olan Haret Hreik'e yönelik saldırıları durdurmak istediler. Böylece Hizbullah liderlerinin ana gizli sığınağının bulunduğu çok katlı binaya ulaşmak için kullandıkları yolun hedef alınmamasını sağlamayı amaçladılar.

Operatör bu talebe yanıt vermedi. Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre bombardımanın yoğunlaşacağını garanti etti; güvenlik personelinin saklanmak zorunda kalacağını ve sığınağa giden yolu engellemeyeceğini söyledi. Mossad ajanları daha sonra ‘ağır hava koruması altında tam bir başarıyla gerçekleştirilen’ görevlerine başladı.

İsrail bombalarının yağmuru altında Mossad ekibi görevini tamamladı, cihazları belirlenen yerlere yerleştirdi ve geri çekildi.

‘Bilim kurgu dünyasından çıkmış gibi’

Yedioth Ahronoth’un haberinde, “Taşıdıkları ekipman bilim kurgu dünyasından çıkmış gibi görünüyordu. Söz konusu ekipmanlar 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından yaklaşık bir yıl önce, 2022'de tamamlanmıştı ve yeraltının belirli derinliklerine hassas saldırılar gerçekleştirmek için tasarlanmıştı” denildi. Haberde, “Mossad'ın bu teknolojiyi sadece Lübnan için değil, İran'ın nükleer programına olası bir saldırı için de edinmek istediği” belirtildi.

Gazete, İsrail Savunma Bakanlığı'nın silah geliştirme departmanının, istihbarat ve teknoloji uzmanlarıyla birlikte cihazların geliştirilmesine katıldığını, aynı şekilde silahların hassasiyet ve derin penetrasyon yeteneklerini geliştiren Hava Kuvvetleri ve savunma şirketleri Rafael ve Elbit'in de bu çalışmaya katıldığını belirtti.

Gazete, 27 Eylül 2024 saat 18:00'de gerçekleştirilen operasyonun ayrıntılarına ilişkin olarak, on Hava Kuvvetleri uçağının yeraltı sığınağının bulunduğu alana her biri bir ton ağırlığında 83 bomba attığını belirtti. Operasyona F-15 ve F-16 uçaklarının katıldığını ve geleneksel GPS'in yanı sıra hassas güdüm sistemi ile donatılmış Amerikan yapımı BLU-109 bombaları attığını kaydetti.


Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması, Filistinliler ve İsrailliler için ne anlama geliyor?

BM’nin New York'taki genel merkez binası (EPA)
BM’nin New York'taki genel merkez binası (EPA)
TT

Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması, Filistinliler ve İsrailliler için ne anlama geliyor?

BM’nin New York'taki genel merkez binası (EPA)
BM’nin New York'taki genel merkez binası (EPA)

İngiltere, Kanada ve Avustralya dün Filistin devletini tanıdı. Şarku'l Avsat'ın Reuters'tan aktardığı habere göre diğer ülkelerin de bu hafta New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul oturumlarında aynı yolu izlemesi bekleniyor.

Peki bu, Filistin devletinin kurulması açısından ne anlama geliyor?

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) 1988 yılında Filistin devletinin bağımsızlığını ilan etti. Bu bağımsızlık, Küresel Güney'deki çoğu ülke tarafından hızla tanındı. Bugün, BM’nin 193 üye devletinden yaklaşık 150'si Filistin devletini tanıyor.

İsrail'in baş müttefiki olan ABD, Filistin devletini nihayetinde tanıyacağını defalarca kez dile getirmiş, ancak bunu Filistinliler ile İsrailler arasında ‘iki devletli çözüm’ konusunda anlaşmaya varıldıktan sonra yapacağını belirtmişti. Avrupa'nın büyük güçleri de birkaç hafta öncesine kadar aynı tutumu sergiliyordu.

Ancak İsrailliler ile Filistinliler arasında 2014 yılından bu yana bu konuda herhangi bir müzakere yapılmadı. Bunun yanında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistin devletinin asla kurulmayacağını söylemeye devam ediyor.

Filistin devletini temsil eden bir heyet, BM’de resmi olarak daimî gözlemci statüsüne sahip olsa da oy hakkı bulunmuyor. Filistin devletini tanıyan ülke sayısına bakılmaksızın BM’ye tam üye olmak için Washington'ın veto hakkına sahip olduğu BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) onayı gerekiyor.

Dünya geneline yayılan Filistin diplomatik misyonları, Filistin halkını temsil eden ve uluslararası alanda tanınan Filistin Yönetimi'ne bağlı olarak faaliyet gösteriyor.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi, İsrail ile yapılan anlaşmalar kapsamında işgal altındaki Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde sınırlı özerklik hakkını kullanıyor. Filistin pasaportlarını düzenliyor ve Filistin sağlık ve eğitim sistemlerini yönetiyor.

Hamas, Gazze Şeridi’nde 2007 yılında iki taraf arasında kısa süreli bir çatışmanın ardından Abbas liderliğindeki Fetih Hareketi’ni sınır dışı ederek bölgenin kontrolünü ele geçirdi.

Dünya güçlerinin çoğunun diplomatik misyonları Tel Aviv'de bulunuyor. Çünkü Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımıyor. ABD’nin Donald Trump'ın ilk başkanlığı döneminde büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ise bu konuda bir istisna oluşturuyor.

Ancak, yaklaşık 40 ülke Batı Şeria’nın Ramallah kentinde veya İsrail'in ilhak edeceğini açıkladığı ve Filistinlilerin başkent olarak istedikleri Doğu Kudüs'te konsolosluk ofisleri bulunuyor.

Bu ülkeler arasında Çin, Rusya, Japonya, Almanya, Kanada, Danimarka, Mısır, Ürdün, Tunus ve Güney Afrika yer alıyor.

Filistin devletini tanımayı planlayan ülkeler, bunun diplomatik temsilcilikleri üzerinde yaratacağı etkiyi açıklamadı.

Filistin devletini tanımaktaki amaç ne?

İngiltere, Kanada ve Avustralya, bu ay yapılacak BM Genel Kurulu toplantısı öncesinde Filistin devletini tanıdı. Fransa ve Belçika dahil diğer ülkeler de aynı yolu izleyeceklerini açıkladı.

İngiltere gibi ülkeler, bu adımın İsrail’e Gazze'deki savaşı sona erdirmesi, işgal altındaki Batı Şeria'da yeni Yahudi yerleşimlerinin inşasını durdurması ve Filistinlilerle barış sürecine yeniden bağlılık göstermesi için baskı yapmak amacıyla atıldığını söylüyor.

Filistin devletinin tanınmasını destekleyen ilk Batılı büyük bir ülkenin lideri olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu adımın Filistin Yönetimi'nin, yönetişim ve idari kapasitesini iyileştirecek ve savaş sonrası Gazze'yi yönetmek için daha güvenilir bir ortak haline getirecek reformları hayata geçirme taahhüdüyle birleştirileceğini söyledi.

Tanınma pratikte ne anlama geliyor?

Tanınmayı büyük ölçüde sembolik olarak görenler, Çin, Hindistan, Rusya ve birçok Arap devleti gibi, onlarca yıl önce Filistin devletini tanıyan ülkelerin sınırlı nüfuzuna dikkati çektiler.

BM’de tam üye statüsü veya sınırları üzerinde kontrolü olmayan Filistin Yönetimi, ikili ilişkileri yönetme konusunda sınırlı bir kapasiteye sahip.

İsrail ticaret, yatırım ve eğitim veya kültür alışverişlerini kısıtlamıyor. Filistin'de havaalanı bulunmuyor ve karayla çevrili bir bölge olan Batı Şeria'ya yalnızca İsrail üzerinden veya İsrail'in kontrolündeki Ürdün sınırından ulaşılabiliyor. İsrail şu anda Gazze Şeridi'ne tüm erişim noktalarını kontrol ediyor.

Ancak, Filistin devletini tanımayı planlayan ülkeler ve Filistin Yönetimi, bunun boş bir jestten daha fazlası olacağını söylüyorlar.

Filistin'in İngiltere'deki Misyonunun Başkanı Büyükelçi Hüsam Zomlot, tanınmanın eşit şartlarda kurumlar arası ortaklıklara yol açabileceği değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere’nin eski Kudüs Başkonsolosu Vincent Finn, Filistin devletini tanıyan ülkelerin İsrail ile ilişkilerinin bazı yönlerini gözden geçirmeleri gerekebileceğini söyledi.

İngiltere'nin durumunda bunun, işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinden gelen ürünlerin yasaklanması gibi tedbirlerin alınmasına yol açabileceğini belirten Finn, ancak bunun İsrail ekonomisi üzerindeki pratik etkisinin minimum düzeyde olacağını da sözlerine ekledi.

İsrail ve ABD nasıl tepkisi verdi?

İsrail, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaştaki davranışları nedeniyle yaygın şekilde kınamalarla karşı karşıya kalırken bu tanımanın, Gazze Şeridi’ndeki savaşı tetikleyen 7 Ekim 2023 saldırıları için Hamas'ı ödüllendireceğini öne sürüyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu, yaptığı bir açıklamada “Ürdün Nehri'nin batısında Filistin devleti kurulmayacak” ifadelerini kullandı.

Öte yandan ABD, Avrupalı müttefiklerinin bağımsız bir Filistin devletini tanıma yönündeki her türlü girişimine şiddetle karşı çıkıyor. ABD’nin Filistinli yetkililere yaptırımlar uygulayarak, ABD’ye giriş vizelerini reddetme ve iptal etme gibi adımlar atması, Filistin Devlet Başkanı Abbas ve diğer Filistin Yönetimi yetkililerinin New York'ta düzenlenen BM Genel Kurulu'na katılmalarını engel oldu.


Tahran, Ekvador'un DMO'yu terör örgütü olarak tanımlama kararını kınadı

 İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) liderlerinin İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmelerinden (İran Dini Lideri Ali Hamaney'in internet sitesi)
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) liderlerinin İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmelerinden (İran Dini Lideri Ali Hamaney'in internet sitesi)
TT

Tahran, Ekvador'un DMO'yu terör örgütü olarak tanımlama kararını kınadı

 İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) liderlerinin İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmelerinden (İran Dini Lideri Ali Hamaney'in internet sitesi)
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) liderlerinin İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmelerinden (İran Dini Lideri Ali Hamaney'in internet sitesi)

Tahran, Ekvador hükümetinin İran Devrim Muhafızları Ordusu'nu (DMO) terörist örgütler listesine dahil etme kararını şiddetle kınadı ve bu adımın iki ülke arasındaki ikili ilişkilere zarar vereceği uyarısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığına göre, İran Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada, bu kararın ‘mantıksız ve yasadışı’ olduğunu ve açıklamanın ‘ABD ve İsrail'in siyasi baskısına bir yanıt’ olarak değerlendirildiğini belirtti.

Açıklamada, ‘uluslararası hukuku ve insani standartları ihlal eden politikalara girişmenin siyasi ve hukuki sonuçları olabileceği’ belirtilerek Ekvador hükümetine ‘tutumunu gözden geçirmesi’ çağrısında bulunuldu.

Açıklamada ayrıca, DMO da dahil olmak üzere İran silahlı kuvvetlerinin ‘savunma görevlerini yerine getirmeye devam edeceği’ ve ‘ülkenin güvenliğine yönelik her türlü saldırı veya tehdide yanıt vereceği’ belirtildi.

İran Dışişleri Bakanlığı ise bu kararı ‘haksız bir suçlama’ olarak değerlendirdi. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Amerika İşleri Direktörü Zehra Erşadi, bu kararın ‘uluslararası norm ve yasalara aykırı olduğunu’ söyledi. Erşadi, “Kararın Ekvador hükümetine uygulanan dış baskıların sonucu olduğu görülüyor” dedi.

Erşadi, kararın ‘sadece İran ile ikili ilişkileri etkilemekle kalmayıp, uluslararası ilişkilerde olumsuz bir emsal teşkil edebileceğini ve Ekvador hükümetini yasal olarak sorumlu tutabileceğini’ ifade etti.

DMO'nun ‘İran anayasası ve halkın iradesinden meşruiyetini alan resmi ve egemen bir kurum’ olduğunu belirten Erşadi, ABD'yi ‘bazı ülkeleri İran silahlı kuvvetlerini terör örgütü olarak tanımlamaya zorlamakla’ suçladı.

Son yirmi yıldır Tahran, ‘anti-emperyalist’ tutumuyla Ekvador dahil Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerini genişletmeye çalışıyor. Mahmud Ahmedinejad ve İbrahim Reisi'nin cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Tahran, ABD'nin yaptırımlarının etkisini azaltmak amacıyla bu ülkelerle bir dizi anlaşma imzaladı.