İtalya'da İsrail yanlısı tutum aldığı gerekçesiyle RAI yine protesto edildi

İtalya'da geçen hafta düzenlenen Sanremo Müzik Festivali'nde savaşı eleştiren mesajlar veren sanatçılara karşı, İsrail'e destek açıklaması yapan devlet televizyonu RAI'nin yönetimi ve İsrail’in Gazze'ye saldırıları ülke genelinde protesto edildi

(AA)
(AA)
TT

İtalya'da İsrail yanlısı tutum aldığı gerekçesiyle RAI yine protesto edildi

(AA)
(AA)

Avrupa'nın en eski şarkı yarışması olan Sanremo Müzik Festivali'nin 10 Şubat'taki finalinde Tunus asıllı İtalyan rapçi Ghali Amdouni'nin "Soykırımı durdurun" çağrısı yapmasına, İsrail'in Roma Büyükelçisi Alon Bar'ın tepki göstermesi ve bunun üzerine RAI Üst Yöneticisi Roberto Sergio'nun da İsrail'in yanında tutum almasına yönelik tepkiler sürüyor.

Başkent Roma’da Mazzini Caddesi'ndeki RAI Genel Merkezi önünde toplanan yaklaşık 4 bin kişi, ellerindeki Filistin bayrakları ve dövizlerle hem İsrail’in Gazze’ye saldırılarını hem de RAI yönetiminin tutumunu protesto etti.

Mitingde yapılan konuşmalarda, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı belirtilirken, RAI kanalı kamu yayıncılığı yapmaya davet edilerek Filistin'de yaşananlara bültenlerinde "yeterli" süre vermemesi sebebiyle eleştirildi.

(AA)
(AA)

Gösteride, "Benim adıma değil", "Bizi sansürlemeyin", "Ateşkes", "Bütün gözler Refah'ta", "Özgür Filistin" ve "Soykırımı durdurun" yazılı dövizler dikkati çekti.

Mitingde göstericiler, RAI yönetimine yönelik sık sık "Utanın" ve "İstifa, istifa", İsrail’e yönelik “Soykırım yapmayı kesin” şeklinde slogan attı.

Bir göstericinin de RAI Genel Merkezi önündeki yola sprey boya ile "Özgür Filistin" yazdığı görüldü.

Roma’da RAI önündeki protestoya katılan soyadını açıklamak istemeyen Davide, "RAI'den kesinlikle hiçbir şey beklemiyorum maalesef. Hem İsrail hem Filistin’den bahsettiklerinde eşitlik olmasını arzu ederim. RAI'de ne yazık ki sadece İsrail’den bahsediliyor." dedi.

Davide, RAI'deki bülten ve programlarda sadece 7 Ekim'de olanların konuşulduğuna dikkati çekerek, "7 Ekim'den bu yana her gün aralıksız bir kıyım yaşanıyor ki Filistin halkı yıllardır bununla karşı karşıya. Bu 7 Ekim'de başlayan bir mesele değil, en az 50 yıldır süren bir mesele. Ne yazık ki RAI, Filistin'de yaşananları gizliyor." diye konuştu.

(AA)
(AA)

Gazze’de yaşananlarla ilgili ne düşündüğü de sorulan Davide, "Bence hemen ateşkes olmalı. Ancak bu tek başına yeterli olmayacaktır. (İsrail) İşgal altındaki topraklardan mutlaka çekilmeli. Bir adım değil, 100 adım geri atmalılar. Ama maalesef (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu orada olduğu sürece orada bu olmayacak, bunu biliyoruz. İtalya'nın bunu anlamasını, hükümetin anlamasını ve tıpkı ABD'dekilerin yapmayı düşündüğü gibi geri adım atmasını umuyoruz.” yanıtını verdi.

Öte yandan, başkent dışında kuzeydeki Torino ve Trieste kentlerinden güneydeki Palermo'ya kadar pek çok şehirde RAI kanalının İsrail yanlısı tutum almasına yönelik protestolar devam etti.

İtalyan ANSA ajansının haberine göre, yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı Torino'daki yürüyüş sırasında Başbakan Giorgia Meloni ile İsrailli mevkidaşı Netanyahu’nun el sıkıştığı bir fotoğraf karesi de ateşe verildi.

(AA)
(AA)

Verona kentindeki yürüyüşte polis göstericilere copla müdahale etti

Ülkenin kuzeyindeki Verona kentinde düzenlenen yürüyüşte, Filistin destekçileri, “Soykırımı durdurun” çağrısıyla İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti.

Ellerine sürdükleri kırmızı boyalarla Gazze’de katliam yaşandığına dikkati çeken göstericiler, İsrail’in saldırılarını protesto etti.

Göstericiler, kentteki silah fuarına yürümek isteyince zaman zaman güvenlik güçleriyle karşı karşıya geldi ve arbede yaşandı.

Arbedeler sırasında güvenlik güçleri göstericilere copla müdahalede bulundu.

Bu arada, dün Roma'nın ortasından geçen Tiber nehrindeki bir köprüye, üzerinde karpuz dilimi yiyen Netanyahu resmi bulunan ve altında "Soykırımı durdurun" yazan büyük bir pankart asıldı.



Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)

Siyasi analizde, sonuçlara varmak için göstergeleri izlemek gerekir. İran Dini Lideri'nin rejimin kurucusu Humeyni’nin ölüm yıldönümü sırasında yaptığı son konuşmadan ve Umman Sultanlığı aracılığıyla Tahran'a sunulan son Amerikan teklifinden, iki taraf arasında kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir. Hem de Umman himayesinde yapılan dördüncü tur görüşmelerden bu yana Tahran ve Washington arasında görülen keskin görüş farklılıklarına rağmen. Farklılığın sebebi İran'ın daha önce uranyumu 2015 nükleer anlaşmasında kabul edilen aynı seviyede, yani yüzde 3,67 oranında zenginleştirme hakkını tanıyan Amerikan pozisyonunda değişiklik olarak gördüğü son açıklamalar. Amerikan pozisyonunun, İran'ın nükleer programı barışçıl olduğu sürece zenginleştirme prensibini tamamen reddetme yönünde değiştiğini görüyoruz. Buna göre Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkı yok ve nükleer yakıtı yurtdışından ithal edebilir. Bu konu, sorunun çözümüne dair olumlu bir atmosfer oluşturmakta başarısız olan beşinci tura kadar uzanan görüşmelerin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldi. Bu arada İran, kendi topraklarında kurulacak ve Suudi Arabistan ile BAE’nin de dahil olacağı bölgesel bir uranyum zenginleştirme kompleksi önerisinde bulundu; böylece topraklarında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürebilir, nükleer yakıta erişimini sürdürebilir ve komşularına karşı iyi komşuluk gösterebilir.

Öte yandan, ABD tarafının da İranlılara sunulan ve Tahran’ın kendisine yanıt olarak birkaç mesaj verdiği bir teklifi var. Bu teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, ABD'ye ilave olarak İran, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap ülkelerinden oluşan bölgesel bir nükleer enerji birliği kurulması çağrısını içeriyor. Daha sonra Umman Sultanlığı'nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gözetiminde bölgesel bir uranyum zenginleştirme tesisi kurulmasını önerdiği söylendi. Washington, Umman'ın teklifini kabul etti ve bu ortak uranyum zenginleştirme tesisinin İran dışında bulunmasını istedi. Axios sitesi, ABD'nin, programını askıya alması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını tanıdığını, topraklarında yüzde 3’e kadar uranyum zenginleştirilebileceğini kabul ettiğini bildirdi. Tahran bölgesel zenginleştirme tesisi teklifini kabul edebilir, ancak bu, onun için yurt içindeki zenginleştirme faaliyetlerine bir alternatif olmayacaktır. Kaldı ki tesisin yurt dışında değil, kendi topraklarında bulunmasını istiyor.

Amerikan pozisyonunun yüzde 3 zenginleştirme etrafında dönmesi durumunda, bunun Washington'un pozisyonundan geri adım attığı anlamına geldiği iddia edilebilir. Washington, önceki iki görüşme turunda İran'ın topraklarında zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesini engellemekte ve yurtdışından nükleer yakıt ithal etmesinde ısrar etmişti. Bu nedenle, Tahran'ın küçük bir oranda bile olsa ülke içinde zenginleştirmeye devam etmesi, bir yandan Washington ile yaptırımları kaldıracak, diğer yandan ABD'nin topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını tanımasını garantileyecek bir anlaşmaya varana kadar, orta yol olarak kabul edebileceği bir teklif olacaktır.

Dolayısıyla Amerikalıların önerdiklerine ve İran'ın cevabına göre, altıncı turun yakında yapılması ve daha sonra bir anlaşmaya varılması muhtemel. Amerikan teklifi, ABD'nin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulması talebi ile İran'ın ülke içinde zenginleştirmeyi sürdürme ısrarı arasındaki uçurumu küçültecek bir uzlaşma olabilir. Hal böyle iken, İran Dini Lideri Ali Hamaney neden iki gün önce buna karşı çıkan ve Washington'a düşmanca yanıt veren, İran'ın pozisyonundan geri adım atmadığını vurgulayan açıklamalar yaptı? Konuşmasında, “Ülkesinin tam bir nükleer yakıt döngüsüne sahip olmakta başarılı olduğunu, nükleer endüstrinin sadece enerji için olmadığını, aynı zamanda tüm endüstrilerin temeli ve ulusal bağımsızlığın sembolü olduğunu, uranyum zenginleştirmenin nükleer meselenin anahtarı olduğunu ve İran'ın düşmanlarının zenginleştirmeyi kontrol altına almak istediklerini” söyledi. Hamaney böylece bir yandan ülkesinin anlaşma için can atmadığını ve ülkenin en yüksek otoritesinin buna bir ölçüde karşı çıktığını göstermeye çalıştı. Diğer yandan, bu konuşma içeriye dönüktü, çünkü Tahran'ın topraklarında uranyum zenginleştirme hakkından mahrum bırakılmayı reddettiğini duyuruyordu. Böylelikle Tahran, Donald Trump'ın sunduğu teklifi kabul etse bile, Dini Lider'in muhalif konuşması tekliften birkaç gün önce yapılmış olacaktı. Trump’ın teklifi uranyumu 2015 anlaşmasındakine yakın düşük bir seviyede zenginleştirmeyi içerdiğinden, Tahran, bunu İran direnişi karşısında Washington'un geri çekilmesi ve teklifin onu içeride zenginleştirme hakkından mahrum bırakmadığı şeklinde pazarlayabilir.

Konuşma ayrıca İran ve Washington'un kamuoyu önünde düşmanca açıklamalar yapma, ancak perde arkasında, aralarındaki boşlukları kapatmak için anlaşma ve ardından bunu açıklama alışkanlığının çerçevesine girebilir. Tahran'a ABD’ye pozisyonunda geri adım attırmakla övünme fırsatı verecek olan Trump, İran zihniyetini ve nükleer meselenin nasıl bir ulusal gurur meselesi, ulusal kimlik ve egemenliğin bir parçası olduğunu incelemiş olmalıydı. Öyle ki hükümet, öğrenciler için nükleer tesislere okul gezileri düzenliyor. Tahran rejimi ayrıca yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen ileri nükleer teknoloji seviyelerine ulaşma yeteneği ile övünüyor. Bu nedenle İran, topraklarında uranyum zenginleştirmekten mahrum bırakılmasını reddederdi. Yine özellikle bir yandan bilimsel ve nükleer ilerlemenin bir sembolü olduğu, diğer yandan da kendisinden vazgeçmesinin Washington veya Tel Aviv’in kendisine yönelik askeri bir saldırısını kolaylaştıracağına inandığı bir kart olduğu için yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumundan vazgeçmeyi reddederdi.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Independent Arabia sitesinden çevrilmiştir.