Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak İstihbarat Servisi, Humeyni'ye Necef'te suikast düzenlenmesini önerdi, ancak Saddam Hüseyin ‘Irak’ın konuğuna’ ihanet etmeyi reddetti

Irak’ın ‘Baas’a bağlı’ İstihbarat Servisi’nin eski ABD masası şefi Salim el-Cumeyli, Irak istihbaratının eski defterlerini Şarku’l Avsat için açtı (1)

Salim el-Cumeyli
Salim el-Cumeyli
TT

Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak İstihbarat Servisi, Humeyni'ye Necef'te suikast düzenlenmesini önerdi, ancak Saddam Hüseyin ‘Irak’ın konuğuna’ ihanet etmeyi reddetti

Salim el-Cumeyli
Salim el-Cumeyli

Saddam Hüseyin'in Irak İstihbarat Servisi tarafından kendisine karşı suikast düzenlenmesi önerilen Humeyni'yi Necef'te kaldığı süre boyunca ‘Irak'ın konuğu’ olduğu için reddettiği ve Humeyni’nin böylece suikasttan kurtulduğu doğru mu? Humeyni'nin Paris'te Saddam Hüseyin’in temsilcisine söylediği bir cümle, onu Şah'ın halefi olacak adamla bir arada yaşamanın imkansız olduğuna ikna etti mi? Peki Tahran'da Velayet-i Fakih liderinin eline ulaşan patlayıcının ve rejimin önde gelenlerine düzenlenen bombalı saldırıların arkasında hangi hikayeler var?

Saddam Hüseyin rejimi ile El Kaide lideri Usame bin Ladin arasında Kuveyt'in işgalinden sonra başlayan temasların arkasındaki gerçek neydi? Onlara kim arabuluculuk yaptı? Peki, ya 1993 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne düzenlenen saldırıya katılan, Irak'ta uzun süre tutuklu kalan ve ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali sonrasında hapishaneden kaybolan Abdurrahman Yasin’e ne oldu?

Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’a yönelik suikast girişimi ne kadar ciddiydi? Tuzağa düşerek Süveyş Kanalı'nın kapanmasına yol açan geminin gerçek hikayesi neydi? François Mitterrand'ın eşi Danielle Mitterrand, Irak İstihbarat Servisi’nin bombalı suikast girişiminden nasıl kurtuldu? Saddam Hüseyin’in dostu Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından Jacques Chirac’a gönderilen Paris metrosu çantalarında ne vardı? Saddam aynı çantalardan dönemin Pakistan Başbakanı Benazir Butto'ya da gönderdi mi? Saddam Hüseyin’in Lübnan eski Cumhurbaşkanı General Mişel Avn'ın desteğiyle Hafız Esed'i ve Libya’da muhalefeti destekleyerek, Muammer Kaddafi'yi cezalandırma kararının arkasındaki nedenler neydi?

Irak İstihbarat Servisi’nin kendisini korumayı önermesinin ardından Iraklı Şii dini otorite Muhammed Bakır es-Sadr'ın idam edilmesi, İstihbarat Servisi’ni gerçekten şaşırttı mı? Peki, Ürdün’ün aldığı güvenlik önlemlerinin kendisine yaklaşılmasını engellediği ve böylece Irak İstihbarat Servisi’nin suikast ekibinin Bağdat'a hayal kırıklığıyla döndüğü Hüseyin Kamil ile ilgili ne olmuştu? Bağdat'tan Londra'ya gönderilen zehirli yüzüğün ve bir diplomatın çantasında gelen kesilmiş kafaların arka planındaki olay neydi?

Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli’nin, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil’e röportaj verdiği sırada çekilmiş bir fotoğrafı
Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli’nin, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil’e röportaj verdiği sırada çekilmiş bir fotoğrafı

Tüm bunlar ve diğer pek çok soru onlarca yıl boyunca cevapsız kaldı. Ancak bir gazeteci olarak cevapsız bekleyen bu sorular beni rahatsız ediyordu. Bu yüzden soruların yanıtlarını alabilmek için Irak İstihbarat Servisi’nin eski cevherlerinden birine ulaşmalıydım ve ulaştığım da söylenebilir. Bu kişi, uzun süre Irak İstihbarat Servisi’nin koridorlarında dolaşmış istihbarat subayı Salim el-Cumeyli’ydi. Cumeyli, Şarku’l Avsat’a İstihbarat Servisi’nde çalıştığı yıllarda yaşadığı tehlikeli ve heyecan verici dönüm noktalarını anlattı.

ABD ordusu 2003 yılında Irak'ı işgal ettiğinde Cumeyli, İstihbarat Servisi’nin ABD masası şefiydi. İstihbarat arşivinin olabildiğince çoğunu yok etmeye çabaladıysa da Amerikan askerleri onu tutuklamakta gecikmedi ve dokuz ay hapishanede kaldı. Ardından Amman'a giden Cumeyli, böylece her şeyden uzaklaştı. Şimdi ise Şarku’l Avsat’a anlattıklarıyla geri döndü.

“Salim Cumeyli: Teybin patlaması sonucunda Hamaney'in eli felç oldu”

İşte Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil’in Irak İstihbarat Servisi eski ABD masası şefi Salim Cumeyli ile yaptığı röportajın ilk bölümü:

Ayetullah Humeyni, 1960’lı yılların ortalarında Irak'a geldi. Humeyni, başlangıçta aktif değildi. Irak, 1968 Temmuz Devrimi'nden sonra İran Şahı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) bağlı üç adayı ilhak etme kararına karşı bir tutum sergiledi. İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, bir baskı ve tehdit kartı olarak kullanmak amacıyla askerlerini Irak sınırına kaydırdı. Humeyni, Müslümanın Müslümanla savaşmasının caiz olmadığı düşüncesinden yola çıkarak İran askerlerini isyan etmeye ve Şah'ın emirlerine uymamaya çağırdı. Şah ise Irak'ta Kürt muhalifleri destekledi. Biz de Şah’a karşı İran muhalefetini desteklemeye başladık. Humeyni'nin ekibini de Irak’a getirmesini sağladık ve onlara Irak pasaportu verdik. Yayın yapmalarına olanak sağladık ve böylece siyasi faaliyetlerine başladılar.

Ali Bava Başkanın (Saddam Hüseyin) eski bir yol arkadaşıydı. İstihbarat Servisi tarafından oluşturulan Halkla İlişkiler Ofisi’nin kurucularındandı. Humeyni ile koordinasyon görevini o devraldı. Bava, Humeyni’ye ve ekibine çeşitli şekillerde destek teklif etti. Bunun üzerine Humeyni, Irak'ın bu öncü rolü için ona birçok kez teşekkür etti.

Irak, Cezayir’de 1975 yılında yapılan anlaşmadan sonra İran’a desteğini kesti ve Kürt hareketi çöktü. Anlaşmanın şartları arasında, İran muhalefetinin Irak topraklarındaki faaliyetlerinin durdurulması yer alıyordu. Humeyni, yeni durumu dikkate alması ve İran'la ilişkilerin şartlarına saygı göstermesi gerektiğini anladı. Ancak bunu kabul etmedi ve faaliyetlerini sürdürdü. Biz de ona eğer faaliyetlerine devam etmekte ısrar ederse Irak'ı terk etmesi gerektiğini söyledik. Kuveyt'e gitmeye çalıştı. Sınır bölgesinde mahsur kaldı. Ardından Iraklı yetkililer, Necef'e dönmesini kabul ettiler.

Humeyni’ye yanıt vermenin ya da onu kontrol altında tutmanın zor olduğunun anlaşılmasının ardından, Humeyni meselesi ve İran ile ilişkiler konusunda bir kafa karışıklığı ortaya çıktı. Tam da bu ortamda İstihbarat Servisi, sorunu ve Humeyni'nin faaliyetlerini sürdürmedeki ısrarının yol açabileceklerini tartışmaya başladı. Toplantılardan birinde istihbarat subaylarından biri, Humeyni'ye suikast düzenlenmesini, suikastın Şii din adamı Ebu Kasım el-Hoyi’nin üzerine atılmasını ve böylece ikisinin fiilen ortadan kaldırılmasını önerdi. İstihbarat Servisi, önerinin suikastın Şii din adamı Ebu el-Kasım el-Hoyi’nin üzerine atılmasıyla ilgili ikinci bölümünü Başkana sunmaya cesaret edemedi. Sadece birinci bölümü, yani Humeyni'ye suikast önerisini sunmakla yetindi. Başkan, Humeyni’ye suikast düzenlenmesine ve Şah'ın İstihbarat Servisi’ne teslim edilmesine razı olmadı ve “İstihbarat Servisi onun (Humeyni’nin) Irak'ın konuğu olduğunu bilmiyor mu?” diye azarladı.

Saddam, ‘Irak’ın konuğu’ olduğunu söyleyerek Humeyni’ye ihanet etmeyi reddetti (Getty)
Saddam, ‘Irak’ın konuğu’ olduğunu söyleyerek Humeyni’ye ihanet etmeyi reddetti (Getty)

Humeyni, bu durum üzerine Paris'e gitti. Saddam Hüseyin, özellikle Şah rejiminin bocalıyor gibi görünmesinin ardından Humeyni'nin bir sonraki aşamayla ilgili niyetini öğrenmek istedi.  Humeyni ile ilişkisi olan Ali Bava’yı Paris'e gönderdi ve olanlar oldu. O görüşme bir sonraki aşamayı etkiledi. Bava, Humeyni’ye Şah'ın devrilmesi ve Tahran'a dönmesi durumunda ne yapacağını sordu. Humeyni ise ona İslam Devrimi'nin başarısından sonra önceliğin, Irak'taki Baas rejiminin devrilmesi olacağına dair net bir yanıt verdi. Saddam, Bava’dan görüşmeyle ilgili bilgi aldı. Ardından Humeyni'nin Tahran'a dönmesi durumunda karşı karşıya gelmenin kaçınılmaz olduğu sonucuna vardı ki, bu oldukça muhtemel görünüyordu.

Ne var ki Şah rejimi düştü ve Humeyni İran’a geri döndü. Irak'taki Şii akımlar, Humeyni rejimine sempati duymaya ve etkileşimde bulunmaya başladılar. Humeyni, Iraklı Şii dini otorite Muhammed Bakır es-Sadr'ın Irak'ta İslami devrimi ilan etmesi için provoke etti. Irak yönetimine karşı özellikle İran'ın vekilleri aracılığıyla yapılan tacizler, Tarık Aziz ve Sadun Hammadi'ye yönelik suikast girişimleri ve bombalı saldırılarla bir nefret ortamı oluşturuldu. Çatışmanın sinyalleri bir bir ortaya çıkmaya başladı. Irak-İran savaşı başlamadan önce Irak semalarında uçarken uçağı düşürülen İranlı bir pilotu alıkoyduk. Pilot, savaşı fiilen İran'ın başlattığının kanıtıydı.

Barzan İbrahim et-Tikriti (Getty)
Barzan İbrahim et-Tikriti (Getty)

Salim el-Cumeyli’ye dönemin Irak İstihbarat Servisi Şefi Barzan İbrahim et-Tikriti’nin (Saddam Hüseyin’in üvey kardeşi) Humeyni suikastına kafayı taktığına dair duyumları sorduğumda röportaja kaldığı yerden şöyle devam etti:

“İran’da zafer kazanan ‘İslam Devrimi’, çeşitli güçlerden oluşan bir karışımdı ve kurumları kırılgandı. Humeyni, Şah’ın devrilmesinde rol almasına rağmen Halkın Mücahitleri Örgütü’ne (HMÖ) sırtını döndü ve üst düzey liderlerini idam ettirdi. Savaş (Irak-İran Savaşı) başladı ve ihtiyaç duyulan askeri gücü toplamamız gerekiyordu. Savaş her şeye açık bir hale geldi ve kontrolden çıktı. HMÖ, askeri ve güvenlik işlerinde deneyimli ve sağlam personele sahipti ve toplumda kök salmıştı. İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) ile de daha önce kurduğumuz ilişkilerimiz vardı. Bu ilişkiler, Irak İstihbarat Servisi’nin İran rejimine ağır darbeler indirmesini sağladı.”

Ağır darbeler

İstihbarat Servisi, İKDP’ye ve HMÖ’ye her türlü medya, teknik, malzeme ve askeri desteği sağladı. Barzan et-Tikriti'nin bizzat yönettiği bir operasyonla ilk hedef, İran Şura Meclisi idi. Meclis oturumunun yapıldığı noktaya bombalı tuzak kurulması için bir plan yapıldı ve plan 28 Haziran 1981 tarihinde hayata geçirildi. Dönemin Yargı Erki Başkanı Ayetullah Hüseyin Beheşti ve İran İslam Devrimi’nin önde gelen 72 ismi öldürüldü. Ölenlerin arasında bakanlar, milletvekilleri ve yetkililer vardı. Saldırı güçlü ve şiddetli olmuştu. Irak İstihbarat Servisi, gereken yerlere ulaşabiliyor gibiydi.

Ali Hamaney’in, 1981'de Irak-İran savaşı sırasında İran askerlerini ziyareti sırasında çekilmiş bir fotoğraf. Hamaney, bir konuşması sırasında önündeki teybe yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaralandı (Getty)
Ali Hamaney’in, 1981'de Irak-İran savaşı sırasında İran askerlerini ziyareti sırasında çekilmiş bir fotoğraf. Hamaney, bir konuşması sırasında önündeki teybe yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaralandı (Getty)

İran’ın şu anki Dini Lideri Ali Hamaney de hedef alındı. Hamaney’in bir konuşması sırasında, önünde duran teybe yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda sağ eli felç oldu.

Dönemin İstihbarat Servisi Şefi Tikriti, nihai darbeyi indirmeyi yani Humeyni'nin öldürülmesini sabırsız bekliyordu. 1981 yılında bu tür bir operasyonun yapılabileceğine dair bir ortam oluştuysa da Humeyni'ye ulaşmak kolay değildi. Ancak Humeyni’ye yakın olan ve muhtemelen HMÖ'ye sempati duyan bir din adamının ortaya çıkması bu zor görevi kolaylaştırdı. İstihbarat Servisi’nden bir ekip, küçük bir bombalı paket hazırlayarak Humeyni'nin tiftik yününden yapılmış yastığına yerleştirdi. Bomba, Humeyni evde değilken, yanlış zamanda patladı. Fakat Humeyni’nin yatak odasına kadar girilmiş olması İran İslam Devrimi'nin üst düzey isimleri arasında bir terör ortamının patlak vermesine yetti. İstihbarat Servisi, bir ölüm kalım savaşındaydı ve her türlü saldırıya izin veriliyordu.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) 1981'de Tahran'da engelliler için düzenlediği bir törenden fotoğrafta yer alan Humeyni'nin posteri (Getty)
İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) 1981'de Tahran'da engelliler için düzenlediği bir törenden fotoğrafta yer alan Humeyni'nin posteri (Getty)

Saldırılar devam etti. Muhammed Ali Recai, 30 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı görevine gelmesinden bir aydan kısa bir süre sonra bir bombalı saldırıda öldü. Aynı günlerde dönemin İran Başbakanı Muhammed Cevad Bahuner, Başbakanlık Ofisi’ne yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu Yüksek Savunma Konseyi ile toplantıdayken   öldürüldü. 

Kuveyt toprakları için amansız mücadele

Irak ve İran istihbaratları arasındaki çatışma, iki ülkenin topraklarıyla sınırlı kalmayıp yakın ve uzaktaki başka bölgelere de yayıldı. Cumeyli, “Kuveyt, özellikle Irak’ın İran yanlısı İslami Dava Partisi’nin Kuveyt topraklarını Irak rejimine karşı eylemlerde bulunmak için kullanmasından ötürü şiddetli bir mücadeleye sahne oldu” dedi. İran'ı 1985 yılında Kuveyt Emiri Şeyh Cabir el-Ahmed es-Sabah'a suikast girişiminde bulunmakla suçlayan Cumeyli, İslami Dava Partisi'ne bağlı bir grubun aynı yıl nisan ayında, Muntasiriye Medresesi’nde (dönemin üniversitesi) Tarık Aziz'i hedef aldığını, Irak istihbarat Servisi’nin de buna dönemin İran Dışişleri Bakanı Sadık Kutbizade’ye Kuveyt Emiri ile görüşmeye giderken suikast girişiminde bulunarak karşılık verdiğini anlattı. Bunun yanında Kuveyt, İran’ın Kuveyt Büyükelçiliği’nin füzelerle hedef alınmasına, İslami Dava Partisi’nin üst düzey bir yetkilisine düzenlenen suikast girişimine ve daha birçok saldırıya sahne oldu.

İran’ın eski Dışişleri Bakanı Sadık Kutbizade (Getty)
İran’ın eski Dışişleri Bakanı Sadık Kutbizade (Getty)

Humeyni'nin İran İslam Devrimi’ni Irak'ın iç bölgelerine taşıma girişimi, Irak rejimi ve İstihbarat Servisi için büyük bir endişe kaynağı idi. Şii dini otorite Seyyid Muhammed Bakır es-Sadr bu yüzden canından oldu.

Sadr, Şii ekolünün en önde gelen teorisyenlerinden biriydi. Bu, ona Iraklı Şiiler arasında geniş bir nüfuz ve popülerlik sağladı. Dinin siyasete girmesine karşı çıkan dini otoriteler Muhsin el-Hekim ve Seyyid Ebu'l-Kasım el-Hoyi’nin yaklaşımlarının aksine Sadr’ın fikirleri devrim niteliğindeydi. Hekim ve Hoyi, belki de dinin siyasete girmesinin Necef'teki dini otoritelerin rolünün sona ermesine ve Şii dini otorite merkezinin İran'a taşınmasına yol açacağından korkuyorlardı.

“Salim el-Cumeyli: Irak İstihbarat Servisi, Muhammed Bakır es-Sadr'ın korunmasını, buna karşın Genel Güvenlik Müdürlüğü, idam edilmesini önerdi. Başkan ikinci öneriyi kabul etti.”

Tahran, Humeyni'nin mesajını sızdırdı

İran Şahı (Getty)
İran Şahı (Getty)

Humeyni'nin 1979 yılındaki İslam Devrimi’nin Şah rejimini devirmeyi başarmasının ardından Sadr'ın Bağdat'ta rejime karşı çıkan Şii siyasi merkezdeki nüfuzu arttı. Humeyni’nin Sadr'a Baas rejimini devirecek İslami bir devrim yapma çağrısında bulunduğu açıktı.

Sadr’ın, kendisini iki devlet arasındaki çatışma halinin ve Humeyni tarafından hazırlanan savaşın bir parçası olarak bulduğunu söyleyen Cumeyli, şunları söyledi:

“Sadr, bu çağrıya yanıt vermedi ve büyük bir isteksizlik gösterdi. Humeyni, Sadr'a gizli bir mesaj göndererek onu Irak’ta İslami bir devrim başlatmaya çağırdı. Fakat Sadr yanıt vermeyince, İran Radyosu böyle bir mesajın gönderildiği haberini sızdırdı. Sanki Iraklı yetkililere, Humeyni ile Sadr arasında gizli mesajlaşmalar olduğuna dair kanıt sağlanmak istenmişti. Amaç, Humeyni'nin projesini desteklemediği için Sadr'ı bulunduğu makamdan uzaklaştırmak olabilir. Sadr, İran Radyosu'nun haberinin ardından gizli mesajda ne olduğunu Iraklı yetkililere açıkladı.”

Sadr’ın mesajı ve infazı

Muhammed Bakır es-Sadr
Muhammed Bakır es-Sadr

Sadr, 1980 yılının nisan ayında kendisine yakın olan din adamlarından Şeyh A.H.’yi Irak İstihbarat Servisi Şefi Barzan et-Tikriti ile görüşmeye gönderdi. Tikriti, yardımcılarından birinin gönderilen elçiyi karşılamasını istedi. Şeyhin getirdiği mesajda, Seyyid es-Sadr'ın Tikriti’ye selamlarının yanı sıra siyasi çalışmaları bırakacağı, kendisini ilim ve yazıya adayacağı, buna karşılık hayatının korumasını istediği ifadeler yer aldı. Sadr'ın mesajı, Sadr'ın Irak istihbaratının mı yoksa İran’ın mı hayatını tehdit etmesinden endişe duyduğuna dair soruları gündeme getirdi. İstihbarat Servisi, Sadr'a, hayatını koruyabilmesi ve müritlerinin ve destekçilerinin onu ziyaret etmesine izin verebilmesi için Necef'ten Bağdat'a taşınmasını teklif etti.

Tikriti, Saddam Hüseyin’e Sadr'ın mesajının ve İstihbarat Servisi’nin bu konudaki değerlendirmesinin yer aldığı bir rapor gönderdi. Raporda şu maddeler yer aldı:

*Sadr, geleneksel din ekollerinden farklı bir çizgide ve diğer ekollerle kesişiyor. Bilgiye ve kültüre dair özel bir yaklaşıma sahip.

*Sadr, Irak ulusundan oluğunu inkar etmiyor ve bununla gurur duyuyor.

*Velayet-i Fakih’e değil, devlet yönetiminde istişareye inanıyor.

*Eğer Sadr bir suikasta kurban giderse ya da idam edilirse, fikirleri daha fazla insana ulaşacak ve 1966 ile 1980 arasında 45 kez bastırılan Seyyid Kutub'un fikirleri gibi yayılacak.

*İstihbarat Servisi, Sadr'la ilgilenme, hayatını koruma, ikametgahını Necef'ten Bağdat'a taşıma, faaliyetlerini ve bağlantılarını kontrol altına alma ve müritlerinin ve destekçilerinin onu ziyaret etmesine izin verme önerisinde bulunmaktadır.

Böylece Selman Pak bölgesinde Sadr’ın yeni konutu olarak kullanılmak üzere büyük bir müstakil ev hazırlandı. Saddam Hüseyin raporu gördü ve görüşü alınmak üzere Genel Güvenlik Müdürlüğüne havale edilmesi talimatı verdi. İstihbarat Servisi, Sadr'ın Genel Güvenlik Müdürlüğü tarafından çağrılması ve ertesi gün idam edilmesi karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadı. Öyle görünüyor ki Saddam Hüseyin, İstihbarat Servisi’nin değerlendirmesini görmezden gelmiş ve Sadr'a sahip çıkmanın faydasız olduğunu düşünen, ondan kurtulmak gerektiğini vurgulayan Genel Emniyet Müdürlüğü'nün görüşünü desteklemişti. Böyle Sadr, 9 Nisan 1980'de idam edildi.

Burada konuğuma kahve ısmarlama bahanesiyle kaydı biraz durdurdum. Maksadım kendimi daha fazla infaz ve ceset haberine hazırlamaktı. Bir gazeteci, ‘okuyucu’ adlı talepkar bir diktatörün dikkatini çekmek için gereken bir damla heyecanın röportajda eksik olması durumunda, genellikle hayal kırıklığına uğrar. Buradaki gazeteci ise infazlar, suikastlar, patlamalarla heyecanın nehir gibi akıp gitmesi karşısında şaşkına dönmüş durumdaydı.

Dünyanın bu bölümü ne kadar da zor bir yer. Bir rejimin, bir istihbarat servisinin ya da bir kişinin bir insanın üzerini çizip çöpe atmaya hakkı olduğunu iddia etmesi ne kadar da zalimce.

Salim el-Cumeyli’nin kahve molası uzun sürmeyecek, uzun yıllar içinde yaşadığı sırlar kalesi hakkında daha fazla bilgi verecek.



Yahya Sinvar'ın öldürülmesine övgü konusunda Batı'da fikir birliği

Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar (Arşiv- EPA)
Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar (Arşiv- EPA)
TT

Yahya Sinvar'ın öldürülmesine övgü konusunda Batı'da fikir birliği

Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar (Arşiv- EPA)
Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar (Arşiv- EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, dün yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaşı ateşleyen 7 Ekim 2023 saldırısının beyni Hamas lideri Yahya Sinvar'ın öldürüldüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat Sinvar'ın ölümüyle ilgili küresel tepkileri derledi:

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris

Harris, Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar'ın İsrail eliyle öldürülmesinin, Hamas'ın İsrail'e yönelik oluşturduğu tehdidin ortadan kaldırılması açısından ileri bir adım olduğunu söyledi.

Milwaukee, Wisconsin'de gazetecilere yaptığı açıklamada: “Adalet yerini buldu... Sinvar, 7 Ekim kurbanları ve Gazze'de öldürülen rehineler de dahil olmak üzere binlerce masum insanın öldürülmesinden sorumluydu” ifadelerini kullandı.

 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron

“7 Ekim'de meydana gelen terör saldırılarının ve barbarca eylemlerin asıl sorumlusu Yahya Sinvar'dır. Bugün aralarında 48 yurttaşımızın da bulunduğu mağdurları ve onların yakınlarını üzüntüyle düşünüyorum. Fransa, Hamas'ın elinde bulunan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını talep ediyor."

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock

“Sinvar, İsrail'i ve halkını yok etmek isteyen acımasız bir katil ve teröristti. 7 Ekim terörünün planlayıcısı olarak binlerce insana ölüm, bütün bir bölgeye tarifsiz acılar yaşattı. Hamas artık tüm rehineleri serbest bırakmalı, silahlarını bırakmalı ve Gazze'deki halkın acıları nihayet sona ermeli.”

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani

“Görünüşe göre Hamas'ın askeri lideri öldürüldü ve bu anlamda İsrail'in Hamas teröristlerine karşı meşru müdafaasını gerçekleştirmiş olabileceğini düşünüyorum... Hamas liderinin ortadan kaybolmasının Gazze'de bir ateşkese yol açacağını umuyorum.”

İngiltere Savunma Bakanı John Healey

“Ben şahsen 7 Ekim'deki terör saldırısından sorumlu olan Sinvar gibi bir terörist liderin yasını tutmayacağım ve Birleşik Krallık hükümeti gibi ben de bunun sadece Yahudi halkı için İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en kanlı güne değil, aynı zamanda bir yıldan fazla süren çatışmalara ve tahammül edilemez düzeyde Filistinli sivil kayıplara neden olduğunu kabul ediyorum.”

ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Demokrat Chuck Schumer

“Sinvar'ın inançları ve eylemleri İsrail ve Filistin halkına büyük acılar yaşattı, onun sahneden çekilmesinin tüm rehinelerin hızlı bir şekilde geri dönmesine ve İsrail halkının güvenliğini sağlayacak, tam bir insani yardım sağlayacak ve Gazze halkının geleceği için yeni bir yol açacak düşmanlıkların sona erdirilmesine yönelik müzakerelerin önünü açması için dua ediyorum.

ABD Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçi lider Mike Johnson

"Hamas ve Hizbullah'ın kana susamış liderlerinin gitmesiyle Biden-Harris yönetimi, yılanın başı İran'a karşı maksimum baskı kampanyasını uygulamak için artık İsrail ile omuz omuza çalışmalı. Biden-Harris yönetiminin stratejilerini kınamasına rağmen, Başbakan (Binyamin) Netanyahu İsrail adına, bizi Ortadoğu'da yeni bir güvenlik ve özgürlük gününün eşiğine getiren çok sayıda ve kesin zaferler elde etti. Bu anın boşa gitmesine izin veremeyiz."

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot

“Yahudi aleyhtarı katliam yapan, çok sayıda terör saldırısı gerçekleştiren Hamas terör örgütüne ölümcül bir darbe vuruldu... Savaşa dair çevrilmesi gereken bir sayfa, çevrilmesi gereken bir sayfa. Gazze'de... bölgenin barışa giden yolunda açılması gereken bir sayfa.”

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan

Hamas lideri Yahya Sinvar'ın öldürülmesinin "gerçekten de Hamas'a hepimizin görmek istediği uzun vadeli darbeyi vurmasını" sağlamak için harekete geçilmesi gerekiyor.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Mark Rutte

"Şahsen ben onu dünyadaki herhangi bir akıllı insan gibi özlemeyeceğim."

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen

"Yahya Sinwar'ın öldürülmesi Hamas hareketini büyük ölçüde zayıflattı."

İngiltere Başbakanı Keir Starmer

"İngiltere, Sinwar'ın öldürülmesi üzerine ağlamayacak ve 7 Ekim saldırısı kurbanlarının ailelerini düşünecek."