Libyalılar Türkiye’deki seçim mücadelesine nasıl bakıyor?

Erdoğan'ın müttefikleri iktidarda kalmasından yana iken doğulu güçler ise değişim bekliyor.

Dibeybe, İstanbul'da düzenlenen yedinci Teknofest etkinlikleri sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı. (UBH)
Dibeybe, İstanbul'da düzenlenen yedinci Teknofest etkinlikleri sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı. (UBH)
TT

Libyalılar Türkiye’deki seçim mücadelesine nasıl bakıyor?

Dibeybe, İstanbul'da düzenlenen yedinci Teknofest etkinlikleri sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı. (UBH)
Dibeybe, İstanbul'da düzenlenen yedinci Teknofest etkinlikleri sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı. (UBH)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan veya rakibi Kemal Kılıçdaroğlu arasında yarışı kazanacak olan aday kim olursa olsun, gözlemcilerin tahminlerine göre sonuç sadece Ankara'nın kaderini, politikalarını ve yönetim sistemini belirlemeyecek; aynı zamanda bölgedeki birçok değişiklik ve ittifakları da beraberinde getirecek. Güç dengelerinde değişikliklere neden olacak. Bu durum Türkiye'nin son zamanlarda ülke dışında siyasi ve askeri olarak attığı adımları da etkileyecek. Bunlar arasında Libya da bulunuyor.

Libya'daki güçlü aktörler, özellikle geçici Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, üst düzey yardımcıları ve müttefikleri, Libya'nın batısı, Erdoğan'ın zaferini umuyor. Öte yandan, ülkenin doğusundaki siyasi ve askeri güçler, muhalefet adayının zaferini umarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği ve imzalanan anlaşmaların kaderi hakkında ‘daha iyi anlaşmalar’ yapmayı umut ediyorlar.

Libya Meclis Üyesi Ali Tekbali, Erdoğan'ın yenilgisinin Dibeybe ve destekçileri için bir meydan okuma oluşturabileceğini, zaferinin ise konumlarını güçlendirebileceklerini söyledi. Libya'nın doğusundaki siyasi ve askeri güçlerin, Türk muhalefetinin zaferini umarak ilişkilerin geleceği ve imzalanan anlaşmaların kaderi hakkında ‘daha iyi anlaşmalar’ yapmayı dilediklerini aktardı. Tekbali, Türk muhalefetinin kazanması durumunda, ‘Erdoğan'a yakın bir kişiyle çalışma konusunda pek mutlu veya rahat olmayabileceklerini’ belirtti. Dibeybe ve Libya Merkez Bankası Başkanı Sadık el-Kebir'in Erdoğan’ın seçim kampanyasının bir parçası olarak yakın zamanda İstanbul'da düzenlenen 2023 Teknofest fuarındaki etkinliklerinde Erdoğan'la birlikte yer aldıklarına dikkat çekti.

Tekbali bu konuda ayrıca şunları söyledi:

"Bu, Türkiye muhalefetinin yeni durumdan yararlanmasını engellemez. Çünkü onlar, Dibeybe'nin Trablus'taki gücünü korumak için tamamen Erdoğan'ın desteğine güvendiğini ve hükümetinin Ankara ile imzaladığı özellikle petrol sektörüne ilişkin anlaşmaların ve geçtiğimiz şubat ayında Türkiye'de meydana gelen yıkıcı depremden sonra yaptığı büyük maddi yardımların bu desteğin bir bedeli olduğunu biliyorlar.”

Dibeybe bir süre önce, Trablus'taki Türkiye Büyükelçiliği heyetiyle görüşme gerçekleştirdi. (UBH)
Dibeybe bir süre önce, Trablus'taki Türkiye Büyükelçiliği heyetiyle görüşme gerçekleştirdi. (UBH)

Tekbali, Türkiye seçimleri çerçevesinde Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih ve Libya Ulusal Ordusu Lideri Halife Hafter'in durumu hakkında ise “İkisi de Türkiye seçimleriyle ilgili net bir ilgi göstermese de muhalefetin kazanmasına eğilimliler” ifadelerini kullandı. Libya'da iki ülke arasında imzalanan anlaşmalarla ilgili daha iyi anlaşmalar yapma konusunda umutları olduğunu belirten Tekbali “Şu an, Libya parlamentosu bazı anlaşmaları onaylamayı reddediyor. Çünkü bunlar yetkisini kaybetmiş bir hükümet tarafından imzalandı ve Libya çıkarlarını tam olarak karşılamayabilir” diyerek Erdoğan'ın BM tarafından tanınan ve aynı zamanda ülkenin hazinesini de kontrol eden Dibeybe hükümetiyle çalışmayı tercih etmeye devam ettiğini belirterek, ekonomik durumunu güçlendirmenin yolunun bu olduğuna dikkat çekti.

Libyalı siyasi analist Abdullah el-Kebir de Şarku'l Avsat’a şu değerlendirmede bulundu:

“Libya'nın batısı Erdoğan'ın iktidarda kalmasını destekliyor. Bu, sadece anlaşmaların ve çıkarların devam etmesi için değil, daha ziyade, oradaki insanlara, özellikle de başkent Trablus'ta yaşayanlara, doğu güçlerinin üç yıl önce başlattığı saldırı karşısında burayı savunmadaki rolünü hatırlatmak için. Muhalefet adayının zaferi, Dibeybe hükümetinin yeni ittifaklar ve anlaşmalar yapmaya zorlanacağı anlamına gelecek, başka bir şey değil. Aynı zamanda Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ve parlamento tarafından atanan Hükümet Başkanı Fethi Başağa da bu durumda olabilir.”

Kebir, Mişri ve Başağa'nın ‘Dibeybe ile düşmanlıkları olmasına rağmen, Erdoğan ve grubuyla ilişki kurmakta deneyimli olduklarını ve bu nedenle onun kalmasının bu isimler için daha iyi olacağını’ vurguladı.

Kebir, Salih ve Hafter konusunda da “Kahire'nin konumundan etkilendiler. Özellikle iki ülkenin son zamanlarda tanık olduğu sınırlı yakınlaşma ışığında Erdoğan yönetiminin iktidarda kalmasını mı yoksa gitmesini mi tercih edecekler?” diye sordu. Eski Savunma Bakanı Muhammed Mahmud el-Berğasi ise ‘muhaliflerin zafer kazanması durumunda, askeri ve güvenlik alanındaki Libya sahnesinde değişiklikler ve dönüşümler olabileceğini’ öngörürken Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Herkesin Türkiye'ye yakın olduğunu bildiği batı bölgesinde konuşlu silahlı birimlerin nüfuzunun zayıflaması muhtemeldir. Ayrıca Türk muhalefeti, Libya pazarından iyi ekonomik teklifler bulursa, Erdoğan yönetiminin başkent savaşı sırasında Suriye'deki silahlı gruplardan topladığı ve şu anki sayıları sekiz bine yakın olan paralı askerleri kademeli olarak geri çekmeyi düşünebilir. Türkiye ile bağlantılı oluşumların etkisinin azalması ve Suriyeli paralı askerlerin sınır dışı edilmeye başlanması, askeri teşkilatın birleştirilmesi yolunda önemli bir adım olabilir.”

Diğer yandan Kahire'deki el-Ahram Stratejik ve Siyasi Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye konusunda uzman olan araştırmacı Kerim Said, Türk muhalefetinin dış politikasının ‘önceliklerinin Batılı güçlerle, özellikle ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi üzerine olacağını’ savundu. Ayrıca Türkiye'nin Suriye, Libya ve diğer ülkelerdeki angajmanının ‘azaltılmasına yönelik adımlar atabileceği’ öngörüsünde bulundu.

Said değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Hangi tarafın kazanacağından bağımsız olarak; Türkiye'de petrol arama ve Akdeniz'deki deniz sınırlarının savunması gibi Türkiye'nin ulusal çıkarlarını etkileyen ve bunlarla kesişen dosyalarda herhangi bir geri çekilme ve hatta esneklik göstermeme yönünde bir hassasiyet var.”



Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
TT

Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)

Irak Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Sekreteri, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) İsrail'in “tehditlerine” ilişkin mektuplar gönderdiğini bildirdi.

Irak Haber Ajansı tarafından aktarılan açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “bölgede devam eden şiddeti durdurmasını ve tehditlerine son vermesini” talep ettiği belirtildi.

İsrail'in “çatışmayı genişletmek amacıyla bölgede iddialar ve bahaneler yarattığı” belirtilen açıklamada, Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne başvurmasının “Konsey'in uluslararası barış ve güvenliğin korunmasındaki rolünü yerine getirme isteğinden kaynaklandığı” ifade edildi.

Açıklamada ayrıca Irak'ın “hava sahasının komşu bir ülkeyi hedef almak üzere kullanılması konusunda itidalli davranmaya istekli olduğu” vurgulandı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin dün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “açık bir tehdit” aldığını duyurdu. Resmi haber ajansına göre Hüseyin, Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinde düzenlenen “Amerikan Üniversitesi Forumu” sırasında yaptığı konuşmada, “silahlı kuvvetlerin Irak topraklarından yapılacak herhangi bir saldırıyı önlemek için Başbakan'dan emir aldığını” ve ülkesinin “savaş istemediğini, tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalıştığını” vurguladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar daha önce BMGK başkanına bir mektup göndererek, İran yanlısı silahlı grupların Irak'taki faaliyetlerinin ele alınması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunmuş ve Irak hükümetinin kendi topraklarında ya da topraklarından yapılan her türlü eylemden sorumlu olduğunu söylemişti.