Mısır’ın Nil’deki su sorununda müttefikleri kimler?

Mısır’ın Nahda Barajı ihtilafını çözmek için güvendiği ‘ortaklar’ kimler?

Kahire, Afrika Birliği’nin performansını eleştirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni tekrar başvurmayacağını belirtti
Kahire, Afrika Birliği’nin performansını eleştirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni tekrar başvurmayacağını belirtti
TT

Mısır’ın Nil’deki su sorununda müttefikleri kimler?

Kahire, Afrika Birliği’nin performansını eleştirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni tekrar başvurmayacağını belirtti
Kahire, Afrika Birliği’nin performansını eleştirdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni tekrar başvurmayacağını belirtti

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’ye göre Mısır, Nil Nehri üzerindeki Nahda Barajı ile ilgili anlaşmazlıkta bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılmasını sağlamak için Etiyopya’ya baskı yapacak ‘uluslararası ortaklara’ güveniyor. Mısır’ın şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne tekrar başvurmayacağını söyleyen Bakan, Afrika Birliği’nin önceki müzakerelerdeki performansını da eleştirdi.

Etiyopya 2011’den bu yana, Nil Nehri’nin ana kolu üzerinde Nahda Barajını inşa ediyor. Su kaynaklarının yüzde 90’ı için bu nehirden gelen suya güvenen Mısır, barajın su kaynaklarını etkilemesinden korkuyor. Kahire, Hartum ile birlikte barajın doldurulmasını ve işletilmesini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma imzalama çağrısında bulunurken, Addis Ababa su kaynaklarının işletilmesi yoluyla kalkınma hakkını kullanmayı öne sürerek, hidroelektrik barajının inşasında ısrar ediyor.

Mısır, Etiyopya’nın Etiyopya halkının ihtiyaç duyduğu kalkınma projelerini engellediği yönündeki suçlamalarını reddediyor. Bakan Şukri Çad ziyareti sırasında salı akşamı televizyonda yaptığı açıklamalarda, ülkesinin ‘Etiyopya’da kalkınmayı başlatan aynı zamanda da Mısır’ın su güvenliğini koruyan bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmaya çalıştığını’ söyledi.

Mısır, Sudan ve Etiyopya bu konuda bir anlaşmaya varma amacıyla 10 yılı aşkın bir süre müzakerelerde bulundu ancak müzakereler sonuçsuz kaldı. Bu da müzakerelerin Nisan 2021’den bu yana askıya alınmasına neden oldu. Ayrıca Afrika Birliği’nin müzakerelerde arabuluculuk yapmada başarısız olması, Mısır’ı, BM Güvenlik Konseyi'ne gitmeye ve tüm tarafları tatmin eden bir anlaşmayı kabul etmesi için uluslararası ortaklar aracılığıyla Etiyopya'ya baskı talep etmeye sevk etti.

Mısır’ın Güvenlik Konseyi’ne başvurması siyasi bir seçenek olarak kalırken, Etiyopya’nın baraj rezervuarını yaz ayında 4. kez anlaşma olmaksızın doldurmaya hazırlanmasıyla birlikte, Şukri ülkesinin ‘Güvenlik Konseyi’ne bir daha başvurmama’ niyetinde olduğunu açıkladı. Ayrıca, birkaç yıldır müzakerelere arabuluculuk yapan Afrika Birliği’nin performansını da eleştirdi.

Mısır Dışişleri Bakanı, “Afrika Birliği, Etiyopya barajı dosyasında başarılı olmayarak Etiyopya’yı müzakerelerde esnek olmaya ikna edemedi” ifadelerini kullandı. Mısır’ın bu aşamada yeniden Güvenlik Konseyi’ne başvurmasının söz konusu olmadığını belirtti.

Görsel kaldırıldı.
Güvenlik Konseyi (Reuters)

Anlaşmazlıkla başa çıkmak üzere olası alternatiflerle ilgili olarak, Şukri “Mısır, Etiyopya baraj dosyasında, kabiliyetleri nedeniyle uluslararası ortaklarla görüşmeye devam edecek ve aynı zamanda, Etiyopya barajı dosyasında da halkının zarar görmesine izin vermeyecektir” ifadelerini kullandı.

Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı Büyükelçi Muhammed Urabi, Mısır’ın büyük güçler arasındaki iç anlaşmazlık gölgesinde Güvenlik Konseyi’ne güvenini kaybettiğini belirtti. Kıta krizlerinin çoğunda başarılı olamadığı gibi hiçbir şey yapamayan Afrika Birliği için de aynı durumun söz konusu olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan ve Urabi’ye, Kahire’nin bireysel olarak başta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere uluslararası dostlara ve ortaklara güvenebileceğini ayrıca her bir tarafla ikili ilişkilerinin, toplu bir Güvenlik Konseyi kararından daha etkili hale geldiğini belirtti.

Mısırlı diplomat, “Mısır ile bu ülkeler arasında ikili yaklaşımlar var. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin yanı sıra bu üç ülkenin her birinin Etiyopya ile ilişkilerde belirli bir stratejisi bulunuyor. Mısır, iç içe geçmiş uluslararası ilişkilerden ve su haklarını koruyan tüm araçlardan faydalanmalıdır” ifadelerini kullanıldı.

Urabi Mısır’ın ‘hala kartlarını elinde tuttuğunu ve Afrika iş birliğine yeni bir olumsuz gerçeklik dayatan sorunla başa çıkmak için tüm planlarını açıklamadığını’ vurguladı. Ayrıca anlaşmazlığın sürmesinin sadece Mısır ve Sudan’a değil, Afrika kıtasına da zarar vereceğini ve Afrika Birliği’nin iş birliğine dayalı tüzük ve ilkelerini tehdit ettiğini vurguladı.

Eski Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Dr. Muhammed Nasreddin Allam, bazı aktif Arap ülkelerinin anlaşmazlığın çözümünde etkili bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Allam Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Mısır, Etiyopya’da geniş yatırımları ve sorunu çözecek araçlara sahip olan bazı Arap ülkelerine güvenebilir” dedi.

Önümüzdeki aylarda, Etiyopya baraj rezervuarını doldurmanın dördüncü aşamasına başlamayı planlıyor ve doldurma sürecini başlatmak için ‘ön izin’ almayı reddediyor. Ancak Mısır Dışişleri Bakanı, ülkesinin ‘konuyu kontrol altına almaya yönelik planları’ olduğunu söyledi. Ayrıca devlet liderliğine ve kurumlarının Mısır’ın su güvenliğini korumak için tüm önlemleri alacağına yönelik güvenini dile getirdi.

Şukri, “Mısır, kendisinin ve Sudan’ın su güvenliğini koruyacak şekilde Etiyopya’nın ekonomik çıkarlarını dikkate alıyor” dedi. Bu bağlamda “Etiyopya’nın uzlaşmazlığı ve devleti aşan bir şekilde ortak bir su kaynağı üzerinde egemenlik uygulamaya yönelik anormal fikirleri bir anlaşmaya varılmasını engelliyor” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Kahire Üniversitesi Su Kaynakları ve Jeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Abbas Şaraki, dördüncü dolumun, son üç yılda toplam depolanan miktara eşit olarak 18 milyar metreküp aralığında olacağını hamin etti ve ‘bu yıl Nil Nehri su gelirinin Etiyopya’da depolanacağını, bunun Mısır ve Sudan'a su dağıtımında karışıklığa yol açacağını’ vurguladı.



Bombardıman ve açlık... UNICEF: Gazze Şeridi'nde her gün 28 çocuk öldürülüyor

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
TT

Bombardıman ve açlık... UNICEF: Gazze Şeridi'nde her gün 28 çocuk öldürülüyor

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) dün, 660 günden fazla süredir devam eden bombardıman ve aç bırakma politikası nedeniyle Gazze Şeridi'nde her gün yaklaşık 28 çocuğun hayatını kaybettiğini açıkladı.

UNICEF tarafından yapılan açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki çocukların ‘bombardıman, yetersiz beslenme, açlık, yardım ve hayati hizmetlerin eksikliği’ nedeniyle ölümle karşı karşıya olduğu belirtildi. Açıklamada, “Gazze Şeridi'nde her gün ortalama 28 çocuk, yani bir sınıf dolusu çocuk öldürülüyor” denildi.

dfrty6
Han Yunus'taki bir aşevinden yemek almak için bekleyen Filistinli kız çocuğu (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Gazze Şeridi'ndeki çocuklar, gıda, su, ilaç ve korumaya ihtiyaç duyuyor. En önemlisi de ateşkesin derhal sağlanmasına ihtiyaçları var” ifadeleri yer aldı.

Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM), geçtiğimiz mayıs ayından bu yana Gazze Şeridi'nde bin 500'den fazla kişinin yiyecek bulmaya çalışırken İsrail'in ‘askeriyeye çevirdiği’ yardım dağıtım noktalarında öldürüldüğünü açıkladı.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı son 24 saat içinde, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 6 yeni ölüm kaydetti. Bakanlık, savaşın başlangıcından bu yana açlık nedeniyle hayatını kaybedenlerin toplam sayısının 180'e yükseldiğini, bunların 93'ünün çocuk olduğunu belirtti.

Dün sabah saatlerinden bu yana 80'den fazla Filistinli öldürüldü. Bunların 39'u Gazze İnsani Yardım Vakfı’na ait yardım dağıtım noktalarında ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde kamyonların giriş noktalarında yardım bekleyenlerdi.

Sağlık Bakanlığı, Guillain-Barre sendromundan kaynaklanan ilk ölüm vakalarının kaydedilmesinin ardından bulaşıcı hastalıkların ‘kontrol edilemeyecek kadar ciddi bir şekilde artabileceği’ uyarısında bulundu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Bunlar sadece ölüm vakaları değil, olası gerçek bir bulaşıcı felaketin habercisi” denildi.