Suriye-Ürdün sınırında uyuşturucu kaçakçıları gözaltına alındı

Suveyda'daki Onurlular Hareketi’nin kurucusunun oğlu bir suikast girişiminden sağ kurtuldu

Dera'nın batı kırsalında bulunan Harab eş-Şahm köyündeki su arıtma tesisi hedef alındı. (Şarku’l Avsat)
Dera'nın batı kırsalında bulunan Harab eş-Şahm köyündeki su arıtma tesisi hedef alındı. (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye-Ürdün sınırında uyuşturucu kaçakçıları gözaltına alındı

Dera'nın batı kırsalında bulunan Harab eş-Şahm köyündeki su arıtma tesisi hedef alındı. (Şarku’l Avsat)
Dera'nın batı kırsalında bulunan Harab eş-Şahm köyündeki su arıtma tesisi hedef alındı. (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki askeri güvenlik teşkilatına mensup yerel güçler, Dera’nın batı kırsalındaki Harab eş-Şahm köyüne baskın düzenledi. Baskında uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlanan zanlılardan ikisi gözaltına alındı. Diğer yandan, köydeki su arıtma tesisi birkaç gün önce bombalanmıştı.

Dera'nın batı kırsalından yerel kaynaklar olayın ayrıntılarına dair şunları söyledi: “Çok sayıda dört çeker araç ve silahlı unsurlardan oluşan bir askeri konvoy, Dera'nın batı kırsalındaki Harab eş-Şahm köyündeki es-Salim kompleksinin binasına baskın düzenledi. Yerel Dördüncü Tümen gruplarının lideri Ahmed el-Halidi'nin kardeşi Abdullah el-Halidi uyuşturucu kaçakçılığı ve Hizbullah ile iş birliği yapmak suçlarından göz altına alındı.”

Yerel güçler, geçtiğimiz günlerde bombalanan arıtma tesisi binasının yakınındaki evlere de baskın düzenleyerek bölgede uyuşturucu kaçakçılığı ve kaçakçılık yapmakla suçlanan Fevaz el-Halidi'yi tutukladı.

Ürdün-Suriye sınırının hemen bitişiğindeki Harab eş-Şahm köyünde, Ebu Salim el-Halidi olarak bilinen Ahmed el-Halidi liderliğindeki yerel bir grubun uyuşturucu üretim laboratuvarının olduğuna dair birkaç rapor var. Söz konusu yerel grup, 2018'deki yerleşim anlaşmasından sonra oluşan ve yerleşimlerin başlamasıyla birlikte Dera'nın batı bölgesinde birçok eski muhalif grubu kendine çekmeye ve onları bünyesine katmaya çalışan Dördüncü Tümen'in güvenlik ofisine bağlı.

Savaş uçakları 8 Mayıs’ta, Dera'nın batı kırsalındaki Harab eş-Şahm köyü yakınlarındaki su arıtma tesisini bombalarken, uyuşturucu taciri Meri er-Ramsan'ın Suriye-Ürdün sınırına yakın bölgeler olan Suveyda’nın doğu kırsalındaki eş-Şaab köyündeki evi de hedef alındı.

Reuters’ın siyasi ve istihbarat kaynaklarından aktardığına göre, ilk olarak Dera'daki bir Captagon fabrikası hedef alındı. İkinci olarak ise Suveyda'nın güneyinde, Ürdün sınırına bitişik eş-Şaab köyüne yapılan operasyonda aranan uyuşturucu kaçakçısı Meri er-Ramsan evindeyken öldürüldü.

Görsel kaldırıldı.
Sivil gruplar 4 gencin güvenlik güçleri tarafından tutuklanmasını protesto etmek için Suveyda girişinde toplandı. (Suveyda 24)

Öte yandan, Suveyda'da kimliği belirsiz kişiler, geçtiğimiz Cumartesi akşamı Suveyda'daki Onurlu Adamlar Hareketi’nin kurucusu Leys el-Belus'un oğlunu hedef aldı. Suveyda'nın batı kırsalındaki el-Mezraa beldesinde Şeyh el-Kerame Güçleri adlı yerel bir silahlı grubun başında bulunan el-Belus, İran varlığına ve Hizbullah’a karşı olduğunu ilan ettiği duruşuyla tanınıyor.

El-Belus'a yakın kaynaklar, onun eşi ve annesiyle birlikte Suveyda'nın batı kırsalında, Sivil Polis karakolu yakınlarındaki el-Mezraa beldesinde özel aracıyla seyir halindeyken vurulduğunu söyledi. Ayağından orta derecede yaralanan el-Belus olayın ardından Suveyda'daki özel bir hastaneye nakledildi. El-Belus ailesinin ileri gelenlerinden Şeyh Ebu Yusuf'un yaptığı çağrılar arasında, fitneden kaçınmak için sükûnet ve olayları gerginleştirmeme çağrısı yer aldı.

Suveyda'daki Onurlu Adamlar Hareketi, bölgede en önde gelen ve en büyük yerel silahlı gruplardan biri olarak kabul ediliyor. Yaklaşık 2 bin üyesi bulunan grubun rejim güçleriyle veya Suriye muhalefetiyle bağlantısı bulunmuyor. 2013 yılında kurulan oluşumun hedefleri başından beri “Suveyda'yı tüm saldırılardan ve Suriye'deki tüm çatışan taraflardan korumak” olarak ilan edilmişti.

Hareketin Suveyda'daki uyuşturucu tacirleri ve çetelerle mücadeledeki rolü, Askeri İstihbarat Birimi'nden Raci Felhut liderliğindeki Fecir Kuvvetleri’ni Temmuz 2022'de ortadan kaldırmayı başardığında ortaya çıktı. DEAŞ'ın Temmuz 2018'de doğudaki Suveyda köylerinden sürülmesi sırasında Fecir Kuvvetleri karargahında bir uyuşturucu üretim tesisi bulunmuştu.

Diğer yandan, Suveyda İşçi Kulübü'nden 4 oyuncunun bir spor müsabakasına katılmak üzere gittikleri Şam'da konakladıkları tesiste askerlik hizmetini yapmadıkları gerekçesiyle Suriye güvenlik güçleri tarafından tutuklanmasının ardından dün sabah (Pazar günü) yerel gruplar ve çok sayıda bölge sakini Suveyda şehrinin merkezindeki el-Basil dönel kavşağı yakınındaki yolu kesti. Suveyda kentinde yıllardır askerlik hizmetinden kaçanların sayısının binleri bulduğu tahmin ediliyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.