Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü dünya basınına nasıl yansıdı?

Suriye lideri, 12 yıl sonra Arap Birliği'ne yeniden katıldı

Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü ABD'den tepki topladı (SPA)
Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü ABD'den tepki topladı (SPA)
TT

Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü dünya basınına nasıl yansıdı?

Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü ABD'den tepki topladı (SPA)
Esad'ın Arap Birliği'ne dönüşü ABD'den tepki topladı (SPA)

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın 12 yıl sonra Arap Birliği'ne yeniden katılması dünya basınının da gündemine girdi. 

Esad, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde dün düzenlenen 32. Arap Birliği Liderler Zirvesi'ndeki konuşmasında, daima Arap dünyasının parçası olacaklarını belirtirken, diğer ülkelerin Suriye'nin içişlerine karışmaması gerektiğini söyledi. 

57 yaşındaki lider, Türkiye'nin Suriye'de "yayılmacı Osmanlı zihniyetiyle hareket ederek tehlike" yarattığını da savundu. 

Arap Birliği, iç savaş nedeniyle 12 Kasım 2011'de Suriye'nin üyeliğini askıya almıştı.

Birliğe üye ülkelerin dışişleri bakanları, 7 Mayıs'ta Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Arap Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda, Suriye'nin ittifaka geri dönmesinde anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.

BBC: Esad'ın savaşı kazandığını gösteren en net işaret

Birleşik Krallık'ın kamu yayımcısı BBC, Esad'ın yıllar sonra Arap Birliği'ne dönüşünün, "ülkesindeki savaşı kazandığını gösteren şimdiye kadarki en net işaret" olduğunu yazdı.

Haberde, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşta Esad karşıtı milisleri destekleyen Suudi Arabistan'ın Ortadoğu politikasını değiştirmek istediği, bunun için de Esad'la ilişkileri düzeltmeye ihtiyaç duyduğu belirtildi. 

Esad'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından yakın şekilde karşılandığına da işaret edildi.

Analizde, Suriye'nin birliğe dönüşünde Captagon ticaretinin durdurulmasına yönelik çabaların da önemli rol oynadığına dikkat çekildi. Dünyadaki Captagon üretiminin yüzde 80'i Suriye'de gerçekleşiyor. Arap Birliği'ndeki ülkelerse bu uyuşturucunun yayılmasını durdurmaya çalışıyor.

Guardian: Ortadoğu'da dönüm noktası

BK'nin önde gelen gazetelerinden Guardian, Esad'ın Arap Birliği'ne geri dönüşünü "Ortadoğu'da bir dönüm noktası" diye niteledi. 

Analizde, Suriye liderinin hiçbir önkoşul olmadan birliğe kabul edildiğine dikkat çekilerek, bunun "Esad'ın dayanıklılığının ve acımasızlığının karşılığını aldığını gösterdiği" savunuldu. 

Haberde, Arap Birliği'nde Esad'ın dönüşünden memnun olmayan tarafların da bulunduğu hatırlatılarak, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Sani'nin konuşma yapmadan zirveden ayrıldığına işaret edildi. 

Atlantik Konseyi: Arap hükümetleri üç konuda ilerleme kaydetmek istiyor

Kuteybe İdlibi'nin ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin sitesinde yayımladığı yazıda, Arap Birliği'ndeki ülkelerin, Esad'ı kabul ederek göçmenlerin geri gönderilmesi, Captagon ticaretinin engellenmesi ve Suriye'de iktidarın yeniden tesis edilmesi konularında ilerleme kaydetmeyi amaçladığı ifade edildi.

Birleşmiş Milletler verilerine göre yaklaşık 5,5 milyon Suriyeli savaştan kaçarak Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır'a gitti.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) adlı muhalif çatı örgütün ABD temsilcisi İdlibi, analizinde özellikle bu ülkeler için sığınmacıların geri gönderilmesinin ekonomik istikrarın sağlanması açısından öncelikli olduğu ifade edildi. 

Ayrıca Esad rejimine yılda 57 milyar dolar kazandıran Ortadoğu'daki Captagon ticaretinin de engellenmesinin amaçlandığı belirtildi. 

Esad'ın iktidarını tesis etmesinin ve iç savaşın sonlanmasının da talep edildiği yazıldı. Analizde, özellikle Suudi Arabistan ve Ürdün'ün, Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve çatı yapısını Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ülkeden çekilmesini "üstü örtük şekilde talep ettiği" de savunuldu. SDG, ABD yönetimi tarafından da fonlanıyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, zirvedeki açıklamasında "Şam hükümetiyle diyalog kurmak gerekiyor, bunu Batılı ortaklarımızla görüşeceğiz" demişti. 

The National: Pratik ve acil adımlar için yapıcı bir çağrı 

Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) yayımlanan The National gazetesinin haberinde, zirvede "Suriye krizinin çözülmesi ve ülkede birlikle egemenliğin korunması için pratik ve acil adımlar atılması çağrısı yapıldığı" belirtildi.

Analizde, zirve sonunda imzalanan Cidde Bildirisi'yle bu yönde yapıcı adımlar atılacağına dair teminat verildiği, görüşmelerde istikrar ve diyalog çağrılarının ön plana çıktığı ifade edildi.

Gulf News: Arap dünyasında ilerleme için önemli bir zirve

BAE'deki haber sitelerinden Gulf News da zirvede, "Arap dünyasında ilerleme ve refahın sağlanması için işbirliğinin öneminin vurgulandığını" yazdı. 

Analizde, BAE Devlet Başkan Yardımcısı Mansur Nahyan'ın Arap ülkeleri arasında diyalog çağrısına işaret edildi. Zirveyse "Suriye'nin mevcut zorlukların üstesinden gelerek istikrara kavuşması için önemli bir adım" diye nitelendi. 

TASS: Rusya, Ortadoğu'daki çözümün parçası

Rus devletine ait TASS haber ajansı, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in zirvedeki ülkelere gönderdiği mesajı ön plana çıkararak, "Rusya'nın Ortadoğu'daki sorunların çözümünü desteklediğini" yazdı.

Putin, dünkü mesajında "Rusya ve Arap ülkeleri arasındaki çok yönlü işbirliğinin daha da genişletilmesinin, ortak çıkarlarımıza uygun olduğuna inanıyoruz" demişti. 

TASS'ın bir başka haberindeyse Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi'nin, Almanya'nın önde gelen dergilerinden Der Spiegel'a söyleşisindeki "Rusya, Suriye'de istikrarı sağlayan bir unsur" sözleri aktarıldı.

Independent Türkçe, Reuters, BBC, Guardian, Atlantic Council, The National News, Gulf News, TASS



Fransa'nın Doğu Kudüs ve İsrail'deki mülkleri hakkında ne biliyoruz?

Kudüs'teki Eleona Kilisesi’ne yapmayı planladığı ziyaretin iptal edilmesinin ardından Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot (AFP)
Kudüs'teki Eleona Kilisesi’ne yapmayı planladığı ziyaretin iptal edilmesinin ardından Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot (AFP)
TT

Fransa'nın Doğu Kudüs ve İsrail'deki mülkleri hakkında ne biliyoruz?

Kudüs'teki Eleona Kilisesi’ne yapmayı planladığı ziyaretin iptal edilmesinin ardından Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot (AFP)
Kudüs'teki Eleona Kilisesi’ne yapmayı planladığı ziyaretin iptal edilmesinin ardından Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot (AFP)

İsrail polisinin Kudüs'te Paris'in mülkiyetinde ve yönetiminde bulunan bir dini mekâna izinsiz girmesinin ardından İsrail ile Fransa arasında başlayan yeni diplomatik sorun, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot'un İsrail’e yaptığı ziyareti gölgede bıraktı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Kudüs civarındaki dört alan Fransız mülkiyeti ve yönetimi altında bulunuyor: Eleona Kilisesi, Kralların Mezarları, Azize Hannah (Anne) Kilisesi ve Meryem Ana Manastırı.

Eleona Kilisesi

19'uncu yüzyıldan bu yana Fransa'ya ait olan Eleona Kilisesi, İsrail'in 1967'den beri işgal ve ilhak ettiği Doğu Kudüs'teki Zeytin Dağı'nda yer alıyor.

Kilise, Hıristiyan geleneğine göre İsa'nın havarilerine ‘Göklerdeki Babamız’ duasını öğrettiğine inanılan Pater Mağarası üzerine inşa edilmiş.

Dördüncü yüzyılda İmparator Konstantin'in annesi Helena tarafından şimdi harabe halinde olan bir katedral inşa edilmiş.

Uzun bir süre boyunca Hıristiyanların buraya girmesine izin verilmemiş. Mülk, 1856 yılında mağaranın üzerine bir manastır inşa eden Aurelie de la Tour d'Auvergne tarafından satın alınmış ve 1874 yılında Fransa'ya bağışlanmış. Karmelit rahipler, 1873'ten beri burada Fransız diplomatik koruması altında yaşıyor.

Kralların Mezarları

Bu alan uzun süre Yahudi krallarının mezarı sanılmış. Ancak bu alanın, otuz kadar ileri gelenle birlikte gömülmüş olan birinci yüzyılda yaşamış Yahudi kraliçesi Adiabene'li Helena'nın mezarı olması daha muhtemel.

Taş mezarların yeraltı odalarına giden dar bir taş merdivenden ve ardından diğer taş mezarlara giden katakomplardan oluşan alan, işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alıyor.

Fransız arkeologlar tarafından yapılan kazılar 1863 yılında başladı. Fransız Yahudi bankerler Perrier kardeşler tarafından satın alınarak, 1886 yılında ‘İsrail'in sadık çocuklarının bilgisi ve hürmeti için korunması amacıyla’ Fransa'ya devredildi.

Ultra-Ortodoks Yahudiler (Haredim) bu mülkiyet hakkına itiraz etmeye devam ediyor. Bu kutsal mekâna girme ve dua etme hakkını elde etmek için düzenli olarak kapının önünde toplanıyorlar.

Mekân, Fransa tarafından finanse edilen 10 yıllık bir çalışmanın ardından 2019 yılında yeniden açıldı.

Azize Hannah (Anne) Kilisesi

Kudüs'ün Eski Şehri'nde, Esbât Kapısı’nın (Aslanlı Kapı) yakınında yer alır. Orijinal Romanesk yapı 12’nci yüzyılda Haçlılar tarafından, annesinin adı Hannah (Hanne) olan Meryem Ana'nın ailesinin yaşadığı varsayılan yerde, Hıristiyan rivayetlerine göre İsa'nın felçli bir adamı iyileştirdiği Beytesta Havuzu’nun yanında inşa edilmiştir.

Selahaddin Eyyubi'nin 1187'de Kudüs'ü fethetmesinden sonra Kur’an kursuna dönüştürülmüştür. 1856'da Osmanlı Sultanı, Kırım Savaşı sırasında Ruslara karşı müdahale ettiği için 3. Napolyon'a teşekkür etmek amacıyla burayı Fransa'ya vermiştir.

1878'den bu yana, Mağrip ve Sahra altı Afrika'da misyonerlik yapan ve Kudüs'teki Doğu Kiliseleri ile diyalog halinde olan Beyaz Babalar Tarikatı tarafından yönetilmektedir.

2020 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ziyareti sırasında Azize Hannah Kilisesi'nin önünde izdiham yaşanmış ve Macron bir İsrail polisine İngilizce olarak “Gözümün önünde yaptıklarınızdan hoşlanmadım” demişti.

Belki de en kayda değer olay 1996 yılında, merhum Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın kendisine çok yaklaşan bir İsrail askerine kızarak İngilizce “Uçağıma geri dönmemi mi istiyorsunuz?” diye bağırması ve askerlerden Azize Hannah Kilisesi'nin bulunduğu yeri terk etmelerini istemesidir.

Meryem Ana Manastırı

Kudüs'ün yaklaşık 10 kilometre batısında Müslüman Arap köyü Ebu Guş'ta yer alan manastır, 1976 yılından beri Benedikten rahip ve rahibelerine ev sahipliği yapıyor.

Bu eski komuta merkezi, 12’nci yüzyılda Hospitalier Şövalyeleri’nin emriyle Kudüs'e gitmeden önce burada mola veren hacılar için inşa edilmiş.

Sultan Abdulaziz, 1873 yılında Lod'daki Mar Girgis (Saint George) Kilisesi’nin Rum Ortodokslar tarafından ele geçirilmesini telafi etmek için burayı Fransa'ya bağışlamıştır.